Arkadaşına kopya verirken kopya çeken muamelesi gördüğü andır. iyiliği yüzüne gözüne bulaşır ve kopya çekmedim verdim diyemez. işte kalbinin en temiz anı.
ilkokulda; sevdigi kizin surekli sacini cekerek, derdini anlatmaya calistigi anlardir. okula goturdugu tasolarini ogretmenine kaptirdigi andir. beden egitimi dersinde hocanin "bugun disari cikmicaz, matematik isleyecez" dedigi andir. yan sinifla yapip agir bir yenilgi aldiklari futbol macindan sonra intikam yeminleri ettikleri andir.
lisede; sikimsonik oks sonucunda iyi bir liseye girince "oohhh bundan sonra yatarim keyfime bakarim" diye dusundugu andir. sevdigine acilamama sorununa bir care bulamayip, sevgisine kutsal (aslinda ergence) manalar yukledigi anlardir. yok yok masum degil, tiksindirici bu lise anilari. simdi aklima gelince kendinden igrendim amk.
neyse universiteye gecelim;
kyk yurdunda su isiticisiyla makarna yaptigin anlardir. sonra yavsak idarenin gelip o isiticiya el koydugu andir. sinava bir gun kala sinav notlariyla cebellesirken " bi daha duzenli calismayani siksinler. diger donem derslere gircem, duzenli caliscam" dedigin andir.
ilokulda fen bilgisi sınavından çıktıktan sonra off be ne kopya çektim kimse uyanmadı diye sevinen çocuğa öğretmenin bir daha ki sınavda aynı şeyi tekrarlama dediği andır. acaba kopya çekerken mi yakalandım yoksa kağıttan mı anladı diye düşündüğü andır. neyse efendim an gelir ahmed arif ölür.