sabah partisine yaptığı konuşmadaki bir çok yerde önündeki metni okuyamamış ve durmadan lafını karıştırmış, türkçeyi dahi kullanamayan başbakanımız. Ülkenin düştüğü durumun bizat karşılığıdır kendisi.
türkiyede ekonominin bozulduğunu iddia eden paraleller dedi önündeki metinden ona oku diye iliştirildiği çok belli bir şekilde.
onuda okurken şaşırdı. daha önündeki metini bozmadan okuyamıyorsun. nasıl inanacağım ben sana?
yada şöyle söyleyeyim. inananlar nasıl inanabiliyor sana?
Dün, haber bültenlerini izlerken, başkanlık konusunda, çılgınlar gibi alkışlayıp, destek veren, ak parti gençlik kolları topluluğuna:
- enerjinizi burda harcamayın, meydanlara saklayın! Diyerek, dumura uğratan başbakandır.
Nedir bu, tüm ahaliyi meydanlara dökme arzusu ve telaşı?
insanları birbirine kırdırma çabası...
Hak, hukuk, seçim, anayasa çokoprens almaya mı gitti de, her konuyu, meydanlara dökülerek halletmek konusunda teşvik ediliyoruz?!?!
Kaygı verici...
hdp milletvekillerinin gözaltına alınması konusunda kılıçdaroğlu'nun açıklamasındaki "seçimle gelen seçimle gider" sözünden milleti gaza getiresi gelmiş olucak ki "seçimle gelen terörle iç içe girerse hesabını verir" gibisinden çok talihsiz bi açıklama yapmış. ahhahha ulan yaa...
Bir ülkede siyasi istikrar ve güven varsa her şeyin olacağına işaret eden Yıldırım, "Türkiye 14 yılda 3 Türkiye olduysa bunun arkasında bu iki sihirli kelime saklı; güven ve istikrar. Biz diyoruz ki artık gelin, şu anayasa değişikliğini yapalım. Güven ve istikrarı kalıcı hale getirelim." dedi.
şeklinde uçuk bir söylemde bulunmuş izin almadan konuşamayan düşük profilli siyasidir. bu düşük profili ben söylemiyorum malum partinin kendi açıklamasıydı. adamlar kafalarında bir ütopya kurmuş orada yaşıyor işin ilginci seçmenleri de aynı ütopyada yaşıyor. hep örnek veriyorum bizim şirkette 2 tane a.k p liliğin üst kademesi olan çomarlığa geçmiş kişi var adamların 3 er 4 er farklı bankaya borçları var birisi kirada oturuyor çocuklarının düğününü yapamıyordu tüm sülalesi yardım etmese vs yani boğazına kadar bataklığa batmış ama hala istikrar falan diyor bu amcanın söylediği gibi. zaten karakter olarak da benziyorlar takip ettiklerine misal bu siyasi olan kendi makamını mevkisini patronu için silip atıyor başkanlık gelsin diye yanıp tutuşuyor bizim mini çomar da öyle patron pazar günü çağırır koşa koşa gelir sonra parasını alamaz ama sesi çıkmaz çok şükür der geçer. tamam çok şükür demek güzel bir şey ama o beyin ne olacak beyin azda onu kullanıverin. türkiye cumhuriyeti başbakanı olmuşsun ama başkanlık gelsin diye hastane açılışında hava alanlarında bile miting yapıyorsun bu nasıl bir psikolojidir ya rab..
can atakliya gore ipi cekilmis olan basbakan, bu da sozcu deki yazisi:
Binali Yıldırım’ın da miadı doluyor.
BUNU YAZMAK GEREK
Bu köşede dün “Bir daha saraya sormadan işe kalkışmayın” başlıklı yazımda hükümetin saraya danışmadan bir yasa çıkarmaya kalktığını ve eline yüzüne bulaştırdığını anlatmıştım.Çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunanlara af çıkarmaya çalışan iktidara karşı ilk tepki Cumhurbaşkanının kızı Sümeyya Bayraktar'dan gelmişti.Bu belli ki aslında sarayın tepkisiydi. Cumhurbaşkanı bu kez “ayıp olmasın, durup dururken başbakanı zora sokmayayım” diye düşünmüştü herhalde ve uyarıyı kızı üzerinden yapmayı tercih etmişti.
Ancak başbakan mesajı alamadı Sümeyye Hanım'ın uyarısına rağmen “Geri adım yok, yasa böyle geçecek” diye bir de demeç patlattı.
Böylelikle saray çaresiz kaldı. Erdoğan gece yarısına doğru Anadolu Ajansı'nı çağırdı, yeni yasa ile ilgili kamuoyunun vicdanında tartışma yaşandığını belirterek “Bir kere daha görüşülmesinde fayda umuyorum” açıklamasını yaptı.
Bu saray tarafından hükümetin istiskal edilmesi anlamına gelir.
Başbakan ve Adalet Bakanı'nın “asla geri adım atmayız, kimse bu konuyu istismar etmeye kalkmasın, toplumsal bir yarayı sarıyoruz” açıklamalarına rağmen Erdoğan'ın “olmadı, değiştirin bunu” demesi hükümetin “saraydan talimatlı olmayan” hiçbir konuda adım atamayacağının açıkça ilanıdır. Nitekim tam tahmin ettiğimiz gibi oldu.
Saray gece yarısı açıklama yaptı, hükümet başkanı sabah ayağının tozuyla kameraların karşısına çıktı ve “tasarıyı komisyona geri çekiyoruz” dedi.
Tesadüfen televizyon açıktı ve Binali Yıldırım'ı canlı yayında izledim. Yüz ifadesi çok kötüydü. Kamuoyunun kendisini “gerçek başbakan” olarak görmediğini elbette kendisi de biliyordur, ama saygınlığının bu kadar ayaklar altına alınmış olmasından da çok rahatsız olduğu her halinden belliydi.
Sanıyorum buna tepki olarak şu cümleleri sarf etti; “Birden bire ne olduysa kıyamet koptu. Neymiş tecavüzcüye af geliyormuş. Böyle bir şey yok. Muhalefet partilerine uzlaşma çağrıları yaptık. Teklifiniz varsa getirin bu kanayan yara ortadan kalksın dedik.”
Başbakan belli ki aldığı ağır darbeye karşı “dik durmaya” çalışıyor.
Oysa tasarıyı geri çekerek yere yapıştığının farkında olmalı.
Ayrıca şunu sormamız da gerekiyor; Peki, madem tecavüzcüye af gelmiyor, madem bu bir kanayan yara, neden Cumhurbaşkanı uyardıktan sonra tasarıyı geri çekiyorsunuz? Eğer gerçekten haklıysanız ve buna inanıyorsanız Cumhurbaşkanının konuşmasından sonra tasarıyı geri çekmek yerine hemen saraya gidip haklılığınızı kanıtlarsınız.
Bu olayda bana göre en dikkat çekici nokta ise sarayın ilk kez hükümete bir uyarısını direk yapmak yerine medyayı kullanmasıdır.
Erdoğan nasıl içişleri bakanını görevden alacağı zaman Binali Yıldırım'ı saraya çağırdıysa, bu konuda da aynı yolu izler ve tasarıyı geri çektirirdi. Olmadı bunu telefonla da söyleyebilirdi.
Oysa Erdoğan uyarısını gece yarısı Anadolu Ajansı'nı çağırarak yaptı. Sabahı bile beklemedi.
O halde zihinlerimizde “Binali Yıldırım'ın da miadı doldu mu?” sorusunun takılması kimseye şaşırtıcı gelmemelidir.
Saray sürekli çok yüksek sesle konuşmasına, Amerika'ya, Avrupa'ya ayar vermesine, gerilimi sürekli artıran uygulamalara imza atmasına rağmen büyük bir hızla yokuş aşağı gidiyor.
Binali Yıldırım gibi çok uyumlu bir kişiye bile tahammülde sıkıntı çekmeye başlamışsa kaçınılmaz sonu kendisinin da gördüğü bir gerçektir.
bence bu adama yol verseler hakkaten güzel şeyler yapacak fakat adam zaten kötü bir dönemde geldi birde ekonomik kriz olursa herifi iyice günah keçisi yaparlar yazık.