Iman etmek , inanmak, teslim olmaktır. Biz teslim olduk. Sevgiyi, aşkı, ruhu , acıyı, göremezsin ama var olduğunu bilirsin. Ben bu gune kadar hayatım da girdigim bir çok açmazda seccademde dua ettim. Hayırlısı olması yönünde, çıkmaza girdigim konu da ne yönde karar veremezken allaha havale edip teslim oldum. Sonucunda hep güzele iyiye cıktı. Çesitli kazalar atlattım, şükürler olsun hepsinden feraha çıktım. Yani illa ki siz her seyi elinizle tutup gözünüzle görmek istiyorsunuz, herseyi görüyormusunuz ama var olduğunu biliyorsunuz. Biz makine değiliz sonuçta insaniz.
"iman etmek" kavramı başlı başına subjektiftir, bu yüzden inanılır veya inanılmaz. gönül işidir tamamen.
ama hiç düşünülmez mi ki "ulan zaten kanıtlansa dünyada imansız kalmaz, sınavın da anlamı kalmaz. neden ispatlansın?" diye...
allah'ın varlığına delil beklemek başlı başına aptallıktır. ahirette muaf bile tutulabilirsiniz akıl yoksunluğundan.
bilimin allah'ı yok ettiğine inanılır. hâlbuki gerçek bir akılcı düşünme insanı allah'ın varlığına götürecektir. evrende var olan sistemi, işleyişi gercekten irdeleyen bir insan; bu kompleks canlıların, kurala göre hareket eden atomların gezegenlerin; her hangi bir bilinç tarafından tasarımlanmadan oluşamayacağını bilir. işte bu bilinç allah'dır. allah'ı inanmayan kişi ise bu dünyanın hatta uzayın bir bilgisayar programı olduğunu düşünecek kadar aptallaşır. oysa bilimi düşünmek, bilim ile iç içe olmak bizzat kuran'ın bir emridir. kuran tüm inananları yerin ve göğün yaratılışı hakkında düşünmeye çağırır. bu yüzden bir mümin için bilime karşı bir korku yoktur. bilimsel olan her şey onun için allah'ın varlığına, kudretine, bilgisine delildir.
aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "ey rabbimiz! sen bunu boşuna yaratmadın. şanın yücedir senin. ateş azabından koru bizi." (ali imran - 191)
ispatı kuran´da görmek isteyen açar okur, istemeyen sözlüğe "ispatlanamadı" diye başlık açar, diyeceğim tespit.kuran´da bir sürü 1400 yıl önce bilinmesi imkansız mucize yazılı, üstelik birkaçı öyle yoruma falana meydan vermeyecek şekilde yazılı. buna hadi canım sen de diyen adam, nasıl çıkıp "ispatlanmadı" diyebilir ki ?
"içime öyle doğdu", "mantığıma uygun", "hissediyorum", "bir güç olmalı" tarzında subjektif, kerameti kendinden menkul ve desteksiz bir keyfiyetle hayal kahramanı ile gerçekliği bağdaştırma çabasıdır.
buna rağmen aynı serbest sallama kanalından başka bir fantezi pompalansa (zeus, spagetti canavarı, neyse işte) derhal itiraz edecektir, o ayrı...