-onu bunu kim ekliyorsa msnden kabul etmek. sonra o ekleyenlerin sapık olduğunu çözümlemek.
-netin çevir sesini duyunca heyecanlanmak.
-donatılar kısmındaki oyunlara saatlerce vakit harcamak.
-virüsün açık saçık kadınlardan bulaştığını ama abinden kaynaklandığını anlayamamak.
bilgisayarda gizli dosya aramak. daha sonra "eneee burda gizli dosya varmış, .dll yazıyo, ne ki acaba? açılmıyo da, s.ktir et sileyim de boşuna yer kaplamasın." diyerekten kb değeri kadar yer tutan dosyayı silmek. *
hemen cd çantasından çıkarılan ilk oyunu yükleyip oynamak istemek. Fakat oyunun nasıl crack'lendiği oyuncu tarafından bilinmediği için hevesi kursağında kalmak. (bkz: en masum çocukluk anıları)
Surekli kagit acmak, ki o zamanlar internet bu kadar kolay ulasilan bir sey degildi,gucciri falan oynardik ama ben aldigi gun bilgisayari cokerten aptallardanim, ama ikinci gun format atmayi ogrenebilen nadir insanlarinda arasinda bu aptal. Bi de komsunun kucuk oglu gelirdi, kedinin cigere baktigi gibi bakardi, oynasana olum ne mal mal bakiyon derdim, tik yok, bi gun senin bilgisayarin yok fakirsiniz diye aglatmistim.
hani küçükken ingilizce bilmediğimiz halde * saçma sapan kelimeler uydurup ingilizce konuşuyor havasına girerdik ya, he işte öyle.
o zamanlar k touch bilmediğin halde, parmaklarını sanki yazabiliyormusun gibi klavyede ezbere dolaştırıp havalara girerdik.
Ne günlerdi ya. bilgisayar donupta kapandığı zaman, açılırken çıkan o sesi duyacağız diye coşardık. şimdi bilgisayar kapandığı zaman küfrediyoruz.
bilgisayarın kızlığının bozulmasıyla başlanan durumlar silsilesidir. öğrenmek maksadıyla girmedik delik bırakılmaz, ''win32 ne amk.'' diyerek kurcalandıktan sonra, ertesi gün mavi ekran hatasıyla, ''rüzgarda sigarasını yakamayan adam sinirine'' bürünülen durumdur.
windows 95'e mario yükleyememek ne kadar sinir bozucu birşeydi. disketler ne harika bir icattı. masaüstündeki imleci kovalayan kediden kaçmak ne kadar zevkliydi *