4-5 ay önce şahit olduğum bir olaydan bahsedeceğim. mekan: bilgi üniversitesi kuştepe kampüsü ana çıkış kapısının önü nam-ı diğer bilgi cafe'nin karşısı. üzerinde atatürk olan ve boy boy basılan paraların bozduğu ailelerde, yanlış yetiştirilmiş, kişilikleri yanlış oturmuş, yanlış yanlış 3 öğrenci, üçü de erkek. Kuştepe'de okuyan da oturan da bilir, yaşları 6 ila 10 arasında değişen 1 metre boyundaki çocukların '' abi bozukluğun var mı?, abla nolur be! '' diye yalvarıp para istediğini zira öğrencilerde halkta bundan bu karşılıkla ilişkinin düzeni içerisinde sorunsuz yaşar gider. Kimse kimseyi tahrik etmezse kimse de kimseye saldırmaz. Neyse çoğu öğrencinin dersinin bittiği bir saatte, muhtemelen sırf okulun tam önüne havalı arabasını parkedebilmek için sabahın köründe okula gelen 3 adet dallamanın yanına 3 adet de bu 6-10 yaş grubuna ait çocuklar geldi. Her zamanki sözcükleriyle işe giriştiler bu sırada 3 öğrenciden kıllı olan mağara adamı kıllıklı dallama ile çocuklar arasında bir gülüşme, konuşma gerçekleşti. Bir anda sesler yükseldi ve okulun etrafında bulunan herkesin dikkati dallamalara kitlendi. Ardından 2 numaralı dallama, çocukları yolun karşısına geçirip cebinden 1 lira çıkardı. Bazılarımızın yere düşürüp almadığı bir lira, acıtasyon yapıyorum biraz ama olaydan bayağı etkilendim. Dallama 2 elindeki bir lirayı havaya atıp tutmaya başladı havadaki bir lirayı yakalamaya çalışan çocuklara sirkteki maymun muamelesi yapıyordu adeta, biz de seyirciler oluyorduk. Dallama 3 çocukları söylediği laflarla yerin dibine sokarken, Dallama 2 çocuklardan biraz uzaklaşıp parayı uzak bir yere fırlattı. O üç çocuk fırlatma ile eş zamanla paranın üzerine atladılar, evet bildiğiniz üst üste atladılar. Gol atınca oyuncuların üst üste çıkması gibi bir görüntüden bahsediyorum. Çocuklardan biri parayı aldı diğerleri de parayı alan çocuğu tartaklamaya başladılar bu sırada bizim dallamalar karınları ağırana kadar gülüp çocuklara küfür ediyorlardı. Çevrede bu çocuklara gülen embesil kızlar olduğu gibi, atarlananlar da vardı. Parayı alan çocuk hem arkadaşlarından bir güzel dayak yedi hem de dallamaların küfürlerini işitti. Sonuç olarak bilin istedim, nasıl hayvanlarla birlikte yaşadığımızı.
bu sene hazırlığın sınıflarının okutulduğu kampüstür mezarlıkta yazan her fani buraya bir gün gelecek misali bilgiye giden her öğrenci orayı tadıp daha sonra dolapdere ve santral kampüsüne dağıtılacaktır.
2. sınıfta dolapderenin güzelliklerini ardında bırakan öğrencilerin korku, dehşet, sinir ve stres ile karşıladıkları kampüstür. Ne ulaşımı ulaşımdır ne yemekleri bir şeye benzer. insanı 2 saatte bunaltmaya elverişli bir mimarisi olan bu kampüsün en fena tarafı yemekhanesidir zira tavuk kümesine girmiş gibi hissedilen bu mekandan kaçarak kurtulmak isteyen arkadaşlar kütüphaneye yönelsinler. okulun tek güzelliği geniş geniş bir denizi anımsatan kütüphanesidir.
ne olursa olsun içerisinde 3 sene geçirdiğim her köşesini ezberebildiğim ve her köşesinde ayrı bir anımın olduğu eski okulumun süper kampüsüdür.
arabayla gidecekler için tavsiyem enayilik edip 5 ytl vermesinler her gün. eğer süper lüks arabanız yoksa kuştepenin girişine park edip iki dakika yürümek suretiyle hem daha sağlam hem bedava olan yere park edebilirler zira okulun etrafındaki daracık yollarda o güzel arabanızda büyük çizikler gördüğünüzde sanıyor musunuz ki o arabaya bakan adamın umrunda? adam "abi geldiğinde vardı o görmemişsin" dediği anda sıyrılıyor ve şahsım adına 3 senede defalarca arabayı çarptıklarına şahit oldum.
çay kahveye para vermemek içinse kampüsün içinde dört bir köşede su dispanserleri bulunur sıcak ve soğuk su dahilinde kahve ve çayda bulunur.
semtinden dolayı pek çok kişi ıy mıy eder ama kuştepe halkının öğrencilere bir zararı yoktur zira öğrenciler ve okul oraya hayat vermiştir. inanmayanlar için okulun karşısındaki antep sofrasından aşağıya doğru gitsinler ve gerçek kuştepeye görsünler.
çok sevdiğim okulumun kıstırık kampüsü. ulaşımın en kolay olduğu üniversitelerden biridir ama o iki dakikalık yol insana cehennem gibi gelir. her daim çok rüzgarlı olur, kışın yokuş olan yol buz tutar. ayrıca öğrencilerin arabaları insana geçecek yer bırakmaz. bahçe desen düdük, çime hasret zavallı örenciler 2 metre karede uzanıp kitap okumaya çalışır filan. en güzel yanıysa kütüphanedir, ayrıca yemekhane de güzeldir.
santralin modernizmi, dolapderenin labirentimsi havasıyla boy ölçüsemez tabii ama yine de bana en samimi gelen kampüsdür, o izbe binasıyla, eski bina ile yeni bina arasındaki köprünün darlığı ve o duvarda çıkan sarmaşıklarıyla, dilencileriyle, kar yağınca oluşan görüntüsü ile, seyyar satıcıları ile samimidir yahu.
bilgi üniversitesi'nin açık ara en kötü kampüsü. Özellikle okulun çevresindeki ara sokaklara girmemek gerekir. Ama bu kampüs, insana nasıl bir ülkede yaşadığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Okulun önüne gelen arabalar bir tarafta, orada yaşayan fakir halk bir tarafta. Ülkedeki vatandaşlar arasındaki gelir farkını bir kez daha insana gösteriyor.
Bir dönem kanal d'de yayınlanan genco adlı dizi de bu kampüste çekilmişti.
kampüsü ararken yanlış sokaktan girdiğinizde birden kendinizi çingenelerin içinde bulabilirsiniz..sokakta leğen içinde çocuğunu yıkayandan tut da artık.....kaybolduğunu belli etmeden kaçmak lazım aman diyim ...