bugün

Her ne kadar gizlemeye çalışılsa da Musevi asıllı Osmanlı siyasetçi Emanuel Karasu ve onun yeğeni dünyaca ünlü yoğurt şirketi Danone Grubu'nun kurucusu izak Karasu ile akrabadır. Kendisinin evine giden bir yazar emanuel karasunun tablosunun asılı olduğunu onun fark ettiğini görünce perdeyle tabloyu kapattığını anlatmıştır.
analarının ölüsünü törenle kaldırabilmeleri için çocukların sağ kalmaları gerekir. kalmadıkları da görülür ama.

ipten ipe, halkadan halkaya atarken kendilerini, cambazlar düşer, ölür ara ara. yaşa bakmaz bu ölümler. ancak "yaşlanmış bir cambazın yüzünde, burnunun sağ kanadı dibinde, yalnız benim görebildiğim bir ben belirmeğe başlarsa, öbürleri gbi, o da er ya da geç ölecektir demektir, biliyorum. artık ipten mi düşer, yolda mı çiğnenir, hastalanıp düştüğü döşekten mi kalkamaz, orasını kestiremiyorum işte." derse bir cambaz;...

(bkz: usta beni öldürsen e)
Şu sıralar benim yoldaşım olan memleket düşünürü, yazarı. Bir karanlığa çekiyor gibi geliyor, düşündürüyor. Dupduru bir anlatımı, enteresan sözcükleri var. Devri daim olsun.

"küskünlük, dört duvar arasında, bir taşın parçalanamazlığıdır."
Karasu, metinlerinde felsefi sorunları işlemiş ya da onun metinleri felsefi incelemenin konusu olarak görülmüştür. Postmodern romanların önemli isimleri arasında değerlendirilmektedir. (1930, istanbul – 1995, Ankara)
Bugün ölüm yıldönümü olan yazar. Rahmetle anıyoruz.

görsel
Türk öykü, roman, deneme yazarıdır. Aynı zamanda felsefeci yanı olan Karasu, metinlerinde felsefi sorunları işlemiş ya da onun metinleri felsefi incelemenin konusu olarak görülmüştür. Postmodern romanın Türkiye'deki önemli isimleri arasında değerlendirilmektedir.
Bireyin sorunlarını ve gündelik yasamin çalışmalarını detayli işlemiştir.

Hikaye: uzun sürmüş bir günün akşamı, troyada ölüm vardı, göçmüş kediler bahçesi, kısmet büfesi...

Roman: kılavuz, gece

Deneme: ne kitapsiz ne kedisiz, narla incire gazel

Çeviri: ölen adam
Türkiye’ye birçok eser kazandırmış çoğunlukla bireyin iç dünyasını ele almıştır.

görsel
Yazdıklarında hiçbir zaman “ve” bağlacını kullanmamış, hayatı boyunca da bu bağlaçtan hoşlanmamıştır.

görsel
Bilge Karasu ve Ioanna Kuçuradi, Hacettepe yıllarından. En sevdiğim görsel.
Şöyle ki dönem dizilerinden olan payitaht Abdülhamid dizisinde adı geçen Emmanuel Karasu'nun oğludur.
Düşünce yapısı diğer yazarlardan farklıdır.
sevdiğim yazarlardan biridir.
malın teki olduğuna eminim.
Üstte ki yazar kızmıs.

(bkz: Sevim koş)
yurdumuzda neden bir sabahattin ali, bir oğuz atay kadar tanınmadığını anlayamadığım yazar. Çünkü zordur karasu. herhangi bir öyküsünden öyle gelişigüzel aforizma koparamazsınız. asıl yaratımı kurgudan çok o güzelim dilidir ve bu dilin içinden rastgele bir cümle seçecek olsanız pek anlamsız bir işe girişmiş olursunuz.
günümüz okurunun akıcı(!), sürükleyici(!), derinlik bakımından da bir o kadar kabız öykülere ve estetik yoksunu çaylı, maylı şiirlere meylettiği düşünülürse karasu'nun değerinin bilinmemesi oldukça olağan.
hayatımın bazı dönemlerinde depresiflikten ölüm ölüm ölmek üzereyken o berbat durumdan kurtulmak yerine daha da dibe batmayı seçip kendime fatality çekmek amacıyla günlerce eve kapanıp kitaplarını okuduğum roman yazarı. beni bile bile mutsuz etmesini sevdiğim ve istediğim nadir insanlardan biri. bu adamın dünyasına daldığım an beni haftalarca kimse uyandıramıyor. sürekli kafamda ayrı bir dünya dönüyor böyle. iyice çekilmez kıl bir adam oluyorum. bu yüzden kendisini rutin zamanlarda okumamaya çalışıyorum.

az önce bir kitaba bakarken alakasız bir raftan ilginç bir şekilde başka bir kitap böyle ince ince süzülüp yere düştü. o rafa genelde yakın zamanda okumayacağım kitapları koyarım. elime alıp baktım, üzerinde göçmüş kediler bahçesi yazıyordu. kaşlarım çatılıp moralim yeterince bozulduktan sonra kendisini yavaşça ait olduğu yere, yani gece'nin yanına koydum. ardından şöyle dedim kendime: "dur, henüz değil".
(bkz: emanuel karasu/#31321126)nun Velediymiş.
Şimdi yoksulluğu da çalışmayı da öğrendin. Sevmeyi öğrendiğin gün hiçbir eksiğin kalmayacak.
walerian borowczyk'i pek seven memleket düşünürü, anlatı kişisi.
Acı duymadığımı sananlar, beni buz gibi bir insan belleyenler aldanır hep. Varsınlar öyle bilsinler. Ama acı bizi durduracağına göre yapılacak tek şey, hangi yoldan olursa olsun, nasıl bir yöntem uygun görünüyorsa o anda, müshil yutup içinden atar gibi, o acının dibine dek inip işini bitirmektir. Önemli olan o acıyı, yeni bir güne engel olmasını önleyecek hızla atmaktır, yaranı ondurmaktır. Ama ondan da önemlisi, bu sınırı aşarak, dolu dolu sonuna dek yaşamaktır. Düşleri de, olanakları da son damlasına dek kullanmaktır.
Altı Ay Bir Güzden.
*sol frame'de son zamanlarda gördüğüm en güzel başlık.
bugün doğum günü olan yazar. erken ayrıldın aramızdan göçmüş kediler bahçesinin yazarı...
"Bir zamanlar kediymişim ben Halûk. Sonra, herhalde kediler arasında işlenebilecek en büyük suçu işlemişim ki dünyaya bir daha gelişimde insan olmak cezasına çarpılmışım…"

(bkz: altı ay bir güz).
ne kitapsız ne kedisiz adlı kitabı okunmaya değerdir. ilginç tespitleri ve güzel bir dili vardır. bence tek sorun çok fazla ara söz ve parantez kullanmasıdır.
Türk edebiyatına yepyeni bir boyut getirmiş yazar. masal içinde masal, öykü içinde öykü. Türkçedeki en güzel, en saf sözcükler. Balkımak, yıldıramak, özek, ımızganmak, esritmek, elgin... Göçmüş Kediler Bahçesi, Gece...
türk edebiyatının gurur kaynağıdır. türkçeyi böylesine güzel kullanan, dile yeni sözcükler katan, yazdıklarının her satırında okuru derin düşüncelere gark eden usta.
"Metin"lerini salt bir türe indirgemekten çekinen yazardır. Bunun uyarısını da "kısmet büfesi" isimli kitabının önsözünden alabiliriz. Bahsettiğim önsöz:

“Bu kitaptaki yazılara, dergilerde yayimlanışları sırasinda, “metin” adını verirken, bunların herhangi bir türe girmediklerini, onları yazarken özgür kalmak istemiş oldugumu vurguluyordum. Yillar sonra, “metin”lerin bir tür olusturmağa yüz tuttuğu bu sırada, kitabımın bir metinler kitabı olduğunu söylemekten vazgeçiyorum.”

Peki "tür" konusundaki bu hassasiyet neden? Hikâye, öykü, deneme, novella veya anlatı denilse ne olurdu? Darwin'in evrim fikri yazınsal "tür" için de geçerlidir. Ve bilge karasu bizde bu evrimi, en derinden hisseden yazarların başında gelir. "Metin"lerini de bu hassasiyet ekseninde kurup, oluşturur.