ekşi sözlükte hakkında açılan bir başlıktaki entry'lerin tamamını okuyup gülmeme, hatta yarılmama sebep olan şehirdir. neticede bilecik'in aslında var olmadığını düşünenler kervanına katılmış bulundum.
yatırımların su gibi aktığı, türkiye'nin en müreffeh illerinden biri.
evet, belki adı sanı duyulmuyor, nüfusu da az.
ama bakınız lüksemburg'un da adı duyulmuyor ama para bok gibi adamlarda.
işte bilecik de böyle bir ilimiz.
insanlar işinde gücünde, askere gidiyor, çalışıyor, üretiyor, vergisini ödüyor, kaçak elektrik kullanmıyor...
ulaşımı kolay, hinterlandı yüksek. dolayısıyla yatırım alıyor, iki anayol üzerine yatırım yapmak, yatırımcının işine geliyor. bu yüzden yerden mantar biter gibi fabrika bitiyor bilecik'te.
299 KSD askerlik yaptığım çarşı izninde melemen yiyip hemen geri geldiğim ilcik. Çarşı izni kilitlendiğinde kimse üzülmezdi. Daha sıkıcı bir yer görmedim. Yolda ordan geçerken olur da yorulursanız durmayın annem daha çok yorulursunuz.
avrupa birliği' ne katılım öncesi mali yardım kapsamında hibe olarak alınan 8 milyar euro ve bu hibe ile halihazırda ülke genelinde uygulamaları yapılan irili ufaklı 337 proje var. diyeceksiniz ki; hibeydi, projeydi bunların bilecik ile ilgisi ne?
edirne' den ardahan' a bütün illerimiz kamu yararına projeler geliştirip bunları birer ikişer hayata geçirirken sadece bilecik ilimiz mevzuya kayıtsız kalmış. avrupa birliği sana yatırım yapabilmen için beleş para veriyor ama senin sikinde değil. ilgilenmiyorsun bile. artık avrupalının parasına tenezzül etmemek ki, yoksa tembellik mi, ben bilemedim.
senelerdir herhangi bir ortamda ismini duyurmanı bekliyoruz bilecik. bir silkelen amk!
Sanki bu şehrin büyümesine izin vermiyorlar. Osmanlı nın doğduğu yer olması itibariyle büyümesi birilerini rahatsız edebilir. Şeyh edebali nin mekanı olan , belki kutsal diye tarif edebileceğimiz bu mekanın büyümesi ile türkiye nin büyümesi bence aynı paralelde ilerleyecektir.
ev sahiplerinin kiralık ev konusunda eşşeğin bir taraflarına su kaçırdığı okuduğum ilimsidir. ey ahali el insaf yıkılmak üzere olan eski evlerinize 400-500 liradan açıyorsunuz kapıyı. malum kütahya deprem bölgesi aklınızı başınıza devşirin ödeyemessiniz sonra bedelini benden söylemesi.
edit: osmanlı nın kurlduğu yer diye haykırırlar. farkında değiller 713 senedir memleketin yüzüne bakan yok bir de bununla övünür dururlar.
şu kadar diyorum tek caddelik şehir. 4 yol ağzında yukarısı yerleşim yeri, aşağısı çarsı arka taraf adapazarı ve inegöl den gelen yol. ilerisi ise şehrin herşeyi. herşeyi dediğime bakmayın. 300 metre üzerinde otogar hastane kız meslek endüstri meslek anadolu lisesi köy işleri ve kent ormanı bulunmakta.
ki, hiç bilmediğim bir evi, sadece 3 katlı ve turuncu olduğunu bildiğim bir evi, 4 yol ağzından yukarı çıkarak 1.5 saatte bulabildim. işte hiç bilmediğiniz şehirde hiç bilmediğiniz bir yeri bulmak budur. ayrıca öyle ki, şehre girerken nüfusun 63 bin olduğunu gördüğümde korkmuştum. bir am uğruna (ilk aşk dı ama olsun) 5 defa gittiğim şehir. he bi de şehirde 3 dönerci bir simit sarayı bir addax bir ziraat bankası 2 umumi çeşme var. 3 dönerciden ise en iyisi, bahsettiğim 4 yol ağzından hemen sola aşağı inildiğinde ziraat e gitmeden solda kalan uğurcan isimli mekandır. döneri güzeldir. hatunu oraya götürürdüm mk.*
ve kimse kızmasın ama sol frame de adını görünce bile sesli güldüğüm, adını duyduğumda küfretmeye başladığım bir kasaba burası. 1299 da osmanlı ya başkent olduktan sonra değişen tek şey, 3 dönerci ve bir simit sarayının açılması. he bir e bi cinema vardı ama en son gittiğimde onu da yıkmışlardı. plaza yapıyorlarmış. 2 katlı 3 oda bir salon büyüklüğünde bir plaza işte.