Sözcük, "üç belde" anlamında olup "nefs-i istanbul" denen suriçikent "şehir", Eyüp, Galata ve Üsküdar da birer "kasaba" sayılmaktaydı. istanbul'un yargı ve yönetim işlerinden sorumlu bir kadısı olduğu gibi, bu kasabaların da ayrı ve bağımsız birer kadısı vardı.
bilad-ı selase'nin en acaip tanımlarından biri de tulumbacıların "kız mı, oğlan mı" sorgularında görülür.
ilk tulumbacılar, bilindiği gibi, bugünkü bayezit kulesinde üslenirlermiş. kulede bir nöbetçi bulunur, yangını gördü mü, hemen tulumbacı reisine koşarmış:
- reisim, bir çocuğunuz oldu?
+ kız mı oğlan mı?
- oğlan...
demek ki yangın var ve yeri de suriçi... ama şöyle olursa:
- reisim, bir çocuğunuz oldu?
+ kız mı oğlan mı?
- kız...
demek ki yangın var ve yeri de eyüp veya galata... hazırlık ona göre yapılacak...
18. yy'da yangın ihbarları, işte böyle garip bir jargonla verilirmiş. yangına "çocuk oldu" denir, suriçi "erkek" sayılır, diğer iki bölge "kız" kabul edilirmiş...
Dersaadet denen istanbul’un yakın çevresindeki üç ayrı kadılık: Bunlar Eyüb, Galata ve Üsküdar’dı. Ayrıca Osmanlı Devleti’ne başkentlik etmiş Bursa, Edirne ve istanbul’u anlatmak için de kullanılırdı.