sirf fenerbahce sampiyon olmasin diye muhtelif tarihlerde galatasaraya, bursaya, trabzona yatip sonra kaybettikleri mactan sonra kazanmis gibi sevinebilmektir besiktasli durusu.
böyle bir şeydir.
susuyorum sadece. bu kadar nasıl düşebildiler acaba?
nasıl bu kadar rezil bi hale gelebildiler onu düşünüyorum artık.
yazık lan, rezilsiniz bile diyemiyorum.
fanatik fenerbahçelilerin asla anlayamayacağı duruştur, galatasaray duruşu ile birlikte. bu kadar sevimsiz ve antipatik olmaya ant içmiş, rakiplerinin başarılarını kutlamaya üşenen başkanlarının kazandırdığı haklı nefret sayesinde, daha da olgunlaşmıştır. bağıranların, kulak zarı tırmalayanların ülkesinde sessiz kalmaktan daha onurlusu var mı ki?
peşin not: ha, bir de hayal ürünü kutsal ittifak çıkabilir şimdi. ' ama sizin kutsal ittifakınız var, bizi çekemiyorsunuz, böhüüü ' diye de ağlanır. canlar, kibirli başkanınız ve kibirli fanatikleriniz ' ben tek siz hepiniz ' paranoyası ile devam ettikçe, size olan antipati de devam edecek. nokta.
alaattin çakıcı ile yapılan düetlerde ''şampiyonlukta az mı emeğimiz geçti sinan?'' şeklindeki ses kayıtlarını senelerdir görmezden gelmeye utanmayıp bu kadar senedir ''tek temiz biziz kanka'' edebiyatını neresine sokup saklayacağı merakla beklenen duruştur. süleyman seba'ya küfredildiği gün biten, şimdi 'yaratıcı' soytarılara kalmış, fena naif bir duruştur.
--spoiler--
türk futbolunun geleceğini düşünerek kulüp başkanları olarak futbol federasyonu başkanı haluk ulusoy'la bir toplantı yaptık. yabancı oyuncu sayısının artırılmaması için çaba harcadık ve dediğimiz oldu.
biz, türk futbolunun ve futbolcusunun önünü açmak için böyle bir kararın alınmasını sağladık.
yabancı oyuncu sayısının artırılmaması konusunda tek başıma savaştım. eğer sınırlandırmayı kaldırırsanız, türk futbolunun geleceğini karartırsınız. kulüpler ve yöneticileri, kendilerini yöneten kurumlara saygılı olursa, aynı saygıyı görürler.
--spoiler--
yüzde 400 zamlı kombine durusudur. Satış 4.000 dir. Yazıktır.türkiyede kurumlar şahısların
tekeline girmiştir. holdingler,
kulüpler uzun yıllar tek şahıs
veya bir zümre tarafından
yönetilmektedir. bu olay parti
başkanlığından sıçramıştır. sen
buna istikrar dersin, ben koltuga
çöreklenme derim. bu noktada
halkın takımı olmaktan çıkarsın.
amacım provakatörlük degil.
bugun fb ye yarın bjk ye, öbur
gün gs ye. berlusconi nin
italyasında, arapların premıer
lıgınde durum ortada. sonra
barca yı, real ı agzin acık izlersın.
beşiktaşlı olmayanların anlamalarının şu gök kubbe altında mümkün olmadığı duruştur.
bir gün iyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz, ancak bir gün beşiktaşlı olursanız beşiktaşlı duruşunu anlayabilirsiniz diyemiyoruz. çünkü beşiktaşlı olunmuyor, doğuluyor. beşiktaşlı olmayanların ise ne olduğunu siz kendinizden biliyorsunuz.
gözlerimle şahit oldugum duruştur. geçen kadıköy semalarında gezerken adamın biri aniden durdu. bugulu gözlerle denize baktı. dedim ne ouyor? dediler ki o abi beşiktaşlı. beşiktaşlı duruşunu gösteriyor. adam bir haftadır orada duruyor. bu sogukta.
maalesef yıldırım demirören ve şürekası tarafından anlamı boşaltılmış duruştur. gerçekten bir beşiktaşlılık duruşu vardı. ama y.demirören sonrası beşiktaş yönetimi bu niteliği üstünde taşıyamadı. taraftar dersen, onda hep var zaten.
içinde çocukların da olduğu otobüse sis bombası atmak, maça gitmeleri için ayarlanan bedava metrobüslerin camlarını parçalamak, davet edildikleri stadyumun koltuklarını parçalayıp ateşe vermek; o stadyumun tuvaletlerini ve camlarını kırmak vs vs vs
beşiktaşlı duruşu budur. yoksa 3-5 tane kendini anarşist zanneden adamın ''savaş karşıtıyız şöyle şöyleyiz'' pankartlarıyla farklı bir duruş elde edilmiyor.(ki bunlar hep pankarttan ibarettir. bir eylemde bulunulmaz tamamen şov amaçlı yani)
bir galatasaraylı olarak söylüyorum: şu ülkenin en barbar, en öküz, en eşkiya taraftarları beşiktaşlıdır.