o caanım ilçeyi görene kadar pek çoğu için ilkin bjk olan beşiktaşı hatırlatan kelime.*** baharda ıhlamur kokularına bezenen barbaros caddesi, sıcak bir alışveriş ortamı sağlayan sokakları **
(bkz: 28 ocak 2007 besiktas v manisaspor maci) ile taraftarini ikinci yarida inönüde selamlayacak takimdir.. Her zaman ki gibi büyük bir coskuyla karsilanacak takimdir.. Sevgimizi haykirmak icin saatleri geriye saydigimiz takimdir..
Ama ayni zamanda büyük bir üzüntüyle belirtiyorum ki dönem tatili nedeniyle yarin yaninda olamayip, destegimi veremeyecegim takimimdir..
Kimisine göre sadece bir takım tutmakdır yapılan,kimisine göre enayilik. Ama bizlerin -beşiktaşlıların- bildiği bir şey var ki ne futbol sadece futbol,ne de başka sporlar sadece spor. Eğer ki içinde beşiktaş varsa orada herşey çizgisinden çıkmakta içimize akan sıcacık duygular ortaya çıkmakta. çok kişi demogoji olarak baksa dahi bunu sadece beşiktaşlılar anlar. başkaları güler. olsun yahu bizler mutluyuz ya.
15 senelik şampiyonluk hasretinin ortalarında başlayan sevda çokca mağlubiyette,rezalette, kavgada,sürtüşmede,acıda bitmedi de neyle bitecektir ki?
varsın çok kişi acısın bize,hatta dayanamayıp gülsün,alay etsin. altına çamur sürsen altın değerini kaybeder mi?
"Her bir devrin ileri gelenlerinin çocuklari olan pasazadeler, idman mahalli olan Osman Pasa Konagi'na gidip gelirken Dolmabahçe Saray arabalarindan istifade etmeye baslamislardi. Her hareketin goze battigi ve dedikodu mevzugu oldugu o günlerde yapilan bu seyahatler, halkin arkadaslarimiza "Saray arabalariyla gezen gençler", "Saray arabalilar" ve "ARABALILAR" seklinde isimler takmalarina sebep olmustur. O zamanlar samimi ve sicak bir ifadenin mahsulü olan bu tabirler, her halde zaman geçtikçe rakip taraftarlarca istismar edilerek "ARABACILAR" olarak degismis olacak
Balkan savasindan Osmanli imparatorlugu yenik cikmisti. Koskoca Balkan topraklari artik yoktu. Ülkede bu durum büyük üzüntü yaratti. Özellikle gençler savasin sonucunu uzun süre kabullenemediler. Bu ortamda, adi daha sonra Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü olarak degistirilen kulübün üyeleri Balkan savaslarinda verilen kayiplarin anisina renkleri içinde bulunan kirmiziyi siyaha çevirmeye ve Balkan topraklari geri alinincaya kadar spor alanlarinda siyah-beyaz renklerle mücadele vermeye karar verirler.
Ama ondan sonraki yillarda Balkan topraklari geri alinamadigindan Besiktas'in renkleri kirmizi-beyaz'a döndürülmeden siyah-beyaz olarak kalir.
Besiktas'in kulüp armasi kurulus tarihini simgelemektedir.
Armadaki ilk beyaz çubuk biri (1), üç siyah çubuk üçü (3), ikinci beyaz çubuk da ikinci biri (1) ifade etmektedir. Armanin tümü dokuz parçadan olusmaktadir ki bu dört rakam yan yana geldigi zaman Hicri takvimdeki 1319'u meydana getirir. Bu rakamin Rumi yil karsiligi ise Besiktas Kulübü'nün kurulus yili olan 1903'dür.
Gösterilen faaliyetler Osmanli sarayinda kusku yaratiyordu. Saray ajanlari bos durmayip gencleri Abdülhamit'e bile sikayet etmislerdi. Bu jurnallemenin sonucunda bir gün, Ahmet Fetgeri ve arkadaslari yorucu bir antreman sonrasi Osmanpasa Konagi'ndan çiktiktan sonra zaptiyeler tarafindan tutuklanip Hasan Pasa Karaklu'na götürülmüslerdi. Kendilerinin zindanlara atilacagini düsünürken, saray çevrelerine olan yakinliklari sayesinde serbest birakilmislar, ama bir daha yaptiklari faaliyetleri tekrarlamamalari kendilerinden istenmisti.
Kurtulmuslardi ama bu ise köklü bir çözüm bulmalari gerekiyordu. Saray çevrelerindeki baglantilarini kullanarak fikir danismaya baslamislardi. Sonunda Abdülhamit'in yaveri Mehmet Bey soruna çözüm bulmustu. Besiktas Bereket Jimnastik Kulübü adi degistirilecekti. Zira jimnastik kulübü kurmak suçtu. Bu tavsiye üzerine hemen toplanildi ve kulübün adi Osmanli Besiktas Terbiye-i Bedeniye Mektebi olarak degistirildi.
Artik is Mehmet Bey'e ve Abdülhamit'in kusçubasisi Behçet Bey'e kalmisti. Onlar da Abdülhamit'e yeni kurulan mektebin sporlarin yapilacagi, insan sagligina yararli bir yer oldugunu söylediler. Abdülhamit en güvendigi iki adamina inandi. Ve böylece de Besiktas'li gençler çalismalarini daha rahat ve korkusuzca sürdürmeye basladilar. Zamanla Abdülhamit'in en yakinlari bile kulübe katilmaya basladilar.