besiktas ı yıldırım demiroren sanan zihniyetin besiktas ı sadece yonetiminin soylemleriye degerlendirip ona bok atmaları kendi takımlarının yonetimlerine olan aşırı ilgisinden * kaynaklanmaktadır.
besiktas üç yıldır yonetim problemi yasamaktadır. kendi basarızlıgını ort bas edebilmek ugruna besiktas ın yıllardır sahip oldugu degerlerine zarar vermişir.dogrudur.lakin bu besiktas baslıgı altına 'cirkef takımdır ' entrysi yazmayı dogru kılmaz. unutma once besiktas vardı...
yıllardır galatasaray'a ne kadar da haksızlık ettiğimi anlamama sebep olan kulüptür. beşiktaş'ın şampiyonluğa oynadığı yıllarda ne kadar çirkefe yattığını, sahada oyuncuların yaptığı çirkinlikleri, sadece fenerbahçe'nin türkiye kupasını kazanamamasına sevinebilen bir taraftara sahip olması zaten çoğu şeyi açıklıyor. insanda biraz utanma ve akıl olsa kendinden 5 fazla şampiyonluğu olan fenerbahçe'ye türkiye kupasının yıl hesabını yapmaz zaten ama kapasite olarak bu insanlarda onları beklemenin lüks olduğunu farkettim. yıllardır saygın bir takım olarak gördüm beşiktaş'ı, duruşuna, fikrine, sevgisine hep güleryüzle baktım. fakat sonrasında federasyon başkanıyla yakın ilişkileri, şampiyonluk hedefi koymaktansa, feneri şampiyon yapmama hedefi koyan bir camia olması işin rengini değiştirdi. saçma işlere bulaşmaya başladılar. bir de utanmadan komik tişortlar giyer bu takım taraftarları. ''şerefimizle oynadık, hakkımızla kazandık'' diye. insanda biraz utanma olur onu giyerken. erciyes şerefsizliklerle mi geldi oraya, ya da erciyes'in verilmeyen penaltısına ne oldu, selçuk dereli bir şey ifade etmiyor mu bu insanlara. şimdi çıkıp bir taraftar körü körüne bu yazdıklarıma kendince ayar verecek adım gibi eminim. ama bu türkiye neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. haluk ulusoy'dan öğrenmiş olacaklar ki, her maç sonrası şeref, hak, delikanlılıktan bahsediyorlar mahalle ağzıyla. neyse ki fenerbahçe bu camiaya sus işaretini bizzat inönü'de yaptı da, hiç değilse kuru gürültü yapan insanların biraz sesi kesildi, rahatladık. son olarak galatasaray'a ve taraftarına yıllardır yaptığım haksızlığı farkettim, beşiktaş sayesinde ne kadar görgülü ve şerefli olduklarını ve ağlak olmadıklarını anladım. tüm galatasaraylılardan özür diliyorum.
kırmızı kart pozisyonunda taç ile başlaması gerekirken faul vuruşu ile başlanmış. bu da kural hatasıymış. beşiktaş'ın tezi bu.
bir fenerbahçeli olarak benzer çabalarda bizi ağlaklıkla suçlamış beşiktaşlıların bunu yapması beni içten içe güldürse de, kendi başvurularımızda bu ağlaklık değil hak aramaktır. bir hata olduğu düşünülüyorsa, başvurmamak aptallıktır demiş bir kişi olarak sevgili beşiktaşlılara bu hak arama mücadelesinde başarılar diliyorum.
canın sağolsun lan, valla içtenlikle söylüyorum. canın sağolsun! yenilmişsin, hem de öyle dandik bir takıma kendi sahanda yenilmişsin hiç önemli değil kartalım, aldırma. biz seni sadee sevinmek için mi sevdik ki? biz seni en asil duygularla sevdik. hiçbir zaman tesisini basıp da futbolcularını dövmedik. 2 yıldır boşa oynadığımız ligde sürekli stadı doldurduk. eğer verdiğimiz paraya acıyorsak namert olalım. senin için herşey değer. biz senin renklerini, asaletini sevdik. senin için üzümeyi bile sevdik. yenildiğinde gelen uykusuz geceyi sevdik. yendiğinde boğazımız patlarcasına bağırmayı sevdik. seni görünce yaşadığımız o müthiş duyguyu sevdik. istersen hiç şampiyon olma biz seni yine seveceğiz.
başın öne eğilmesin
aldırma kartal aldırma
en büyün sen değil misin?
aldırma kartal aldırma.
fenerbahçe taraftarına göre şampiyonluğun en az yakıştığı takım, renklerini mi dersiniz, camiasını mı dersiniz, tüpçüsünü mü dersiniz, taraftarını mı dersiniz, çarşısını mı dersiniz, medyasını mı dersiniz, baki mercimek'ini mi dersiniz, ne kadar çirkeflik arasanız varmış bu camiada...
bunu ben demiyorum ha yanlış anlamayın, fenerbahçe taraftarı diyor... *
ne yapmamızı bekliyorlar anlamıyorum bir maçtan sonra çıkıp takım aleyine bir ton laf söylememizimi bekliyorlar, seviyoruz, ama bilmiyorlar ki bu takım için yağmurda karda maç izledik hangi koşulda olursa olsun destekledik bir maçı kaybettik diyemi bırakıcaz bu takımı diğerleri gibi. beşiktaşlı doğduk beşiktaşlı öleceğiz.*
bir bulgaristan göçmeni olarak, 2. lige düşse onu da geçtim adı unutulsa bile seveceğim takımdır. zira bu takım renklerini balkan topraklarının kaybı anısına siyah'a çevirmiştir. ve o siyah balkanlara döndüğümüzde yerini kırmızı'ya bırakacaktır.
bir gün tribünlerde "kırmızı beyaz, en büyük beşiktaş" diye bağırmak dileğiyle...
kim ne derse desin, turkiyenin en saglam taraftarina sahip olan kluptur. digerleri gibi takim ilk 3ten a$agida kalinca destegini kesmez, agresiflik yapmaz, kalbi kirilir sadece. bu ulkede taraftarina en cok $ampiyonluk yaki$an kluptur, klubumdur, hayattir.
20 senedir aralıksız tuttuğum takım.doğuştan gelen bir özellik bende beşiktaşlı olmak.ayrıca; balkanlar tekrar bizim olana dek renklerimizde siyah beyaz.
balkan savaşlarının matemi anısına kırmızı beyaz olan renklerini siyah beyaz'a çeviren futbolun da sporun da çok ötesinde anlamlar taşıyan bilinçli kulüp.
karalamalarin ana hedefi olmus takimdir. yonetiminden teknik adamina, futbolcusundan taraftarina bes para eder* takimin yaptigi cirkeflikleri gormezden gelip, her galibiyetimizde "hakemi aldiniz lan serefsizler...", "14 kisi oynuyosunuz..." vs. gibi ithamlarda bulunulan takim. hayir 14 degil 12 kisiyle oynuyoruz. 11 futbolcu+besiktas taraftari. camur at tutmazsa izi kalsin felsefesini birakinda adam gibi futbolunuzu oynayin gorelim kim buyuk? her sene diger takimlarin basarilarini "yok cekiliriz.", "yok baskan aziz yildirim istifa etti." gibi olaylarla golgelemeyide aliskanlik haline getirmekten vazgecin. puan farki ikiye indi gorecegiz el mi yaman bey mi?
(bkz: geliyoruz ulan)
(bkz: carsi)
beni her hafta çocukluk günlerime götüren kulüp. mahalledeki tek beşiktaşlı olduğum, sınıfta 'beşiktaşlılar el kaldırsın' sorusuna iki-üç elin cevap verdiği günler. cimbomlularla fenerlilerin maçlarında-kavgalarında hep kenarda kaldığım ve bu yüzden takımımın büyüklüğüne daha çok inandığım; kah atom karınca olup ayağımın içiyle muz ortalar kesmeye çalıştığım, kah sarı saçlarıma da güvenerek sarı fırtına metin gibi sağ çizgiden koştuğum, feyyaz gibi 7 numaralı formayı giymek istediğim günler.
akşamüzeri radyodan dinleyip de ağladığım sakarayaspor yenilgisi, 'bursayla bir daha oynamayalım baba' sitemlerim, yaşıma bakmadan sekseninci dakikada oyuna girip iki gol atarak takımı kurtarma hayallerim gelir gözümün önüne. ve yine, ayıptır söylemesi, yaşıma bakmadan, sekseninci dakikada oyuna girmeyi hayal ederim. çünkü, o günlerden kalan alışkanlıkla bilirim ki, en güzel galibiyetler 80. dakikadan sonra atılan gollerle gelen galibiyetlerdir...
haydi çekemeyenler vurun saldırın, nasıl ricardinho'ya 3 gün önce saldırdıysanız, şimdi de saldırın! saldırın ki kendi takımlarınızın başarısızlıklarını kapatın. ancak sizin gibi tufeylilerin içtikleri kanlar kusmadıkça, bu haksız suçlamalar devam edecektir.
tutmaktan hiç bir zaman utanmadığım her zaman her yerde tuttuğum için gurur duyduğum, bir gun olsun bırakmak gibi bir düşünceyi bile düşünmediğim, renklerinin her zaman moda olduğu ayrıcalıklı bir takım. eeee herkes beşiktaşlı olamaz.
çok yaratıcı taraftarlara sahip olan kulüp. yaratıcılıktan da ziyade laf cambazlığı, saygı duyuyoruz... ancak;
- tümer metin, beşiktaş'a samsunspor dan gelirken, nasıl geldi, imza attı?
- marcio nobre, beşiktaş'a aşık mıydı, fenerbahçe'de oynarken?
- sergen yalçın, bütün takımları gezdi geldi, neden bağrımıza bastık?
- yahu bu ikinci yıldız nereden geldi bizim formamıza?
- lan biz fenerbahçeli yabancılara bok atıyoruz ama sezon başında biz değil miydik 'runje runje runje' diye bağıran?
vs...
gibi soruları kendilerine sormayan, soruyorlarsa da yine laf cambazlığıyla cevaplar bulan taraftarlara sahip kulüptür aynı zamanda...
ha bir de dün akşam fenerbahçe'yi fortis türkiye kupası'ndan elemişlerdir, tebrik ediyoruz...