üzerindeki ölü toprağını üzerinden atan takım. Haftaya içeride erzurum'u da yenerse şampiyonluk meşalesi yanar. Bu ligde 5 seri galibiyet alan şampiyon olur.
Kafaca takımı bırakmış adamları göndermekle büyük iş başardı. Tolgay, Love, pepe ve babel bize bir şey vermeyecekti.
tiner bağımlısı taraftarları senelerce 'hırsız' diye sövdükleri adamı bağırlarına basar.
feda diye ortalığı inletmiş, devlet hibesiyle stadyum inşa etmiş matkap ön adlı başkanları 'biz bileklik satmadık' diye aklınca galatasaray'a laf çarpar.
çakma filozof hocaları 'rakibin yabancı kuralını ihlal ettiğini maçtan önce farketmiştik ama söylemedik' diye mide bulandırıcı bir itirafta bulunur.
abi neresinden tutsan elinde kalıyor ya. adını değiştirmenin zamanı gelmiş bu kulübün.
bu sezonu sezon başlamadan kaybeden takımlardan birisi.
sezon başlamadan
aklı milli takımda olan formsüz Şenol Güneş.
alacak verecek sorunları yaşanan futbolcular.
tolgayla, oğuzhanla para sorunları
alacaklarına karşı porto pilanları kuran pepe
aklı pepeyle portoya dönemk olan quaresma
kampa alınmayan sözleşmesi son anda uzatılan atiba
iyi zamanında kadro şansı bulamayıp da küsen lens
aklı parasını alıp gitmekte olan babel.
geçikip kamp görmeyen transfer ljajic
böyle bir ortamı yaratan beşiktaş yönetim ne bekliyordu, başarı falan mı?
bu sene ne desem beni mors etti.
haziran ayına dek beşiktaş'ın lig durumu ile ilgili takibi ve yorumu bırakıyorum. kimsenin kulübü önemsediği yok. hoca kopmuş, başkan ayrı alemde...
bu saatten sonra güven, dorukhan falan oynasın başka da bir şey yapamayız zaten.
sene sonu sağlam bir revizyon şart. sağ bek, 2 forvet, 2 ön libero, sol bek, sağ ve sol kanat alınmalı.
7-8 oyuncu gitmeli, en az 7 oyuncu gelmeli. bir de şenol hoca'ya teşekkür edilmeli, kendisi 2 yılımızı yedi.
gitmesi gerekenler: tolga, adriano, atiba, medel, töre, tolgay, oğuzhan, quaresma, pektemek, burak, larin.
bu takım artık kokmuş, yeni bir yapılanma şart.
2 sene götü kalkan sonra yine semt takımı haline dönen güzel takımım benim. gomez, pepe, talisca şimdi de quaresmayı yolladık eski marka değerimize döndük allaha şükürler olsun. yaşasın semt çocukları ve semt takımları.
evvelsi gün gelmiş geçmiş en büyük yıldız, efsanemiz sergen yalçın'ın teknik direktör olarak oynattığı futbol ile geleceğe umudumuzu şahlandıran; dün q7'siz, hava topunu en nihayetinde terketme cesareti gösterip yerden pas, takım futbolu ile adem'in, lens'in, adriano'nun coştuğu,(dorukhan hep coşkun zaten) atiba'nın desteği ve japon mucizemiz kagawa ile kinder sürprizi de çiftleyen; bugünden yarına coşku, tutku ve umudu kanatlandıran kara kartalım.
yani neymiş; hayatta ve futbolda değişmez gerçeklerden biri de toksik olanları uzaklaştırıp, akıl ve tutkuyla dionysosçu etkin olumlamayı daim kılmak lazımmış.
oynadığın futbol, yaşadığın hayat; zevk verip anlam ifade ediyorsa, zaman ve mekanı aşıp bambaşka bir gerçeklikte yine yeni yeniden kendini yaratarak kozmosun sonsuz güzelliğinde masmavi kanatlanıyorsun ...
6 tane attığımız maçta ''adamsanız penaltısız kazanın'' diyen bir sığır sikine dert olmuştur.
la angut o golü saymasan yine bir elin parmakları kadar gol atmış oluyoruz neyin kagawası bu? sen önce her maç jeneriklik gol yiyen muslera'na bişeyler söyle !