serdar bilgili başkan olsun diye "genç başkan isterük"çüleri memnun etmek için süleyman seba gibi bir efsaneyi harcayan, gordon milne gibi 6,5 sezonda kendilerine 12 kupa kazandırmış bir adamı sırf yüzü gülmüyor bilmem ne diye gönderen, del bosque, tigana, toschak, scala, daum gibi çok önemli teknik direktörlerle çalışıp hiçbirisiyle de başarılı olamayan, ziya çalımbay, ertuğrul sağlam gibi kalburüstü türk teknik direktörleri bozuk para gibi harcayan en sonunda da yıldırım demirören' e teslim olan esir düşen bir spor klübüdür beşiktaş.
80'lerin sonu 90'ların başındaki güzel günleri özleyen-özleten güzel takım. ( metin-ali-feyyaz'lı kadro o kadar sağlamdı ki 40-45 yaşında göbekli-kel yabancı (( walsh 'du galiba birisinin ismi )) amcalar bile sırıtmadan oynuyordu takımda.)
istanbul'un balik pazariyla unlu semti. gezmeye gormeye deger bir cok seyin oldugu bir bolge. ozellikle deniz muzesini herkesin ziyaret etmesi gerekir.
otobüs duraklarında miyavlayan delisiyle, arada sırada iskelenin önünde saksafon çalan müzisyeniyle, vapur sesleriyle ve martılarıyla, istanbul'un oldukça renkli bir köşesi.. deniz kokuyor, daha ne olsun?
istanbul un en yaşanılası semtlerindendir. hele bir de boğaz gören çatı katı dublex bir daireniz varsa, bütün hayatınız beşiktaş ta geçer gider, bin ömre bedel olur.
taraftarı'nın başarısız olmak için elinden geleni yaptığı klüp. eğer başarı istemiyorsanız, önce klüp, sonra aşk, sonra olmasa da olur başarı, istiyorsanız; kazan'da biranızı içip, atatürk fotoğrafları altında, stada yürüyüp, tribününüze girip, boğaza karşı sigara içebilirsiniz. bunları yaparsanız, başarılı olamazsınız. türkiye dereceleri olan, avrupa'ya oynayan bir klüp değil. şehrinizdeki alternatif, futbol eğlencesi olursunuz. zaten beşiktaş taraftarı, alternatif futbol eglencesi takimi olmayı seçmiştir, 21 yaşında olan ben, beşiktaş'ın sadece -1- yüzüncü yıl şampiyonluğunu gördüm, avrupa'da hiç bir başarısını görmedim(hımm chealsea maçı vardı). basarili olmanin yolu, stadin her tarafini localarla doldurmaktan gecer. halkla ilişkiler uzmanları ile çalışmak, psikolog önerilerini dinleyip, merchandising'ler açmak*, maç günlerinde, stada yürüyüş yolu olan bağdat caddesi'nde takım bandosu yürütmek gerekir. benim kendi takımımda, maddi durumunun kötü olduğu günlerde, 11 metin-11 turk-tek bayrak-tek millet gibi gudikliklere girsede, kısa zamanda doğru yolu bulmuş ve bir avrupa futbol klubugibi çalışmalara başlamıştır. bugün ali sami yen'de kapalı alt tribün'ün bulunması, galatasaray'ın neyin doğru neyin yanlış olduğunu gördüğünü gösteriyor. okula başlayalı 3 yıl oldu, her gün inonu stadyumu numarali dis cephesi'ni görüyorum, böyle bir rezillik olmaz, sıvası nem tutmuş, siyaha yakınlaşmış, burası deniz'den etkileniyor olabilir ama iç taraftaki pvc kapıların üstündeki tozlar, dışarıdan gözüküyor, sevenler ayrılmıyor ama beşiktaş'ın kirlilik'le bir bağı olduğunu sanmıyorum. ben şahsen girmem, kapalı alt tribün'den sonra beşiktaş'ın numaralı tribününe, gidenlerde klup aski'ndan gider. klüp aşkının nelere kadir olduğunu da, ben 21 seneden beri gözlerimle gördüm. bir tarafta, avrupa'nın sayılı stadlarından ikisini inşa etmiş, fenerbahçe ve galatasaray. diğer tarafta inonu nun dis cephesi. bir tarafta uefa ve süper kupa sahibi, cl çeyrek final oynamış galatasaray, çeyrek final oynamış ve gelecek yıllarda daha büyük başarılara imza atması muhtemel, fenerbahçe. diğer tarafta, haydi cocuklar dayanin..
ama yinede, düşünülecek belli, uzerinde kartal amblemi olan bir bicaklaoldurulmek belki de olumlerin en guzeli zihniyeti iş başında olacak. çok da umrumda değil. galatasaray ve fenerbahçe avrupa arenasında, gerek stadları ile gerek başarı potansiyelleri ile bu ülkeye yeter. beşiktaş'da avrupa klübü olma yoluna girse, ülkeye puanlar kazandırsa sevinirim ama, çarşı için, sevgi, başarıdan önce geliyor, başarısızlığı sineye atıncada, durum ortada. rakamlar konusuyor;ben degil.
bir galatasaraylı olarak imrendiğim bir taraftar grubuna sahip, lige renk katan takımlardan birisi. bu aralar yıldırım demirören'in şeriat rejimini andıran "ben bilirim" manifestoları ile ziyan olan takım. umarım yakın zamanda kendisinden kurtulur bu taraftarlar.
fabian ernst gibi bi topçuyu takıma getirmesi bende büyük hayret yaratmış olan takımdır. sağa erkan zengin i , alternatif oyun kurucu olarakta yusuf şimşek i alması basının ve spor camiasının tamamında olumsuz değerlendirilmesine rağmen hepsinin gerekli olduğu aşikardır.
şansı varsa haftaya trabzon'a kaybeder, lge havlu atar, dertsiz tasasız bir 2008/ 2009 sezonunu geride bırakır. hal böyleyken yusuf da her maç göze hoş gelen iki bilek hareketi yapar, oh, mis gibi. ne güzel senaryo oldu.
lisanslı ürünlerini tabiri caiz ise sik gibi yapan. dünyanın en güzel renklerini kullanamayan, forma kalitesini umbro gibi ingiliz soğukluğu ve zevksizliğine bırakıp üstüne cola turca gibi saçma sapan reklam alıp forma satı$ı bekleyen kulübüm. ne güzel beko yazardı göğsünde senin.. senle özde$le$en, omuzundan a$ağı 3 $erit inerdi kollarına kadar.. bide arkasında sergen yazardı falan. ah be.. çok deği$tin. çok.