3 kuşaktan beri oturduğumuz semtin -istisnaları hariç-takımının taraftarı.nüfus kağıdımda da maalesef beşiktaş yazılı.neden maalesef.her maç günü kimisi kazan'da sıçana kadar içen,kimisi haplanan sonra da anıra küfrede (ister kazansınlar,ister kaybetsinler)etrafta ailesiyle,çoluğuyla çocuğuyla yürüyen mi var diye bakmadan sürü halinde dolaşan kitle.kalabalık olmalarına güvenip ortabahçeden girip tuzbabaya,çarşıya kadar yürürken avaz avaz ana avrat küfreden, esnafa kepenk indirten * azgın topluluk.içlerinde tanıdığın insanlar da olsa ki normalde efendi akıllı, o kalabalıkta tanınmaz halde olur, bir şekilde zombiye dönüşür.ister taksici olsun,ister nasa'da mühendis ya da herneyse. o kalabalığa karıştığında manyaklaşan bir insan(mı acaba tereddütteyim)sürüsü.yine de istisnalar kaideyi bozmaz diyorum ,kaideyi bozanlara da akıl fikir diyorum.
Son yıllarda anormal bir şekilde takımını ateşleyen, beşiktaş futbol takımının 12.adamıdır. Yapmış oldukları tezahüratlar, takımını ateşlemeleri ve yaptıkları görsel şovlardan dolayı takdirleri hakediyorlar. Resmen takımlarına zorla gol attırıyorlar. *
takımları gol yeme tehlikesindeyken bile istifini bozmadan şarkılarını söylemeye devam eden taraftar. e böyle olunca da rakip takım için bu durum taraftar baskısı olmaktan çıkıp yurttan sesler korosunu yayınlayan bir radyonun 90 dakika açık olmasına benzemektedir. oysa ingiliz tribünleri öyle mi. takımları sağdan akarken "uuuu", soldan akarken "vuuuuu" diyerek hem futbolcularına gaz veriyorlar hem de rakiplerini ürkütüyorlar. gol olunca da yeaaah demesi keyifli oluyor elbette.
taraftarı oldukları takımını en iyi temsil eden, 90 dakika boyunca susmadıklarını sıkça göreceğiniz, yaratıcı pankartların ve sloganların sahipleridir. ben bir galatasaray'lı olarak beşiktaş taraftarını tebrik etmekten asla çekinmememle birlikte kendilerine bir -oha be kardeşim nerden bu enerji? demek istemekteyim.
dünyanın "kendini en çok öven taraftarı" olabilecek kadar özgüvene sahip taraftardır. bu da en iyi taraftar olmaya aday olduğunun en iyi göstergesidir. sana göre değildir, bana göre öyledir. ama aday olduğu su götürmez bir gerçektir!
besiktas kulubunun 1 haftada 2 kez dünyaca taninmasina sebep olan unsurlardan bir tanesi. inönü de oynanan liverpool maci ile dünyanin hic görmedigi bit taraftar profilini olusturarak, besiktas ismini bütün dünyaya duyurmustur. bir de deplasmanda oynanan liverpool maci var ki, orada besiktas isminin duyulmasina sebebiyet veren taraftar degil futbol takiminin kendisi olmustur.
(bkz: bu takim bu taraftara yakismiyor)
(bkz: barcelona gibi takimim olacagina boyle taraftarim olsun)
edit: gercekler aci geldi degil mi? sizi gidi ezikler sizi...
bir fenomen. epey süredir neredeyse beşiktaş' ın önüne geçmiş, kendinde olması tali derecede önemli, belki de gereksiz vasıfları neredeyse asli fonksiyon olarak vehmetmiş
bu arada asıl yapması gerekenleri yine uzunca zamandır ama bilinçli ama farkında olmaksızın ıskalayan topluluk. bilmem kaç desibel şiddetinde bağırdık,liverpool taraftarını kendimize hayran bıraktık, yok dünya üzerinde böyle bir kitle vs vs. nükleer
enerjiye karşı ol,güzel ( şahsen ve fiilen greenpeace destekçisiyim) gündemi takip et
ama inönü tribünleri öncelikle ve hasseten beşiktaş'ın gündemde olması gereken platform.
beşiktaş'ı beşiktaş yapan değerler yıllardır örselensin,sessiz kal. borun sadece sana
hareket çeken oyuncuya ötsün. stadın çevresinde korsan mal satılsın,adamı derdest edip
kovalamadığın gibi kartal yuvası yerine üç kuruş ucuz diye ondan alışveriş et. o meşum
2004 sezonunda,sergen'in yattığı yerden gol attığı adana maçında takımı yalnız bırak,
tribündeki 3- 5 bin kişi popüler bir arkadaşlarının düğün mü nişan mı ne mutlu bir gününün geyiğini yapıp kendilerini eğlendirsin, aynı sezon ilk yarı son maçında rize ile
oynarken sıcak sayılacak bir aralık gününde, işler iyi gidiyor, açık ara lidersin,avrupa'dan düşmemişsin,takımdan bir- bir buçuk ay ayrı kalacaksın,fark bekliyorsun, takımı yalnız bırak ( toplasan 3-4 bin kişi ya var ya yok). kabul edelim
biz sado-mazoşist eğilimleri ağır basan bir kitleyiz, kötü günde daha fazla taraftarız.
beğenmediğimiz,bok atmayı pek sevdiğimiz rakiplerimizin - özellikle birinin - nasıl
davrandığından önemli dersler çıkarmamız lazım. beşiktaşlılık üzerine perspektifimizi
camia olarak gözden geçirmemiz şart. yoksa liverpool' dan 7 yemişiz,8 yemişiz, o denli
önemli değil. bak alem neler yapmaya başladı. ha bir de sözlükte sıkı beşiktaşlılar var
deniyor, valla ben görmedim. eğer oradalarsa görüşlerini duymak isterim.
peşinen not: kötü günde birlik olmak iyidir de asıl iyi zamanlarda dayanışma
olmalı ki kötü günler gelmesin.
ben antalya sporlu olmama ramen bizamanlar yaratıcı ve saygılı taraftarlık adına cok guzel seyler yapmış sporsever kardeslerimiz ' en cok delikanlı adam renkli takım tutmaz lafına bayıldım' zekice
beşiktaş bursaspor'u 2. lige gönderdikten sonra hepimiz bursasporluyuz diyememiş, sosyal sorumluluklarının bilincine varabilmiş kamuoyu yalakası diyebileceğimiz özelliklere sahip ilginç taraftardır.
** yazık olan taraftar güruhudur dünyanın hiçbir yerinde böyle taraftar yoktur eğri oturup doğru konuşmak gerekirse büyük başarıların mutluluğunu çoktan haketmiş taraftarlardır.
sükrü saraç oğluna megafonlarla gelen, olmadı kaçak ses sistemi döşeyen, fb yalakası lig tv'den de her ne hikmetse en fazla beşiktaş taraftarının sesinin duyulduğu şükrü saraçoğlu'nda 50.000 kişinin tezahüratlarla değil, sadece "ıslık" sesiyle müdahalede bulunabilidiği taraftardır.
diyorum anuna goyim, ses sistemiyle gitmeyin her yere tepki çekiyoruz diye... aynı şeyi, liverpool maçında da yaptı çocuklar...
feridun düzağaç'ın bulunduğu jüri bölümünde çarşı grubunun yaptığı şarkılardan en iyisini seçmede "bende şarkı sözü yazıyorum ama çarşı benden güzel yazıyor" diyerek açıkladığı futbol takımı.
içinde bulunmaktan gurur duyduğum.
çılgınca ve hiç durmadan tezahürat yaptıktan sonra ses telleri ajdar'a benzese de aldırmayan, takımını desteklediği için mutlu olan. yaz ,kış ,yağmur, çamur demeden maçlara giden ve mensubu olduğum tarafatar grubu..