ben aralarında dirsek çürütümüş, az biraz tanıyan bilen biri olarak söylüyorum, şu son iki avrupa maçını izledim lyon'la oynanan, kimse kusura bakmasın ama o tribunlerin beşiktaş'ı desteklemek gibi bir derdi olmadığı kanaatindeyim.
oradaki aklı başında tipler de ya yılmış, ya çamura çirkefe bulaşmadan sıyrılmış ya da ardına bakmadan bu ergen yatağını terk etmiş. çünkü oraya bir şey zerkedildi. ben oradayken pkk'lıyla ülkücüyle bir aradaydık. halkın takımının tribünleriydi! kavga da vardı ama beşiktaş sahadayken halkla birlikte vardı.
bence şu an, çarşı da demeyelim yani; bu kitle 15 temmuz akabinde "vicdani red" mührünü o meşhur "a" harfinin tam üstüne kendi kendine vurmuştur, artık "bahsettiğim konuda" herhangi bir esprisi de kalmamıştır.
tek amaç avrupa maçlarında sadece 5 dakika ayı gibi böğürüp, artık ruhen donmuş, his ve idraken iptal olmuş maraşlı dondurma ustalarını izlerken şaman ayinlerine, zen budizmine bağlayan batılılardan bi "anbilivıbıl" kapmak olmuş.
Çok ağzı bozuk taraftar. Aşırı küfretmeye başladılar. Artık efendi falan değilsiniz. inanmıyoruz. Biraz argoyu ve küfürü azaltın, rakiplerinize saygı duyun. Küfür ettikçe küçülüyorsunuz. Yapmayın.
Beşiktaş taraftarı olmama rağmen, gözelemlerime dayanarak şöylüyorum bunları. Geneli rahat, sporcu, ağzını geveleye geveleye konuşurlar, serseriler genellikle çoğunluktadır. Ama çok samimi vede dürüst insanlardır yani benim tandıklarım öyle. (Beşitaş candır.)
Kendilerini severim daha önce de severdim ama son zamanlarda sözlükte trollüğün dibine vurmuş olanlardır. Public agent, efendi tinerci ve tinerci reis gibi yazarlar özellikle işin tadını kaçırdı. Tamam şampiyon olursun anlarız da, fabri'yi dünyanın en iyi kalecisi ilan etmek nedir amk.