beyoğlu başlı başına bir olaydır demek hata olur. beyoğlu mükemmel bir karışım noktasıdır. eminönü gibi kadıköy gibi değildir. insanlar kaynar bütün gün içinde. "milyon kişi gelip gidiyormuş!" denir geyik sohbetlerinde.
yerlisi yabancısı zengini fakiri her telden insana rastlanır(dı)- dı 'sı eskiden daha bir kozmopolitti şimdilerde çok fazla tek tipleşmeye başladı- esnafı ayrı candır, işportacısı, zabıtası ayrı(zabıtlarda eskisi gibi değil aslında).
bir gün boyunca sokakta geçirebilir hayatınızın en güzel günü olabileceği gibi sonu bir avuç toprak altı olabilecek aşırı dozu, manastır bakireliğini, ressamı, hüssamı ayrı ayrı tek bir kokuda taşıyabilen bir yerdir beyoğlu.
istanbulda hayatimin cogunun gectigi ilce. guzeldir, her kosesinde ayri bir tat vardir. kendi basina bir sehir olabilir, oyleymis zaten fetihten once.
batinin kapisidir, doguda.
(bkz: cihangir), (bkz: sıraselviler), bi de (bkz: pera)
üzerinde son yapılan biçimsel değişikliklerden sonra üç karış makyajlı ve başını armut* modeli şeklinde örten tesettürlü kızlarımıza dönen, yapacak hiçbir şeyi olmayan çaresiz kadın.