beylükdüzü beykent kampüsü karmaşanın içerisinde bir binadır ve buna üniversite diyorlar pek benzemiyor daha çok bir iş yerini andırıyor. aa doğru iş yeri sayılır özel üniversite.
iç mimarlık öğrencilerinin aldığı derslerin yarısı bir anda kaldırılmıştır. örneğin; ikinci sınıfın ikinci döneminde önceki sistemde 7 ders alınırken şu an 4 ders alınıyor. bütün dönemlerde bu böyle aşağı yukarı. diğer bölümlerin akibetleri de büyük ihtimalle aynıdır.
bu sene derslik yetmezliği yüzünden ders başlangıç saatlerini sabah 08:00'a çeken rektörlüğün konuya yeni çözümü diye düşünüyorum. yani bir öğrenciye 4 ders yetiyordu madem niye 7 ders alıyordu bu öğrenciler 10 senedir. kaldırdıkları dersler arasında da iç mimarlık öğrencileri için hayati öneme sahip olan 3 boyutlu çizim dersleri gibi dersler var.
bünyesinde yeni kurulan endüstri mühendisliği kulübünün, bir ilkokulun kütüphanesi için hedefimiz 1000 kitap isimli yardım kampanyası başlatan üniversite*.
ayazağa kampüsünde yazan yazıya dayanarak söylüyorum. (bir kent üniversitesi) koskoca bir yalandır. bir kanalizasyon kanalı üstüne kurulmuş ve ayazağa semtine ayak uydursun diye gecekondu mimarisiyle yapılmış bir köy akademisidir, içindeki hocalar dahil.
Ayazağa Kampüsü için;durağa geldiğinizde otobüsten inip arayolu yürümeye başladığınızda hemen sol çaprazınızda oto yıkamacı,kafanızı sağ tarafa çevirdiğinizde forkliftlerin,kamyonların cirit attğı ne idüğü belirsiz bir arazi,oto yıkamanın hemen yanında bir kümes ve ortalıkta cirit atan horozlar görebileceğiniz,son 100'e girdiğinizde "ay üstüme shuttle kokusu sinmiş parfümün var mı yanında" şeklinde diolaglar duyabileceğiniz kızların da olduğu. (çoktandır shuttle da yok)Dağ manzaralı üniversite veya üniversitemsi.
Bir kampüsünün de kocaeli körfez ilimtepe'de kurulmasını beklediğimiz üniversite. beklediğimiz dedim çünkü hala bekliyoruz. üniversitenin ihtişamlı kapısının beton iskeleti dikildikten sonra nedense vazgeçilmiştir. 2 yıl süren üniversite lakırdısı neredeyse unutulmakta olan ilimtepe'nin bir anda değerlenmesine yol açmıştır. herkes müstakbel üniversite çevresinden konut edinme yarışına girmiştir. konutları elinde umutları götünde patlayan vatandaşlar ise mal gibi ortada kalmıştır. üniversite -4 yıldır, hala- bir kapı ve meradan oluşmaktadır.
çok iyi akademisyenleri afedersiniz yarrak barındıran üniversitedir.
sadece bugünümden bir örnek vermek gerekirse; o kadar iyi akademisyenleri barındırır ki mesela bu akademisyenlerden biri dönem boyunca öğrencilerin üstünde çalıştığı bir projeye, kimsenin projesinin bitmediğini bilerek, "yarın son teslim" diyebilmektedir. bu akademisyen kişisi de bu okulda bölüm başkanlığı yapmaktadır.
ha diyeceksiniz ki "bir adam yüzünden bütün okulu kötüleyemezsin". çok haklısınız ama ben onları yazacak olsam bir kitaba falan yazarım buralara sığmaz.
peki hiç mi doğru düzgün akademisyen yok ?
var. gerçekten var. ama malesef onlar da bir elin parmaklarını, iki atın taşşaklarını geçmiyor.
türkiye şartlarında hiç fena olmayan ancak kötü yönetilen okuldur. hani ticarethane derler ya keşke ticarethane olsa. en azından müşteri memnuniyeti gözetilirdi. ancak yok.
hoca kadrosu gayet sağlam. fiziki şartlar uygun ancak fiziksel imkan-öğrenci dengesi iyi kurulamamış. kontenjan seçimleri yanlış. gerçi yök'ten nasıl bir onay aşaması geçirildi orası bilinmiyor.
son vakayla eğitim alanında bilgisiz oldukları açıktır. en kısa zamanda yönetim kadrosuna eğitim alanında deneyimli en az 2 üye getirilmesi şarttır. mevcut kadroyla bu iş olmaz. okul içi infial yakındır.