benerci kendini niçin öldürdü

    10.
  1. ozan arif'in "dörtlük sıçmasını" şiir sanan bünyelerin anlaması çok da mümkün olmayan şiirdir.
    8 ...
  2. 1.
  3. nazım hikmetin şiiridir aslen ..devlet tiyatrolarında oynanan oyun bu şiirin bir uyarlamasıdır,celal kadri kınoğlunun oyunda gösterdiği performans gerçekten unutulmazdır.
    6 ...
  4. 14.
  5. BiRiNCi BAP

    BiR GENÇ ADAMA...

    HAKÎM HERAKLiT'E... YILDIZLARA VE AŞKA DAiRDiR...



    I



    Şehir

    uzakta.

    Genç adam

    ayakta.

    Akıyor şehirden geçen nehir

    genç adamın ayakları dibinden.

    Genç adam

    piposunu çıkarıyor cebinden

    aranıyor kibriti.

    Bakıyor akar suya

    düşünüyor Heraklit'i,

    düşünüyor büyük hakîm Heraklit'i genç adam...

    Kim bilir belki böyle bir akşam,

    böyle bir akşam,

    Heraklit alnını

    yeşil gözlü zeytinliklerde akan

    suya eğdi

    ve dedi:



    « Her şey değişip akmada,

    bu hâl beni hayran bırakmada..»



    Heraklit, Heraklit;

    ne akıştır bu!. ne akıştır ki bu, dalgalarında

    dağlıdır alnı en mukaddes putun

    kızgın demir damgasıyla sukutun.

    Gebedir her sukut bir yükselişe.

    Ne mümkün karşı koymak

    bu köpürmüş gelişe..

    Heraklit, Heraklit!.

    akar suya kabil mi vurmak kilit?



    Şehir

    uzakta.

    Genç adam

    ayakta.

    Akıyor şehirden geçen nehir

    genç adamın ayakları dibinden.

    Genç adam

    kibritini çıkarıyor cebinden

    yakıyor piposunu.



    II



    Dikine mustatil bir apartımanın

    en üst katında

    dört köşe bir oda.

    Perdesiz pencereler.

    Pencerelerin dışında yıldızlı geceler.

    Genç adam

    alnını dayamış cama.

    Ben, romanın muharriri

    diyorum ki genç adama:

    Delikanlım!.

    iyi bak yıldızlara,

    onları belki bir daha göremezsin.

    Belki bir daha

    yıldızların ışığında

    kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..



    Delikanlım!.

    Senin kafanın içi

    yıldızlı karanlıklar

    kadar

    güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.

    Yıldızlar ve senin kafan

    kâinatın en mükemmel şeyidir.



    Delikanlım!.

    Sen ki, ya bir köşe başında

    kan sızarak kaşından

    gebereceksin,

    ya da bir darağacında can vereceksin.

    iyi bak yıldızlara

    onları göremezsin belki bir daha...

    Delikanlım!.

    Belki beni anladın,

    belki anlamadın.

    Kesiyorum sözümü.

    işte kapı açıldı

    geldi beklenen kadın..



    « BEKLETTiM Mi?»

    « ÇOK...

    Ama zarar yok..»



    Kadın yakaladı genç adamı

    elinden.

    Genç adam

    yakaladı kadını belinden.

    Bir yumrukta kırdı camı.

    Oturdular pencerenin içine.

    Sarktı ayakları gecenin içine...

    Işıklı bir deniz dibi gibi

    başlarında, sağda, solda gece yanıyor.

    Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor..

    Sallanıyor ayakları sallanıyor ayakları...

    ........... DUDAKLARI ......



    Sevmek mükemmel iş delikanlım.

    Sev bakalım...

    Mademki kafanda ışıklı bir gece var,

    benden izin sana,

    seeeeev

    sevebildiğin kadar...





    BU KiTABIN SON SÖZÜ





    «Kavgada

    kendi kendini öldüren

    lanetli bir

    cenazedir

    benim için:

    Ölüsüne

    ellerimiz

    dokunamaz.

    Arkasından

    matem marşı

    okunamaz.»



    Sen artık

    bu kitapta: noktaları

    virgülleri

    satırları taşımıyorsun.

    Sen artık

    bu kitapta koşmuyor

    bağırmıyor

    alnını kaşımıyorsun.

    Sen artık

    bu kitapta

    yaşamıyorsun.



    Ve Benerci sen

    bu kitapta:

    kendi kendini öldürmene rağmen

    benim ellerim senin

    kanlı delik

    şakağına dokunacaktır.

    Cenazende

    dosta düşmana karşı

    matem marşı

    okunacaktır:





    M A T E M M A R Ş I . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

    Çan

    çalmıyoruz.

    Çan

    çalmıyoruz.

    Yok

    salâ

    veren!

    Giden

    o biten

    bir şarkı değildir...



    O

    büyük

    bir

    ışık

    gibi döğüştü.

    Kasketli

    bir

    güneş

    halinde

    düştü.



    Çan

    çalmıyoruz.

    Çan

    çalmıyoruz.

    Yok

    salâ

    veren!

    Bu

    giden

    bir

    biten

    şarkı değildir ...........
    3 ...
  6. 15.
  7. - "vardir bir derdi garibin"

    anneme gore cevap bu hacular.. anne dedim o oyle degil.. nazim hikmet'in bir eseri bu dedim..

    - "eserlidir tabi o biraz.. ailesinde de varsa.. ah garibim.. allah sen koru yarabbi" dedi..

    var mi baska soru?
    3 ...
  8. 7.
  9. 16.
  10. heraklit, heraklit; ne akıştır bu!.
    ne akıştır ki bu, dalgalarında
    dağlıdır alnı en mukaddes putun
    kızgın demir damgasıyla sükutun.
    gebedir her sükut bir yükselişe.
    ne mümkün karşı koymak
    bu köpürmüş gelişe..
    heraklit, heraklit!.
    akar suya kabil mi vurmak kilit?
    2 ...
  11. 5.
  12. Delikanlım!... Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir... Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir...

    Delikanlım!... Sen ki, ya bir köşe başında kan sızarak kaşından gebereceksin, ya da bir darağacında can vereceksin. iyi bak yıldızlara onları göremezsin belki bir daha...

    Delikanlım!... Belki beni anladın, belki anlamadın. Kesiyorum sözümü.

    (bkz: Nazım Hikmet)
    2 ...
  13. 3.
  14. 'şehir uzakta.
    genç adam ayakta.
    akıyor şehirden geçen nehir
    genç adamın ayakları dibinden.
    genç adam
    kibritini çıkarıyor cebinden
    yakıyor piposunu...'

    '...sevmek mükemmel iş delikanlım
    sev bakalım...
    madem ki kafanda ışıklı bir gece var,
    benden izin sana,
    seeev sevebildiğin kadar...'

    (aklımda kalanlar...)
    2 ...
  15. 2.
  16. doğru hatırlıyorsam *tatlı hayatta oynayan irfan * karakteri bu oyunda başroldeydi.
    2 ...
  17. 20.
  18. tiyatroyu çok seven biri değilim, komedi olmadığı sürece izlemekten keyif almam pek fazla. lakin pek sanatsever ablamın vazgeçilmezidir tiyatro, ne zaman bilet alsa bir tane de bana alır sağolsun. bu oyun da onlardan biriydi. izleyenler bilir ki komedi değil. elde var iki bilet, aksilik bu, ablam da bir sebeple oyuna gelemedi. sordum sağa sola, herkeste bir meşguliyet. baktım oyunun süresine, 80 dakika. kötü de olsa 80 dakika dayanırım her türlü diye düşünerek gittim oyuna tek başıma. güzel geçen bir 80 dakika sonrasında, iyi etmişim de gelmişim dedim.

    sahne tasarımı Michel Launay a aitmiş, pek güzel olmuş. Kendisinin ismini bu sayede öğrenmiş oldum. Müzikler Kudsi Ergüner'in. Sıkça dinleyeceğim isimler arasında yerini almıştır. Nazım Hikmet rolündeki celal kadri kınoğlu, çoğumuzun tatlı hayattan tanıdığı isim, oyunculuğu bırakıp şiir okusa da olurmuş. celal kadri nin tok sesiyle şiir okuması, ali atay ın çirkin sesiyle şarkı söylemesindeki içtenliği anımsattı bana.

    ayın on dürdüyle ilgili söylenmiş en güzel cümleleri de bu oyunda duydum :

    Ayın on dördü.
    Ayın on dördünü Paris'te aç gezen gördü,
    dedi ki:
    — Bu gece ay
    dibi kalay
    bir tencere gibi...

    Ayın on dördü.
    Ayın on dördünü Fatihli hırsız gördü,
    dedi ki:
    — Bu gece ay
    gökte açık kalan
    bir pencere gibi.
    Atlasak içeriye, aşırsak, be imanım, Meryem Ana'nın gümüş takımlarını.

    Ayın on dördü.
    Ayın on dördünü irlandalı bir polis gördü,
    dedi ki:
    — Benziyor ay
    yıldızların yaldızlarını çalmak için
    göğe çıkan bir hırsızın fenerine...


    Ayın on dördü.
    Ayın on dördünü şair Salih Zeki gördü:
    benzetti kendi eserine
    beğendi...

    Ayın on dördü.
    Ayın on dördünü Londralı bir lord gördü,
    dedi ki:
    — Benziyor ay
    haşmetpenahımın dizbağı nişanına...

    Kızardı ayın on dördü.
    Kızaran ayın on dördünü bir parya gördü,
    dedi ki:
    — Benziyor ay
    Ganj'ın üstüne damlayıp yayılan kardeş kanına.


    Ayın on dördü.
    Bu sefer bizzat
    çekik gözleriyle ayın on dördü
    KALKÜTA şehrine civar,
    bir çay tarlası gördü.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük