Hep biryerlere geç kaldım. Hayatım boyunca zamanın da biryere gitmedim. Arkadaş buluşmalarına, aşklara, otobuslere, minibüslere,iş görüşmelerine. Geç kalmaya alıştıktan sonra birdaha erken gitmek için çabalamıyorsunuz. Bazen geç kaldığım için bile vazgeçiyorum gitmekte olduğum yerden. Hayata geç kaldığımı fark ettiğim de 28 yaşındaydım. Birşeyleri değiştirebilir miyim diye düşünüp o düşüncelerden uykusuz kalıp bu seferde geç kalktım yataktan geç başladım güne, geceye. Bazı günleri yaşamadan geçirdim bir önce ki günün devamı ve bir sonra ki günün başıydı o günler. Hep gitmek isteyen ama yarım gitmeler dışında gitmeyi başaramayan biri oldum hep. Her seferinde yeni şehirler,ülkeler buldum kendime bazısında 1 gün kaldım bazısında bi kaç yıl. önemli olanın gitmek değilde geri dönmek olduğunu anladıktan sonra gitmedim birdaha. Geri dönmek çok daha büyük sancılı oluyor çünkü. Geri dönüşlerde yaşanan heyecan,umut ve üzüntü. Herşeye geç kalmış birinin hiçbirşeye acelesi yoktur. Normal de hızlı yürürüm bir yere yetişecekmiş gibi, bir yere yetişmem gerekiyormuş gibi. hiçbiryer yok gidecek oysa ki sadece hızlı hızlı yürüyorum. Hep minibüsü, otobüsü, vapuru 10-20 saniye ile kaçırdım. Hep arkalarından baktım bir sonrakini bekledim. alternatif yolları denemedim.
Bekleyemi seviyorum sanırım sorun başkasında değil. Beklemek köşelerden dönecek otobüsleri, minibüsleri ve beklenen köşeden döndükten sonra içimde yaşadığım heycanı mutluluğu. Ben minibüs beklerken mutlu oluyorum onu uzaktan gördüğümde beklediğim birşeyi gelmesi mutlu ediyor beni. Birde beklenenler var ya yanlış yerde bekledim onca zaman yada yanlış insanı bekledim onca yıl. Belki o köşeden o dönüp gelseydi herşey daha başka olurdu. Ben gittim köşenin ardında ne var diye baktım boşluğa açıldı. Senelerce korkarak baktım köşelerden eğer gelseydi hızlı adımlarla uzaklaşıcaktım beklemiyormuş gibi.
Sonra herşeye yeniden başlama kararı aldım 29 yaşındaydım. Geç kaldığım için gitmediğim iş görüşmelerine gitmeye başladım. Geç kaldığım için vazgeçtiğim dilleri öğrenmeye başladım. Geç kaldığım için gitmediğim yerlere gitmeye başladım. Sonra birgün beklemekten vazgeçtim. beklediğimin gelmeyecek oluşu ve benim her gittiğim yerden kavuşma umuduyla dönmüş olmam. Bu sefer geç kalmayacağım diye çıktığım yolculuklar.sonra birgün birşey oldu . Yine minibüsün geçtiği yola giderken yine aramızda 20 adım varken minibüs gitmeye başladı o an ilk kez el salladım bekle dedim ve koşmaya başladım. Geç kalmadım beklemek istemedim bir sonrakini ilk kez bir minibüse koşarak gittim. O an içimi tuhaf bir huzur kapladı.Yaşadığım diğer huzurlardan çok farklıydı.
ilk kez birşeye geç kalmadım ve ilk kez beklemekten vazgeçtim. Şimdi geç kaldığım herşeye yeniden başlıyorum.Şimdi geç kaldığım hayatımı baştan yazıyorum. Ve hızlı adımlarla yürümüyorum . Ve beklemiyorum kimseyi. Ve gitmiyorum başka şehirlere,ülkelere.
insanlar hayallerden ibarettir dokunduğun anda kırılmaya başlar gerçek sandığın anda tüm hayal kırıklıklarınızı yüzünüze vurur ve haykırır sadece hayal diye.Güzel şeyler gerçek olamaz ki zaten gerçek olsa hayali güzel olamazdı.Zamanla hayallerden de insanlardan da kaçarsınız hepsinin içinin boş dışının etiketten ibaret olduğunu anlayıp.Peki siz böyle kırıkları birleştirmeye çalışıp tekrar hayalini kurmayı deneyen insanı daha fazla umutla oyalayabilir misiniz ? Şahsen ben oyalamam oyalayamam böyle bir kötülüğü yapamam o yüzden bırakın hayallerinizi de ütopik dünyanızı da yalnız bir şeyi bilin tek başınızasınız.
Delirmenin zamanı yoktur ama ben en çok gece yarısından sonrayı severim çünkü stabil abiler ablalar yatak başlarına bir bardak su koyup yatmış olurlar, meydan da bize kalır. Selamun aleyküm.
Size bu gece "dayı küfürü" adını verdiğim küfürden bahsedeceğim. Hepimizin çevresinde vardır bu dayılar; ekserisi göbekli, kısa kollu gömlekli, kol kılları bile ağarmış, sigaradan sesi çatallaşmış, halkın içinden insanlardır.
Bu dayılar hiçbir zaman ettikleri küfürün son hecelerini söylemezler, vermek istedikleri mesajı ilk hecelerle verip vurguyu bu ilk hecelerde yaparken son heceleri hırıltıyla karışık bir homurdanmayla bırakırlar kulağınızın kıyısına.
Örnekleyelim; "amuğakodulrhnvkl" son heceler yok ama mesaj net. "Yav senin cibiliyetinisilkdfhd" burda asıl vurgu cibiliyettedir ama verilen mesajı hepimiz aldık.
işte böyle. Gece gece ben bunu niye yazdım, siz okurken hangi hecesi silinmiş küfürler ettiniz bilmiyorum ama ben yatağımın ucuna bir bardak su koyup yatamıyorum. Bunu söylemek istedim.
Değiştiğimi hissediyorum. Paranoyak takıntılarım artık çok yordu bedenimi.
Artık değişmek istiyorum kendime yeni hedefler koydum. Gerçekleşir mi ki^^
Güzel gelişmeler oldu son zamanlarda hayatımda. iyi bir yazar bana birkaç şey anlattı, yalnız olmadığımı anladım. Ayrıca müzik zevki sağlam. Selamlar sörsi^^
Sonra bugün saç stilimde de değişiklik yaptım yeni halini çok sevdim.
Ve en güzeli de babamın kontrolü vardı bugün. iyi çıktı sözlük çok sevindim.
Sanırım kötü insanlar yüzünden intihar etmek yerine iyi insanlar için yaşamaya devam edeceğim.
dün kendimi biraz kötü hissediyordum. uyuyamadığım zamanlar hep kötü hissederim. hatta intihar planları yaparım kendi kendime. bu arada, bunu fark etmem güzel, bir gün intihar etmeye karar verirsem bi kaç saat uyuduktan sonra yapıcam, bok yoluna gitmek istemiyorum. neyse.. işte dedim kendi kendime uyuyayım uyanayım, düzelirim. düzelmedi ya :/ ben de sözlüğe geldim. sınavım var zor bi sınav.. o yüzden girmemeye karar vermiştim. ama bi şeyler yazmak beni genellikle rahatlatır. ve müzik dinlemek.. https://youtu.be/Mssm8Ml5sOo bu şarkıya taktım kafayı. işte tam böyle bir insanım bence ben. nasıl tarif edemiyorum ama bu şarkının hissettirdiği gibi bir insan işte. en azından kendi içimde.
okula da gitmedim. uyanamadım. sonra düşündüm de bir kaç saat için bütün gün mutsuz gezmektense, o kaçırdığım şeyleri kendi kendime de öğrenebilirim. o yüzden bu saate kadar uyudum. aslında cuma günleri bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen olurum, ertesi gün tatil olduğu için. ama bu sefer cidden uyanamadım. yoruldum galiba.
yazdığım kadar konuşamıyorum. bazı insanlarla konuşurken salak bi sessizlik olur ya arada. işte benimle konuşursanız muhtemelen konuşmanın yarısı o salak sessizlikle geçer. ya da biri size iltifat ettiğinde "bleeee" der kalırsınız. işte bana hep öyle olur. daha yeni yeni cool bir şekilde "teşekkür ederim" deyip gülümsemeyi öğrendim. artık refleksif çıkıyor hatta. neyse.. ama tuhaf bir şekilde bazı insanların yanında da çenem düşebiliyor. henüz bunun neden olduğunu bulamadım. sanırım sevdiğim insanlar oldukları için. gerçi diğerlerini de sevmiyor değilim.
sevmek demişken, geçenlerde eski bir arkadaşım biraz içini döktü bana. uzun yıllardır beraber olduğu sevgilisi tarafından terk edildi. ama o uzun yıllar cidden uzun yıllar yani. beş altı sene olmuştur. işte o arkadaş biraz kafamı karıştırdı. (#36089156) bilmiyorum, sevmek güzel olabilirdi belki ama ben kendimi hiç sevilecek biri olarak görmedim mesela. sanırım o kadar değerli hissetmedim hiç. aile hariç tabi. daha doğrusu annem ve abim. bu arada annem gelip yavrucum sen neden mahsunsun bugün annecim, cıvıl cıvıl ol yine, ben üzülüyorum bi sıkıntın mı var diye.. diyor. sanırım dünya üzerinde hiçbir insan beni bu kadın kadar sevemez. ikincisi de apple işte. ** işin tuhafı bir sıkıntım yok. hatta dün çok güzel bir gün geçirdim. bi arkadaşın doğum gününü kutladık beraber. muhabbet falan.. hatta genelde ilk ben kalkarım. son kalktım bu sefer. iyi geldi. eve gelirken de bizimkiler surat yapar diye düşündüm, kızarlar biraz geç kalınca. yapmadılar hatta onlar da kutladılar çocuğun doğum gününü. selam söylediler. çok iyi çocuklardır bu arada benim arkadaşlarım.
yazmak iyi geldi gerçekten. o linkini attığım şarkıyı da sanırım on beşinci kez dinliyorum. şimdi gidip ders çalışmalıyım. öğleden sonra da sivilcelerim için doktora gidicem. belki sonra birilerini ararım okulda ne yaptılar diye. akşam üzeri de yürüyüşe çıkarım belki. bu gün de erken yatarım sanırım. hala yorgun hissediyorum.
italya’ya gitmiş olabilirsin.
Yılın en şık ve en pahalı gömleğini satın almış olabilirsin..
Her akşam o gömleğin düğmelerini sen çözüyorsan yalnızsın demektir..
Son model bir cep telefonun olabilir.
Göz alıcı işçiliği ve hafızasında yılın en iyi şarkıları da olabilir.
Seni sadece yanlış numaralar arıyorsa bir yerde yanlış yapıyorsun demektir..
Saraylara benzeyen bir evde yaşayabilirsin..
Odalarında kimselerin yaşayamadığı zevkler yaşayabilirsin.
Yatak odanda yalnız başına uyuyorsan ölü gibi yatıyorsun demektir.
Herkesin imrendiği kariyerli bir işin vardır.
Her ayın 15’inde hesabına ödenen yüklü miktarda maaşın vardır.
Çiçekçinin, sinemanın veya restoranın yolunu bilmiyorsan fakirsin demektir.
Gündelik ilişkilerle ömrünü sürebilirsin.
Geceleri sahte sevgi sözcükleriyle tenini yabancı tenlere sürebilirsin.
içinde geçmeyen bir sevişme yaşıyorsan eğer kalbin taş düşürüyor demektir.
bu tür başlıklara tılayıp her seferinde yazmaktan vazgeçmekten bıktım. sanırım bir tür bunalım içerisindeyim. son ses şarkı dinliyorum o an her şeyi unutturuyor ama sonra daha kötü hissettiriyor. bu aynı uçurup en yükseğe gelince çakılman için bırakılman gibi bir şey o yüzden üzüntülerimi untturacak şeylerden uzak durmaya karar verdim. bunları yaşamalı hissetmeliyim.
korkuyorum diyor aşktan,
seni düşünmek, sana bağlanmaktan.
ver diyorum elini,
tutayım götüreyim seni mutluluğa, huzura.
tut elimi işte.
yarını düşünme.
bağlanmaktan korkulur mu?
heyecan olmazsa ya da risk.
aşk olur mu?