ben bu şehrin profesyonel yalnızıyım. bir kalabalıklaşırım, bir tenhalaşırım, ben bu med cezirin uzmanıyım. yüreğimde yarı açık 2 kapısı olan ışıksız bir ofis var - geceleri biraz daha fazla açılır o kapılar- bazen birileri kapıları gıcırdatır, merdivenlerden gelenleri seyrederim. çalışma masamda yığılı bir sürü dosya, birçoğu terk edilmekten. ben bu şehrin profesyonel yalnızıyım, bıktım kapıyı kapatmadan gidenlerden, bıktım başımda dikilenlerden! ben bu şehrin profesyonel yalnızıyım, ofisimde beyaz bir tahta durur, üzerinde silinmiş binlerce harf, okuyabildiğim tek şey : yalnızlık. sabah işe gideceğim belki aklıma bile gelmez, ama eve geri geldiğimde kapıyı açacak yine cinsiyetsiz yalnızlık. sanma, güceniyorum asla! ben bu ofiste kendi kendime konuşurum, 2 yumurta, 2 domates, birkaç biber alır arada sırada yalnızlığımın menemenini yaparım. kimseden akıl alacak değilim, ben bu ofisin duvarlarda gezinen monologlarıyım. nerdeyse kar mevsimi geldi -içerde ne kalırsa kalsın- ben bu ofisin kapılarını artık kapatırım!
gece vakti böyle cezmi ersözden , tuna kirmitçiden alıntı paragraflar yazmak yerine mışıl mışıl uyunsa sabah erken kalkıp bi kütüphaneye bi sergiye gidilse ,adına yazılacak yalnızlık kalmayacak..
yalnızlık denen şey gölge gibidir.. ışığı açarsan yok olur.. üstüne en çok şey yazılan şeydir oysa aynen aşk acısı gibi üstüne yazılması düşünülmesi değil , yaşanması yalnızlığı giderir.. çok basit sadece yaşayacaksın..
bazen yeniden başlayabilmek için sana ihtiyaç duyuyorum.
bir yol macerasıdır bu yaşadığım. zaman gelir noktayla virgül olan insanları zoraki bir cümlenin içerisinde altlı üstlü kullandırır. canın istemez masadakilerden gayrı, gelirler üstüne üstüne. koruyamazsın içindeki seni, yerine başkası kusuverir kelimeleri diye korkarsın. sonra gömersin tekrar masalara kendini. o sarı saçlarının kahpeliğiyle.
senin var olma sebebin benim. istesem seni yani yanlızlığımı 1 dk içinde bitiririm o yüzden artistlenme fazla da can acıtmadan öyle melankolik bir halde takılalım.
bunu buraya yazsam nolur yazmasam nolur diye düşünüyorum. yazayım, dertleniyorum yemin ediyorum. bu yazıyı yazacak milyonlarca şeyim yok, olsa da yok. kapı aralığına sıkıştırılmış bir şey bu. bana çok benziyor, gerçekten bana en çok benzeyen bir şey varsa o da yalnızlık. hayatımda tek bir rol modelim var, kapı arasına sıkıştırılmış yalnızlığım bu benim. kavgalar, gürültüler, hesaplar biter o çıkar gelir. gelsin, gelip de içimi kazıyarak öğreten başka ne var ki. erkek adam ağlamaz, erkek adam üzülmez, erkek adam...erkek adam babasıyla kavga etmeden evvel yalnızlığıyla sevişir önce. yalnızlığını bozan kişide orgazm olur. daha önsevişmemiz bitmedi!