spastik engelli, evlat edinilmiş bir yavrudur yalnızlık, insanı zor durumda bırakan. altını ıslatan, ısıran, can yakan... ama sesini de çıkartamazsın. biliyorum, mazoşist değilsin. insanın yavrusuna kıyamaması durumu sadece. bu tıpkı sigara içmek gibi. biliyorsun, ölüyorsun. ama içmeye devam ediyorsun...
ortadan ikiye bölünmüş bir yalnızlıktı benimkisi.
küflenmiş kadınlar tarafından annem dahil-
bir parçası yaşamıma bir parçası ölümüme ithaf edilmiş...
çırılçıplak bir cümlenin koynunda, anlam bozukluğu
yaratan kelimeler gibi dışlanmış sohbet ederken,
babam sohbetin en tatlı yerinde delici bir aletle atlardı kalbime,
kalbim bölünürdü ikiye, içinden sen düşerdin.
babamın boynuna sarılıp dokuzuncu kattan aşağı atlardım.
beşinci katta el sallardı nazım hikmet,
üçüncü kata geldiğimde kanlar içinde bulurdum özge diriki,
küfür ederdim gelmişime geçmişime
nasılsa düşerken beni kimse yakalayamaz diye.
tanrıya reddedemeyeceği bir teklif yaparken,
kafasına düşerdim don vitonun,
montana babama kızardı.
babam ağlardı, kefenim kanardı bembeyaz.
doğrulup kurşunların gölgesinde, seni sorardım hepsine,
pardon, bakar mısınız? bu kadını buralarda ölürken gördünüz mü? diye...
renklerden umudunu kesmiş kör bir adam gibi beatles dinleyip,
maviyi düşünürken; neler yapıyor, nasıl görünüyor.
papatyalar kırlarda nasıl geçimini sağlıyor diye...
bir cellat, kafasını ayırırken vücudundan kirletilmiş bir bedenin,
tanrının tatilde okuduğu kitap devriliyor kütüphaneden
çürümüş hatıraların üzerine...
uzun zamandır hayatımdasın belki kendimi bildim bileli. anlayamıyorsun yalnızlık ben senle yapamıyorum acı veriyorsun, öldürüyorsun bende ki beni yavaş yavaş...
vay senmi geldin, diyemeyeceğim tabi ki! sağolasın hiç bırakmıyosun beni. ama neden yapıyorsun ki bunu bana? neden gün boyu uyumak zoruynda kalıyorum? neden sabaha kadar bilgisayarın başındayken rahatsız ediyorsun beni? arkadaşlarım neredeler? ama biliyoruum! siz kader ile işbirliği yapıyorsunuz. biriniz elimdekileri alırken diğeriniz de bak yanındayım diyorsunuz. önce sevgilimi verdiniz bana ikiniz. onun karşılığında dostlarımı aldınız. şimdide sevgilimi almak üzeresiniz. yapmayın! ayıptır!
çölde susuzluktan ölenin, ıssız adada kafayı tırlatanın yanında sen vardın. camiye bırakılan taze bebelerin, huzurevinde hayatını noktalayanların kaderi de sendin. aşksız geçen ömürlerin de adı sen oldun. bir de Allah'a mahsus olduğunu söylüyorlar. işin zor yalnızlık, adın gibi yalnızsın.