senden vazgeçeli uzun zaman olmuş aslında. yine de aklımı karıştırmada üzerine yok..
sana değer miydi? asla,sen bunu hak eden biri değildin..bu aşk fazlaydı sana...
ama yine de duyduğum her şarkının sözü bana seni hatırlatıyor malesef.. keşke seni hiç tanımasaydım,o gülen gözlerine bakmasaydım,o iç titreten sesini hiç duymasaydım..
ama şuna adım kadar eminim, pişman olacaksın ama pişman olduğunda sana açık bir kapım bile olmayacak..
kimse seni benim kadar sevmedi, sevemez..ağlayarak geleceksin kapıma..
ben ihanetini affetmedim.. seni affetmedim, senin kendini de affetmene de izin vermedim, vermeyeceğim..
--spoiler--
bugün biraz gerginim yine,
sesim değişik gelebilir biraz,
ama sen anlarsın, bana katlanırsın...
tuhaf laflar edebilirim,
seni belki üzebilirim,
ama sen susarsın, çünkü beni tanırsın...
öyle çabuk kızma derdin hep,
bu kadar da kolay alınma,
o zaman beni sar,
hadi sarıl bana,
değişmez huylar bilirsin,
bir kere de sen dene alışmayı!
ben göğsüne yatarken
böyle derin nefes alma
bu ara ihtiyaım var sana
ellerimi sakın bırakma
bana huzur veren tek yer senin yanın unutma
gün varıncaya kadar sabaha
sakın hiçbir yere kalkma
fazla bişey istemem
sadece dur burda...
--spoiler--
bu yazıyı yazmamın tek sebebi, kafam karışık biraz.. içimi boşaltmalıydım onun için yazdım..
sanma ki sana değer verdiğim için yazdım bu satırları.. allah yolunu ve bahtını açık etsin.. artık senin için yokum,ama senin için de mutluluk diye bir kavram yok biliyorum..tüm anılarımızı, mutluluğumuzu ve yalanlarını ben aldım.bir de sendeki beni.. artık kendi haline bıraktım seni, istediğin gibi...
mutlu musun şimdi??
6 sene olmuş neredeyse, inanmak ne güç. dün gibi son bakış son dokunuş son gülüş.
becerebilsem canını yakmak seni hırpalamak isterdim delicesine, beni böyle umarsızca terk ettiğin, üstelik bunu gözlerime baka baka yaptığın için.
becerebilsem ardından sıkıca sarılmak isterdim, bırakmamacasına. o odada sana sırtımı dönmezdim bir daha. dudaklarımı ayırmazdım saçlarından. sen uyuyunca elimi saatlerce yüzünde gezdirir, uyandırmamak için usul usul öperdim.
ve çok üzgünüm ama, becerebilsem seni unuturdum. hayata tekrar dönebilmek için. başkasının kollarında geçirdiğim gecelerde rüyalarımda seni görmemek için. ilaçlarla uyuttuğum bedenime sağlığını geri verebilmek için. o artık hiç yaşlanmayacak olan yüzünü gözümü her kapayışımda görmemek için.
aslında becerebilsem belki de sadece hesap sorardım sana. 15 sene boyunca beni kendine bağladıktan sonra ilk hatamda nasıl da umarsızca sırtını döndüğünü anlamak isterdim. nasıl karar verdiğini, hem kendini hem beni bitirirken hiç mi içinin sızlamadığını sormak.
ama her şeyden önce becerebilsem dua etmek isterdim sana. o çok bahsettiğin güzel cennetlerden tekinde olman için. yüzünün rengini soldurup bakışlarını donduran acılarının, seni gecelerce inleten ağrılarının dinmiş olması için.
keşkelerle belkilerle amalarla daha kaç 6 sene geçecek sevgilim!
sözlükte yazdıklarımı okuduğunu biliyorum ve ben de senin sözlükx'te yazdıklarını okuyorum. eğer bunu okuyorsan zaten farkındasındır ki benim olduğumdan daha az suçlu değilsin.
"bilinmez belki de ilk defa bu yazıyı sana yazdım diyorum... "
daha uzun süre kendim olarak kalmak için, senle kalmak için...
değişiyorum yavaş yavaş...
herkes kolay olanı seçerken ben kendimi aşıp zor olandan başlıyorum değişmeye...
bu sefer yavaş olsun, herşeyi sindire sindire yaşamak istiyorum, tadına vararak her anı her saniyeyi değerlendirerek yaşamak istiyorum...
sabırsızlıkla sana sevgi sözcükleri söylemeyi bekliyorum... bir zamanı var biliyorum ilk defa duygularıma sınır koyuyorum...
kestiremediğimiz ama beraber yürümeye başladığımız yolun daha en güzel asfaltındayken, taşına, toprağına, çamuruna gelmemişken daha özlemek gibi o iç burkan duyguyu yaşamak ilerisine korku taşıyor...
korkularım saklandığı yerden çıkıyor gün ışığına... korkularım can sıkıyor sen olmayan zamanlar da...
korkularım engel oluyor yaşamaya günün, güneşin güzelliğini... baktığım yerlerin daha bir güzel olmasına...
kaderimi kovalıyorum karanlığın içinden
hayÂtımı arıyorum kaderimin içinden
artık öldüm, ayrılıyorum düny kaderinden
üzerimde en kalın yalnızlığım varken
şimdi çıkaracağım geleceğimi,
şimdi çıkaracağım esâretini...
bu yazıyı sana yazdım...
okumayacağını bilsemde ,içimdekilere yenik düşüp her şeyimi sana yazdım...
çıkartamıyorum seni kalbimden, ruhumdan,bedenimden...
aldığım her nefes ateşi körükleyen bir har...
sana sönmeyen bir yangınla,su misali hasret yanıyorum...
biliyordum. dilime pelesenk ettim bu kelimeyi.
biliyordum gideceğini, söylemiştin ... ama ben sana senden gidemeyeceğimi söyleyemedim.
bu yazıyı sana yazdım her şeyim... artık hiçbirşeyim... senden geride bir ben kalmadı..
sen gittin ... ben yok...
elveda aşkım...
neden tüm hayatımı sarmana izin verdim ki.. neden bir gün bitebileceğini bilsem de "sandığıma" hapsetmeye çalıştım seni..
ağlamak bir şeyi değiştirmez vakit gelince, biliyorum. tek silahımı da yitirmiş gibiyim. hayat acımasız derlerdi, her şey bir gün tersine dönebilir derlerdi ama hiç bir zaman inanmadım seni bulduğumda.. hiç bir şey senden daha değerli olamadı, olacağını da sanmıyorum bu saatten sonra.. tereddüt ediyorum aslında buraya yazmamalıyım belki de, elbet okuyacaksın çünkü. gözünden kaçabilir bir süre, ama okuyacaksın.
sabahın köründe kalkıp sonsuz bir boşluk hisseyle uyanmak.. aslında herşey güzel, öyle olması gerek.. bir gün ayrılabileceğimizi sana başkalarının da dokunabileceği, benim belki başka biriyle evlenip ölene kadar onu her öptüğümde seni hayal edeceğimi de düşünmeliydim bu kadar saplantılı olmadan önce. bu kadar bağlanmamalıydık belki.. seni daima benimle olmaya mecburmuşsun gibi hissettirmeden önce. ama oldu, her şey çok hızlı gelişti ve sen.. hayatımı kapladın, her boşluğuna sızdın ve beni saçmalıktan kurtardın. birini hiç bu kadar çok sevebileceğimi düşünmezken, hiç harika bi insan karşıma çıkmayacak derken, en iyisi büyüyünce alternatif hamile kalma yöntemlerine başvururum derken.. bir akşam çıktın karşıma.. şu ana kadar yaşadığım kısmıyla hiç alakan yoktu hayatımın, ona dönüştün ve benliğime dokunmana izin verdim.
pişman olacağımı sanmıyorum, hem de hiç.. karşıma çıkmamış da olabilirdin, seninle yaşadığımız sanki daha fazla mutlu olunamayacakmış gibi hissettiğim müthişlikleri de yaşayamayabilirdim. harika değil mi? mutlu olmayı öğrenirim belki bir gün gidersen, bu küçük şeylerle, hayatımda yer ettiğin zaman dilimine bakıp avunarak belki de.. ama niye böyle olması gereksin ki? neden hep birlikte olamayalım..
bir gün bana olan ilgin biterse sevgilim, işte o zaman en çok güvendiğim insan olan sen; hala aynı kalacaksın. yine en güvendiğim insan olarak. gözümü kapatıp uçurum kenarında ellerini tutacak kadar, beni atsan bile bir nedeni olduğunu bilirim. çünkü sen benim en sevdiğim şeysin..
demiştim ya sana "kendininkini yapabilesin diye rüyların yapıldığı maddeden vermek istiyorum sana", benimkinde en üstte sen vardın her zaman.. ama şimdi biliyorum belki de seninkinde ben aynı derecede yer almayabilirim. ama sadece belki.. bencil olduğumu bilirsin, yapılmış bir rüya sunuyordum bundan öncelerde sana, şimdiden inşa edilmiş ve 10 sene sonra hiç bir şey değişmeyecekmiş gibi gidip yaşayacağımız. artık o yok. ve ben boşluktayım. keşke hala onlara inanabilsem.
güçlü bir kızım değil mi? sen öyle dedin.. umarım sandığın kadar güçlüyümdür. çünkü şu an bile ayrılık düşüncesiyle bunları yazarken ıslanan yanaklarım pek de öyle olmadığımı sadece rol yaptığımı anlatıyor.
neyse.. senden mesaj geldi.. herşey yolunda, biliyorum. bir gün ayrılsak bile ilk 3'ünde olcağımı da biliyorum.. bana sonsuza kadar beraber olamayabiliriz derken ne kadar zorlandığının farkındayım. ama olsun şu anda birlikteyiz, mutluyum. dediğin gibi yaşayalım birbirimizi. **
penceremi tıklatan minik kırlangıç görmüyomusun halimi? aslında o pencereyi açmayı, seni evime almayı, yalnızlığımı paylaşmanı ne kadar çok istiyorum bilmiyormusun? pencereyi açmamak için gerekçemde yok sadece yeterince cesur değilim. göz göre göre seni kaybediyorum. yanımda üşümenden korkuyorum, biliyorum ancak sıcak yerlerde yaşarsın. göz göre göre, içim kan ağlayarak, göç etmeni seyrediyorum, hatta seni buna ben zorluyorum. pişman olacağımı bile bile bunu istiyorum senden. bir daha geri gelmeyeceğini bilmek, geri gelsende beni affetmeyeceğini, başka diyarlarda başka limanlara sığınacağını bilmek çok acı. şimdi senden son bir isteğim daha var. bana söz ver minik kırlangıç, seni gerçekten hakeden, senin sevgine gerçekten değer veren insanların penceresine kon. bunun için bana söz ver ki gözüm arkada kalmasın. aklıma her düştüğünde mutsuz olma ihtimalini düşünmeyeyim. bende bulamayacağın mutluluğu bir başkasında bulduğunu bileyim.
görebiliyorum ya,
farkındayım
üstesindende geleceğim
doymasam da
kanamasam da
vakit gelsede
alışkanlıklardanda öte
yorumsuzum,
akıl erdirmeyeceğim sana..
..
dalmışım,
ellerim üşüyor
iri ela gözler oturduğum bankta öylece dolu
hava soğuk yağmur az az serpiştiriyor
ellerim dahada üşüyor
... mırıldanıyorum
"..if you go away,as i know you must
therell be nothing left... ",
kalbim acıyor özlemek var tabi
özlenmek yok artık sanki!
yolun sonu, karanlıkta kaldı huzur,
adını anmamalıydım; yüreğim sızlıyordu böyle olunca
Beklemek... Ne çok şey bekliyoruz hayatımız boyunca ve bu seferki ne tatlı bir bekleyiş. Bu kıyıdan ne duygular fırlattım denize, bu kıyıdan ne çok seslendim karşı kıyılara, adalara kısık sesimle. Şimdi geçmiş izliyorum onu boylu boyunca, şimdi geçmiş yüreğimi dinliyorum dingin dalgalarla, şimdi ben seviyorum yüreğimdeki çırpınışları. Bu gök üzerime iniyor, sarıyor bedenimi sıkıca. Bu şehir daha tanıdık, daha sıcak ve daha güzel kokuyor seninle. Şimdi sen buradasın ya ve beklediğimsin ya sonsuza kadar kalırım ben bu yerde.
kizina :
"ben bu yaziyi sana yazdim" diyerek, geline ayar vermek isteyen yazar kaynana modelinin cumlesi olmasi muhtemeldir. *
(bkz: gelinim sen anla)
dudut: evet, hic romantik olmadi ama.
ilk vizelerden sonra Otobüse binmiş iskenderuna geliyordum ki önümdeki koltuğa sen oturdun ben bunu nerden tanıyorum diye düşünmeye başladım sonra aklıma geldi aynı sınıftaydık seninle. sadece sınıftan bir tanıdık olsun diye omuzuna dokundum hafifçe aynı sınıfta olduğumuzu söyledim gülümseyerek karşıladın benim bu girişimimi. iyi sınıftan artık tanıdığım biri var diye sevindim önce nereden bilecektim ki bundan sonra seni arkadaşım olarak görmeyi yüreğimin kabul etmeyeceğini. artık seni arkadaşım olarak görmediğim için yanına gelip konuşmaya da utanıyordum sanki gözlerinin içine baksam yanında birkaç kelime etsem bakışlarımdan sesimin titremesinden sana olan sevgimi anlamandan korkuyordum ne büyük ahmaklık. Derken arkadaş çevreni de yavaş yavaş tanımaya başladım insanın pek hoşuna gidecek tipte insanlar değillerdi onlar kendimi daha da geriye çektim olmayacak bu iş diye düşünmeye başladım koskoca bir seneyi bu ikilem içinde bitirdim. yaz tatili geldi sana olan sevgim artık içime sığmaz olmuştu dayanamayacaktım artık herşeyi sana anlatmaya karar verdim. mesaj atmaya başladım sana herşeyi anlattım ama sorun vardı karşılıksızdı bunların hepsi boştu kurulan tüm hayaller seni düşünüp yüze yayılan kocaman tebessümler buraya kadardı. seni sevmekten vazgeçtim mi hayır içimdeki sevginin kolay kolay biteceğini zannetmiyorum keşke sana duyduğum sevginin yarısını sen bana duysaydın keşke... bu yazdıklarımdan asla haberin olmayacak biliyorum ama içimden geldi bunları sana yazmak sadece içimden geldi
Tanım:ağlayıp iç boşaltma entryleridir
ışıklardan yorulan gözlerimi,
kısılan sesimi,
ve kendi gölgesini tutmaktan başka işe yaramayan ellerimi
sana bırakıyorum.
sokak lambalarının ışığı vururken sol omzuma, gölgem kadar kaldığım bu coğrafyada, tüm cevapları sana bırakıp, sorularımı yüklenip sırtıma;
seni terk ediyorum.
gideceğini kaç gün öncesinden bilmeme rağmen kabullendiremiyorum kendime çünkü onun hayatı bu düzende kurulu gemici hayatı git uzun bir süre sevdiklerinden ayrı yaşa denizlerle boğuş sonra gel bir daha git, bir daha, bir daha, bir daha... uzun zamandır ilk defa ağlıyorum ve inanın çok fena. çünkü yanlız kalıyorum yine eksik kalıyorum yine istemiyorum gitmesini ama elimde olan birşey yok gitmeye mecbur ve de gidecek çünkü hayatını bu yolla kazanıyor. aynı fikirleri paylaştığım, aynı şeylerden hoşlandığım, aynı şeylere güldüğüm, kızdığım, sevindiğim. canım kardeşim, dostum biliyorum sayılı gün, geçer bizim için kolay, zor olan seninkisi çünkü yanlız kalacaksın ailenden, sevdiklerinden, benden uzaklarda çok zor çooook... inan şu an tarifsiz duygular içindeyim. gözlerimden süzülen yaşların kıymetisin işte sen. seni çok ama çok özleyeceğim canım kardeşim. evet erkekliğe bok sürdürdüm ve ağlıyorum ama senin için her şeyi yaparım inan kimim var ki ulan şu hayatta. neyse iyice saçmalamaya başladım kendine çok ama çok iyi bak. rabbim yar ve yardımcın olsun. allaha emanet...
junior dan kardeşi devilscy a..
aslında hayat çocukluk kokan bir elbise gibi...
özgürce uçmak bir kuşun kanatlarında sonsuzluğa
içimde gizlenen minik bir çocuk var aslında
uçurtma yapıp bulutlarla yarıştırmak
ya da minicik bir el sımsıkı tutulan
işte bembeyaz kelebekler gördüm ben
yok, aslında ben değildim onlar
ama elme şekeri tatındaydılar
evet o masum, yalın çocuklardı onlar...
gördüm aralarında bir yerde kendimi
sende vardın orda
ne güzel dans etmiştik gökyüzünde
ipek ellerin kadife yanakların vardı
öpmüştüm utancından kızarmış yanaklarından
sanki ölümsüzlüktü o
saatler melodi olmuştu mutluluğumuza...
şekerler dağıtan amcalar vardı
şarkılar mırıldanıyordu insanlar ve melekler vardı gökyüzünde
bana masmavi düşler vermiştin
ve hala şeker kokuyordu ellerin
işte bizi görmüştüm ben orda...
benimkisi hayattan nasibini alamamak
benimkisi üste çıkmak için yalanlar şişirip altında ezilmek
sonra da kendini avutabilmek için interaktif meşgaleler aramak
doğduğu yerden vakt-i zamanında koparılmış
hayatının geçirilmesi gerektiği sokakta
henüz s... kadar boya sahipken
kendini kanıtlamak zorunda bırakılmış
tüm yabancılıklara karsı tek basına göğüs germiş
varoşlarda sosyalleşme kaygıları gütmüş küçücük bir kopildim
işte bütün bu nahoş bir vaziyette basladı hayata tutunma savasım
yıllar boyu şekillenmek bilmeden
dallanıp budaklanıp duran yalanlarla
hastalık saçan bir tümör gibi
girdiğim her ortamda zehirledi insanları
yalancı karakterim
biri saksımızı çiğneyip gitti
biri duvarları yıktı camları kırdı
fırtına gelip aramıza serildi
biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi
bizi yaraladı
biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı
biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle
gözüm yaşarıyor yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle
birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
birer tomurcuktuk hayatın kollarında
birer çiğ damlasıydık bahar sabahında gül yaprağında
dedim ya,
hiç yoktan susturuldu şarkımız
gögsum daraliyor,yüreğim kanıyor
bitmeseydi bizim öykümüz böyle..
göğsüm daralıyor,yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle..
ben bu yazıyı sana yazdım, sen hiçbir zaman bilmesende...kelimelerim tükendi, içimde büyük bir kördüğüm oluştu, oysa ki aşk bu muydu,insanın içini kemiren, acı çektiren, derinlere atan, kavuşulması güç olan şey. imkansızlık kısaca... seni o kadar çok sevmek istiyorum ki, kendim bile inanmak istemiyorum. korkuyorum çünkü, yaralanmaktan, incinmekten.sustum tükendim bir an, senin için, sensizlik için..acabalar türedi zihnimde, kimdin, benimlemiydin? yoksa başka biriyle mi.. hep meraklar, hep soru işaretleri, bir şeyde kolay olsun be Allahım dedirtiyorsun adama. Beklemek düşüyor yine benim payıma, her zamanki gibi, sadece durmak,hem de hayalsizce...Unutmak bile geçmiyor içimden, bilsemde bazı şeyleri, umsamda.Ama işte insanız ya, ufacık bir yıldız var gönlümde, belki dedirtiyorsun bana....umarım o belki doğrulanır yüreğimde, duyar beni ve benim olur.
edit: beklenen şahıs hala beklenmektedir....nereye kadar kimbilir.
çook uzun süre sonra gelen edit: ebesinin amına gitmiştir malum şahıs. çıkmaması ümitle beklenmektedir.
hayatımın en güzel dakikalarını seninle geçirdiğim için, sana sarılıp uyuyabildiğim için, defalarca öpebildiğim için, bana "gerçekten" sarıldığında annemi aratmadığın için, tüm korkularımdan arındığım için kollarında...gözyaşlarımı sildiğin için, avrupa yakası izlediğimiz için, beraber çok ama çok mutlu olduğumuz için, sonra kollarını da alıp gittiğin için, korkularımın hepsini teker teker geri bıraktığın için hayatıma, artık uyuyamadığım için, önümdeki nasıl geçeceğini bilmediğim sayısız dakikalar için, gözyaşlarım dinmek bilmediği için, ben bu yazıyı sana yazdım! ilk defa doğmayacağım bu doğum günümde...
Yakalamaya çalışıyoruz zamanı
Oysa zaman kovalıyor bizi
Çok mu yakın sonumuz,
Varamadık mı yoksa yolun sonuna?
Hayat mı insanın esiri,
insan mı hayatın?
Kimin umurunda ki
Yaşama telaşı sarmış hepimizi *