ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1228.
  1. gözümde sakladığım bir damla yaştın... sen gittin.. o bir damla yaşa engel olamadım.. aktı gitti yanaklarımdan ince ince süzüldü.. gözlerimi kapadım o an.. üzgünüm sevgilim.. içimdeki seni yitirdim.. elveda...
    7 ...
  2. 1227.
  3. * *yazarların bir türlü şekillendiremediği bir kız profili sol frame'de dolaşmaktadır. azizim, ne yapsa ne etse beğenilmez durur. hap kadar bikiniye 1000£ vermektedir*, lan, belki karının bok gibi parası var, limitsiz american express'in canını okumuştur. haa, sadece bu değil hiçbir kızı beğenmezler. neden acaba? şöyle bir göz atalım:

    (bkz: erkek arkadaşına kız arkadaş yasağı koymayan kız)
    (bkz: tüm erkeklerin eğlenilecek kız olarak gördüğü kız)
    (bkz: sevgilisine kız arkadaş yasağı koyan kız)
    (bkz: evlenilecek kız vs eğlenilecek kız)
    (bkz: evde kalmış kız yoktur evde bırakılmış kız vardır)
    (bkz: güzel kız sözlükte yazmaz yazar kız güzel olmaz)
    (bkz: iri gözlü kız vs iri göğüslü kız)
    (bkz: hiç adidas giymemiş kız vs hiç nike giymemiş kız)
    (bkz: abazan kız)
    (bkz: abaza kız)
    (bkz: küfreden kız)
    (bkz: esmer sarı saçlı uzun boylu güzel bıyıklı kız)
    (bkz: universite mezunu olup zengin koca arayan kiz)
    (bkz: zengin koca hayali kurmayan fakir kız)
    (bkz: erkekleri zengin fakir diye sınıflandıran kız)
    (bkz: arabası olan zengin yakışıklı erkek isteyen kız)
    (bkz: fakir insanlarla dalga geçen şımarık zengin kız)
    (bkz: olgun kültürlü seksi ve zengin kız isteyen erkek)
    (bkz: güzel zengin nazik zeki ve iyi sevişen kız)
    (bkz: olgun kültürlü seksi ve zengin erkek isteyen kız)
    (bkz: 95 alacağım diye mutlu olup 0 alan kız)
    (bkz: vermeyen türbanlı kız)
    (bkz: bekarete önem vermeyen kız)
    (bkz: gösterip vermeyen kız modeli)
    (bkz: türkçü ye vermeyen kız türk değildir)
    (bkz: bekaret önemsizdir deyip vermeyen bakire kız)

    gibi ve dahası mevcuttur. daha ne kadar harikulade olup da burada yer almamış nice başlıklarımız bulunur. tabi bunların içeriğindeki entry'ler de bir başka şukeladır.

    * *
    4 ...
  4. 1226.
  5. çok saçma bir okuldan eski arkadaşlarla buluştuk buluşması sonrasında eve geldim. buluşma da hakkaten saçmaydı. bu buluşmalarda genelde en yakın hissedilen kişinin yanına gidilir. onla takılınmaya çalışılır. benim takılmayı istediğim kişi beni takmadı pek. ayrıca bunu okumayacağını bile bile niye yazıyorum bilmiyorum. ama zaman geçiyor. salak salak şeyler konuştuk bu eskimeye başlayan arkadaşlarla. pek bi olayı yoktu her zamanki gibi. zaten sosyal ortamlarda sıfır olduğumdan (yeri gelmişken belirteyim bu yazı o kadar luzırım ki kızlar sevin beni yazısı değildir, en azından oradaki insanlar şahittir.) bu sıfırlık hatta değişik seviyelere ulaştı. sıfır olduğumdan diyodum bu buluşama da her buluşma gibi "niye böyleyim" diye sorgulayacağım bir buluşma oldu zaten. gece yatarken "kafamı sikiyim" diyecek bir şeyler çıktı yine. sorulan sorulara saçma ve gereksiz uzunlukta cevaplar verdim yine, konuşmam bitince ne yapacağımı bilemedim yine, elim ayağım dolaştılar birbirlerine yine. ben de seni düşündüm. uzaklara daldım gittim.

    sonra metroyla kent meydanına geldim. zaman geçsin diye biraz takılayım diye düşündüm. sonra alışverişi sevdiğin geldi aklıma. "belki görürüm lan" dedim. "ya başkası ile görürsem" diye düşündüm. hem görsem de bir şey yapamazdım ki. saçma bi arzuydu benimkisi. önce dienar'a girdim. uykusuz aldım. uykusuz yazısı dışarıdan okunacak şekilde katlayıp dolaşmaya başladım. "bakın ben de gencim, hem de farklı bir gencim uykusuz okuruyum, umut sarıkaya süper, ersin karabulut aynı ben lan" mesajı vermek istiyordum. sonra "napıyorum lan ben" dedim, bu saçma uğraştan vazgeçtim. fazla kalamadım, çünkü ayağım geçen gece her yeri tekmeledikten sonra düzelememişti, hala acıyordu. birkaç kişiyi sana benzettim. bu benzetme galiba ilerki yıllarda "kime baksam onu görüyordum" diye anlatılacak bir bölüm olacak. sonra eve gitmeye karar verdim. ayağımın acısına rağmen yürümeye karar verdim. biraz daha zaman geçerdi hem. kent meydanı'nın sikindirik döner kapısında yine çok pis gerildim. santral garaj'da minübüslerin kalktığı yerden kazı-kazan aldım. hala kazımadım. böyle küçük umutlarla bağlanıyorum şu sıralar hayata.

    yolun üstünde bim vardı belki orada karşılaşıdık. migrso yaktu ama. olsaydı da ağlanılacak bir şey yoktu. belki ben ağlardım da o ağlama migros'ta ağlamak sayılmazdı. yaklaşık yarım saat yürüdüm ve yolda haliyle hep seni düşündüm. yolda insan bayaa düşünüyo. kafayı topluyo. bunu bir daha anladım. eve geldim. annem bi mühendis abiyle görüşüp, oma sorular soracağımı söyledi. olurdu tabii, umrumda değildi. her şey uygundu artık. öss. zaten her şey öss'den çıkmıştı. bir sınavdan daha belirleyici olmuştu hayatımda. her şeyimi değiştirmişti. bu değiştirmeyi de başaka gün anlatabilirsem anlatırım sana. bir son bulmadım. inşallah iyisindir ve her şey gönlünce olur. ayrıca sana bu yazıyı mail olarak atmayı çok isterim. ama sen "p, çohk güzel olmuş, kime yazdın" dersin diye korkuyorum.
    9 ...
  6. 1225.
  7. beyrut'a...

    béyrouth!
    Notez mon épitaphe
    Resté tout seul dans un dortoir
    Deux lits et un machine à café
    Rien de rien, le cinquieme soleil, voila!
    Il me reste toute une vie pour pleurer
    Vu un homme agé, crie dans un foret
    Moi sauf moi..
    On est en aujourd'hui
    Si loin de moi, si loin de toi
    Je suis devenu un mélancolique toxicomane
    Et un fils et une fille
    Et un orphélin vient envers moi
    Dépolitisé par les politiques, me fous du reste
    Elle a su completement
    Attends-moi a ce que je me traine
    Je suis parasité malgré moi
    Perdu n'importe ou
    Commencé d'écouter les échos
    D'on ne sait quoi
    Je m'en vais
    Que j'aie une identité dans cette ville
    Que le soleil crie
    Que tu m'aimes et que mon pere se soit tu
    Neuf, huit, sept
    Trop tard de retourner..
    Tous les oiseaux sont morts
    Que je te voie encore une fois...

    la paz / bomboş bir dünya
    6 ...
  8. 1224.
  9. oda arkadaşım:
    olum siktr git kendine bi paket sigara al ibnetor.iliğimi kuruttun.
    7 ...
  10. 1223.
  11. kendime bir şeyler yazdım biraz önce dur dedim bir de sana yazayım.

    bu şehir sanada iyi gelmedi oğlum. bozuldun lan burda. nerde benim bildiğim adam.
    4 ...
  12. 1222.
  13. ben bu sarkiyi sana yazdım - cem adrian

    bulutlardan beyaz,gökyüzünden mavi aldım
    denizlerden sonsuzluk,gözlerinden umut aldım
    yıldızlardan ışık,kuşlardan haber aldım
    ahiretten ölüm,tanrıdan inanç aldım

    ben bu şarkıyı sana yazdım

    gecelerden yalnızlık,sabahlardan ümit aldım
    seslerden değil , direttim cesaret aldım
    gözyaşlarından şarkı,karanlıktan korku aldım
    içine biraz hüzün,hüzün kattım
    şarkı yaptım

    ben bu şarkıyı sana yazdım
    6 ...
  14. 1221.
  15. ben bu yazıyı sana yazdım bebeğim...
    evet sana; sol frame de bu başlığı her görüğünde lan kim kime ne yazıo a.q. die içinden geçiren sana sevgilim...
    sen de merak ediyorsun değil mi benim gibi millet ne yazıyo sayfa sayfa...
    okumaya başladığında saçmalanmış cümleler topluluğundan şalterlerin iniyor dimi aşkım.
    işte o yüzden ben bu yazıyı sana yazdım...
    millet benim entrymi gammazlarken bunları hiç mi görmüyolar lan diye düşünüyorsun değil mi sevdiceğim..
    işte o yüzden ben bu yazıyı bize yazdım...
    bazen sen de sıkılıyorsun dimi bu boş hayattan...
    yazarların birbiri yemesinden.
    ateistlerle dincilerin kapışmasından.
    demokrasiyi irdelemekten, fetodan, tayyipten, tkp den ödp den dtp den...
    bazen anan babanı bile gözün görmüyo, bi hiçmişcesine sürüklenip gittiğini hissediyosun...
    yanlız değilsin inan....
    işte o yüzden ben bu yazıyı sana yazdım.
    6 ...
  16. 1220.
  17. biliyor musun?
    gittiğinden beri başı ağrıyor bu şehrin
    fırtınalar kopuyor denizlerinde
    yatak döşek yatıyor kaç gündür
    ağlıyor
    gözünü dikip bir lambaya
    elinde resminle kıvrılıyor bir köşeye
    perişan oluyor
    kocaman kalabalıklar içinde yalnızlık çekiyor
    acıtıyor bu tek başınalık

    gittiğinden beri bir halsizlik kapladı bu şehri
    ne güneş eskisi gibi doğuyor
    ne sokaklar eskisi gibi bakıyor
    ne deniz ne kuşlar aynı
    hepsi içine kapandı
    sabahlara akşamlar karıştı

    sen bilmiyorsun
    arkanı dönüp gittin

    gittiğinden beri bir şeyler oluyor
    başı dönüyor bu şehrin
    yanlış zamanda doğuyor gün
    olmadık zamanlarda duruyor saatler
    yanlış bulutlar, yanlış yağmurları yağıyor
    gittiğinden beri doğru bir şey olmuyor

    bir ses geliyor uzaklardan
    bu da ne?
    kuşlar ağıt mı yakıyor ne?
    seni özlüyorlar belki de

    haberin yok
    sen arkanı dönüp gittin

    gittiğinden beri kuşlara küskün bu şehir
    herkese küskün
    konuşmuyor hiç
    utanıyor ağlamaktan, kaçırıyor hep gözlerini
    her şeyi bırakıp kaçmak istiyor,uzaklarda bir yerlere
    ama yıkık bir şehri hangi şehir kabul eder içine?
    söylesene

    bildiğin gibi değil
    gittiğinden beri iyi değil bu şehir
    çok korkuyorum
    intihar kokuyor bu şiir
    hayır! hayır!
    saçmalıyorum!
    ve şimdi itiraf ediyorum!
    yalan bütün bunlar!
    şehrin bir şeyi yok
    her şey yolunda
    şehir iyi
    sadece benim gözlerime siyah bulutlar indi
    sen gittiğinden beri
    bir arkadaş arıyorum ruhumun enkazına belki

    yanlışlık yok
    yanlış olan benim demek ki
    gün doğru zamanda doğuyor da ben yanlış zamanda ölüyorum
    uykuya dalıyorum derken
    kabusların kucağında uyanıyorum

    alışmakla unutmak arasında koşarken
    nefes nefese kalıyorum
    tam unuttum
    unutmaya alışıyorum derken
    bir köşe başında karşıma çıkıyorsun

    olmuyor böyle

    madem gidecektin
    bu şehirdeki bütün senleri alıp gitseydin
    ağaçlardaki şarkılarını
    kaldırımlardaki şiirlerini de alsaydın giderken
    pencerelerde gözlerini
    sokaklarda adımlarını bırakmasaydın
    o zaman belki bir umudum olurdu
    unuturdum belki
    alışırdım unutmaya

    ama olmuyor böyle
    anlamıyorum
    kızgın mıyım? kırgın mıyım?
    üzgün müyüm?
    var mıyım, yok muyum?
    sanki
    varlığımda bir yokluğum

    bildiğin gibi değil
    gittiğinden beri hüzün sürüyorum dudaklarıma
    süslü cümleler arıyorum sana adadığım satırlara
    ama olmuyor
    iki basit sözcükten başka bir şey bulamıyorum
    sevgimi anlatmaya
    söylesene
    sen biliyor musun?
    nasıl anlatılır bir sevgi daha başka?

    sen arkanı dönüp gittin
    haberin yok

    gittiğinden beri bu şehir mezarım
    gökyüzü mezar taşım
    bulutlarla bir isim yazıyor üzerinde
    artık hatırlamadığım

    korkuyorum
    bu gidişin sonu iyi değil
    intihar kokuyor bu şiir
    olmaz mı diyorsun
    yapma diyorsun öyle mi?

    başım ağrıyor gittiğinden beri
    resmini alıp
    kıvrılıyorum köşelere
    korkuyorum kalabalıklardan
    nefret ediyorum
    kalabalıklar içinde yalnızlık sarılıyor ellerime
    kabuslar çöküyor üzerime
    deprem oluyor içimde bir yerlerde
    başa çıkamıyorum

    olmuyor böyle

    bir kalp
    bir okyanus dolusu gözyaşının içinde
    nefesini tutarak
    ne kadar yaşayabilir?
    söylesene...
    9 ...
  18. 1219.
  19. ben özlemedimki seni kedi özledi...
    5 ...
  20. 1218.
  21. götü yere yakın olandan korkacaksın, çok doğru tecrübeyle sabitlendi. karalara bürünmüş, bol yağlı, (#bunun üstüne sporcu badi atlet giyen) sen güldün ve ben öldüm güldüğünde normal insanlar gibi dişleri görüneceğine kıpkırmızı diş etleri parlayan, bodurcayla meğer telefonlarda hoş beş edermişsin. o bodur da yalandan günaydın, iiikik afiyet olsun diyo bana her gün yemekhaneye herbikeslerden önce koşacağına aynaya baksın da kalçalarını eritsin. fıkaranın düşkünü karalara bürünür yaz günü nasıl saklıyacak portakal kabuklarını, göbeğini, belini bi de salamlı sandviç severmişsin. onu duyurdu. bense samimiyetinizi duyunca kaşarlı sevdiğini anladım. sevgili de değilmişsiniz, seviyeli bi arkadaşlık ohuhuohhuhıuush kahretsin öylesi göbeğim de yok. noel baba gibin hoho hoplatsam, o seni öyle mi güldürüyor??

    sevimsiz gudubetin pis, pis çalımlar atıyor. sen alamadın, ben yendim demeye getiriyor. ne yap biliyormsuun hırt son bi hamle el ele geçin önümden nolurrr ve ben olduğum yere yıkılayım. pembe gözlüklerimi çiynayıp, kör zindanlar da can vereyim. siiiiieee aynı kazanda kaynayın. sana bir, ona on iki. yallahhh.
    8 ...
  22. 1217.
  23. iki buçuk liralık kaçak marlboro lightım bile senden daha samimi..
    9 ...
  24. 1216.
  25. bana bak mouse topu!
    bana facebook'ta, öyle idiotic requestler göndermekten vazgeç. hangi şarkı olduğumu ya da hangi celebrity poposu olduğumu (bunu salladım) bilmek istemiyorum tamam mı? bak zaten birkaç gündür üst üste işkenceli filmler izledim, öğrendiğim yöntemleri senin üstünde uygularım, kimse de elimden alamaz.

    hayır yani insan bi kıza hangi mantıkla "hangi forvet oyuncususun?" testini gönderir? ben mahalle maçlarında hep kaleciydim. hiç forvet yapmadılar beni lan! (gözleri dolmuş smiley eşliğinde yazıyorum burayı)
    12 ...
  26. 1215.
  27. Farklı zamanların bıraktığı etkilerle zamansızlık içinde kaybolmuşken, sesim soluğum kesilmiş, kalbim yorulmuş bedenim tükenmişken. Alışmışken biraz da yalnızlığın soğukluk makamına, kendi kendime yetiyorken ya da öyle sanıyorken

    Karanlık duvarımdan odama süzülen ışık misali ansızın, birden bire gözlerim karanlığa alışmışken, bakmaya korkarken duvara gittikçe yayıldın, güneş doğdu odama, ruhum aydınlandı, bedenim canlandı, yaşama sevinci gelip tam da yüreğime yapıştı.

    Nasıl da güçlüydü insan yaşama bağlanmak için bir sebebi varken, nasıl umarsız bütün kötülüklere karşı yanındaki iyiye inanmışken

    Ara ara kararan havalara inat yorulmadan, bıkmadan ışığın peşinden koşma zamanı. Arkasına baka baka koşan biri ne kadar hızlı koşabilir, arkana bakmadan hızlı koşabileceksen yanımda ol ve koş.

    Yorgundun, bıkkındın, derindi izlerin, ağır darbeler vardı kalbinde, parmak izleri ellerinde, gözlerinde yarım kalmışlık hissi, hayat zaten böyle değil miydi, hep yarım kalanlara üzülmez mi insan, son kez sarılsaydım, son kez seviyorum deseydin, her zamankinden daha çok çekseydim kokusunu içime

    Belki şimdi bütün hataları temize çekme zamanı, belki de şimdi keşkelerin hiç olmayacağı bir dönemin başlangıcı. Bir devrim, hayata bir umut aşısı, sabrın ödülü

    Bu yazıyı sana yazdım, belki sona doğru koşarken, belki de küllerinden yeniden doğarken

    edit: En guzel, en özenli yazımı sana, senin için yazdım. *
    9 ...
  28. 1214.
  29. sarsın etrafını mutluluk balonları, hayatın uçurumlarında sen kaybolup gitmeden güneş sahip çıksın sana. ben karanlığım, sahip çıkamam sana tıpkı seni kaybettiğim gibi... hayat hep gülsün sana, güle oynaya koşuşturup duran çocuklar gibi. benden sana kalan hırçın olmaksa eğer, bırak da hep kalsın hırçınlık sana ve yumuşacık kalbine iyi baksın. ******
    5 ...
  30. 1213.
  31. doğrulamadım, tekrar denedim yine olmadı. elimi uzattım tutmak istemediler. bağırdım avazım çıktığı kadar duyan olmadı. evet ölüm gibi bir şey işte.
    5 ...
  32. 1212.
  33. götten bacaksın, bunu bil ve mutlu ol yeter!
    8 ...
  34. 1211.
  35. 50 lerin kahpesi, 60 ların kevaşesi, 70 lerin aşüftesi, 80 lerin yosması, 90 ların fahişesi, m,lenyumun "or.spusu" ; "naber lan?".

    edit : "vallaaa tanıdı" . *
    6 ...
  36. 1210.
  37. yarın ölürsem eğer; ağlama demem benim için. ağla evet! hem de bağıra çağıra...
    belki can bulurum, bakmaya bile kıyamadığım o gözlerin hırçın sularında... olmaz, olamayacak birşey bu biliyorum, ama tek umudum bu anla beni!

    anla beni, bir daha tutamayacağım asla ellerinden ve bakamayacağım gözlerine hiçbir zaman bir daha o kadar derinden... ve gülüşün içimi ısıtmayacak sonsuza dek, kalbimi sarsmayacak yerinden!

    adını seslenemeyeceğim mahşer gününe dek!

    yine soğuk bir kış gününde, buz tutmak üzereyken ellerim, ellerin kavramayacak onları.
    ve ellerimle birlikte donacak hayat orda, bir kış gününde seni ararken gözlerim... * *
    5 ...
  38. 1209.
  39. ölüm haberini alalı hemen hemen iki ay oldu. öldüğüne inanmayalı hemen hemen iki ay. ne de önemliymişsin meğer, benim sensizken hiçbir değeri olmayan değersiz hayatımda. şimdi anlıyorum babasız kalmışların neler çektiğini. çekmeden bilemezmiş insan, yaşamadan öğrenemezmiş sizlerin kıymetini...

    öyle özledim ki seni... baba...
    34 ...
  40. 1208.
  41. sana diyorum, niye cevap vermiyorsun? neden sen hep susuyorsun? neden hep konuşan ben oluyorum? neden sen hep ağlamalarımı, sızlamalarımı dinliyorsun ki? hani sen sevmiyordun beni, neden o zaman dinliyorsun? hadi oradan, sen dinlemek nedir biliyor musun da dinliyorum diyorsun. sen okuyorsun yazılan mesajları, okumak mıdır dinlemek? yoksa dinlemek midir bir insanı karşına alıp da, gerçekten yüzyüze bir şekilde sözlerine kulak vermek? bence, sen dinlemiyorsun, ama ben hep devam edeceğim bildiğim yollardan ilerlemeye. o arkadaşına da sen o lafları söyletiyorsun; sanki anlamıyorum hiç. çok iyi biliyorum ben de seni, çok. arkadaşına da söyle, biraz hafif atsın. **
    5 ...
  42. 1207.
  43. baksana, son bir şans verir misin? **
    5 ...
  44. 1206.
  45. onu bunu bos ver;
    benim içimde yanan ateş var
    sevgilim ne zaman buluşacagız?
    7 ...
  46. 1205.
  47. ben bu yazıyı sana yazdım. sana benzeyen birini gördüm uzun zaman sonra; ama bu sefer gerçekten profilden tıpkı senin gibiydi. ben de ona baktım son defa sana bakarmışcasına. zaten o da farketmedi benim ona baktığımı. sana benzeyenler de senin gibi, farkında değiller detayların; çünkü onlar da senin gibi yüzeysel bir yaşam sürüyor... sana benzeyen birine bakmak da değişik bir histi; sevdim ben bu hissiyatı. bir parça mutlu olmadım; ama yine de sevdim. hatta kendimi bir sirkte sandım, bakıp bakıp gülümsedim kendi aynamdan bir başka sene doğru...gerekirse yine yaparım da, kafam da allak bullak oldu sonrasında. evet, bu da bir nevi duygu sömürüsü senin tabirinle; ama saati de yanlış söyledim uçup gitmiş zihnim. saat onbir'e otuzbeş var dedim; ama bilmediğimden değil ki. şimdi yine işte sen geri zekalısın der gibisin. yok, ben geri zekalı değilim; ama sen gerçekten çok acınası bir insansın.

    istediğin hayatı nasıl kuracaksın acaba, çok merak ediyorum. bunu da ben nasıl olsa ikinci kişilerden öğrenirim. kim bilir, belki o zaman karşına çıkıp bir güzel dalgamı geçerim seninle. hayatta hiçbir şey becerememiş olmak nasıl bir duygu anlar mısın o zaman? yok, sen anlamazsın; çünkü hayatta hiçbir şey becerememiş olmak diye bir durum söz konusu olamaz kimse için. hayatta hiçbir şey becerememiş olanların da * hala hayatta olmaları hayatta hiçbir şey becerememelerinin tersini kanıtlamış olur. **********
    10 ...
  48. 1204.
© 2025 uludağ sözlük