ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1378.
  1. ali kırca;

    kes abi şu sakalları.
    8 ...
  2. 1377.
  3. durdu saatler hasret zamanı
    karşımda durdu aşkın tamamı
    ah yarim, güller takıp gel
    senden bu halim
    ziller çalıp gel.

    bana gelsen benim olsan beni sevsen temelli
    bu ne davet bu ne cesaret bu yanlızca temenni
    bu yalnızca temenni.

    zaman duruyor
    seni özlediğimi hissettiğimde
    dünya ışıldıyor
    aşkını düşündüğümde
    ah ışığım parılda ve bana gel
    acımın çiçek açtığını gör de gel
    eğer istersen eğer gelirsen
    aşkımsın temelli.
    4 ...
  4. 1376.
  5. 1375.
  6. bir zamanların dostu, zamane yabancısı...

    güzel günler, çocukca sevinçler, küçük kahkahalar, masum gülümsemeler...

    2 yıl az bir zaman belki. hatta 2 yıl bile olmadı. ama seni tanımak için yetti. sürekli şaşırtırdın beni. hep yeni bir şeylerle gelirdin karşıma. hep anlatacak bir şeylerin olurdu. hep güldürürdün beni. saatlerce seni dinleyebilirdim. ağzın lafta yapardı hani. gizlim saklım yoktu senden. sen burdayken ben eğer okuldaysam; dersin bitmesini dört gözle beklerdim. ne kadar da heyecanlanırdım seni görünce...

    candın sen... sesin birazcık kötü gelse içim acırdı. otutur ağlardım.

    hep beklerdim ben seni. sen giderdin, ben beklerdim. alışmıştık üstelik artık.

    gözlerinin içi gülerdi hep mutluyken.

    kızardın arada bana. bazen haklıydın. ben ise gayet bencil, kendimin haklı olduğunu düşünürdüm. seni dinlemezdim çoğu zaman, dinler gibi gözükürdüm. suratımı asardım. biraz sonra dayanamaz, bakardın gözümün içine. sonra sarılırdın...

    şimdi düşünüyorum da ne kadar tecrübesizmişim ben sende. nasıl davranacağımı kestirememişim hiç. çocukca davranmışım hep. seni kaybetmek için, farkında olmadan elimden geleni yapmışım.

    ama nasıl da bağlanmışım ben sana. ne kadar da çok sevmişim.

    unutmak gibi bir çabam olmadı hiç bir zaman. aksine unutmamak için tekrarlıyorum sürekli seni. ara sıra hüzünlenmeme neden oluyorsun ama, güzel şeyler de yaşadık biz. ki ben yaşadığımız güzellikleri düşünüyorum çoğu zaman. hiç bir zaman unutmayacak da olsam, kötüleri pek getirmiyorum aklıma.

    her şey için teşekkür ederim sana. geçen zamana baktıkca, geçen zamanı düşündükce büyüyorum ben. ne olursa olsun hayatıma girdiğin için çok mutluyum. her şey için çok teşekkür ederim...
    9 ...
  7. 1374.
  8. güzelliğin en temiz hali...
    teşekkürler beni yolumdan döndürüp sana olan hayranlığımı yok ettiğin için.*
    7 ...
  9. 1373.
  10. inanabilmek en güzeli. inanmak isteyip de inanamadığında cehenneme adım attın demektir. küçük kurtlar gibi beynini kemiren sorulara bulamadığın her yanıta bir soru gizlemeye çalıştıkça ya beynine ya da kalbine yeni bir çizik attın demektir.
    ben çoktan kırdım içine gözyaşı doldurduğum, dibi yuvarlak, camdan şişeyi. daha yüreksiz olmayı çoktan göze aldım. inanıyormuş gibi yapmak daha kolaymış inanmak için çaba harcamaktan.
    şimdi ben bu yazıyı sana yazdım. inanıyor musun ki şimdi ben bu yazıyı sana yazdım? ben bu yazıyı kime yazdım.
    6 ...
  11. 1372.
  12. yolda yürürken aklıma gelmişti o. hayatın akıp gittiğini, istemesem de farketmiştim. canım sıkkındı. zaten portakal gibi can mına koyim; sıkılmaya yer arıyor! ikimizin de hayatı akıp gidiyordu, tek fark ben başka sokakta yürüyordum, o başka sokakta; ben başka bakkaldan ekmek alıyordum, o başka; ben başkaydım, o bambaşka. hani o sinemada film izlerken, esas kızı sevdiceğinin yerine koyarsın ya, öyle gibisinden hayatımdaydı ama hep yoktu. yolda yürürken yanımda olmasını, sinema da film izlerken yancım olmasını talep ettim, arz etmedi! ona sarıldığımı düşünerek sarıldım yastığa, o da beni düşünüyor mu? der gibisinden. sonra valla düşünüyordur lan dedim, kendimi inandıramadım. ufo ısıtmıyordu ama allahtan yancısı elektrikli battaniye yardıma yetişmişti. ne güzel olur diye düşündüm, bir kere sarılsam, uzun uzun koklasam o gül tenini, ne güzel olurdu gibisinden. internete gittim, malum siteye girip, profilini izledim. benim gözlerim ona bakıyordu, onn gözleri profil fotoğrafında telefonuna bakan rahat havalarında rahatsız, gazlı arkadaşa. nerden arkadaşım oluyomuş, o ibn*ye bakıyordu... ne güzelmiş dedim, şimdi kesin bu ibn*nin sevdiği kız vardır, o kız ona pas vermemiştir, o da benim sevdiğimi almıştır elimden, benim sevdiğimse onu sevenin sevdiğini, onu sevenin sevdiğiniyse kim bilir kimi sevenin sevdiği almıştır gibisinden düşünceler... eve gittim, bizim sınıftan koca g*tlü nurcan'ı düşünerek çavuşu tokatladım, ekmek kalmamıştı, bakkala gitmekte zorlandığımdan yedek makarna paketinde kalan az buz gibisinden makarnayı döktüm tencereye, suyu da bastım. alt fona mp3 verdim, bastım ocağa... öbürgünden sonra ki gündü, evden çıkmamıştım, rutubet ebemle uğraşırken, sebepsiz ve sonuçsuz dünyamda kokuşmaya başlamıştım. çok samimi bir kız arkadaşım geldi, adı ceren. muhabbete başladık, selin'le ilgili laf çalmaya çalışıyordum, zarla zorla ağzını açtı ve '- selin seni seviyordu ama sen ona açılmayınca, o da mehmet'in teklifini kabul etti, ikimizi de mahfettin, ne pısırıksın, ibnemisin nesin olum?' diye çıkıştı. '- yavaş kızım, sıçtırma arkadaşlığına dedim.'

    selin'le sevişiyorduk, o sırada aklımdan sadece ceren geçiyordu, keşke ona açılabilme cesaretim olsaydı ama zordu, insan sevdiği insana kolay açılamaz, onu kaybetmeyi göze alamaz diyerekten kendimi avutmaya çalışıyordum. o sırada telefon çaldı, açmadım...

    mehmet:24 yaşında, güzel sanatlar fakültesinden mezun, boş zamanlarda murat'ın deli gibi sevdiği selin'i beceriyordu, hala en büyük hobisi gençtürksel günlerinde sinemaya, ıssız bir filme gidip, arka koltukta sanat keyfi çıkarmak.

    ceren: mehmet denen kişiliği seviyodu, hep muratı suçladı, hep. mehmet ise selin'e gösterdiği rahatlığı kendisine gösteremedi, hep içi hüzünlü kaldı, mezuniyette, mehmet'le fotoğraf çektirmemek için, törene bile katılmadı.

    selin: murat'ı seviyordu ama nedense mehmet'in dest-i izdivaç teklifine hayır demedi, hayır seviyosan niye önüne çıkan ilk adamla çıkarsın bilmiyorum ama garip düşünceler içindeydi heral, bu kadın milletinin çözülmez özelliğiydi galiba gibisinden...

    murat: hep makarna yedi, 31 çekerek üniversiteyi bitirdi, her yerde çok kadın yediğini anlattı, hala seln'in facebook'undan yeni sevgililerine, erkek arkadaşlarıyla çekildiği fotoğraflara küfür edip, film indiriyor. 5000 civarında korsan film indirdiği için göz altına alınsa da, sebest bırakıldı, gizli işsiz, gizli aşık.

    sen: bu öyküyü okudun, biliyorum, sevdin açılamadın, açılsan da o başkasınındı, sende başkasının sevdiğiyle takıldın, ya da yalnız hayatını idame ettin ama inan ki bu hayat böyle, biliyosun. en büyük ibne hayattır, durma kıpırda, git o kıza, başaramasan da denemiş olursun, zaten hayat bir deneme değil mi? ben bu yazıyı sana yazım, durma kıpırda, hayat elindekileri alıp götürmeden yetiş onlara!
    9 ...
  13. 1371.
  14. aşk..
    şarap..
    kan..
    ve tango..

    küçük bir dünyayla gelmiştim sana
    kocaman umutlarım vardı yüreğimde
    yaralıydım..
    kanayan benliğime bir ilaçtın sen..
    gittin gittin ey sewgili..
    beni de benden kalanı da baş ucuma koydun gittin..

    neydi neydik ki biz..??
    aşk acıtırdı beni..
    biraz da yorardık birbirimizi
    ama güzeldik yine de sewgili..

    bittik !!!,
    ne kaldı ki avuçlarımızda
    ben de aşk sızıntıları..
    sende garip serzenişler..
    ne kurtarırdı bizi artık
    zaman mı??
    zaman eskitmişti ki
    çoktan hem seni hem beni..
    maskem yüzümde
    acım yüreğimde. gizlidir
    sevgili..
    sen uyurken ben sana uyanırım
    işte bu yüzden
    sırf bu yüzden..
    hayat'a inat
    aşktır nöbetlerim..
    6 ...
  15. 1370.
  16. dün akşam benimle konuşmuş olman çok iyi oldu.
    ama birşeye takıldım...
    sevgim bunalımlarımın üstüne çıkacak kadar yoğun değildi, bana ailemi unutturacak kadar yoğun değil dedin ya; benim öyle bir amacım yoktu. hele ki 6 aylık bir sevgili sana bunu zaten sağlayamaz. ben ileriye yönelik olsun derken bunu kastetmiştim. ben kocan değilim ki senin ailenin karşısında sadece sevgimle yanında durayım. neyse. bitmiş birşeyin üstüne çok gitmemek gerekir. beni üzen şey senin üzülmediğini düşünmemdi. üzülmüşsün. ama ben buna daha çok üzüldüm. keşke üzülmeseydin. bir de canının yanmasını istemiyorum derken buna hiç inanmadığını hissediyorum ama bilmen gerekir ki doğru söylüyorum. canın yansı istemem hiç. ama gerçek olanları da söylemem gerekir. söyledim de. doğum günümde mesaj atana kadar sana cevap vermeme nedenim seni üzmemek içindi. eğer mesajı sakladıysan tekrar oku ne yazdığımı. daha iyi anlarsın. benim hiçbir suçum yok bunu bil bence. çünkü bitmemesi için ben yalvardım. bir de bitmesi mi gerekiyordu illa bunun? bitmese olmaz mıydı? o gün masadan kalktığımda sana istediğin ayrılma fırsatını mı vermiş oldum? bunlar aklımı karıştıran şeyler.
    bunu demek istedim sadece.
    6 ...
  17. 1369.
  18. Belki sen de bunu okursun... Umarım ki okursun, sana Sıpa dediğimi itiraf ettiğim gün bütün korkularımı yendim ben. Şimdi niye korkak olayım? Buyur oku, ve biliyorum ki okursan anlayacaksın sen de ne olduğunu. hala umut var içimde ama onu da kaybedeceğim herhalde... Düzgün biri olacağını hayal edebileceğim yakında sadece.

    Sen benim için sıpaydın, çünkü yaramaz olmadığın tek bir an bile yoktu... insanlar seni severdi, çünkü hepsine nasıl davranılmasını istiyorlarsa öyle davranırdın. Tanıdığın insanların seni sevdiğini bilirdin peki diğerleri ne derdi senin için biliyor musun?

    - düzelme şansı yok, acıyorum ona. hep böyle zavallı olacak.
    + insan 7'sinde neyse 70'inde de odur.
    - bir kıza insan gibi davrandığı günleri görebilecek miyiz bakalım? insan gibi, gerçekten sevebilecek mi bakalım?

    Arakadaşlarım, ağladığımı gördüklerinde şöyle derlerdi; "Seni daha da üzeceğini bilmesem gider ağzını yüzünü dağıtırdım o çocuğun. Kim için ağladığının farkında mısın? O çocuk için... öyle biri için... bu kadar değersiz mi göz yaşların yani?"

    Bana ilk kez ne zaman "seni seviyorum" dedin hatırlamıyorsun belki.. Kör kütük sarhoştun, yılbaşı gecesiydi. Mesajla yazdın bunları. 2 kez. neyse ki o zamanlar sana karşı hiçbir şey hissetmiyordum. şanslıydım ki, "bu hangi açıdan sevdiğine bağlı" yazabilmiştim sana.

    Normal bir tenesüf, C'lerden çıkmışsın, tek kulaklıkla iPod dinliyorsun... Diğer kulaklığı aldım; Love Hurts çalıyor, sen de eşlik ediyorsun. işte nedendir bilmem seni orada sevdim. Şimdilerde o şarkıyı dinleyemiyorum, midem bulanıyor. Yazık oldu güzel şarkıydı. (bkz: Incubus)

    Ve sana verdiğim doğum günü hediyesi! En çok ona üzülüyorum. Kitap fuarı var, Uykusuz mizah dergisinin de imza günü. Mermer üstünde oturarak,imza sırasında 4 saat bekliyorum... Ve bir poster imzalatıyorum üzerinde adın ve iyi ki doğdun yazıyor. Bütün uykusuz çizerlerinin imzasıyla... Ardından hasta oluyorum tabii. Kışın ortasında o mermerler üzerinde 4 saat oturunca, o soğukta öyle bekleyince böyle oluyor... Sonradan öğreniyorum ki onu odanın baş köşesine asmışsın. Çok seviyormuşsun. Güzel posterdi haklısın, asılır tabii... Ne diyeyim? (bkz: Uykusuz)

    Tüm bu sıralarda, durmadan sevgili değiştiriyorsun, hatırladın mı? önce bir kızla, sonra o kızın kankasıyla... sonra ortam karışmasın diye alakasız bir kızla, sonraysa onun bir arkadaşıyla... işte sen böyle biriydin. Böyle insanlara ne deriz halk arasında, biliyorsundur muhakkak.

    Ve diyorsun ki sonunda, "ben onu çok seviyorum, gerçekten çok seviyorum." herkes inanıyor buna. Kız senden ayrılıyor, arkasından ağlıyorsun, kendine gelemiyorsun, durmadan onunla konuşmaya devam ediyorsun... Herkes acımaya başlıyor sana. Ve yine çıkmaya başlıyorsunuz, mutlusunuz. Sonra kız senden tekrar ayrılıyor ve şöyle diyorsun.

    "Elinde oynattı beni. Sevdim de ne oldu? Onu gerçekten sevdim de ne oldu? Benimle oynadı ve bir köşeye attı."

    Nasıl bir duyguymuş bu? Kaç kişiye bunu hissettirdin sen biliyor musun?

    Ardından o seni terkeden kızın kankasıyla da çıkmaya başlıyorsun... A-ah!.. Duman konserine birlikte gidiyorsunuz. Keşke o konsere gitmeseydim diyorum arkadaşlarım senin de geldiğini söylediklerinde.

    Tabi sonrasında gayet memnun oldum, güzel konserdi. Ne yazık ki kaan sarhoş olamamış, tişörtünü çıkaramamıştı. Malum lise festivali... Konser sonu yediğimiz kokoreç de cabası... Güzel gündü, en güzeli de seninle karşılaşmamış olmaktı. (bkz: mutlu insan)

    Bir gün o çok sevdiğin kız için "Ne diyosunuz yha? O mu?" diyorsun küçümseye küçümseye... "O kıza öpüşmeyi bile ben öğrettim. Eskiden hiç bir şeye benzemiyordu." benzeri hatta aynen bu lafları ediyorsun güle güle. Hani çok sevmiştin onu? Senin çok sevmen bu oluyormuş.

    işte bu senden nefret ettiğim an çocuk.

    Gerçekten sevdim dediğin, o kadar arkasından ağladığın bir kız için bunları söyleyebiliyorsan... Ve sanırım şimdi sorsam, o benim hayatımın bi parçası dersin bana. işte o gün seninle konuşmayı dahi bıraktığım gün çocuk.

    Elbette ki sana attığım mesaj toplu bir mesajdı! O da arada kaçmış olsa gerek, çok afedersin bir daha olmaz... Malum hastalık oldu sabah "günaydın" akşam "iyi geceler" diye toplu mesaj atmak.

    Malesef ki, hiç bir insana kin tutamıyorum. (bkz: Lanet olsun) Ancak acıyorum işte. Aynen bu şekilde...

    Bu arada, o kankanla neden yürümedi biliyor musun? Çünkü onunla konuştukça düşündüğüm tek kişi sendin. Bu nedenle ki sanırım onunla ilişkimiz sadece 10 saat filan sürdü. Nasıl devam ettirebilrdim ki bunu? Onunla bütün gün yüzyüzesin, çocukluk arkadaşısınız... Onunla konuşuyorum, bu arada sıpa da yanımda diyor bana. Nasıl bir duygu tahmin bilr edemezsin, demiyorum. Çünkü edersin biliyorum. Bunu ne kadar çok yaşadığının herkes farkında olsa gerek.

    Kısaca ona "Sorun sende değil, bende." dediğimde gerçekten bendeydi. Bir istisna olmak ne güzel!..

    Ne kadar seninle ilgili anılarıma baktığımda kendimden iğrensem de, bir gün düzelirsen bana haber ver. Ben tahmin edemeyeceğin kadar saf bi insanım çünkü.

    Ancak şu sıralar olmasın, kendime bir söz verdim. Bozacak da değilim... 3 yıl hiç bir sevgili olayı yaklaşmasın bana. Mars'a gidiyorum araya sevdiğim insanlar girince. Cık, olmaz. Basit bir yakınlaşmaya bile kapalıyım arkadaş! Hatta sevgiliyi geçtim, derslerde idmanlarda sevdiğim insanlar yanıma yaklaşmasınlar... Feci şımarıyorum; yaptığım iş hiç bir halta benzemiyor. Sonra azarı yiyorum bu beni daha da şımartıyor. N'apalım, ben buyum. Birşeye kendimi verebilmem için gülme düğmesinde "turn off"un basılı olması gerek.
    (bkz: Şımarık Çocuk)

    Yazarın son sözü bu sıpa:

    insanlar bazen söyleyemediklerini yazarlar, Çizdikleriyse ruh hallerinin aynasıdır kimi zaman.
    17 ...
  19. 1368.
  20. Kalbim acıyor, ruhum yaralı sevgili sözlük. Gözyaşlarım aksın gitsin istiyorum ama nedense ağlamayı aşağılık bir his olarak algılıyorum. Acı çeksin istiyorum, ama onun acıları bana acı veriyor. Noluyor bana ey sözlük. Neden duygulandım şimdi böyle? Bana hiç yakışmıyor hiç. Umarsız halime hiç yakışmıyor.
    6 ...
  21. 1367.
  22. Çokmu zor askım,
    yeniden sevmek,
    Bu kadar mı zor sana?
    çok mu zor birtanem,
    yeniden beni sevdiğini söylemen?
    Ama olmuyor anladım.
    Askımız göze geldi inanmadık,
    Ama elimde olsa unutmaz mıydım seni...
    Çok şey mi istedim,
    Canımdan çok sevdim seni,
    Umudum kalmıyor artık, inandım
    Elimde olsa unutmaz mıydım seni...
    Hadi gelde bitsin,
    Acılar tükensin,
    Umutsuz yalvarıyorum.
    Söz verdigim gibi inanmasam bile,
    Sustum aglamıyorum....
    6 ...
  23. 1366.
  24. Yatağıma uzanıyorum
    bu gece gökyüzü daha mı karanlık ne
    yoksa içimin karanlığı, çaresizliği mi yansıyor yüzünme
    ay bile aydınlatmıyor bu akşam penceremi
    oysa, o şefkatli kollarını uzatan bir anne misali
    dökmez miydi ışığını penceremden içeri
    düşünüyorum, düşlüyorum.
    bir sesi hayal ederken buluyordum kendimi.
    bir ses nasıl hayal edilebilir ki?
    ve bir suret canlanıyordu kapayınca gözlerimi
    karanlıklar içinden geçen günlere inat daha net şekilde görünen

    geçmiş ve gelecek yok zihnimde.
    karaltılardan ibaret görüntüler..
    keşke bile denmiyor,
    küçük bir çocuk edasıyla belki " banane" sözleri dökülebiliyor bazen
    mantığı yok. sınırı, ucu ve bucağı olmaksızın..
    boşlukta savrulmak deyimini yaşıyorum..
    sanada yaşatıyorum, sen bundan bir haberken.
    beni aklından bile geçirmezken..
    içerken eğlenirken ve gülerken.. senide karanlığıma çekiyorum.
    bir ses, bir dokunuş..
    senin haberin yok, seni de hapsediyorum.

    sabah olamıyor, gün doğmaya niyetli değil bu gece.
    yorgun düşüyor ruh düşlemekten..
    serin bi rüzgarla irkiliyorum..
    amaçsızca koşturmadan, titreyerek kendine geliyor bedenim.
    sen kavramını kenara koymalı şimdi..
    az sonra doğacak işte güneş,
    ve silinecek tüm hayallerim bir dahaki geceye kadar..
    bitti.
    4 ...
  25. 1365.
  26. 1364.
  27. parantez içlerine sığındın hep. bir de şiir diplerine en çok.
    4 ...
  28. 1363.
  29. 3 yıl oldu kayıp gideli ellerimden bugün 3 yılın ardından gördüm seni hep sormuştum kendime bitmişmiydi diye...
    -bitmemiş

    beni deryalarda kaybeden yare.
    7 ...
  30. 1362.
  31. git.sen.(e)

    içeri girdi. emin adımlarla ve kendinden çok emin bir surat ifadesiyle. içeri girdi. önce sol adımını attı. sonra sağ. dursa bir saniye dursa toprağı yatağın demirlerini yahut yerdeki parkeyi sökecek kadar kalınlaşmıştı sinirden derisi. içeri girdi. bense bir köşeye sızmış yığılmış ve yitmiştim oracıkta. kocaman bir aslan karşısında sinmiş küçücük bir kedi gibiydim. üşüyordum ve korkuyordum. ağlamıyordum.

    içeri girdi. suratında beş karış bir ifade. gören de dünyanın en hayırlı işini yapıyor sanır. görende dünyanın en hayırlı insanı sanır. gören de seni bir şey sanır da diyemeyecegim cinstendi. içeri girdi. köşedeydim. dursam bir lahza dursam yeri göğü inletirdim. o içeri girdi. ben başımı eğdim.

    içeri girdi. suratında pis bir ifade ile gülümsüyordu. sanki az evvel çok arzuladığı bir kadın da igrenç duygularını tatmin etmiş gibiydi. memnuniyetle sırıtıyordu. bense odanın en dibinde en köşesindeydim. kafamı kaldırdım. suratındaki o iğrenç ifadeye tanık olmak istemezdim. iğrenç kaşlarını kaldırmış, dünyanın en değerli tadını hissetmiş, sanki susuzluğunu gidermiş gibi kahkaha attı karşımda. hiç çekinmeden. bir adım bile geriye gitmeden. saatlerce gülecek diye çok korktum. bir adım attım. suratına tükürdüm. sakallarına bulaştı.

    içeri girdi. mutluluktan adım atmıyordu. yanıma gelesiye kadar uçuyordu. kaşları biraz havada, burnunu yukarıya doğru kaldırmıştı. gülümsüyordu. acı çeker gibi bir hali, ve onu gizlemeye çalışarak titreyen vücuduyla kirpiklerini eğip yüzüme baktı. ben köşedeydim. kafamı kaldırıp yüzüne bakmadım. korktum. onun yüzündeki itiraf sahnesine bakmaya korktum. oysa hiç çekinmedi. mutluydu belli. yanıma geldi. kirpiklerini eğdi. kafamı kaldırmadım. kirpiklerini eğdi. gözlerini göz kapaklarımda hissedebiliyordum. bakmadım. kafamı kaldırıp bakmadım. bakamadım. yüzündeki ifade neydi. ne koymalıydım onun yüzüne. şaşırmış gözleri kalmış oysa aklımda. mutluydu biliyorum. gördüğüm sahne sadece krem rengi pantolonu ve siyah ayakkabılarıydı. ama hissedebiliyordum. yüzünü. bana baktığını. o yarım ağız ben kazandım ifadesini. hissedebiliyordum. hayır bakmıyordum. yüzüne bakmıyordum. sağ eliyle omzuma dokundu. kaldırmadım kafamı. sağ eliyle. omzuma. beni iteledi biraz. çok hırpalamıştı. bundan bir zarar olmazdı. alışkındım. hayır degildim. ikilemdeydim.. -gitsene artık! gitsene! biraz daha iteledi beni. sağ eli omzumdaydı. soguk ve nemliydi.ellerinin içi genelde terlemezdi. beni iteledi. kaldırmadım kafamı. sağ eli soguktu. omzumdaydı. gözlerim yerdeydi. onun gözleri bendeydi..

    gitsene artık!
    7 ...
  32. 1361.
  33. veritabanını işgal eden bu entryi dahi hakediyorsan ben de adam değilim..
    niye mi yazdım,
    sana ne lan, sen benim yaptıklarımın hangisini hakettin ki?
    9 ...
  34. 1360.
  35. kafam çok karışık. tüm felsefem değişmeden bi konuşabilsem seninle iyi olacak. ha bide unutmadan sigaram bitti lan. iyice canım sıkkın. bide kafam çok karışık, seninle konuşmam lazım.
    5 ...
  36. 1359.
  37. Sigaramın dumanıyla dağılırken hayallerim sonsuz boşluğa, elimden düşen kadeh misali kırılıyordu kalbim...
    Ben çok seviyordum onu, söylüyordum ama anlatamıyordum belki de.
    Onun yanına gidiyordum kilometreleri aşarak, o olmuyordu orada bir mülayime takılarak.

    Çok kızmak istiyordum ona hatta zaman zaman nefret etmek ama yapamıyordum elimde bir yaprak kağıt içerisinde Oktay Rifat nağmeleri...

    Sonra içimin karanlığını aydınlatsın diye bir mum yakıyordum...yakmamla birlikte hayallerimin ucu yanıyordu, ne yazıktır güzel kokmuyordu...

    Seninle dinlerim diye alıp odama koyduğum gromofon çalarken fonda eski zaman aşklarından, yeni günlerin acılarından çentik atıyordum kalbimin duvarına...

    Sonra yavaşca doğrulup yerimden duşa yöneliyordum, temizleniyordu bedenim "pak" oluyordum, ruhumun matlığı geçmiyordu.

    Arkadaşlar dile getiriyor "her gün otuz defa aynı şeyleri yapmanın normal olmadığını söylüyor ve ekliyor; insanlardan uzaklaştın, ne bu halin?"*

    Evet haklılar günlerdir aynı şarkıları dinliyor, aynı işlerle uğraşıyorum. Yeni alışkınlar edindim, monoton hayata aşk acımı ekledim, çilemi dolduruyorum...

    Aramak geliyor bazen içimden direkt arayamıyorum "özel numara" kalkanının arkasına sığınıyorum meşgule veriliyorum ve bununla mutlu oluyorum "hayatta" diyorum benim için olmasa bile nefes alıyor ya benimle aynı şehirde ya yeter be!

    Ve en sonunda şairlerle kavga ediyorum Orhan Veli diyor "Serde erkeklik var ağlayamam" has siktir be Orhan abi nasıl ağlanmaz...Attila ilhan diyor "Beni sevmiyordun bilirdim" neden be abi neden sevmiyor ha?

    Ben diyorum ki daha doğrusu Arif Nihat diyor ben alıntı yapıyorum şuan:
    "Koku, tad, sıcak... sende her aradığım vardı:
    Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı.
    Peki ya söyle bana kızıl(!) bende aradığın ne yoktu?
    7 ...
  38. 1358.
  39. 1357.
  40. sigaram benim için kendimi yakıyor, sen ise köpekler gibi arkamdan laf ediyorsun..
    sigaramı bırakınca günlerce o yerde kalıyor, sen ise iki saat bırakmaya gelmiyorsun, kaçıp gidiyorsun..
    sigarama zam yapıldı ama senin kadar pahalı değil, en azından kaliteli, içi boş da değil..
    sigaram öldürüyor, sen süründürüyorsun.. ama bana ve çevremdekilere zarar verme işini de sigaramdan daha iyi yapıyorsun hakkını veriyorum..

    sonuç, tabi ki sigaram.. aylar önce buraya yazmıştım. kaçak marlboro light ım bile senden daha samimi diye.. bak, çıkmadı mı lan dediğim? orjinal miymiş o gülümsemeler mına kodumun salağı?
    6 ...
  41. 1356.
  42. aklıma getirmemeye çalışıyorum hergece beraber uyuduğunuzu, hep yanında olduğunu, en mahmur halini, en güzel gülümsemeni en hüzünlü bakışını onun gördüğünü düşünmemeye çalışıyorum. öyle seviyorum öyle seviyorum ki,

    ev sahibi takımı destekliyorum,yinede herşeye rağmen sana mutluluklar diliyorum.
    5 ...
  43. 1355.
  44. ben yazmayı beceremem becerseydim şu yazıyı sana yazmak yerine direkt sana yazardım. odunum evet.
    6 ...
  45. 1354.
  46. "kalbi hacze verdim;oysa borçlu sendin.."
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük