ben bu yazıyı sana yazdım

entry31006 galeri293
    2075.
  1. ben bu yazıyı sana, bana, ona, bize, herkese, birine, herhangi birine, eşşeğin zikine, aman yarabbim neler diyorum ben, yazdım işte kafama göre. yazıyorum da yazdığım kişi okuyor mu sanki? ben klavyede parmak çürütüyorum, her gece yatmadan vazelinlediğim o yumuşacık miniminnacık parmaklarımı yoruyorum da yazdığım kişinin bi tarafında mı sanki yazdıklarım. ha diyelim ki bi tarafında, hadi tesadüf bu ya geldi okudu, nerden bilsin zamanın birinde yollarının çakıştığı çakışmayasıca bir insanın kendisine yazdığını? muhtemelen te allam ya insanlar ne manyak, neler döktürmüşler akılları sıra der güler geçer, ee sonra? eşşeğin ziki... *
    3 ...
  2. 2074.
  3. bu yazıyı sana yazdım ama muhtemelen başkası okuyacak.
    6 ...
  4. 2073.
  5. böyle bir şarkı vardı sanki.
    3 ...
  6. 2072.
  7. Ben bu yazıyı bana nefretle bakan gözlerine rağmen sana yazdım...
    Yazmaktan bıkmayacağım...
    Gözlerine bakmaktan bıkmayacağım...
    Aşkımı söylemekten bıkmayacağım...

    Ben bu yazıyı sana yazıyorum biliyorum hiç bir zaman okumayacaksın bu yazıyı... ne zaman benim yaptığım şeyleri önemsedin ki?... Gülüşüne benim kadar sadık başka bir insan tanıdığun oldu mu hiç?...
    Seni kendinden çok seven bir ben daha bulabildin mi hiç?... bu soruların bütün cevabı benim...
    ilk gördüğüm günden beri sürdürdüğüm bir aşk bu hani okulun ilk gününde yeni bir hayata başlarsın, yeni insanlar, yeni sevgiler, yeni dostluklar sen ise benim o gün hayatıma girmiş bir daha da çıkmayacak nadir insanlardansın...
    Kaç yıl, kaç ay geçti bilmiyorum ama içimdeki o duygu bir türlü senin karşı sevgini kazanamadı...
    Keşkelerle çürüdü ömrüm...
    Yarınlardan hem umutluyum hemde umutsuzum yarın seni yeniden görmek gibi bir şansım olduğu için umutluyum ama yine senin sebebsiz nefretine kurban olacağım için umutsuzum...
    Ellerini tuttuğum gün seninde en mutlu olduğun günün müdür bilmem?
    Belkide öyledir...
    5 ...
  8. 2071.
  9. sevgili x, allah seni top yapsında bütün herkes kurtulsun senden tez zamanda inşallah.
    5 ...
  10. 2070.
  11. 2069.
  12. 2068.
  13. ben bu yazıyı sana yazdım. aslında bu yazıyı yazmaya bile değmiyorsun ama başlık açacak kadar değerin yok. bu yazıyı yazmamın sebebi de söylediğin salakça şeyler o kadar içime oturdu ki buraya yazmazsam çatlardım.

    yaaa kızım bak. daha fazla zorlamana gerek yok adın bir kere orospuya çıkmış inmez. sonra gidip sana orospu muamelesi yapılıyor diye. bütün kızlara erkekler böyle yapıyor. ikinci plana atılıyor gibi salakça cümleler kurup beni dellendirme. erkekler kadınları ikinci plana atmaz da vücudlarıyla ön plana çıkmaya çalışan ikinci sınıf insanlar sadece erkeklerin değil herkesin sinirini bozuyor.

    daha sen ikilemin ne olduğunu bilmeden bana görkem ben 2lemde kaldım diyipte beni sinirlendirme. ilk önce sen adam gibi giyin sonra sokağa çıktığında ben rahatsız ediyorlar deme. eğer rahat giyinmek istiyorsan sokakta laf atanlara katlanıcaksın. eğer laf atmalarını istemiyorsan git düzgün giyin. bi de beni rahatsız etme.
    3 ...
  14. 2067.
  15. içkime sigarama laf ederdin, müslümansın ya.. Kumarı da pek sevmezdin ya.. Işte burda bi anlatım bozukluğu seziyorum yüz ifadende.

    Sana dürüstçe söylüyorum kızım, sen kısa lark tan daha kötü bir hava yarattın bende.. Sen ki falında çıkmadım diye bana trip atan bir hayvansin gözümde sinek ikili kadar değerin yok.. Ben yol param varsa gerekirse eve gitmem kafa çekerim kızım ama senin içtiğin su bile haram..
    5 ...
  16. 2066.
  17. beş duble rakıdan sonra girilmiş bir entry dir. affola...

    belki ömrüm boyunca söyleyemeyeceğim bunları sana, aslında buraya yazmak istediğimden bile emin değilim. son anda sol frame e tıkalyıp bu giriyi iptal edebilirim, etmeyebilirim de. zaten etmesem de sanırım sen bu entry nin varlığını ömrün boyunca bilmeyeceksin. ileride, küçük bi ihtimal de olsa bir araya gelirsek belki gösteririm bu entry i sana. neyse söylemek istediğim şu ki, seni seviyorum. bunu söylemem bile yeter sanırım.

    hayatımı adayacağım mükemmel insana...
    5 ...
  18. 2065.
  19. sen, küçük kız..
    Masumiyetine bakakaldığım, sesini duyduğumda sahadan dan gelen son dakika golü efekti heyecanı yaşadığım küçük kız..
    Evet sen, bu kez öyle olmayacak diye kendimi tahmin bile edemeyecegin kadar inandırdıgım küçük sahtekar..

    Merak ediyorum, sözde başına gelmesinden epey çok korkutuğun o hamleyi soğuk kanlılıkla nasıl becerdin?
    Anlayamıyorum o sözleri söylerken bana üç ay sonra ölecek hasta bu morali bozulmasın psikolojisini mi taşıyordun?
    Inanmak istemiyorum ama, hiç mi benim olmadın??

    Kısa metrajlı tüm tutarsızlıklarını, sahte tebessümlerini, hatalarını, yanlışlarını, içinden cikamadigin -tahminime göre bi süre daha cikamayacagin- zorluklarını yanına al, yalanlarını unutma ama prenses.. Bilirsin, benim hava sahamda samimi olmayan organizmalara yer yok.

    Belki de en iyi oyununu oynadin, inanabiliyo musun.. Gerçekten sevdin sanmıştım.. Sen turneye devam et, ama o koltuğa bir daha oturmam. Emin ol.. Princess of neverland...
    4 ...
  20. 2064.
  21. Ruhunu kaybetmenin ne demek olduğunu bilemezsin sen. Bilemezsin çünkü kimseyi ruhunu kaybedecek kadar çok sevmedin. Ya o ya da ben bir seçim yap artık...
    Gerçekten çok seven insanlar konuşmaya ihtiyaç duymazlar. Tüm duyguları birbirlerinin gözlerine bakarak anlayabilirler. Ve ben senin gözlerinde ihaneti çok açık bir şekilde okuyabiliyorum. Aldatılıyorum farkındayım ama seviyorum da.

    "gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım"

    Gerçekten öyle oluyormuş. Gözlerine bakıyorum. Pişmanlığını, suçluluk duygunu, söyleyemediklerini görüyorum. Sonra bakışlarını kaçırıyorsun. Ve aklın başkasına kayıyor. O'na. Onu düşünüyorsun. Biliyorsun eğer beni bırakırsan yıkılırım, vazgeçerim yaşamaktan. Ya onu bırakırsan. Bunu bende bilmiyorum... Peki, ben seni neden bırakmıyorum ki. Neden bitti artık hadi sen yoluna ben yoluma diyemiyorum? Neden gözlerimin içine bakarak bir başkasına gitmene izin veriyorum?

    Ruhumu kaybediyorum günden güne. Kendimle beraber bu çirkinliğin içine onu da sürüklüyorum. Ayak diretiyor bazen, gelmek istemiyor. Ama ben bu çirkinliğe o kadar kaptırmışım ki kendimi kaybettiklerimin farkında değilim. Gözlerimin önünden akıp gidiyor yıllar ve sen son kozunu elinde tutuyorsun. Oyun sona erdiğinde anlayacaksın belki. Senin koz bildiğin benim ecelim.

    "ya aklın başka yerdeydi ya da yüreğin"

    Vazgeç diyorum kendime olmuyor. Her gün biraz daha dibe yaklaşıyorum. Sımsıkı sarılıyorsun bana. Ve ben içimde onu hissediyorum. Biliyorum ki onu düşünerek bana sarılıyorsun. Öpüyorsun dudağımdan ama aşk yok sadece şehvetle. Basit bir hayat kadını gibi hissediyorum kendimi. Tenime dokunuyorsun. içimden ağlıyorum. "Tenime değil yüreğime dokun" diyorum, duymuyorsun. "O ufacık ve sıcak dokunuşlarını özledi yüreğim, kan ağlıyorum" diyorum. Bakıyorum yanımdasın ama yoksun. Aklın gidiyor başka yerlere. Belki de içinden "yanımda keşke o olsaydı" diyorsun. Kafanı çevirip bakıyorsun gözlerime. Ve acıyorsun bana. Kalan son günlerimi sana adadığım için belki de kızıyorsun. Kalkıp gitmek istiyorsun o anda ama gidersen ben yığılır kalırım oracıkta. Biliyorsun ve gitmiyorsun. Ve ben bütün bunların farkında olduğum halde yine uzanıp sıkı sıkı tutuyorum ellerini. Kafamı göğsüne yaslayıp "seni çok seviyorum" diyorum. Sen de bilmem kaçıncı kez yalan söylüyorsun. "Bende" diyorsun...

    Sevdanın en yasaklısına, en olamazına bel bağlamışım ben. ya sen diyor yüreğim ya da sen.

    ben bu yazıyı en sevdiğime yazdım...
    6 ...
  22. 2063.
  23. hiç bitmesini istemediğim dünler var ve asla yaşamamış olmayı dilediğim... hayatım; kendimi seninle hissettiğim saniyeler ve yalnızlık içinde kıvrandığım asırlarla dolu. ben hep bekledim bazen bir teneffüs zilini, çoğu zamansa gerçekleşme ihtimali milyonda bir güzel yarınları...

    bir gün bu kabustan uyandığımda yanımda annem varmış, perdeler hiç kapanmamış, güneş benim için doğarmış, hiç yalan yokmuş zaten yalan söylemeye gerek de yokmuş ve kapıyı açtığımda uzanan yollar beni denize götürürmüş...

    bir de bakarmışsın ben özgür, ben mutlu, ben tek başıma, ben kimselere benzememişim. bugünler de geçer; yeni bir yalan söyle kendine, inanıyormuş gibi yap ve devam et bensiz yürümeye. bir de bakarmışsın bugün dün olmuş ve geri dönüşü yokmuş...
    4 ...
  24. 2062.
  25. nefes alamıyorum.

    sensizliğin acısı ruhuma öyle bi işledi ki; mutlu olamıyorum, gülemiyorum, hatta biri duyar diye ağlayamıyorum bile. en ince damarlarımdan bile sensizlik akıyor şimdi. kulaklarımdan sesin bir an olsun gitmiyor. sadece sesini duymak yetmiyor. seni göremediğim her gün için kendime ve çaresizliğime bi kez daha lanet ediyorum. zamanında yaptığım bi cesaretsizliğin cezasını çekiyorum şimdi.

    çok pişmanım.

    seni sevdiğim, çok sevdiğim, hep seveceğim için değil. zamanında üniversite tercihlerimi ankara dışında yapamadığım için. işte bu cesaretsizliği yaptığım için. yine "hayatında herhangi bir anı değiştirirsen, bütün hayatını değiştirirsin. o zaman ben olmazdım hayatında." diyeceksin. avutmaya çalışacaksın beni bunlarla. ama bilmiyorsun ki ben seni nerde olsan bulurdum. değil 700 km uzağımda, dünyanın öbür ucunda ya da evrenin herhangi bi köşesinde olsan bulurdum seni.

    bulurdum ve bırakmazdım o zaman. bırakmak zorunda kalmazdım. her geldiğinde gidişinin acısı oturmazdı içime. otobüse bindikten sonra "acaba bu onu son görüşüm mü? ya kaza geçirirse?" diye korkuyla bakmazdım arkandan. ve el sallarken kalbim kor halini almazdı hasretinle.

    yanlış anlama. hasretin bile güzel. biliyorum şu an kendimle çelişiyorum. aslında beni mahveden ne biliyor musun? "aşk"ın içini boşaltıp sırf "benim sevgilim var" diyen öküzlere, gerizekalı kızlara bile gıptayla bakmak zorunda kalmam. yani onlar birlikte, çünkü birbirlerini sevmiyorlar. biz birlikte değiliz çünkü birbirimizi çok seviyoruz gibi oluyo sanki. amaaaaaan ne bileyim. nerde elele bi çift görsem, nerde bi kız görsem beline dolanmış sevgilisiyle kafa göz dalasım, "adalet mi lan bu?" diye değil mahalle dolusu, dünya nüfusu kadar isyan edesim geliyor. sevdiği insanı görebilmenin verdiği o mutluluğun değerini bilmeyen o malları birlikte gördükçe kıskanıyorum.

    o değil de yanarım yanarım da o kadar buluş yapan isveçli bilim adamlarının ışınlanmaya çözüm getirememelerine yanarım. hayır artık öyle bi duruma geldim ki, işletmeci halim ve sıfır fen bilgimle ben yapıcam şu sktriboktan aleti.
    6 ...
  26. 2061.
  27. ben bu yazıyı aslında size yazdım. baya genel olarak çevremde ki kızlara yazdım. bakın tamam biliyorum mart ayı geldi. kafayı takacak bir çocuk arıyorsunuz, ama bu ben olmamalıyım. yaa bırakın beni. uzak durun bi beş dakika. sürekli yazmayın faceden. ben başkalarıyla ilgileniyorum diğer kızlarla sizin gibi erkeklerle kafayı bozmuş kızlarla değil. yaa sen kızsınız arkadaşım siz, ağır başlı olmalısınız kendinizi ağırdan satmalısınız ki alıcınız çok olsun. ama siz ne yapıyorsunuz, facebook'u bana zehir ediyorsunuz. giriyorum bilmem kim bilmem kim sizin bağlantınız beğendi. beğenmeyin kızım beğenmeyin. yetti bee şurama kadar geldi. okulda da rahat yok amını skem sürekli böyle.
    3 ...
  28. 2060.
  29. zaten yaptığım en kolay şey sana olan hislerimi anlatmak. bu yazıyı da sana yazmak bana hiç zor gelmeyecek. bir yaz tatilimi mahveden kol kırığım sonrasında gelen sonbaharda senle tanıştım. bu kadar zor geçen 2 ay sonrası hayatıma senin girmen mucizeler yarattı bende. o kadar canlı, o kadar hareketliydin ki beni motive eden bir şeyler buldum sende. senin zor anlarında sana destek olmak bana asla külfet olmadı. hepsini, her şeyi içimden gelerek yaptım, ağzımdan dökülen her cümle isteyerek, bilerek söylediğim şeylerdi. "gönülden veren çok vermiş sayılmaz." derler, ben sana gönlümden verdim, benden bir şey eksilmedi sevgimi verdikçe. tam tersine daha da çoğalttım sevgimi, her gün bir önceki günden daha çok sevdim seni. en kötü günlerimi senin mutsuz olduğun günlerde yaşadım. sen ağlarken içim eridi, elimde olsa tüm dertlerini ben yüklenirdim o günlerde. tüm dünya bir araya gelse bana karşı dursa ben seni severdim yine. beni üzdüğün, ağlattığın, umursamadığın zamanlarda yüreğim kanamış olsa bile ben seni sevdim. sende değişik bir şeyler vardı, kimseciklerde olamayan bir tek senin sahip olduğun bir bakış, bir gülüş, bir ses, bir ten. sen, hep en zekiydin, en korkusuz ama en pervasız, en umursuz....bazen göklerde uçtum bir çift lafınla bazense derin çukurların en dibine düştüm. bazen yaralarımı sardın, bazense deştin, bazen elimden tuttun çekip aldın bazense ittin. uzun lafın kısası; ben, seni sen olduğun için sevdim ve seni sevmeyi sevdim.
    3 ...
  30. 2059.
  31. ...
    Birazdan ağarır hava.
    Dindiremediğim hüznümde doğuramadığım sabahlarım var.
    Bilmezsin!
    Uykumu karanlıkla kucaklatamadan,
    Nefsimi varlığınla sınayamadan
    Ve algılarımı gelişinle sevindiremeden ağarır hava.
    *
    Elvedalarım vardı benim!
    Ne sandığımdan kucak kucak çıkarabildiğim,
    Ne de acılarımdan sıyrılarak söyleyebildiğim...
    Ama en nihayetinde bildiğim...
    Elvedalarım vardı benim...
    *
    Hani o el değmemiş yanın vardı.
    Binlerce kez öpsem de
    Hala taptaze bana kalan
    Binlerce kez sevsem de
    ilk günkü gibi benim olan...
    Ve inan ki şimdi elimde son kalan,
    Birkaç ufak eşya, hala üstünde kokusuyla duran...
    *
    Rüyalarım vardı benim!
    Gece-gündüz fark etmeden gördüğüm,
    Düş mü yoksa gerçek mi ayırt edemediğim...
    Rüyalarım vardı benim!
    Renklerinde geçmişin kiri kalmayan,
    Geleceğinde yarının sisi olmayan
    Ve bugününde hasretinle yanmayan...
    *
    Katmer katmer sensizliğimde
    Dirhem dirhem biriktim
    Parça parça çürüdüm
    Fersah fersah dirildim
    Ne öldüm, ne güldüm
    Ne "sen" olabildim,
    Ne "ben" kalabildim...
    O kimsesiz, çaresiz, sessiz ve de sensiz
    Bir kedi gibi avuçlarındayım şimdi
    Sen bilmiyorsun ama
    Ben bu yazıyı sana yazdım!

    Uğur Yaman
    04.05.2009
    04:15
    4 ...
  32. 2058.
  33. Mutluluk içiyorum içiyorum içiyorum seni unutmak için
    uyuyorum uyuyorum uyuyorum düşünmemek için
    kahrolası dünya seni sevmenin günahlarını ödüyorum
    kahrolası sen bırak beni dedim ya ;
    bir hayatım yok ve bu senin suçun
    yalnızlığın gecesi ve gündüzü eşit ah tanrım.. bana...
    kalbimdeki bu aşkı öldürmem içni yardım et kutsal tanrım,
    kurtar beni sadece bu dünyanın yollarında yürüdüm ama daha fazla savaşmaya gücüm yok
    seni sevmek acımın çözümü sanardım ama acım büyüdükçe büyüdü unutma, seni terk ediyorum hayatım.
    unutma ben senin için yaratılanım hayatımın şarkısı sana hediye ediyorum ölüm günü gelene dek...

    Yasmin Levy - La Alegria
    4 ...
  34. 2057.
  35. bugün öyle bir gün. yoğun, ve ben serilmiş durumdayım.
    bu soğuk havalardan nefret ediyorum. bir de bomboş bakışlarım var bugün, depresyonda değilim oysa. ama içim kıpır kıpır değil. sanırım bunun adı çok çalışmak.
    5 ...
  36. 2056.
  37. sana şiirler yazdım hürriyeti istiklali sevmeyen adam...iyi oku. bir şeyler anlamazsan sor, sor ki fikrin açılsın, zihnin şenlensin.

    zevk-i hüsran olunmaz imiş, dili zührev içenin,
    kalb-i nefret niyeymiş, hürriyetin istiklalin,
    senin sevgin ki göstermelik yalandır zahir-i görüntüde,
    sevdasız yanasın emi şeriatın gölgesinde...
    (#7490934)
    4 ...
  38. 2055.
  39. her zaman inandığı masallar gibi başlamıştı her şey.

    - peki senin kalbin neden bu kadar büyük?
    + seni daha iyi sevebilmek için…

    yüzüne vuran güneşi hissetti yattığı yerden, gözlerini ovuşturmak istedi ama kolunu kaldıracak hali olmadığını da biliyordu. kuş sesleri geliyordu etraftan ve nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. şaşkındı, en son hatırladığı güzel, mutlu bir günde eğlenme anılarıydı. doğrulmaya çalıştı, vücudunun ne kadar halsiz ve bitkin olduğunu fark etti. ne olmuştu? hatırlamaya çalıştı.
    dikkatini toplamak istediği her an çevresinden gelen sesler yüzünden bir türlü düşüncelerine yoğunlaşamıyor, en son ne gördüğünü bir türlü hatırlayamıyordu. çevresine baktı. daha önce görmediği bir güzellik etrafını sarmıştı. yapraklar sonbahardaki gibi yerlerde, dağınık bir haldeydi fakat ağaçlar sanki hiç yapraklarını dökmemiş gibi canlı, yemyeşildi. bulutların arasından bakan güneş korkak bir şekilde onu selamlıyordu. gökkuşağı vardı gökte, bin bir renkte…
    ayağa kalktı, yavaşça çalıların arkasına doğru yürümeye başladı, heyecanı onu daha da cesaretlendiriyor mantığı ise olması gereken yerde kalması konusunda onu dizginliyordu. çok merak ediyordu onu çağıran sesin ne olduğunu, ilerlemeye devam etti. bir geyik son derece neşeli bir şekilde yemek yemeye çalışıyor sanki sincaplar ile sohbetine devam ediyordu.
    kulağına güzel sesler geliyordu, onu çağırıyorlardı, duyuyordu.
    temiz hava ciğerlerine dolmuştu, uykusu vardı ama kendisine ne olduğunu öğrenmeliydi. neresiydi burası? birileri var mıydı?
    çalıların arkasında boylu boyunca sıralanmış, çeşit çeşit ağaçları gördü ilk önce. ve sesin geldiği yeri; nehri buldu yanında. coşkun akan bir nehir onu çağırmıştı. çevresinde biten çiçeklerin eşsiz rengi ile büyülenmiş, adeta bir masalın en sevdiği bölümünü okuyor gibiydi. ah ne kadar da güzeldi her şey; yalın ve duru. dokunulmamış bir tabiat ve doğanın ona sunduğu huzuru hissetti. yüzünü hafifçe yalayan rüzgarın, ipeksi dokunuşu tüm bedenini sarıyordu. güneş artık daha cesurdu ve kendini gösteriyordu herkese. kavurmuyordu, rüzgarla beraber olmuş şarkılar söylüyordu. gördükleri karşısında sorguladığı her şeyi unuttu. umurunda değildi hiçbir şey ve çok mutluydu. damarlarında gezen kan ve hissettiği sonsuz huzur onu buraya bağlamıştı, asla ayrılmak istemiyordu bu güzelim ormandan. durmalıydı zaman bir şekilde durdurmalıydı.

    sonra bir anda değişmeye başladı tüm güzellikler; bulutlar kararmaya başladı, güneş küsmüştü tüm var oluşlara, çiçekler soldu bir daha açmamak üzere, ne yazık! duyduğu ses bir anda son bulmuştu. rüzgar bir şeye öfkelenmişçesine sert esiyordu. anlam veremedi, öylece bakakaldı. ne yapmıştı o? neden değişiyordu her şey?
    nehir yavaş yavaş siyaha dönüyordu, etrafındaki solmuş çiçekleri de içine alıp bataklık oluyordu nehir hızla. yapraklarını da yok edip çıplak kaldı ağaçlar, yağmur bir ihanetin üzerine ağlıyor gibiydi. ihanet tanrıçası’nın cezası olabilir miydi bu?
    yağmur tüm bedenine işlemişti, gözyaşları ve yağmur birleşerek yüzünden aşağı süzülüyor, anlamlandıramadı bu değişim canını yakıyordu. huzuru hissetmekte zorlandığını fark etti, elleri kalbinin üzerindeydi. ellerine baktı. gördüğü kandı. göğsünde bir boşluk ve süzülen kan…

    anlamıştı.
    aşık olmuştu.
    zaman geçmişti, zaman gelmiş ve onu öldürmüştü.
    o ölmüştü.
    4 ...
  40. 2054.
  41. elimi omzuna atmak isterdim.. korkusuzca, aynıymışsın gibi diğerleriyle.. yapamadım..
    ne sıradansın demek istiyorum sana, ne de çok farklısın.. anlayamazsın, anlatamam da zaten.
    var gibisin o kalp denen acı veren şeyin içinde, ama yok gibisin de. var mısın yok musun bir karar versen; kolaylaşır işim.

    yoksan; yokum de, sıradansın diyeyim de dokunayım omzuna elimle. gülümsemem değişsin, muhabbetim bayağılaşsın seninle...
    varsan; varım de, farklısın gibi, tüylerim diken diken yaklaşayım sana, gözlerimi kaçırayım gözlerinden, parlasın gözlerim gözlerinde.. rastgelmesin gözbebeklerim seninkilere sadece.. uzun uzun baksın içine.
    4 ...
  42. 2053.
  43. incinen ruhundan ayaklarıma serilen fırtınada payı yok kalbinin.
    ellerinde düğümleniyor yalnızlığın soluk sesi,
    hayallerini taşıyamıyor küçücük ellerin.
    yanıyor yüzüm yangın gibi başucunda,
    şarkılarım sana değil,
    sarılan kollarına...
    kuşlar geçiyor ruhundan
    esaretin tadı değiyor tenine
    savrulduğun rüzgardan kopup
    kelimelerinde boğuluyorsun (bil)e bile...

    (son)ra sen;
    giderek
    daha
    çok
    sana
    benziyorsun...
    5 ...
  44. 2052.
  45. her şeyin bittiğini düşündüğüm anlar oldu. olmadı değil.

    kendimi kaybettiğimi sandığım zamanlar oldu. deliliğin uçurumuna yuvarlanmak üzere olduğum geceler oldu. mantığımın beni bırakıp gittiği günler oldu. gitti öylece. "sana yardım edemem." dedi. "bunu kendi başına halletmek zorundasın." dedi. ben ona yalvar yakar oldum, o beni ensemden sürükleyerek kalbimin kör kuyusuna attı beni ve arkasını dönüp gitti. "her zaman bana güvenemezsin. bazı şeylerin nedeni yoktur. bazı şeylerde mantık yoktur. bu durumlardan da kendini kurtarmayı öğrenmelisin." dedi son olarak. bıraktı beni karışık duygularımla. içinden çıkamadığım ikilemlerde boğulmaya terk etti beni.

    haftalarca geri gelmedi. ne çağrılarıma cevap verdi, ne sessiz çığlıklarımı duydu, ne bana bir el uzattı. yoktu işte. beni temelli terk ettiğini düşünmeye başladım. o benim en güvendiğim dayanağımdı. ve beni delirmeye terk etmişti. o kör kuyuda yalnızdım..

    sonra zaman ilerledi. dipsiz sandığım kuyuda yükselmeye başladım. geceler geçtikçe alıştım, kanıksadım o tarifsiz acıyı. o kadar fazlaydı ki hissedemiyordum artık. en sonunda çıkardım kendimi oradan. duygularımı kendi içimde çözümledim. her şeyi arkamda bıraktım. geçmişi ait olduğu yere gömdüm, geçmişe. orada beni bekliyordu. nefret etmiştim ondan, beni en zor anlarımda yalnız bıraktığı için. ama onun yokluğunda eksik yanlarımı güçlendirme, gedikleri kapatma fırsatı bulmuştum. amaç da buydu. tek bildiğim onu çok aradığımdı.

    mantıklı düşünmeye başladım uzun bir aradan sonra. o gün yeniden doğdum. tekrar kendim oldum.
    8 ...
  46. 2051.
  47. bir kenti böylece bırakıp gitmek, içinde bin kaygı binbir soruyla bitmemiş bir şarkı. dudağımda bir yarım ezgi. sığınmak, şarkılara sığınmak bir ömür boyu. gözlerin bir çığlık bir yaralı haykırış , gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük