ben bu yazıyı sana yazdım

entry31010 galeri293
    470.
  1. yazıp yazıp silmek durumunda kaldım. zira yakısmıyor hiçbiri.
    9 ...
  2. 471.
  3. o gece, o bodrum katında gördüğüm de kendisini gözlerimiz kaçmadı boşluktan. baktık inatla birbirimizin içine. içimizi gördük sulanan gözlerimizin ardında. sıktık dişlerimizi. "rest" çektikçe dumanların altında, ikimizde çoktan vazgeçmiştik kazanmaktan.

    kazanmaktan vazgeçtiğimiz için kaybetmeye çalıştık. kaderin cilvesiydi sabaha kadar kazanmamız. ve, hayatın bize yapmış olduğu en boktan şakasıydı. inanamıyorduk bir düşman gibi girmiş olduğumuz bodrum katından kol kola yürüyen iki sevgili olarak çıkmamıza.

    güneş doğmaya yüz tuttuğunda sorduk birbirimize:

    -bana gelmek ister misin?

    cevaplarımız gülüş oldu yankılandı sabahın aydınlığında boş sokaklarda. "sana mı gelme mi istiyorsun?" diye başka bir soru sorduğumuzda karşılıklı, tekrar güldük ve o melun soruyu sorduk son kez:

    -sen kimsin?

    aynalara bakmaktan vazgeçtik. duvarlara bakarak kestik sakallarımı, ve ellerimize değenlerden ibaret oldu yaşam. hissetiklerimiz kadardı dünya. başka da bir şey değil.
    11 ...
  4. 472.
  5. neden alkoliklik seviyesinde içki içiyorum biliyor musun ?

    kalbimdeki tüm güveni, sevgiyi, hevesi, ateşi ve umutları adadığım eski bir sevgilinin hayatımı mahvetmesinden dolayı.

    geceleri gözüme uyku girmiyor sızamazsam.

    saçma şeyler yapıyorum sarhoşken. ama kurtulabilmek için tekrar sevmeyi deniyorum. her sevgi denemesinin sonunda, daha beter alkolik biri olup çıkıyorum.

    ülkeme geri dönüşüm, şu an yaşadıklarım hayatımda o kırılma noktası olan sevgi yüzünden olmuştu.

    tekrar o sevgide hissettiğim ateşle; hatta daha yücesiyle hayatı yenmek istiyorum.

    ama o ateşi yakamayan sen hiç mi suçlu değilsin ?

    belki de bu beklentide olduğum için ben de suçluyum.

    düşlerime, hayallerime, heveslerime inanıp; beni yüceltecek birine ihtiyacım var.

    kıçımı kaldırıp bana spor yaptırtacak, içki içmeyi bıraktıracak, sigara içmeyi bıraktıracak, hayata değin beni bir savaşçı haline getirecek birine ihtiyacım var.

    gözlerimden şimşek, nefesimden fırtına, adımlarımdan deprem yaratmaya çalıştığın gün aşık oldum sana.

    ama o "an"ı yaşatmaya çalışmadın sonrasında.
    9 ...
  6. 473.
  7. ve en cok seni ozledim ben, seninle kucuk aksam yuruyuslerimizi, hafif kizgin ve gergin tavirlarini, az zamana cok seyler sigdirmani, yolumuza cikan cocuklara ogutler vermeni,
    islanan sokaklara bakip, duygulanmani
    yaz aksamlari oturdugumuz parki, o isikli yolu
    seni birkez daha gormek isterdim, hic konusmadan ve kocaman sarilmak isterdim sana ama cok siki sarilmak.
    gozyaslarimi omuzuna birakip gitmek istiyorum simdi, sana kim oldugumu soylemeden , arkama bakmadan , agladigimi sana gostermeden, seni cok ozledim , ama cok ozledim.... (Z.S &MCO)
    8 ...
  8. 474.
  9. televizonda hiçbirşeyin olmayışı, kavurucu öğle sıcağı, annenin yemek kokusu...pencereden bir sinek giriyor odaya, uğraşacak iş çıkıyor. avucuma alıp sallıyorum, afallatıyorum. hayvanın acizliği garip bir haz veriyor. annem perdelerle geliyor, perde asmak dünyanın en zor işi. kafamda uydurduğum perde asma yarışmaları, kollarımın güçleneceğini sanmam, 20 düğme ard arda asıp rekor kırmam. ilginç. o zaman değil. yemek olduğunu müjdeliyor. kollarımda bacaklarımda düşüp açtığım kabuk bağlamış yaralar. o kabukları soymak. annenin yemeğinin değerini bilmemek... babama götürmem için bir tabak hazırlıyor annem. en sevdiğim kısa pantolonumu giyip saçlarımın önünü kaldırıyorum. yolda giderken poşetteki tabağı kaydırıyorum. yemeğin suyu poşete akıyor... terliğimi fırlatıp kızgın asfalta basıyorum çıplak ayaklarımla. sıradan, güzel. bakkalın kokusu, yenmeye hazır cipsler, çikolatalar. babam. ayakkabılarımı giyip topa koşuyorum hemen. üstümdekiler defalarca ıslanıp kurumaya hazır. sıcak beyine işliyor, beyin topa. saatlerce topun peşinde koşturmalar. defalarca ıslanıp kuruyuncaya. sonra büyükler gelir sahaya, reha abi "s.ktirin" der, "başka yerde oynayın". oturup saatlerce izleriz maçlarını. hayalini kurarız onlar gibi olmanın.

    hava sıcak, sıcak beyine beyin hiçliğe işliyor. güneşin bunaltısı, yazmanın verdiği haz, annenin yemek kokusu. ne eski şevkim kalmış ne masumiyetim. reha abi şimdi iş güç peşinde, çoluk çocuk içinde. sokakta top oynayan bağırışmalı çocuklar,

    "s.ktirin" diyorum, "başka yerde oynayın.".
    8 ...
  10. 475.
  11. bu aralar kafam çok karışık. karışık nedir bilirsin, hani böyle herşey birbirine girer ya o işte. benim kafam çok karışık, yerine oturmuyor hiçbirşey. bir de bak hani o aldığım kupa vardıya hani, ne yaptın onu duruyor mu hala? neyse çok da önemli değil zaten. bide sana aldığım hattın mobil öğrenci tarifesinde kalması için ayda 150 kontör yüklemen gerekiyor haberin olsun.

    neyse ne diyordum, heh kafam karışık evet. sen gittikten sonra karıştı benim kafam, benden hoşlanan kızlar bana kur yapmaya başladırlar hemen. ne kadar saçma oysa yakışıklı bile değilim. birde xxx* vardı ya hani arkadaşım dediğim, ben yalan söyledim sana kusura bakma o eski sevgilimdi. evlenen kız evet.

    he unutmadan sen ayrılırken "beni boğuyosun, sıkıldım" dedin ya, olsun canın sağolsun. bir daha başkası seni severse önceden söyle fazla sevmesin seni bunalmayasın. gözünden yaş geldi çünkü benden ayrılırken. gene üzülmeni istemem.

    benden bu kadar şimdilik ben gidiyorum. sen kendine iyi bak çünkü biliyorum bazen kaybediyorsun kendini o antidepresanlar yüzünden. çok hırpalama ruhunu. o ilaçlarıda bırakmaya çalış artık seni öyle görmek istemiyorum.

    hoşçakal. gene görüşürsek eğer beni görmemezlikten gel olur mu? ben dünyam yeniden karışsın istemiyorum da. yanlış anlama senden nefret ettiğimden değil. anlarsın ya işte.. neyse boşver...
    11 ...
  12. 476.
  13. ne kadar zaman geçti üzerinden bilmiyorum ama seni en son yanağından öptüğümde hastalıktan geberiyordum..gene de gülümseyip sen de beni öpmüştün...sonra konuşalım demiştin..günler geçti haftalar geçti iğrenç bir geçiş dönemiydi.ve sonra konuştuk..belki binlerce yalan söyledin belki de sadece iyiliğim içindi söylediğin her kelime...saat 3 tü...hayatım boyunca sadece ona öyle aşık,öyle hayran bakabileceğimi düşündüğüm sen ve yalanların...evet sen ve yalanlarındı o akşam/sabaha karşı üzerimdekinin tonlarca yaşadığım olduğunu hissettiren..basit bir pike yerine.gece saat 3 tü konuşma bitti başkasını sevdiğini söyledin,benim için bittiğini düşündün,muhtemelen ağlıyordun ben ağlıyordum.arkadaşımdın,dostumdun,sevgilimdin...hayatımdaki tüm önemli misyon omzundaydı ve sana yük değil kanattı sözde bunlar..bak bu da yalan!tıpkı sen gibi...tıpkı beni sevdiğin gibi..
    ve..yine ben suçlu oldum...açık kapı bırakmamışmışım...sen bana bir güzel anı bıraktın mı?düşünecek olduğumda aklıma ilk gelen ağlaya ağlaya cuma günü yediğin halt ve ardından'' tartışabileceğim tek şey sana aşık olduğumdur''biçminde söylediğin yalan...gerçekten bitirmiştim...ve üzülmediğim içindi bu kezde sinirin.başkasını seviyordun ya...istemeyen çeker ve giderdi..bu kadar basittin benim için..üzülsem ne olacaktı..yeteri kadar ağlamıştım,senin yüzünden en yakınlarımı kırmıştım,ağlamadığım omuz kalmamıştı.daha ne kadar düşebilirdim senin gibi biri yüzünden?
    seni sevmiştim allahın gerizekalısı.yaptığın her hataya rağmen! kendimle çelişmeme rağmen!seni sevmiştim...
    bu yazıyı neden yazıyorum bilmiyorum..pişmiş aşa su katmak gibi birşey...ya da benim için bitmiş zor bir görevi kutlama yazısı gibi birşey.seni artık sevmiyorum!sevecek gücü kendimde bulamıyorum...

    edit: kezbanın allahı benmişim amk.
    9 ...
  14. 477.
  15. ben bu yazıyı sana yazdım. senden başka eksileyenin taaa ...

    edit:şimdi sen gitmişsin ya. herkes sana benzemiş. *
    10 ...
  16. 478.
  17. kaflardan gelen sularla yıkadın yuzunu
    alplerden esen ruzgar taradı saclarını
    orient in gizemi
    masalsı abartıları,
    garb ın ihtisamı
    ayrıntılı oya islemeleri
    olusturmus benligini,
    seni,
    *****
    5 ...
  18. 479.
  19. işte beni sevmek bu kadar zordur.

    senin de başın döner ve sevmemeyi seçersin.

    bu yüzden güvenemem kolay kolay.

    hep "1 yıl alır güven duymam" derim.

    sen yanımda ağlayınca bana güvenebilirsin,

    ama ben sana sadece yanında ağladığımda güvenirim.
    6 ...
  20. 480.
  21. hassiktir ordan, sen kimsin lan? bir de sana yazı yazacakmışım *
    7 ...
  22. 481.
  23. beni sevdiğini biliyorum bana kızdığını, acı çektiğini.. üzgünüm demeyeceğim çünkü değilim seni sevmediğim için neden üzgün olayım ki? değer verdim saçmaladın, sevgilimin olduğunu öğrendin ağzıma sıçtın..ve şimdi defolup gittin hayatımdan bir elveda bile demeden..sana yakışanı yaptın aferin..
    artık üzülmüyorum haline hatta canının yanması içten içe mutlu bile ediyor beni..........
    7 ...
  24. 482.
  25. o çok sevdiğim kelimeler boğazımda bir yumruk şimdi. anlatacak şeyim çok aslında. belki de şimdiye kadar hep susmaktan biriktiler.

    doğru zaman, doğru insan ve hatta doğru sözcükler yok sanki içimi anlatacak. veya birinden biri eksik...

    utanmasam ağlarım insan içinde. bir de yargılıyorlar beni; aslında doğru dürüst tanımayanlar bile. "sen beni biliyor musun ki?" demek geliyor içimden. sonra tüm denecekler o yumrunun arasında karışıp gidiyor.

    mutsuz değilim aslında, ya da yılgın. sadece sıkan bir şeyler var beni. ama hayata küsüp cephe de almadım. masalların gerçek olmadığını bilsem de her şeyin düzeleceğine inanırım. hem dibe batmak iyidir. aşağıdan kuvvet alır, yine çıkarsın su üstüne. hayır; dibe de batmadım.

    sadece söylemek isterdim içimdeki her şeyi. sevdiğime sevdiğimi, kızdığıma kızdığımı, korkunca korktuğumu; yüksek sesle... bağırmak isterdim "beni tanımadan yargılamaktan vazgeçin." diye.

    taktığım maske sahte değil, sadece biraz daha allı pulu, o kadar.

    mutsuz değilim ben. sadece biraz moralim bozuk; o kadar...
    10 ...
  26. 483.
  27. enselenme sırasında suçu örtbas etmek için kullanılabilen özlü bir cümle.
    8 ...
  28. 484.
  29. ben bu yazıyı sana yazdım,
    okuyacağını ama oylamayacağını bilerek...
    uludağ sözlüğün sadece yazılan bir sözlük olduğunu düşünmemizi sağlayan tüm okur-oylamaz-yazarlara;

    okuyup oylamayanlara sitemim.
    sıkılmadan okuyan fakat oylamaya üşenenlere giderim.
    nerden biliyorsun sadece sen oylanmıyorsun diyeceklere gelir sözüm:
    5 oyla dünün dikkat çekenlerine girmesin benim adım.
    buna artı oy verme sakın,
    şiir gibi oldu yazım.
    ha topladım ha toparlarım
    bundan sonra oy ver be canım.
    yazar oyla beslenir kuzum,
    iştah gelir, heves gelir yazarlara
    sol frame kopar gider uzaklara.
    * * *
    10 ...
  30. 485.
  31. ben bu yazıyı sadece sana yazdım.

    sadece sana yazdım.

    sana yazdım.

    yazdım.

    sadece sana

    yazmıştım.
    8 ...
  32. 486.
  33. ama bu yazıyı sadece ben okumadım.

    herkes okudu.

    herkes.

    cümbür cemaat.

    okuduk.
    11 ...
  34. 487.
  35. kirpiklerine takıldı ilk önce kanatlarım. ben bakışlarında asılı kalmış göçmen bir kuştum ve göç yollarım kirpiklerinin izinden geçiyordu.

    nemli bir yol.

    sen küçükken -tüm sınıf sana hayranken yani- annen bakardı ardından senin, olur da tökezlersin annen omuz verir, sarar seni diye...
    sonra büyüdün bana geldin bir şekilde. ben bakıyordum artık ardından

    gideceğin bütün yollarda bakacaktım ardından.
    sen kanayacaktın kimi zaman, ben de kanayacaktım
    sen hasta olacaktın, ben yataklara düşecektim,
    sen çiçekler açtığında bana da baharler gelecekti...

    kirpiklerinde süren tutsaklığım biter bitmez gülüşünde başladı esaretim. ve müebbet bir mahkum teslimiyetiyle sorgusuz sualsız sendeydi prangalarım.

    sonra havalar soğudu,göç mevsimi ile göç etmek zorundalığı geldi çattı. aslına gitmek istemedim ben. gitmemeliydim de. hatta gitmedim de... mutluydum gözlerinde kaybolmaktan,
    sen koydun beni pencerenin önüne elerinle
    kalp atışımı avucunun içine koymuştum oysa, kalbimi mi koymayacaktım ?

    kanatlarım kirpiklerinde takılı kaldı hala. ben kolu kanadı kırık mecburi göç yollarında sana yürüyorum..bari sen bak ardımdan, kanadım da yok üstelik, tökezlerim !

    ÖZLEMEDiM SENi

    Hiç özlemedim seni
    Özlemek dostluktandır
    dostluğundan öte bulmalıyım seni

    Sıcaklığını bulmalıyım
    dokunuşlarını, kenetlenişi
    Terimizle sulanmalı yeryüzü
    güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca

    Apansız fırtınalar çıkmalı
    sarsılmalıyım

    Özlemek
    yanında olmak isteğidir
    gülüşünü görmek biraz da
    Hiç özlemedim seni

    Saçlarına gül takmam
    bir ırmak gibi akıtırım ovaya
    soluğunla yanar
    dudaklarımın bozkırı

    Akkor halindeki ufuk
    bakır bir tel gibi eriyip gider
    kraterler ortasında kalırım

    Toprak yarılır birden
    su kirlenir

    Ürpertir bu coğrafya
    bu serüven
    ikimizi bir anda
    yaşadığımı duyarım

    Hiç özlemedim seni
    Özlemek dostluktandır
    dostluğundan öte bulmalıyım seni

    bütün yeşil kurbağaların prense dönüşmesi dileğiyle.
    9 ...
  36. 488.
  37. kayıbı oynamak istiyorsun. peki. kabul ama ben saklanırsam oyun bittikten sonra gözlerini açman bile senin ebe olmanı engelleyemez. (bkz: ben bu yazıyı sana yazdım)
    9 ...
  38. 489.
  39. bana yazdığın yazıyı okudum, ziyadesiyle memnun oldum. yazında diyorsun ki, kayıp numarası yapma. seni temin ederim ki böyle bir düşüncem yok. zaten sen bir saklanırsan olacakları da biliyorum. oyundan sonra gözlerimi açsam bile ebe olurum, oniki eylül hortlar, kardeş kavgası alır yürür, ve daha pek çok şey...

    (bkz: ben bana yazdığın yazıyı okudum)
    8 ...
  40. 490.
  41. (


    ).
    bu iki parantez arasında yazılmış olanlar seninle birlikte kayboldu.
    9 ...
  42. 491.
  43. karar verdim musait olduğum ilk fırsatta ben bu yazıyı sana yazdım bölümünü okuyacağım tümünü. şu an sezen aksu dinliyorum ''iki gözüm seneler geçiyor gönül ektiğini biçiyor bir selam lutfet bu ne çok hasret gel barışalım artık'' diyor. anlayacağını ümit ediyorum. üstten bir user sende bir kere bana yaz demiş. * bunları okumayacağını biliyorum. yeşillik olsun diye yazıyorum. saklambaç kabak tadı verdi haberin olsun. gelirken ekmek al. (bkz: ben bu yazıyı kıme yazdım)
    6 ...
  44. 492.
  45. Tanım : sevgiliye yazıldığı zannedilen yazıdır.
    oysaki o gideli neredeyse bir mevsim geçmiş olmalıdır sözcüklerin kağıda dökülebilmesi için.
    kişi kendine yazar böyle sitem dolu aşk kokan, aşk acısı kokan, pişmanlık kokan yazıları.
    başkasına yüklenmekte mantıklı değildir zaten.
    sen istemişsindir aşık olmayı,
    birlikte olmayı,
    bittiğindeyse bitmiştir.
    olay bu kadar basittir aslında
    ancak bu kez de sen istemektesindir aşk acısı çekmeyi.
    bu acıyla yok olup senden yeni bir sen doğurmayı.
    8 ...
  46. 493.
  47. istediklerim bunlar değildi.evet doğru duydun bütün bunları ben istememiştim.ne küçük olmayı ne boğulmayı gözlerinde.anladım şimdi istediklerinin hepsi olmazmış ya insanın, bazen ismedikleride oluveriyormuş birdenbire.

    ne olur bakma gözlerime!

    neden diye soruyorsun ya hani çoğu zaman?bilmiyorum işte itiraf ediyorum, bilmiyorum.

    ne olur bakma yüzüme, bakma! ben kaçıp gideyim senden.

    öyle durma ne olur.

    bir kere olsun alay etme benimle ve anla.

    bu yazıyı sana yazdım.

    ''ilk'' ve -umuyorum ki- ''son'' defa''.

    durma öyle! bakma gözlerime! asla!

    -küçük-''ğ''-üm-''n''

    *
    7 ...
  48. 494.
  49. sadece SEvgiliye değil uzakta olan dostlara da yazılabilecek yazıdır. ki ben bu yazıyı dostuma yazmıştım.

    En istediğim dostuma bir gün bir gazetenin köşe yazarlığını yaparken yazmak isterdim birkaç cümle. Oysa yıllar önce entelektüel kişiliğin bize uzak olduğunu dostça ve pek de iyilikperver bir şekilde yüzüme tükürmüştü. Ama kadere bak ki yıllar sonra gazetelerin o günlük basitliğinden uzak daha önemli bir yere, yıllar boyunca özenle korunacak üniv. Yıllığına bu yazıyı yazmama istedi benden. Olum diyecektim kapıma düştün işte. Ama 7 ay boyunca krdmd de beklettiğim için ve mük.(anladın sen mükü! ) Fransızca sından bütün bildiklerini (koskocaman 2 cümle) bana öğrettiği için, sürekli gülen yüzü ve hayata hayatın hak ettiği derecede ciddiyet gösterdiği için ve en önemlisi o saf (temiz manasında) kalbi için yazdım bu yazıyı.Hesabıma yatırdığı 50 lot petkm için değil yoksa.

    Nerden düştüğümüzü bilmediğim ESk den ayrılırken romantik köşe yazarının gayrı romantik edası ile söz verip dört yıl sonra getirdiğin Mina Urgan ın kitabını düşünerek bir kez daha seni iyi bir şekilde andığımdan emin olabilirsin. Şiirden hiç anlamadığını ama 3. şahsın şiirini enfes (o günden sonra bir daha bakmadım o şiire) yorumlayışını da buradan duyurayım.

    Ağır abiliğin elleri arkada bağlamakla olamayacağını bu durumun olsa olsa seni dedelere benzeteceğini (yaşlandık mı laaa yoksa) öğretemediğime mi, büyük mağazaların da ucuz olabileceğine ön yargılarından kurtulman gerektiğine mi ( Taksimden aldığın takım elbisen de hayırlı olsun kaç paraya aldığını da biliyorum), yoksa bu diğer Elektrik Elektronik mühendisleriyle karşılaştığınızda dersten başka bir şey konuşmadığınıza mı yanayım sen söyle.

    ilk yılında arşınladığın ESK. Sokaklarından sonra 4. sınıfı bitirebilmen olsa olsa Einstein ile aynı günde doğmanın eseridir. Ya da ders çalışman için yalvarmış olmamızdan olmasın. Şok oldum bir an gerçekten de okulu uzatmadan bitirebildiğine. Zeki çocuk.

    Hayat nerede karşılaştırır bizi bir daha bilmem ama kızını iyi yetiştir oğluma alacam. Kadim dostuma.....
    Not: Şimdi herkes sana hak verebilir benden köşe yazarı olmaz. Ama iyi bir dost olur. Hayatın her anı sana mutluluk getirsin temiz ama dağınık insan.
    10 ...
© 2025 uludağ sözlük