sözlüğün formatının içine etmek için açılmış süper bir başlık. mecburen forum tarzı ya da günlük tarzı giriler girilmeye başlanmaktadır. hoş olmamaktadır. bu da benim sana bir yazım olsun admin.
Şimdi sensiz gecelerde
Acı veren bedenimle
işte bir gece daha
Teslim oldum sabaha
Ne kadar daha sensiz
Şimdi burada yapayalnız
Beni kime teslim ettin
istesem çok kısa bulurdum seni
ilk sekiz günü anlatamam
Sağa dön yatamam
Sola dön yatamam
Aklımdan seni atamam
SENi SEViYORUM
Bu kadar konuştuğuma göre
Çok şükür uyku var gözlerimde
istanbulu bulutlar sarıyor
Beni sardığı gibi
istanbul kararıyor,gönlüm gibi
Keşke burda olsaydın
Yani şımarsaydın hatta
11 gündür alargada
Ve 11 gündür hiçbir olta atmadım
Tek bir balığa
Oysa bilirsin severim tutmayı
Tuta tuta tutuldum galiba
Hani herşeyi hisseden
Hani benim yarımdın sen
Yalan söylemek neden
Kızıyorsam sevgimdendir
Hep sevgimden
Şimdi artık git istersen
Sigaram, içkim
Bitkinim bitkin
Kaç gündür oruçtayım
COK YÜKSEKTEYiM
AYAKLARIMI SARKITTIM
BiRiNiN iTMESiNi DiLEYEREK
YA DA ACIMI DiNDiRMEK iÇiN
TUTUP SARLIMANI
BAŞIMI GÖKYÜZÜNE ÇEViRDiM
YILDIZLAR APTALCA BAKTILAR
GÜLDÜLER;GEL DEDiLER
KANATLARIM YOK DEDiM
ÖNEMi YOK DEDiLER
ARTIK BOŞLUKTAYIM
AŞAĞIDA BRANDAM OL
DERDiM YOK
ÜZÜNTÜ KiMiN UMURUNDA
ACI BENi BOZUYOR
SORMASAN HiÇ BiŞEYi
YAŞASAK UMURSAMADAN
BOZUK KAFiYELERiM GiBi
ahh her şeyin sorumlusu o köpek...
yoksa ben sokağın öbür tarafından gitmezdim, o orda durmasa, havlamasa, beni korkutmasa...
sen perşembe sabahı giderken benden, senin gittiğin yoldan, sokağın öbür tarafından gitmezdim yoksa,
pencereden senin gidişine baktığımı anımsamazdım
bana son gelişin, benden son gidişin olduğunu bilmeyerek
abuk bir mutlulukla nasıl baktığımı hatırlamazdım.
ben bugün bir kez daha idrak ettim ki, ben sözlerden çok davranışlara önem veriyorum.
mesela elimi tutuşun, öpüşün aklımda
ama sözlerin
sözlerin yok.
ondan üzülüyorum ya bu kadar.
üzülmek mi bu, bilmiyorum.
baş ağrısı gibi
çok ağır bir ağrı olsa, hiç olmadı iki tane ağrı kesici alır sonra uykuya sığınır; geçsin diye beklersin ya
bu öyle bir ağrı değil
çok inceden bir sızı
ağrı kesici almaya değmeyecek ama
ince ince süründüren bir sızı.
uyutmayan.
bugün denizle konuşurken fark ettim
epi topu birkaç gün hayatımdaki somut varlığın
ama anlatırken fark ediyorum sanki yıllar gibi.
her biri bir yıla bedel günler.
Yani ben öyle hissediyorum.
hayatıma girişinden(çıkışını saymıyorum) bu yana 6 hafta değil de sanki onca zamanlar geçmiş gibi.
Her şeyi abartıyorum ya ondan bu da. Aşık oldum diyince dibine vuruyorum. Birinin elini tutmak çarptırdı ya kalbimi çok fena yeniden; o deniz kabuğunu buldum sanıp inanılmaz anlamlar yüklüyorum.
Ama sen benim için ne kadar özel olduğunu anlayamazsın, anlayamadın da.
Ben arayıp dururken aşkı, bir sürü zamanlar geçmiş ve ben yanılsamalarım arasında bu mu aşk
Yoksa bu mu
Galiba bu da değil
Galiba kalbim bir daha böyle çarpmayacak diye düşünürken
sen çıktın karşıma
benim kalbim yeniden çarptı
ben yeniden sebepsiz yere mutlu oldum
yeniden birisi rüyalarımda gezinmeye başladı
ve benim kalbim yeniden, yeniden, yeniden çarptı ya,
işte tüm yaşananlara rağmen bundan ötürü ayrı bir yerdesin
ve bundan ötürü
içimdeki sızı.
ben bu yazıy sana yazdım:
ne kadar uzaktayız birbirimize,uzansak tutacak
ne kadar iyi anlıyoruz birbirimizi,cesaretimiz olsa vuracak
ne kadar çok konuşuyoruz , kapı gıcırdasa korkacak
ne kadar mutluluk veriyoruz birbimize, eimizden gelse kaçacak
ne kadar seviyoruz birbirimizi, terkedemeyecek kadar..
teşekkür ederim...
uzun zaman sonra ilk defa kendimi iyi hissettirmeyi başardığın için. nasıl yapabildin ben de anlamadım. ama sayende iyi hissediyorum. iyi ki geldin. gülüyorum sayende. mutlu muyum bilemem ama seninle olmak bana yetiyor son günlerde.
teşekkür ederim...
arkadaşlığın, dostluğun, samimiyetin için. beni bana bırakmadığın, hayata dönmeme yardım ettiğin için. beni mutlu kıldığın, yanımda olduğun, paylaştığın için.
teşekkür ederim...
beni canlı hissettirdiğin, beni güzel hissettirdiğin, beni candan öte can hissettirdiğin, beni sen gibi, beni ben gibi hissettirdiğin için.
teşekkür ederim...
beni sarsılırken bırakmadığın, ellerimden tuttuğun, düşerken yakalayıp da düşmeme izin vermediğin, yüreğime dokunduğun, yüreğini açtığın için.
ben bu yazıyı sana yazdım. 1 yıldır beni nasıl tükettiğine, benimle oynadığına tanık oldum. beni benden aldın, bambaşka hale soktun. düzenim vardı sana karışmadan önce. şimdi düzen kelimesinin anlamını unuttum. belki emeklerimin karşılığını maddi olarak ödediğini düşündüğünden olsa gerek beni hiç ciddiye almadın. sen büyük bir kuruluştun, biz senin amelen. belki bizi insan olarak bile görmedin. çalışıyorduk senin için, sen bütün bunları para vererek ödediğini sanıyordun, yanılıyordun. verdiğin ödüllerle gözümü doyurmaya çalıştın farkındayım. herkesten farklısın mesajı vermeye çalıştın. aslında çok yanıldın. gitmekle kalmak arasında gidip geliyorum çoğu zaman. seni yüz üstü bırakmayı öylesine çok istiyorum ki. emeklerime kıyamıyorum, kendime kıyamıyorum. biraz daha sabır belki düzelir diyerek avunuyorum. ben aslında artık seni sevemiyorum. nasıl bir mekanizmaya sahip olduğumu düşünüyorsun ki her istediğini bana yaptırabileceğini iddia ediyorsun? diğerlerinden farklı değilim, bunu hep görmezden geliyorsun. vereceğin ve verdiğin ödüllerle, sahte, yarım yamalak övgülerle tatmin olacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. ama ben artık bittim haberin olsun. bu özel sektörün, kapitalizmin çarkında dönerken dişlileri beni ezdi geçti, tüketti sen hala görmezden geliyorsun.
kaybolan umudumun son müjdecisi;
beceremem seni anlatmayı, sadece denemeye var gücüm. biliyorsun ancak ayakta kalabiliyorum, ancak nefes alabiliyorum. küllerimi yere atıyorum, çöplerim dağ oldu, bulaşıklarım göz korkutucu, tüm eşyalar isyanda, yemek yedim mi bilemiyorum inan balam. ve şu halde yaşamaya çalışırken gelmeni bekliyorum. dileklerim çaresizliğinden öyle emin ki bunu bile içten isteyemiyorum, yoruyor beni. neyse anlatamam dedim işte. bu kadar sadece, bunun tanımı yok. Yaşamış olsan zaten bilirsin bu duyguyu, hatta duygusuzluğu. sevgiden, aşktan değil be monpti. Hayat ağır geliyor işte, hepsi bu...
ben bu yazıyı sana yazdım, okumayacağını bile bile, okusanda sana yazıldığını anlamayacağını bile bile sana yazdım. hani her sabah seni görünce yüzümde bir gülümseme beliriyor ya, hani seni görmek için türlü saçma bahaneler uyduruyorum ya, hani sana biraz daha yakın olabilmek adına çırpınıyorum ya, işte bunları sana söylemediğim ve asla söyleyemeyeceğim için yazıyı sana yazıyorum. hayatımda keşkelerden bıktığım halde, film şeridine bir kare daha keşke eklediğim için sana yazıyorum. eğer bir gün tüm cesaretimi toplarsam, kendimde o gücü bulursam sana tek bir soru soracağım...benimle bu saçma hayatı yaşamaya var mısın? hayır dersen bir daha seni göremeyeceğim, yıllar sonra seni tekrar bulmaya belki facebook sebep olacak...dünyanın en güzel gözlü kızı işte bütün bunları sana söyleyemediğim, söyleyemeyeceğim için yazıyorum ve son olarak diyorumki daha önce nerdeydin? neden karşıma bu kadar geç çıktın...
hayat bana fazla gerçek, fazla soğuk bitanem. hayatın bana bakan yüzünde koca bir yalnızlık, benim yüzüme çarpıp sana geliyor gençlik heveslerinle. karşımda on altı küçük prens ve prenses sevgi akıtıyorlar yüreğime. yetsin diyorum allah'ım, yetsin bana şu çocuk bakışlaar.
olmuyor...
çok değil 3-4 saat sonra yine aynı duvarların içine hapsolacağım. bir duvardan, bir duvara... heyhat reva mı bu duvarların yüreğime açtıkları büyük yara.
yine gireceğim pis kokulu apartmanıma, anahtarı çevirdiğimde açılan kapıyla yüzüme çarpan sigara kokusuna karışmış yalnızlığım. can sıkan bir soğuk; ancak çok dondurucu soğukta dışarıda fazla kaldığımda içeri girdiğim zaman ısıtabilen bir ev. bulaşıkların iç bunaltan görüntüsüyle karşılaşmamak için girişteki mutfak kapısını kapatacağım.
tabak, bardak diplerindeki kalıntıların, çaresizliğimle doğru orantılı artışı bana yalnızlığımın elle tutulur oluşunu gösterdikçe daha çok kalıntı, daha yoğun bezginlik saracak hayatımı. hepsini alıp camdan fırlatmakla geçeceğini bilsem tüm bunların, "deli işte" demelerine aldırmadan yapacağım bunu. ama hayatın daha zor olacağını kabullenerek çıktığım bu yolda, her şey gibi bunun da imkansız bir hayal oluşu çakılı beynime.
bir kere oturunca, kalkmaya gücüm kalmadığını bildiğim için, en temel ihtiyaçlarımı zor gelse de karşılayıp geçeceğim artık gözümü ağrıtan monitörümün karşısına...
al işte sigaram, küllüğüm, bir de onlara kardeş bir demlik çayım. işte sosyal arkadaşlarım da yanımda. eksik bir şey aramama gerek yok, tümüyle eksiltilmiş hayatımda... 17 ince sığdırdım koca bir hayatı, sen de uğradın ara sıra yalnızlığıma. gel desem gelemezsin biliyorum, bu yüzden vazgeçtim tüm hasret kokan sözlerden.
geceler sifa veriyor bedenime hemde recetesiz basladim kullanmaya, farkettimki yalniz geceleri cikiyorsun ortaya su en parlak yildizin yaninda bir anda. gidicegini soylediginde umursamamistim, eger o kadar uzaga gitmeye karar verdigini bilsem hayatta izin vermezdim, yildizlara.
sen birilerine bir şeyler yazıyorsun. ama korkarım yanlış yere yazıyorsun, zira hep ben okuyorum yazdıklarını. acaba bana mı yazdın diye düşünüyorum. dikkatlice bir daha okuyorum. ama heyhat! bana yazılmamış yazdıklarının hiçbiri.
akıl vermek gibi olmasın ama; her kime yazıyorsan, bence artık başka kanallardan ulaşmayı dene ona. buradan olmuyor, hep ben okuyorum.
önce göz görür, sonra gönül. seni ilk anda hem gözüm hem de gönlümle görmüştüm biliyor musun. sana seni seviyorum demek kadar sevmedim hiçbirşeyi. gözlerini izlemek, sesini duymak bu dünyadaki cennetimdi benim. bir gün cehennemim olacağını biliyordum ama..
yazık..
o gün erken geldi. bir şeyler bitti iki gün önce, yani sen öyle dedin bense bir şey diyemedim, sadece dinleyebildim. o an kalbimdeki sızıyı anlatamam ki sana. ilk kez kalbimde böyle bir acı hissettim.
şimdi yazıyorum bir şeyler, sen bunu asla okumayacaksın bunu da gayet iyi biliyorum ama ben yine de yazıyorum içimi dökmeye ihtiyacım var çünkü..
özledim, çok özledim..
sesini, gülüşünü çok özledim..
bazı zamanlar, gözlerini belki bir daha görürüm umuduyla yaşadığımı düşünüyorum... ve bazı geceler sarhoşken sızmama birkaç saniye kala sabahın nasıl olacağını ve seni düşünüyorum, senin hayalini kuruyorum... sabah olmadan ölürsem eğer son hatırladığım sen olasın diye...
Bugün ve yarınlarda;
artık canımı acıtmıyor sensizlik... artık yenebiliyorum sensiz zamanları bedenimde... avucuma aldım artık yokluğunu, sensizliği... bir avuç sensizim sadece... bir avuç yokluğun ellerimde... engelleyebiliyorum artık sana olan özlemlerimi, hasretlerimi... bir avuç özledim seni sadece... bir avuçluk hasretim sana... ellerimin arasında artık zamanında tüm bedenimi kaplayan sensizlik, gidişinin hatırası, son sözün, gözlerin, ellerin, gülüşün hepsi bir avuç artık... ve öldürmek hepsini ellerimde sıkarak, bir anlık sadece...
bir ömür vadedilmiş tüm hatıraların bir avuçta artık... bir avuçta yoketmek hepsini bir saniye artık...
güçlü olmayı seçmek yaptığım sadece, ölümü avucumla itmek...
sana söylenmiş tüm sevda sözleri, sevgi yeminleri, hayaller ve yıkımlar bir avuç artık... bir hayat verilmiş tüm senler bir avuç artık ellerim de...
ellerim hiç bu kadar üşümemişti, hiç böyle ağrımamıştı parmaklarım, hiç kanamamıştı böyle parmak uçlarım, hiç beyaza çalmamıştı üstü ellerimin, hiçbir sevdayı böyle kavramamışlardı... ve hiçbir zaman bu kadar acımasız olmamışlardı yok ederken seni avuçlarımda... artık yoksun, belki de hiç olmadın kim bilir?...
ölümü isteme sebebim olan sensizliği öldürdüm avuçlarımda ve bunun tek suçlusu yine sensizliğe dayanacak gücüm olmaması... ya da güçlü olmak için artık tüm güçsüzlük sebeblerimi öldürmem gerekliliği...
Oysa kafasına sıkacaktım sensizliğin...Tutukluk yapan silahımı namlusunda bir ileri,bir geri, diz çöküyor işte sevdam...Mezartaşıma adımı kanla yazacak bu sensizlik sanki...Allahın belası bir yokoluşun içerisinde herşey yitip giderken, kendinden bir gram bile fedakarlık etmeyen sen...Hep katilim mi olacaksın bilmiyorum ama seni istemiyorum...Yok ol artık...Bıktım senin yüzünden kendimi öldürmekten...Neyi bekliyorum ki kendi ölüşümün gölgesinde...Saçma sapan bir mantık hatasıyım ben...Arıza çözülmüyor...Ne zaman birisini özlesem kendimide özlüyorum...Özlemek yüzünden yitip gittim...Bir büyük şok mu getirecek beni kendime...Seni sevmek beni sevmekten daha kolaydı galiba...Ben o yüzden seni seçtim...Hem seni hemde kendimi yitirdim..Defol git her bir EVREM...Çekenlerin gece çığlıklarını duymayı sen benden daha iyi bilirsin...Bak bu kanayan bileklerde sana selam çakıyor...Gecenin gözleri yanıyor bugün...........