giderken umarım yaşayacakların vazgectiklerine değer demiştim. belli ki değmemiş, gelenler gideni aratmış. keşke sandığın kadar gururlu olsaydın da kürkçü dükkanına dönmeseydin. senin adına üzgünüm ama benden bu kadar.
ah keşke tekrar güvenebilsem sana neler söylemek isterdim açıklmak isterdim.ama kalbim aklım tekrar güvenmeyi sevmeyi reddediyor buna rağmen hep aklımdasın hep düşüncelerimde azalmak bilmiyor bu duygularım.
sen bunu bilmiyorsun ama ne kadar engellemeye çalışsam da istemsiz bir biçimde hep seni düşünüyorum hep aklımdasın nedenini bilmiyorum tekrar seviyormuyum sevebilirmiyim sana güvenebilir miyim onu hiç bilmiyorum.hislerimi anlatmaya kelimeler bulamıyorum.
Gözlerinin içine bakarak derinliklerinde saklı tuttuğun o masum çocuğu görmek istiyorum. Ve sana sımsıkı sarılarak içindeki çocuğun mutlu olmasını ve sevgiyle büyümesine vesile olmak istiyorum ...
Kesinlikle kendine zarar vermeni istemem ama hayatı boyunca Antalya’da yaşamış birinin ilk defa kar görmesine ve karda düşmesine şahit olmak isterdim. Dilerim o ilk düşüşte aklına gelirim ve kendine gülerken bana yazarsın.
beni bilirsin.
ben hep duyguları son deminde yaşayan adamdım.
sevmenin ne olduğunu bu dünyada en iyi bilenlerden, uygulamada en kötü olanlardandım.
bu yüzdendir ki, kendi büyüttüğü o nadide çiçeği solduran adam yine ben oldum.
hayatında hep mutlu ol lan. kötü hatırlanmayacaksın.
ben de gider başkasını daha çok severim ne var.
hem artık,
sevmeyi de öğrendim.
cesur olduğumu da en iyi sen bilirsin.
kafama koyduğumu yaparım.
bekliyorum bakalım.
senden daha çok seveceğimi.
güle güle git.
çocukların falan olsun baya,
olsun ki bunca güzellik boşa gitmesin,
çoğalsın.
hep gül lan.
ama bak gör. benimki senden daha çok gülecek.
ahdım olsun.
Şimdi gidiyorsun
s.tir Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
s.tir Git
Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle
Bir insan bu kadar eksilebilir mi
Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona yalancı yalancı
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin aykün düşüktü çünkü
O adam bendim unuttun mu kesin unutmuşsundur
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu s.inde değil
Seni unutamadı sandın ama unuttu
işin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep deermişim
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
s.tir Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun
Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdeysen nerdesin
Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
s.tir Git
Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin
Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı varsın olmasın
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni s.imde değil
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun s.tir git
vazgeçiyorsun, sonra dönüp vazgeçmekten de vazgeçiyorsun...
on yıl sonra pişman olacaksın bu yaşlarını başkaları için heba ettiğine. sana kimse ''iyi ki yaptın.'' demeyecek. enerjin, gücün, gençliğin, sömürülmüş bir vaziyette bulacaksın kendini.
Yine kendimi bu başlıkta bulmak üzüyor beni. Duygusal olmamaya çalışıyorum bu aralar. Birkaç ay önce konuşmamızda senin evinde cezve olmadığı için kahve içememekten yakınıyordum yanına geleceğim diyişimde cezve almış olman bile yeniden umut beslememe neden oldu. Sanırım bir tek seninle arkadaş kalamıyorum. Bu saatlerde seninle nescafe içip dizimizi izlerdik şimdi en baştan başladım izlemeye. Aklımdan çıkıyorsun derken bir sahne geliyor, yorum yapmak için yanıma döndüğümde seni bulamıyorum. Sanırım en çok o an üzülüyorum ya da sabahlara kadar oturup konuştuğumda uykulu gözlerle beni izleyen birisi olmadığında ya da kahvaltılarımı kendim hazırladığımda, sofrada senin olmayışını fark ettiğimde, erken kalktığımda seni izleyemeyecek oluşumun beynime geç dank ettiğinde, banyoya girdiğimde kavga edecek kimse bulamadığımda.. Bilmiyorum işte kimi zaman özlüyorum, alışkanlıklarımdan kolay vazgeçemiyorum.
teşekkür ederim. sen, sen gibi biri olmasaydın çıkamayacakmışım pembe dünyamdan.
nefret, sevgi, düşünce, nankörlük, umut, belirsizlik, istek, çaresizlik, başlangıç, yenilik, dönüşüm. işte bunlar seni düşündüğümde aklıma gelen kelimeler. bunlar sensin, benim, biziz.
o kadar şey aslında bunlarda gizli. defalarca yazılan silinen şeyler olduğundan konu bu olduğunda cümle toparlamak zorlaşıyormuş.
2019'un son gününden selamlar, seni geride bıraktım hayat çok daha güzel.
görmemiş olman pek mühim değil aslına bakarsan. içimde kalmasın diye yazıyorum, yoksa konunun seninle de pek bir ilgisi yok.
nesneler arasında pek alaka kuramıyorum. ellerim çılgınca saplanan bir bıçağın etkisinden çıkamıyor. ben yine de düşünmüyorum adınla başlayan saatleri. merhabama merhaba bulamadığım için tüm bunlar sevgilim. insanın insana yabancılaşması bana yabancı geliyor. şöyle bir bakarsam eğer bakılacak bir taraf bulamıyorum gitgide ve bazen bakarken yoruluyorum
ne de güzel görmemeye çalışıyorum seni tam da gözümün önündeyken.
Neden bilmiyorum ama bugün bir anlığına varlığını yanımda hissetmek istedim. Sadece minicik bir an. Montumu askıdan indirmeye çabaladığım o kısacık anda bir kere daha aslında seni hiç tanımadan bu kadar net bir şekilde yanımda olmanı istediğimi fark ettim. Bu duyguyu en son 1.5 yıl önce ilk defa gittiğim bir evden çıkıp durağa doğru giden o ıssız yolda yürürken hissetmiştim. Sanırım bu yüzden 15 kişi bana baktıktan sonra bana bir şey sorulduğunun farkına vardım. Malum varlığını hissedebilmeyi istemek her gün başıma gelen bir şey değil.
Şimdi olur da bir şekilde denk gelip okursan; Sana aşık olduğumu sanma. En kötü onedio testleri bile ‘olmaz o iş’ diyorken özellikle. Ama bir şeyi gerçekten merak ediyorum. Üç gün öncesinde varlığından bile haberdar olmadığın beni bu kadar etkilemeyi nasıl başarıyorsun? Bazen her şeyi kurup kurgulayıp o kurguya seni sığdırmaya çalıştığımı düşünüyorum. Ve ben bunu her düşündüğümde sen adeta ‘hayır ben senin kurgun değilim. Gerçekten buyum’ diyorsun. Bunu nasıl yapıyorsun acaba?
2019 benim aksime sana çok iyi gelmişti. Dilerim 2020 daha da iyi olur. Bir de çok güzel bir roman okuyorum. Keşke seni okuduğum romanları anlatabilecek kadar tanısaydım. Sanırım senin hakkında en çok buna üzülüyorum. En çok canımı acıtan şey bu. Yanlış anlama, sıkılır mı korkusu değil duyduğum; sıkılacağını zaten biliyorum ve açıkçası bana dair bir şeyi sevmeyeceğinin korkusu bile biraz lüks gibi geliyor. Hatta sevmeyeceğinden oldukça eminim.
Neyse konu sen olunca zaten açık olan çenem yerden toplanacak duruma geliyor. Sadece birine söylemek istedim. Çünkü eğer söylemezsem içimdeki bir şeylerin mübadele döneminde kırılan, paramparça olup sokaklarda ateşe verilen ahşap oymalı Rum mobilyaları gibi yok olacağını hissettim.
Sen tv izlerken ben gizlice seni inceledim. Ve kendi kendime içimden 'Bu adamı neden bu kadar çok seviyorum ?' Diye söylenip durdum. Dudakların, saçların, gözlerin, nefes alışın ve o tatlı gülümsemen di falan derken sana daldım gittim. Sonra senin beni uyarmanla beraber daldığım yerden uyandım. Neden dalgın olduğumu sordun, öylesine deyip dizlerime yatmanı istedim. Sen başını dizlerime koyup tv izlemeye devam ederken ben saçlarınla oynayarak sana olan sevgime sevgi kattım. işte ben seni böyle sevdim sevgilim ...