bugün

ben bu yazıyı sana yazdım diyebileceğim bir insan bile yok. ne acı lan. yazmaya değer birinin olmaması.
seni anlattım ben sadece tamam...
Sensizde huzurlu olacağım bedeli ne olursa olsun.
bu şekilde olmamalı...
daha oncelerden tanimak ister ya insan bazen. keske der sonra nasip der gecer. ben senin dogdugun gunu hatirlamak isterdim. hatta dogdugunda kiskanmak isterdim seni. yan komsun olmak isterdim. sen dunyaya geldiginde seni gormeye goturmeliydi annem beni. aglayisini, bebek bebek bakisini, guldugunu gormek isterdim. ilk yasina bastiginda yurumeye calistigini, yururken koltugun kenarina tutundugunu gormek isterdim. birkac adimdan sonra yere dusup, kah aglamani kah boncuk boncuk gulmeni gormek isterdim. ilk konusmaya basladiginda soyleyecegin bir kac kelimenin icinde adimin da gecmesini isterdim. duymak isterdim o bebek dilinle adimi. seni kiskanip oyuncaklarini saklamak isterdim. aglayinca kiyamayip geri getirmek ve senin o bakisini gormek isterdim. akan goz yaslarinla, mutlulugunu bebek halinde gormek isterdim. okula basladigin gunu gormek isterdim. beraber siniflarimiza girip teneffusler de yanina gelmek isterdim simitimi, ayranimi bolusmek isterdim. ders aralarinda izin alip lavobaya gidiyorum diye seni gormek isterdim. okul bittiginde seni bekleyip beraber eve donmek isterdim. bazen okuldan kacip, sahile inmek ve eve donerken camurlu sokaklardan gecip ustumuzu basimizi kirletmeyi isterdim. eve gittigimiz de annelerimizin bize kizmasini isterdim. ah bu cocuklar deseydi mesela onlar, annelerimiz ? ders calismak icin bir araya gelmek isterdim. odevlerimizi beraber yapmayi isterdim bir de... aksamlari sizin bize misafirlige gelmenizi ister ve geldiginizde “bak bak nasil sevindi” demesini isterdim annemin. ertesi aksam gidelim onlara gidelim diye aglamaya baslamak isterdim dedigim olanaka kadar... herkes salonda konusurken biz seninle bir kosede resim cizmek isterdim. annelerimizin bize bak ne guzel anlasiyorlar lafini duymak isterdim.hafta sonlari bizi lunaparka beraber goturmelerini, goturmediklerin de beraber aglamak isterdim. kiyameti koparmak isterdim seninle. salincakta beraber sallanmak, kumda kaleler yapmak isterdim. buyudugunu gormek isterdim senin ergenligini, bulu cagini gormek, hali hazirda bulunan duzene karsi cikmak isterdim. isyanci olurduk belki, belki de masum buyurduk sessiz.. beraber tatil planlari kurardik. belki yalan soylerdik, bir yerlere gidebilmek icin... sonra cocukluk askim diyebilmek isterdim sana.. buyudukten sonra degismeyen, birbirimizin her seyini bildigi bir bakisimizin ne anlama geldigi ve bir derdimiz varsa gozlerimizden neye uzuldugumuzu biilmemizi isterdim... ikimizin de hayatimiza birbirimizden baska kimseyi sokmadigimizi, kimseye seni seviyorum kelimesi kullanmamizi isterdim. sen benim cocukluk askim olmaliydin. simdi ki sevdigim, yandigim, esim olmaliydin.. cocuklarimin guzel anasi, evimin gul suyu,evimin bahari olmaliydin. senin dogdugun gunu hatirlayip olene kadar yanimda olmani isterdim.seni cocuklugundan sevip, olene kadar sevmek isterdim. simdi bunlari seninle yasayamadim diye uzulurken, allahima dua ediyorum senin gibi birini karsima cikardigi icin.ve simdi insallah sen benim cocuklugum da seninle yapmak istediklerimi, geri kalan omrumuzde telafisini ederiz diye dua ediyorum allahima.gec geldin hayatima, hic gitme.

(senin saçının, kaşının hatta ve hatta kirpiklerinin
her telinde bir başka mucize yatıyor.
sen kadın, sen hayatıma girdiğinden beri
içimde kuruyup gitmekte olan ağaçlar
şimdi renk renk çiçek açıyor.
ve sen kadın, sen benim hayatımda olduğun sürece
içimde büyüyen ağaçların dalına kuşlar,
çiçeklerin üzerine de bal arıları konmaya devam edecek.)
sakın dönme. Gittiğin yere çok yakışıyorsun.
Neden bu kadar güzelsin?
Neden seni hergörmemde sarhoş oluyorum?
Neden anlamıyorsun beni?
Neden yoruyorsun beni?
Neden...neden...neden...???
hadi bana eyvallah..
Hep bir taraf yazinca insan sıkılıyor kendim yazdim kendim sıkıldım cok sıkıldım senden gerci okuyup okumadigini da bilmiyoruz.
ben bu yaziyi ebeveynlerime yazdim. neden sizin cocugunuz oldum bilmiyorum keske olmasaydim diyorum. son gunlerdeki davranislariniz cok batmaya basladi. sanirim su kapidan elimde bavulla ciktigim gun beni gordugunuz son gun olacak. kiz istemeye gittigimde de ailem öldü derim artik. abimle aramdaki yetistirilmede ucurum var. cok ozel dersanelere gonderilip 3 kez oss ye girmedim. en sonunda yine kazanamayip ozel universiteye kibrisa gonderilmedim. araba alinmadi bana. fransaya da gonderilmedim. sinavlara girmeyip sinifta da kalmadim. aylik 2000bin lira degil 80 lira harcadim. 5 senelik yani 10 donemlik okulu 17 donemde bitirmedim. arabayla sacma kazalar yapmadim sacma cezalar yemedim. haberiniz olmadan kredi kartinizla bi sey alip yuzsuzlugun dibine vurup kargoyu da size odetmedim. ben kotuluk yapmadim iyilik de beklemedim. sadece bana kotuluk yapilmasin istedim. belki de su zamana kadar tek hatam bu sene ders calismamamdi. ama anladim ben. benimle son bi anlasma yapin ve yuzumu bi daha gormeyin madem bu kadar nefret ediyosunuz. 1 sene daha universiteye hazirlanmama izin verin. bu 1 senelik dilimde bana 1 kez olsun ders calis bilgisayari kapat oyun oynama telefonu birak sunu yap bunu yap demeyin. tum yil icin belki ihtiyacim olur diye tek seferligine 150 tl harclik verin. gecen sene yanina gondermediginiz son baharlarini yasayan dedemin yanina 2 haftaligina gonderin. ben artik her seyin farkindayim merak etmeyin. seneyeki lys sinavindan sonra eve 1 kez ugrarim onda da izniniz olursa esyalarimi almak icin. gerekirse de bana fatura cikartirsiniz sunu aldik bunu aldik bizimle 18 yil yasadin yedin ictin dersiniz. hepsini oderim. daha onceleri de dediniz ama hic biri dunku kadar agir degildi. umrumda olmazsin gider sanayide calisirsin dediniz ya ne diyim. belki gider calisirim hic yoktan tonla para harcanip okutulmus abim aylardir evde yatarken para kazanirim. ve bu sayede ozgurlugume kavusurum.
Okudugum romandaki adami seninle ozdeslestiriyorum ama adamdan da romandaki kizdan da nefret ediyorum romanin 294.sayfasini okuyorum su an 294 sayfadir asik olamiyorlar ana karakterlerden nefret etmeme ragmen okuyorsam roman guzel demekki en azindan sıkıci degil.
şurda bir gece bile sana hafif kırgın gitmesine dayanamadığın, kendini affettirmek için her şeyi yaptığın, ya affettiremediysem diye uykundan olduğun insanı sana en çok ihtiyacı olduğu anda yalnız bıraktın. yalandan da olsa kötü sözlerinle onu bile isteye kırdın ya, onu her üzdüğünde bunu hatırlayıp dünyanın en ağır hüznünü sırtlayacaksın. işte bununla lanetlendin. ve evet, ben bu yazıyı kendime yazdım.
süreklilik arz eden işlerden hep sıkıldım bugüne kadar. evet sürekli olarak süreklilik teşkil eden işlerden sıkılıyorum. sıkılmadığım tek sürekliliğim senden bahsetmek sanırım. lafı bir yere getirmek gerekiyorsa o konu senin hakkında oluyor. bir kişiyle bir konu hakkında konuşuyorsam o konuşmadan sıkılmamak için senden bahsetmek zorundayım. birini sevmek güzel ama artık onun zorunluluk haline dönüşmesi gerçekten sıkıntılı. sıkıntılı işleri sevmem. evet sıkıntılı işleri sevmeyen bir adamım ben. benim için her şey kolay olmalı. zor şeyleri de sevmiyorum ben. bir şeyi tanımlamak zor olduğu zaman şey kelimesini kullanıyorum mesela. zorluklarla mücadele etmektense ya yapabildiğim kadarını yaparım ya da vazgeçerim. evet kolay vazgeçen bir adamım ben. senden vazgeçememe sebebimse zorunluluğa dönüşmüş olman. zorunluluklardan hiç hoşlanmam. irademi ortaya koymaktan alıkoyuyor bence zorunluluklar. şuanda seninle ilgili düşüncelerimin hiçbirinde objektif olamadığımı düşünüyorum mesela. bu düşüncelerimde boğuluyorum ankaranın orta yerinde. boğulmak çok yorucu aslında ki ben yorucu işleri de sevmeyen bir adamım. yüzmeyi hiç sevmem mesela çok iyi yüzdüğüm halde. sen şimdi benim için hem süreklilik hem zorunluluk hem de inanılmaz yorucu bir şeye dönüştün ama seni seviyorum işte. evet yine ankaranın orta yerinde seni seviyorum. kendimi ifade etmekte hiç zorlanmayan bir adamım ama mesele senle ilgili olduğu zaman kendimi hep yetersiz hissediyorum. seninle ilgili duygularımı ifade edemediğimi düşündüğüm her an aslında seni sevmeyi bile hak etmediğimi düşünüyorum. mesela seni sevmeyi hak eden insan iyi şiirler yazabilmeli senin için. ama ben öyle bir adam değilim ve öyle olmak için mücadele edecek bir adam da değilim. yapabildiğim kadarını yapıyorum. iyi şiirler yazan adamların şiirlerini okuyorum senin için. vazgeçmiyorum ama hak ettiğin ifadeleri bulabilmek için onlarca kitap okuyorum. birisi aşık aşık bakma yeter artık dediğinde hiç utanmıyorum mesela hatta çok mutlu oluyorum bunu duyunca. demek ki gözümün önünden hiç gitmediğin gerçeğini başkaları da görebiliyor. şuraya yazdıklarımın yarısını sana yazsam her şeyin daha farklı olacağını biliyorum aslında. sana bir mektup yazmaya da başladım ama sonu gelmeyen bir şeye dönüştü bu mektup. sayfalarca yazdım. defalarca okudum yazdığım bütün satırları. yeterli gelmiyor bunca sayfa. tam olarak kendimi ifade edemediğimi düşünüyorum. bu sonsuzluk çok hoşuma gidiyor işin doğrusu. bu kadar sonsuz bir ifade oluşturduğun için bu bünye de teşekkür ediyorum. bu arada teşekkür etmeyi çok seven bir adamım ben.
"günaydın güneş gibisin her tarafa ışık saçıyorsun ışıkyüzlüm"
Bi kaç cümleye bile değmezsin.
Pisman olacaksin.
hayvan gibi şii yapıyosun ya.
yüz göz olduk yar seninle, sözümüzü esirgemez olduk.
bugün seni uzaktanda olsa izlemek isterdim.
kıymetini bilemedik be.
biraz önce oturduğum masadan vurgun yiyerek kalktım. kemiklerimin içlerine kadar dalgalanmalar hissettim, dizlerimin bağı çözüldü. olduğum yere kapaklandım, başımı yere koyup sakinleşmek istedim. gözümü kapadığım her saniye bir başka anı canlandı gözlerimde. nasıl bir hikmettir çözemedim, bilmeden ve istemeden kapaklandığım yerden kendi irademin katkısı olmadan kalktım. ayaklarım balkona, aklım yatağa yönlendirdi. eskiyi hatırladım; rahat rahat ağlayabilmek için dev adımlar ata ata eve varışımı, ta içerimden birinin boğazımı sıkışını.

dev adımlar attım; bir insan için kendi insanlığımdan vazgeçtim. dev adımlar attım; düşüncelerime diş geçirip kendimi hizaya getirdim. dev adımlar attım; yüreğime hükmedenin geçmişten bağımsız olması gerekti, geçmişi silmeyi öğrendim. dev adımlar attım; fren yapmanın işe yaramadığını öğrendim. çarpacaktım sonunda ama gözüm doymadı. daha fazlasını istedim hep, fazlalık iyidir dedim. kendimin önüne başkasını koydum ben. kendi mezarımı kazdım; beton misali doldum içine, bir başkasını sağlama almak için kendimden temel yaptım. dev adımlar attım ben. dev adımlarım beni paramparça etti. öyle bir çarptım ki yerle yeksan oldum.

her seferinde ayaklarım galip geldi benim. her seferinde ayağına gitmeyi öğrendim. ayaklarım hep yerdeydi, bir milim kalkmadılar yerden. hep sağlam bastım ama gövdemi ayaklarımın üstünde tutamadım kimi zaman. gövdemi tuttuysam aklım uçtu gitti. ben asla bir bütün olamadım. ben benden öyle bir koparıldım ki her geçen gün çürüdüm. içimi söküp aldılar benim; kabuklarım kurudu, tel tel döküldüm. hep ayaklarım galip geldi benim; balkona çıktım. rüzgar yavaşça eserken aklıma onu getirdi. onun da rüzgar yüzünden saçları yüzüne değerdi. o saçlarını hep kesmek isterdim; o yüze benden başkasının dokunması ağır gelirdi bana. rüzgara bile nefret besledim ben. rüzgar olmadan o dev adımları atamayan ben rüzgardan nefret ettim.

defalarca isyan ettim, binlerce beddua aldım, onlarca insanı sildim. ben insan sildikçe güçlendim; o beni sildikçe bu dünyadan kazındım. her kelimesine kulak kesildim, sesinin her tonunu ezberledim. her cümlesine alındım, alındıkça kıymet bildim. benden gittiğinde anlamadım kıymetini, benden gittiğinde masalara meze oldum. çok laf işittim, çok öğüt aldım. meze olduğum masalardan mutlu ayrılan olmadı. yediğim vurgunu pay ettim her birine. her biri göğsümün orta yerinde yanan alev topundan bir parça aldı gitti. üç günlük dünyada üzüldüğümüz şeylere bak, ölüm diye bir gerçek var dedi; ölümden öteye köy inşa ettim. o üç günlük dünyayı kendime dar ettim, o köyü ona armağan ettim.

hakkında defalarca yazdım, sayfalarca nefret kustum. ona armağan ettiğim köye başkalarını doldurdu, ben yazdım. kendimle paylaşamadım kimi zaman, kendimden daraldım. gittim ona anlattım, aldığım tepki hiç değişmedi. daha bir hafta olmadı yeni bir yaşantıya başlayalı ama tekrardan doğalı iki ay oldu bile. yedi ay sürdü hamilelik; evrildim, çevrildim, kemirildim. doğduktan sonra derin bir çukura düştüm. fukara gördüm, fukaralaştım. aciz gördüm acizleştim. çukurun dibini bulmam iki ayımı söktü aldı benden. şimdi o dipteyim işte; her gün yirmi dört adım atıyorum. dev adımlar değil bu sefer attıklarım. isteksiz adımlar attım, istemediğim sona iğrene iğrene yaklaştım.

yedi ay boyunca aklıma çizdim, içime işledim. zor oldu onları koparmak. kendin için bir şeyler yapmadıkça neye yarayacaktı bu adımlar? veda ettim bugün. dolu dizgin anlatarak veda ettim. içimden bir katman söküldü bugün. bunu da yaptım; uğurlamaya çekindiğim insana veda ettim.
hayatıma bi kadın girdi.. sadece hayatıma mı girdi yoksa bana da mı girdi hiç anlamadım.. sadece onu yaşamak istedim sadece onu yaşamak.. fazla bir şey değil lan.. zaten ben aşk adamıyım öyle hüsnü kuruntularım da yoktur her erkek gibi.. her şeyi olması gerektiği gibi yaşadık. her şeyi olduğu kadar yaşadık. yaşadık.. iyi ki de yaşadık. gram pişman değilim bu konuda. çünkü yaşanması gerekiyordu..

tecrübe hayattaki yediğin kazıkların bileşkesidir oğlum. kazık yiyeceksin ki olgun olacaksın.. darbe yiyeceksin ki güçleneceksin. sayende çok güçlendim..

sana küfür etmek istemiyorum. ama ettim yalan yok.. bunların hiç birini duymadığın için de önemi yok..

bir bankta oturuyordum. kız kulesini izlerken. güneş gözlerimi alıyordu. gözlerim kısık avucumun içinde sıcak bardağım. diğer avcumun içinde sıcak elin.. göğüs kafesimin içinde de sıcak kalbim..
zaman bize inat hızla akıyordu.. sanki zaman istiyordu bizim ayrılmamızı.. güneş hiç olmadığı kadar çabuk hareket ediyordu.. sanki bizim birlikte olmamız dünyanın dengesini bozmuştu.. dünyanın dengesini bilmem de sen benim dengemin amına koydun.. eserinle gurur duy.

şimdilik gidiyorum. tekrar geleceğim. görüşürüz.
Özledim.
Seni anlattım bu gece. içimdeki mutlu anıları tüketircesine. Gülüşünü anlattım, bakışını anlattım.
Bizi anlattım. Sevgimizi, hasretimizi.
En sonunda dayanamayıp gidişini anlattım. Beni bırakıp gidişini. Kendimi kaybedişimi.

Özledim. Kokunu doya doya içime çekebilmeyi.
Özledim. Kirpiklerinin dizilişini, kıpırdamalarını izlemeyi.
Özledim. Sesinden ismimi zikredişini.
Özledim.
Denizi çok sevdin.şiirler ,şarkılar yazdın o kadar sevdin ki Allah canını denizle aldı.20 yaşındaydın yaşayacak güzel anıların,telafi edeceğin hataların vardı.bugünlerde kıvırcık sarı saçların ,aslında güzel olmayan( ama bir türlü itiraf edemediğimiz) sesinle söylediğin şarkılar kaldı aklımda yalnızca,yüzünü neredeyse unuttum.başıma kız arkadaşlarını bela edecek,beni sinir krizlerine sokacak,her ayın aynı günü aynı miktar borç parayı 'bak bu son 'diyerek isteyecek,'bir şarkı yazdım ilk sen dinle 'diyecek kimsem yok dört yıldır.dedem ve sen dışında çok yakın kaybettiğim insan olmadı benim.ölüm denince aklıma içimdeki soğukluk,pişmanlık ve siz geliyorsunuz o yüzden.babanı araman için ikna edemeyişim,adaya seninle gelmeyişim,o serseri arkadaşlarından koparmak için yeterince çaba harcamayışım geliyor.yokluğuna ,özlemine alıştım.ama her aklıma geldiğinde siyah torba içinde bedenini taşıdıkları an ve hissettiğim boşluk geliyor.babamı aradım ölümü bu kadar yakınımda hissedince hatırlıyorum azarlamıştı beni sonra seni aradı gözlerim yakınımda şikayet etmek için.yoktun...bugün yine aradım babamı aklıma sen gelince .insan sevdiklerinin ölümünü görmeden ölebilse keşke dedim .4yıl olmuş bugün sen gideli.sen gittin ben ne arkadaşlarınla görüşebildim ne de burgazadaya gidebildim.gittikten sonra sen ,arkadaşlıklarımız eskisi gibi olmadı hiç.seni hepimiz özlüyoruz ama benim vicdan azabım özlemlerimdeb fazla. umarım güzel bir yerde huzur içindesindir.dualarımdasın allah takdir gördü aldı seni ahirete,acıyı,sevenlerini bıraktı bu dünyada.mekanın cennet olsun,ailene sabırlar versin.
Sana söyleyecek kelime bulamıyorum benim sana söyleyebileceğim şeyler bir iki damla gözyaşında gizli ve yıllara ve yollara işlenmiş umutlara.

Ve sen benim bir iki damla gözyaşımı ya da sessiz boş bir kağıdı bir mektup niyetine yollayamayacağım kadar yabancısın sevgilim. Aslında ümit de etmiyorum tabi ki aslında seni beklemiyorum da...

Ah şu beni gece gündüz yoran sesin yankılanmasa tüm varlığımda.

O kadar büyüttün ki beni sen gençleştin ben yaşlandım.

Ama bir şey demiştin o olmadı bu kadar bin günün üzerine ben seni hiç unutmadım.

Ben seni unutmadım seni ALLAH da unutmayacak emin ol.

Seninle bir daha hiçbir yerde karşılaşmayacağız emin ol buna.

Ben arz üzerinde beni sevmeyeni tutup da ahiretine isteyecek kadar düşük biri değilim.

Ben seni görmeyeceğim belki ama bil ki senin yakanı allah bırakmayacak.