Telefonumu, televizyonumu, klimamı, arabamı ya da evimi değiştirdiğim zaman kederlenmem. ve hatta sevinirim. Ama çay içtiğim kupam, küllüğüm, yazdığım masam, koltuğum eskimesin, eksilmesin isterim. Çay içtiğim kupamı 12 yıldır kullanıyordum çatlamaya başladığını hissedince kişisel müzeme kaldırdım. Her gün orada bana hüzünle bakarken ben onu vefayla okşuyorum. Küllüğüm düşüp kırılınca çok üzüldüm. Aynısını aradım bulamadım ve bir Kıbrıs gezisinde yenisini bulunca sevindim. Kırılan küllüğün büyük parçalarını yapıştırdım. Demem şu ki her insan için başka başka Eşyanın ruhu var. Masam, bahçemde 1991 yılında daha ben 12 yaşımda iken fırtınada devrilen bir ansöz ağacından 1993 yılında babam tarafından yaptırılmıştı. Liseyi onda bitirdim, üniversiteye onda hazırlandım. Ve babamın evinden ayrılırken sadece o masayı aldım. Kitabımı o masada yazdım. Kızım hala aynı masada çalışıyor. O masaya bizden, benden birşeyler geçtiğine inanıyorum.
Bitanem benim , en kıymetlim , şu hayatta her şeyden ve her kesten önce sen gelirsin , hatırlarımda o ilk gelişini , ilk görüşte aşk budur demiştim , sarı sis farların , abarth egzostsun , sky windowun , ızgaraya gizlenmiş aslan logon , merak etme seni torunlarıma kadar saklayacağım , her ne kadar uzun yolda seni s40 la aldatsamda sen benim gönlümün sahibisin. (bkz: peugeot 205 gti)