ben bu yazıyı ona yazdım. her ayrılığımızda deli gibi içiyorsun, barışınca da içmeyi bırakıyorsun yaa, hah şimdi öküz gibi içebilirsin. hatta komaya girene kadar içmeni istiyorum.
ölmüş. ben.. yanına gelsem mi bilemiyorum. sana kızgınım ama bilmiyorum, yanında mı olmalıyım ? hani sen, ne bileyim. benim için pek bir şey ifade etmiyorsun. sadece, o kadının yeğenisin. ve o kadın benim için değerliydi... ölmüş olabilir, hala değerli. belki gelirim, bilmiyorum, bilemiyorum. ege'ye çok üzülüyorum..
bu arada, biliyorum ki nickimi isteyip entrylerime bakmak isteyeceksin. o zaman bunu gördüğünde kızma bana. gerek yok buna. sadece bir paylaşım, duygu. vesaire...
gözlerimden uçurum bir boşluk, gökyüzüne.
sonra bir iç çekişle bakarsın sabah olur.
arkadaş sen değilmiydin sevmekten bahseden?
uçurumları doldur işte...
arkadaş sen değilmiydin özleyen?
özlemleri biriktir gelecek baharın bütün çiçeklerine.
hey arkadaş sen aşk mı demiştin?
Aşk olsun.. aşk ın nur olsun arkadaş..
bazen kendinizle konuşmalarınızı bile yazarsınız ona yudum yudum içtiğinizi gösterirsiniz yalnızlık ve özlem kadehinden.
elle tutulur birşey var
dün ispanyada olduğunu yazmış bana giderken haber vermedi
ailevi buhranları vardı
ve ben de bazı nedenlerden dolayı çok iyi ilgilenemedim
1 yıl orada kalacak
benden uzak
keşke imkanım olsa ve yanına gidebilsem
bir dizi ağlardım dizinin dibinde ölmüşlüğümün anısına
belki anlardı ve
beni kucaklardı.
ama beni öksüz bıraktı burada
çok yanlış bir yalnızlık bu benimkisi
yazarsınız bazen okunur yazdıklarınız "o" tarafından ya da okunmaz... ama birileri okur bu yalvarışları. aciz olduğunuzu hissedersiniz ona karşı yazdıklarınızdaki çaresizliğinizden.
Hüznünü kucağında taşıyan kadına;
Bereketini umduğun yağmurlar kirli sokakları yıkadı yalnızca. Sığındığın her saçakaltı ıslattı omuzlarını...
Oysa ben olmak istiyorum yattığın yere gölge geren güneş soldurmasın diye düşlerini. Ben olmak istiyorum kaygılarını dindiren...
Ben olmak istiyorum işte, başka da birşey istemiyorum.
Ezeli yarim,
Yataktayken bile düşüncelerim üzerinize üşüşüyor. Kimileyin sevinçle, kimileyin hüzünle. Yazgının dualarımızı şitmesini bekliyorum. Bu hayata göğüs gerebilmem için ya tümüyle sizinle birlikte olmalıyım ya da sizi hiç görmemeliyim. Evet, kollarınıza uçup göğsünüzde gerçek barınağımı bulduğumu söyleyene ve kollarınız arasında ruhumu kutsal ruhlar aleminde savrulmaya bırakana dek yaban ellerde bir avare olma azmindeyim. Heyhat, ne yazık ki bu böyle olmak zorunda. Dinginliğe ereceksiniz, size olan sadakatimden emin olduğunuzda bu dinginliğiniz daha da büyüyecek. Şunu iyice bilmelisiniz ki sizden gayri hiçbir kadın bu yüreğin sahibi olamaz.Asla asla! Ah Tanrım, insan böylesine değerli bir kadınla neden hicranı yaşamak zorunda! Şu anda Viyana'daki yaşamım sefilce. Aşkınız beni fanilerin hem en mutlusu hem de en mutsuzu kıldı.
Bu yaşta, artık hayatımda bir düzene ve dengeye gereksinim duyuyorum.Yaşamakta olduğumuz ilişkide bu iki duygu bir arada olabilir mi? Meleğim, az önce postanın gideceğini duydum. Dolayısıyla bu mektubun eline hemen ulaşabilmesi için burada kesmem gerekiyor. Sakin olun. Beni sevin. Bugün... dün... ne gözyaşartıcı bir özlem size duyduğum... size.. siz...hayatım herşeyim... size en içten dileklerimi sunuyorum. Ah n'olur beni sevmeye devam edin, bu aşığınızın sadık yüreğini kesinlikle yanlış değerlendirmeyin.
Hep sizin
Hep benim
Hep ikimizin.
insan nezaketen cevap verir mesaja o kadar mı değersizim onun için.. ben onun kontörünün olmaması ihtimalini sevdim gibi bir cümleyi de malesef yine onun için kuruyorum.
o çok bozdu. öyle böyle bozmadı, çok bozdu , önünü alamdık fena bozdu. bozdu, bozdu, bozdu artık baktık bozmaz dedik ki daha da. bozdu, çok bozdu fena bozdu... *
yağmur da var/ çok sevdiğim rüzgar da/ bugün pazar/ daha uyanmadı komşular/ damların üzerinde kuşlar/ daha rahatlar/ radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde/ gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru/ yağmur da var/ çok sevdiğim rüzgar da/ daha uyanmadı komşular/ bugün pazar/ ve ben seni çok özledim... *
ben senin ön yargılarınla, mesnetsiz hükümlerinle baş edemem, açıkcası bunu yapmak benim için çocuk oyuncağı olsada etmeyeceğim ama sende benim dürüstlüğüm ve en önemlisi bu hayata karşı bu zamana kadar göstermiş olduğum duruşumla baş edemezsin. her cephesinde kaybedeceğin bir savaş olur bu senin için, aklından bile geçirme derim. hadi beni boşver, tek bir kişiye yazık etme, çünkü o seni çok seviyor... anlarsan beyaz bayrağa gerek yok, sen beyaz bir melek verdin bana, en azından bir teşekkür borçluyum sana o açıdan. sevme hatta saygı bile beklemiyorum artık. "sevgi", hatırlayabiliyor musun bunu bir yerlerden? ben bu hayatta bir şeylere fazlasıyla bulaştım, sana da tavsiye ederim...