ayrıldıktan sonra manita yapıp, beni park köşelerine onu da seyami ustalara götürüp yedirip içirmeler, bunları gözüme gözüme sokmalar ve tüm sosyal ağlarda paylaşmalar... senin amacın nedir ibne? sanki bunlar hiç olmamış gibi, o masa güllerle donatılmamış, gözüme gözüme sokulmamış gibi bir de buluşmaya çağırıp konuşmak istemek mi? izzeti nefsini siktiğimin karaktersizi!
dünyanın en güzel hediyelerinden biri kollarında olmak. o kadar mutluyum, o kadar kendimim ki.. hayatımda hiç bu kadar özel hissetmemiştim kendimi. sanırım hayatta kimseye de böyle teslim olmadım. çünkü sen yaşadığımız her şeyi, senin için harcadığım bütün emeği hakediyorsun.
o ilk gün anlamıştım zaten. 3 eylül 2014. rüzgar tersten esmeye başlamıştı. hakkımda söylenenler yüzünden benden nefret etmiş ama beni görünce karşılaştığın manzaraya şaşırmış halini hayatım boyunca unutamam. o masada baş başa kaldığımızda yaşadığım paniği tanımlayamam. seninle konuşmam gerekiyordu ve benimle konuşmuyordun. ben de ağzımı açamıyordum. böyle durumlarda beni yarı yolda bırakır çünkü beynim. "konuşacak bir şey bulamamak" yazdım twitter'a . sonradan beraber bakıp güldüğümüz.
insanlar samimiyetimizi sorguladı, çeşitli şeyler söylediler. ya kime neydi? bütün sıkıntıları elini tutarak aştım. bütün sıkıntılarda kollarıma sarıldın.
şimdi bugün diyorum ki aşkım, beni tek başıma bırakmak istesen ya da canımı yakacak bir şey yaparsan bir gün çok canım yanar ama sana değer. daha önce değmemiş herkes için yaşanan acılardan çok daha canım yanar, ama söylemeden edemiyorum. acıyı çekeceksem senin için çekmeliyim. seni çok seviyorum.
Bir masal, bir taş ağırlığında olabilir mi? Olurmuş meğer... Birlikte bir masala inanmak istedim ben seninle, sadece bu... Sen beni tek, tek, tek bıraktın. Benim artık taş taşıyacak, taş kaldıracak yada taş atacak halim mi var?
Beni hatırla, ben seni hatırlayacağım, aklında bir tohum kadar yer kaplayayım bari, gün gelip ağaç olması umuduyla yaşarım benliğimin. Belki saçların sarmalar benliğimi, belki ruhun sular göz yaşlarıyla.
Belki yolumuz ayrıldı ama seni seviyorum, seni seveceğim hep.
Tamam.
söyleyemiyorum sana ama özlüyorum seni, ne yapayim? elimde degil.
seviyorum belki de. evet, evet seviyorum. yoksa bu kadar tütmezdin burnumda, görmezdim yüzünü baska suratlarda.
söyleyemiyorum ama ne yapayim. ister gurur de ister korkaklik. attim icime, belki bir gun patlarim he? söylerim sana hislerimi. karsilik versende farketmez vermesende. en azindan ben huzura erdiririm ruhumu.
yaslilar der ya hani; zamane gencleri diye. cok farkli gorurler bizi. evet, cok farkliyiz. ben leyla sen mecnun. tek farkla; kovalayan ben, kacan ise sen.
sevmiyorum ama ne zaman iki sevgili görsem aklıma seninle yürüyemediğimiz sayısız gün gülemediğimiz sayısız an geliyor. belki okursun diye yazıyorum. ne fotoğraflarını sildim ne o videoyu ne de verdiğin atkıyı attım.
cidden sevmiyorum seni. ama bende bildiğin iz bırakmışsın. atamıyorum hiçbir şeyi.
iyi ki mimiklerini ezberlemişim.
iyi ki çocukluğunu anlattırıp küçük seni hayal etmişim.
iyi ki salıncakta seni sallamıșım. Sen beni sallasan sıradan olurduk ama biz sıradan olmayı sevmedik.
iyi ki annemden gizli gizli korkmadan evimin arkasındaki parka seni görmeye gelmişim.
iyi ki sırtını kașıyıp benlerinin yerini ezberlemişim.
iyi ki yanına kısa şortla gelmişim de kızıp hırkanla üstümü kapattığında sahiplenmeni görmüşüm.
iyi ki senle ilk ve tek kez çocuk ismi düşünmüșüm.
iyi ki sevgilin olmuşum.
Keşke hep sevgilim olarak kalsaydın.
Keşke ağlarken sırtını dönmeseydin.
Keşke gitmeseydin.
Mutsuz olmanı hiçbir zaman istemedim, istemem de. Ama sen bana çok yanlış yaptın, siz bana çok yanlış yaptınız. Umarım mutlu olursunuz her şeye rağmen. Ama eminim bir gün sen de bir şeylerin yanlış olduğunu anlayıp pişman olacaksın. Ya da bu sadece içten içe senin mutsuzluğunu istememin dışa vuruş şekli. inan bilmiyorum.
sana bi kaç diceğim var halk içinde ezilenler
13 yaşında ki çocukları bitirdiniz dizilerle
bizi nerden yıkcağını bilmekte AB
ama önünde duvar gibi dikildi kabe..
Senle geçirdiğim günler bitmeyecek sandım.
Aşık oldum sandım bence aşıkta olmuştum zaten be.
Evlenmeyi düşünüyorduk biliyorsun kapıdan döndük diyemeyeceğim ama yaklaşmıştık diyebilirim.
Geçen sene kpss kursunda tanışmıştık seninle. Aşk üçgeni arasında gitgeller yaşadık biliyorsun. Geç kaldık sevgili olmak için. Birbirimize az vakit ayırdık. Haziranın sıcağı ilk defa bu kadar serinletiyordu bütün bedenimi.
Seninle kış ayı yaşıyordum haziran cenderesinde.
Velhasılıkelâm sevgili olduk herşeyde güzel gidiyordu be vicdansız. Sonra uşak üniversitesini kazandın ve formalite icabı benden müsaade isteyerek izmir' de tek başına bıraktın beni.
Yine de devam ediyorduk aşkımıza, saadetimize iyiydi yani be.
Herkeslere kulağımı tıkamıştım en yakınlarıma bile.
" Ooohoohoo sizin ilişki biter hacı. " dediler.
" Gözden Irak gönülde rakı olur. " dediler.
" Uzaktan uzağa olmaz canım kardeşim, bir yere kadar sürer biliyoruzda söylüyoruz yani. " dediler.
Ama dedigim gibi herkeslere tıkadım kulağımı.
Bizimkisi öyle olmayacaktı, inanıyordum çünkü, aşıktım.
Oda bana aşıktı.
Öyle diyordu yani, inanıyordum da gerçekten.
Hep içi dışı güzel olan bir kız nasip etsin Allah' ım bana diyordum. Öyle de oldu zannediyordum.
Ela gözleri, güzel fiziği, hoş ve çekici cazibesiyle kendimi kaptırmıştım ona.
Neyse bu tatlı kız gün geldi, aylardan kara bir ekim ayı gecesinde, " mutlu değilim. " bahanesiyle ayrılmak istedi.
" Başımdan kaynar sular döküldü. " deyimi neymiş o zaman anladım. " Bu 27 ekimde tam bir sene olacak ayrılalı. Koca bir sene be güzelim. Bir mucize olsa da tekrar birlikte olsak diye bekledim. Aslında hepte beklemedim mesaj attım arada ama istemedi. Ee gururumu da fazla ayaklar altına alamazdım. Tamam dedim ve geri çekildim. Ve 5- 6 ay oldu ne sesini duydum ne mesaj attım. Oda öyle. Sadece arada sildigim numarasını rehbere kaydedip whatsapp' tan durumuna fotoğrafına bakıp o anki halet- i ruhiyesini anlamaya çalışıyorum o kadar.
Offff off dön gari be vicdansızın kızı yeter bu ayrılık. Tabi sevgilin var mıdır yok mudur şu anda bilemem ama diliyorum tekrar birlikte oluruz veya bir yerlerde karşılaşırız.