Karşınızdaki tanrıça değil insan olduğuna göre ve sizi reddettiğinde sonsuz azaba mahkum olmayacağınıza göre, açılın ve en samimi şekilde duygularınızdan söz edin gibi tavsiyeler verilebilecek durumdur efenim.
Tavsiyelere uyup açıldım kıza sözlük. Ve sonuç belli : çat diye bir "Hayır". Sonrasında iki günlük bir hüngür hüngür ağlama dönemi geçirdim. Şimdi ise işler yine tıkırında. Gözümü kör eden o kızı bırakıp daha iyilerinin olduğunu fark ettim. Ama imkansızı başarabilir miyim o da ayrı bir konu. Yani demem o ki seviyorsanız açılın. Hayır dese bile çektiğiniz üzüntü yıllarca sürmeyecek .
Bu gece biraz erken geldi efkar. Esmeye kafa tutan bir rüzgar, unutmama kafa tutan bir aşk var kalbimde. Bugün bir kez daha şahit oldum kalpsizliğine, nankörlüğüne, hissizliğine. Bir kez daha anladım emeklerimin, acılarımın olumlu sonuç getirmeyeceğini. Zaten biliyordum tüm telleri kopuk bir gitarın sesini duymaya çalıştığımı. Şu anda biraz boşum. Kalbimin kırıklarından sızıp yitiyor umutlarım, hayallerim... "Biraz " diyorsam da sebebi artık abartılardan korktuğumdan. Seni abartılı sevmemden dolayı başladı çünkü tüm dertlerim. Kısacık ömre upuzun bir derdin girmesi bunun yüzünden. Anlatamıyorum ki kimseye seni, sende bıraktığım gülümsemeleri. En yakın şahitlerimiz bile benden çok uzaklarda artık, bana dönülmüş sırt gördüm yeterince. ilki sendin, sonra mutluluk, sonra ise diğer herkes. Bir annem var, ona da anlatamıyorum zavallı görünen duygularımı, sırf benden çok üzülür diye. Ne eğlenme, ne de huzur duygusu hissediyorum uzun süredir. Cehennemden çıkmış ruhunun eseri bunlar, ne kadar kaçsan da arkanda büyüdüler git gide; üzdüğün insanlar sadece benimle sınırlı kalmadı. Umursamasan da sonu gelemiyor ki çabalarımın, bıkamıyorum ne kadar denesem de. "Belki unuturum" diyorum ama dudaklarım sensizlikten şikayet ediyor işte ansızın, seni haketmeyenlerin öpmesini kıskanıyor. Tek desteğim eski fotoğraflarımızın verdiği bayat mutluluk. Gerçekler ne kadar eriyip gitse de o gülümsemeler donup kalmış karelerde. Şimdilerde ise hayatımda yeni olan tek şey kimsenin okumayacağı yerlere karaladığım üç beş satır, sırf derdimi hafifletmek adına olan. istediğim mutlu olmandı ama bensiz başarabileceğini düşünmemiştim hiç. Hayat acımasızca bozdu planlarımı, sanki bitecek mutluluğuma gülercesine...
Gittin..
Son kez yattığın odana girdim. Bir şey unuttun mu diye Daha önce eşyalarını koyduğun dolaba baktım. Kokun geldi burnuma..
Daha tam 1saat önce ellerini yıkıyordum.. Gece altına etmişsin ve ellerini kirletmişsin dediler.
Tırnak aralarına kadar batırmışsın elini.
O tombik Ellerini yıkarken bana öyle bi baktın ki; içim gitti..
Dün gibi.. Senden Kan aldığımda bana daldığın gibi izledin yine beni..
Bir annenin yavrusuna bakar gibi baktın.. Öyle şefkatli bakışların vardı ki; içim cız etti yine..
Titredim, heyecandan ellerim tiredi..
Ve gözlerin..
Sağ gözüne bepanthen sürerken o muhteşem ve uzun kirpiklerine dokundum.. Çok güzeller.. O kirpiklerin.. Gözlerini açtığında kaşlarına kadar uzanan o uzun, kara kirpiklerin..
Sonra eldivenlere sövdüm..
Eldiven olmadan dokunabilseydim keşke bir kere sana..
Ve dudakların.. insanın baktığında öpmek istediği, ama öpmeye kıyamadığı o dudaklar..
Bembeyaz dişlerin.
Saçlarını taradım, yağlanmışlar ve kepeklenmiş.. Keşke yıkamaya zamanım olsaydı.. Olmadı.. Geldiler aldılar seni.. Giderken bana o bakışını asla unutmicam..
Sen Kapıdan çıkarken bakamadım.
Ne bilim kötü oldum sanki..
Sesini bile bir defa duyamadan gittin..
ilk defa böyle oldum..
Umarım yakın zamanda ayağa kalkabilir, konuşmaya başlarsın tekrar..
Seni Asla unutmicam..
peluş eşeğimi geri ver. bi de çok uzaklara git. içimi en çok rahatlatan da bana çektirdiğin şeyleri daha sonrakilere çektiremeyeceksin. yüzün olmayacak çünkü.