şizofrenik zamanlar.. ama en azından artık iyi anlaşıyoruz, kabullendik birbirimizi.
senin de benim de hayallerimiz var. ama biz yatıyoruz sürekli. boş kaldıkça da birbirimize giriyoruz, saçmalıyoruz. gel beraber bir şeylerle meşgul olalım artık. şu takıntı meselesini iyi yönlendirebilirsek eğer lehimize çevirebiliriz. şimdi bi şeyler çalıyor bizden sürekli.
aslında keşke başımızı alıp birazcık olsun kendi kendimize kalabilseydik. biraz gelecek planı, biraz dinlenme, biraz çeki düzen verilen kararlar derken zaten yine maraton başlayacak. hem de ne maraton! artık büyüdün. büyük gibi davran. gülümsemek parayla değil. saç gitsin. samimiyet herkesin hasret olduğu bir şey. istisnası olsa da samimiyet gösterirsen samimiyet bulacaksın.
müzik listeni yenilemelisin.
sakin sakin kal sen hep. ne olursa olsun insanlığını kaybetme. reklam olmak güzel bir şey değil. sen el altından yaşa, boşver başkaları görmese de olur her ne yapıyorsan kendin için yap. ya da başkalarının ne yaptığından bize ne zaten. biz işimize bakalım, hatta göğe bakalım ^^ *
zaten zor bir sınavın içindesin. tanrı sana yalnız kalmamanın nimetlerini tattırdıktan sonra yalnız bıraktı seni. üstelik bunu sonradan hatırlayıp keşke olmasaydı diyeceğin bir sevgili vs ile de değil seneler sonra belki çocuklarının düğününe gidecek song teyze olmanı sağlayarak yaptı. yarısı bitti bak. umarım yarısıdır yani.
dengesizsin. evet bunu komple sana mal ettim. ama buna rağmen güzel arkadaşların da oldu, olabiliyor yani. demek ki o anlaşamadıkların da bir parça dengesiz ki çarpıştınız. arkadaşlarımı özledim. ama seni de daha çok seviyorum şimdi. sadece sen olduğun için değil. fena kız değilmişsin şimdi. sadece biraz daha az konuşmalısın. önceden olduğu gibi. bırak anlatsınlar. eğer değecek bi insan olduğuna karar verirsek biz de anlatırız.
Değiş ulan artık, bi silkelen kendine gel be. Ulan uzun uzun bir şeyler yazacaktım sonra yine siktir et moduna girdim bak iyi mi. Neyse boşver lan zaten senden bir bok olmaz kendine gelmek gibi bir mevzun yok.
çık kendi yaşadığın küçük dünyandan, kendini kapattığın siyah odandan çık artık.
affet insanları ve görmezden gel artık.
terketmiş gitmişse, tekrar döndüğünde vicdanını rahatlatmak için döndüğünü anladıysan ve onsuz bir hayat yaşayamayacağını bildiğin halde sırf bu sebepten 1 dk görmek için dünyaları verebileceğin yüzünü bile görmek istememişsen ağlaya ağlaya , vazgeç artık daha kaç 2 sene geçecek üzerinden.
birde orkide sevdandan vazgeç, her üzgün olduğunda yeni bir orkide alıp eve gidersen kovulman yakındır.
artık normal hayatına geri dönmen gerek! yavaş yavaş da başladın zaten önce birkaç eski arkadaş ardından beraber eskileri yad etme falan her şeyi rayına sokup normal benliğine geri dönmelisin ve yapacaklarını bir bir uygularsan gerçekten istediğin noktaya varırsın unutma sen istersen her şeyi başarırsın.
Geçmişime bakıyorum da bana zarar veren ve haksızlık edenler yollarına devam etmişler. hem de en iyi şekilde. kimi işinde yükselmiş bi yerlere gelmiş kimisi de bakmış işte yoluna.
Kimse de demedi ki " ben haklısın'a haksızlık ettim gideyim özür dileyim ya da bu sebepten ötürü pişman oldum " dememiş.
Ama ben hep geride kalmışım hiç ilerlememişim.
Allah'ım artık affet beni.
bırak şimdi kendini kandırmayı. 20 yaşındasın ve biraz gerçekçi olmalısın. Bugüne kadar hala güzel konuşabildiğini duymadım. Birkaç sevgilin oldu ve onlar da seni temelde bu sebepten dolayı terk ettiler. çünkü sen pasifsin. Hiçbir zaman aktif bir ruha sahip olamadın. Her denilene tamam dedin. Neden bu kadar iyi niyetlisin sen? Hiç mi kaybedeceğin aklına gelmez senin?
o, sana alenen "bana hükmet" dediği zaman bile bunu başaramıyorsun. Hayattaki en büyük zayıflığın bu senin. Hükmetmeyi başaramıyorsun. Oysa ne diyor Memduh şevket esendal iki kadın hikayesinde;
"koca dediğin bir köle olursa onun ne tadı kalır?"
Evet, kendim. Bir köle olursan senin ne tadın kalır? Sevmek, sevdiğine köle olmak değil midir? Sanırım değilmiş zira insanlar kölelerini ancak hor görüyor ve asla ona sevgiyle bakmıyorlar. Köleyi sadece işlerini yaptıracak bir kişi olarak görüyorlar.
"Sevgi tatmini için kiralık köle"
Sevilme ihtiyacı duyan herkese böyle kiralık kölelik mi yapacaksın sen?
Neden hiçbir zaman masanın üstündeki yumruk senin elin olmadı?
değişmek istemiyor musun?
değişip ne olacağım onu dahi bilmiyorum.
tek bildiğim bu durumdan nefret ettiğim.
hayır hayır, onu bildiğimden bile emin değilim. belki de bu durum yani olayların böyle olması bana acı veriyor ve ben de bu acıdan haz alıyorumdur.
ne diyor manevi babam dosto en sevdiğim kitabında.
"Kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten acı mı daha iyi? Evet, hangisi daha iyi?"
tabi ki de insanı yücelten bir acı.
bırakın, ben bu acımla yaşayayım.
bırakın, değiştirmeyin beni.
sizin olsun kolay elde edilmiş mutluluğunuz, bu acım benle kalsın.
Şu tembelliği bıraksan seni tutan olmayacak da, afedersin götünü kaldırmak zor geliyor. Geçen bi 10 sn tembellikten kurtuldun da neler yaptın farkında mısın? Bunu hayatına yaysan ohooo.
Bak insanlar sana saygı gösteriyor, çevrende seviliyorsun. Bunu bir merhaba ile yapabiliyorsun. Dahasını yapsan neler olacak sen biliyorsun.
Hadi kalk da bir tomar biyolojik bilgiyle uğraşmadığın bu yaz ayında şu işi hallet.
kendin misin? kendinde misin? bak ne kadar zaman geçti, yirmi beşini geçtin de köşeyi dönüyorsun hacı baba. saçların dökülmeye başladı, takmıyor gibi göründüğün her dert ayrı ayrı kırbaçladı. sırtlanmışsın bir yük, "taşırım ben yeaa." diyorsun "hallederik." diyorsun. ekledikçe ekliyorsun anasını karalayayım. dost acısı mı dersin, aşk yarası mı dersin, anacığını düşünmek mi dersin, camda üşüyen kuş mu... ulan sen önce aynaya bak, kendine acı düdük! cebinde fiyakalısından bir restorana gitsen çıkabilecek bir para yok, işin yok, gücün yok. kendini sözde bu yaz o mühim kitabını yazmaya adayacaktın, oturmuş hannibal izliyorsun. hannibal'ı görürsün bu gidişle. eski dostlarının çoğu dağılmış ayrı ayrı köşelerde, hayat kurmuşlar. sen hala asil duyguların insanı, sanatkar adam falan diye takıl. kalk bi elini yüzünü yıka kendine gel mk çok konuştun.