ben bu yazıyı kendime yazdım

entry9236 galeri60
    8872.
  1. Hayatım, iyice Hababam Sınıfı müziği gibi oldu nerede hızlanıp nerede yavaşlayacağını ben bile kestiremiyorum.
    13 ...
  2. 8873.
  3. Bugün kendimi çok güzel hissediyorum. Aynalarla sohbet edebilirsin. Biraz kendini beğen. Buna hakkın var. Ama abartma. Güzellik geçici.
    3 ...
  4. 8874.
  5. asla vazgeçme;

    ruhun şarkı söylerse, hayat seni mutlaka dansa kaldırır.
    16 ...
  6. 8875.
  7. 8876.
  8. hiç uslanmıyorum yaşım onyedi gibi. onurumla rezil olmuştum. onurumla rezil olayım. arada bir rüyamda görür hayatıma devam ederim.

    zırlama ebru. kalk yat uyu.
    2 ...
  9. 8877.
  10. artık kararsızlık huyumdan vazgeçmeliyim. biraz gerçekçi düşünmeliyim ama bunu yaparken de vicdanımı kendime küstürmemeliyim.
    1 ...
  11. 8878.
  12. Yaşlanıyorsun valeria, ruhun yaşlanıyor.
    2 ...
  13. 8879.
  14. Senin her zaman düşüneceğin şey askerliğindir. Harp okulu hayallerini elinden alabilirler ama askerliğini alamazlar.
    Unutma; " Askerlik rütbe, elbise değil, ruhtur. "
    5 ...
  15. 8880.
  16. Hedonik adaptasyon yaşıyorsun. Çarkta dönen bir hamster gibisin, hayatını değiştirmek için müthiş çaba harcıyosun ancak hep aynı yerdesin. ne olduğunu kabullenip istediklerini bunun üzerine inşaa etmelisin aksi taktirde bu çarkta kaybolup gideceksin.
    2 ...
  17. 8881.
  18. senli benli konuşmayı sevmem. kendinize iyi bakın. okuyan kişi, sen de kendine iyi bak.. nevet.
    2 ...
  19. 8882.
  20. Tek suçun onu merak etmekti. Cevabınıda seni ağlatarak aldın. Bi insan çok severken değer verirken bu hale nasıl gelir? Herşey güvenimi sağlayana kadar mıydı? Neden böyle oldu? Herkes bizi gösterip nasılda büyük bir aşk diyordu. Bu zamana kadar tüm engelleri imkansızlıkları birlikte aştık ne zorluklara göğüs gerdik. O aşk küçüldü mü ömrü mü bitti? Herşey buraya kadar mı yoksa? Kafamda birsürü soru ve kaçan uykular. .
    2 ...
  21. 8883.
  22. Açık sözlü olduğun için ve farklı düşünen, sorgulayan bir kafan olduğu için bazen dışlanıyorsun veya anlaşılmıyorsun. Yine de böyle devam edeceksin. insanlar, bu sorgulamayan, beynini kullanmayan varlıklar sana uyacak, sen onlara değil. Sürüye girmektense kurda yem olacaksın gerekirse.
    3 ...
  23. 8884.
  24. Kafasını kaldırdığında, karşı kaldırımda oturan kırmızı yanaklı, sarı saçlı, yumuk gözlü bir kız gördü aberystwyth. Dizlerini kendisine çekmiş, ufak ayaklarının uçlarını birbirine yakınlaştırmış şirin, ama donuk bir kız… Bir süre izledi onu uykulu gözleriyle, uykulu hayatıyla… Kız hiç hareket etmiyordu.

    Elini uzattı yanına giderek, kızın elini tuttu, belki de kalbini… Kafasını “yalnızlığından” kaldırdı kız, aberystwyth e baktı. Gülümsedi kırmızı yanaklarıyla. aberystwyth utandı, elleriyle gözlerini kapattı gülümseyerek. Kızın yanına oturdu elini bırakmadan. Hissettiği şeyin ne olduğunu bilmiyordu. Sadece çok mutluydu, sadece buna devam etmek istiyordu. Saatlerce kızla konuştu, ufak ellerini onun yanaklarını koyarak, sessizce.

    aberystwyth kalbini kızın avuçlarının içine bıraktı, ne olacağını umursamadan. Veya umursamak istemeden… Kız yeniden gülümsedi, kalbi cebine koydu. Kalbini ona vermekten çekinmemişti aberystwyth, çünkü kızın yumuk gözleri, kırmızı yanakları ve gülümsemesi, her şeyini vermesi için yeterliydi. Başka neden aramadı, arasa da bulamayacaktı.

    Kız ayağa kalktı ve yolun diğer tarafındaki parka gitmek istediğini söyledi aberystwyth e. Kızın kendisinden bir şey istemesi, bir şeyler paylaşmak istemesi onu mutlu etmişti. Kafasını sallayıp “Tamam” dedi kısık bir sesle. Kız, aberystwyth i ellerinden tutarak ayağa kaldırdı, parka gittiler.

    Karanlık, puslu ve sessizdi park. Sadece ağır ağır sallanan iki salıncağın tiz sesi duyuluyordu. Ve salıncaklardan başka hiçbir şey yoktu. Gökyüzünün rengi siyahtı, yerin ise “korku”. Ürkmüştü aberystwyth, kızın elini sıkıca tuttu. Salıncaklara oturdular. Ayaklarıyla yerden güç alarak sallanmaya başladılar yavaşça. Birbirlerini paylaştılar; yalnızlıklarıyla, umutlarıyla, çocukluklarıyla, umursamazlıklarıyla birlikte… aberystwyth kızın elini sıkıca tutuyordu, kız da onun elini….

    Yağmur çiselemeye başladı. Salıncağa düşen damlalar yüzüne çarpıyordu aberystwyth in, park ve gri toprak karşı koyamıyordu ıslanmaya. Ve sonunda yağmur yağmaya, bulutlar ağlamaya başladı. Kafasını kaldırdı aberystwyth, siyah gökyüzüne, siyah bulutlara baktı, yüzüne çarpan yağmur damlalarına aldırmadan.

    Elini kaldırdı, avucunu açtı… bir yağmur damlası yakaladı, iki eliyle tutarak kıza verdi. Kız gülümsedi.

    Damlayı alıp diğer cebine koydu. Daha sonra ellerini açtı, aberystwyth e sarıldı, kafasını omzuna koyarak. aberystwyth ona güveniyordu artık, kendisini yalnız bırakmayacağını biliyordu. Kırmızı yanaklarından öptü kızı. Kız da onu… aberystwyth e kendisini sallayıp sallayamayacağını sordu salıncakta. Yerinden kalkıp kızı sallamaya başladı aberystwyth, heyecanla. Yağmurdan sırılsıklam olmuştu, hasta olabilirdi, ama kendisini arkada bıraktı, umursamadı. Sadece artık yalnız olmadığını düşünüyordu, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını… Göz kapaklarını kapattı… açtı… donakaldı.

    Kız yoktu. Salıncak boştu. inanamadı, salıncağı elinden bıraktı hızlıca. Salıncak boşlukta sallandı, gürültüyle. Çevresine baktı şaşırmış, ıslak gözleriyle. “Korku”dan başka bir şey yoktu. Kız kaybolmuştu. Sanki yaşadığı her şey bir rüyaymış gibi, sanki gerçek değilmiş gibi… Nefes alıp verdikçe ağzından dumanlar çıkıyordu.

    Kendisini toplayıp kızı aramak için yola çıktı. Her yerde onu aradı, her yere baktı… Kendisini bulmak, kalbini bulmak için… Hiçbir yerde yoktu. Şaşkın bir şekilde yola çıktı. Yolun kenarında göğü delen, siyah bir bina vardı, kızın orada olabileceğini düşündü. Bu son şansıydı belki de onu bulmak için. Binaya doğru koştu, yağmura çarparak. içeri girdi, çıkması gereken upuzun bir merdiven vardı. Bu, saatlerini alabilirdi, ama merdiveni çıkmaya başladı. Kızı kaybetmek istemiyordu, ona her şeyini vermişti çünkü.

    Saatlerce çıktı merdiveni, hiçbir şey düşünmeden. Son kata geldi. Simsiyahtı kat, basamakları çıktı. Sadece bir kapı vardı karşısında. Titreyen elini uzatıp kapıyı açtı… içeride kimse yoktu, yalnızlığından başka. Yıkıldı. Pencerenin kenarına kadar gitti, umutsuzca; hala yağmur yağıyordu. Gözünden bir damla yaş aktı aberystwyth in. Gözyaşı göğü delen binadan aşağıya doğru süzülmeye başladı.

    Yoldan geçen çocuk bir yağmur damlası yakalamak için elini kaldırdı… Gözyaşını yakaladı, iki eliyle tutarak kız arkadaşına verdi. Kız gülümsedi.…
    7 ...
  25. 8885.
  26. 8886.
  27. Evlen artık oğlum. Bu serserilik nereye kadar yaşın 28 oldu.Aşın var,işin var.
    0 ...
  28. 8887.
  29. Merhem kullanmamam yaralarım olmadığı anlamına gelmez. insanın gözlerine otururmuş acı. Bir insanın mutluluğu gülümseyişinden belli olur zaten, öyle içten öyle samimi olur. Kahkahası bol olan insanların gözlerine iyi bakın onların gözleri mezarlık gibidir. Sanki herkes tek tek gidecekmiş, ben bekleyecekmişim gibi. Sanki yıllardır uzaktayım ben. Acıya alışmış kişiye bahtiyarlık güneşinin, ışıklarını kısa bir an göstererek sonra yine onu karanlığa boğmasında sanki ne mânâ vardı? Düşün ki tepeden tırnağa dertsin ve insanlar sana gelip "Dur orada, bana derman olacak endâm görüyorum sende" desin.

    Delirmekle sakinleşmek arasında gidip geliyorum sürekli. Kafamın içinde tanımadığım insanlar konuşuyor. Çöller, deryalar taşıyor gönlüm. içimde biriken hislerin birden bire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum. Kaçıp gitmek istediğim çok zaman oldu. Mesela bulutlara da dokunmak istiyorum, ama elimde değil. Daha iyi, daha aydınlık bir yere varılacağına inanılmadan nasıl olur da bu yol yürünür?

    Gökyüzü, üç beş bulut, gecenin garipliği..

    "Başka nemiz kaldı ki şu yalan dünyada?"

    Bir yüreğiniz vardı, onu hatırlayınız. Yüreğinizi kollayınız, ölmeden çürüyorsunuz bayım. Ve göğsünde papatya kokusu taşıyan kadınları sevin, onlar hep çocuk kalır.
    4 ...
  30. 8888.
  31. Her şeyin zamanı gelecek. Şimdilik sadece sabır...

    alıntı.
    1 ...
  32. 8889.
  33. her zaman böyle okmaz be bro. bir gün, belki bir gün gülecek yüzün.
    1 ...
  34. 8890.
  35. Saat kaç olmuş, hiçbir neden yokken neden gider whatsappa bakarsın? Hadi baktın neden gider özellikle o kişiye bakarsın*? Neden uykunu durduk yere kaçırsın? Önceki gecelerden hiç mi ders almadın çocuğum sen? Hadi işin yoksa çıkar aklından da uyu bakalım.
    1 ...
  36. 8891.
  37. dün muhabbet kuşumu severken ki bunu balkonda, kafesin içine elimi sokarak yapıyordum, kaçıverdi.

    uzun zamandır ilk defa çok sevdiğim bir şeyi kaybetmekten korktum.

    ve öyle korktum ki sanırım hayatımda ilk defa bir şey avuçlarımdan kayıp gitmesin diye kendimi yırttım.

    abim "kollar beyaz, suratın domates gibiydi." diyor. ki kendileri de "ne bok yersen ye" dedi gitti. ama kendisi salonda olursa kuş korkar girmez içeri diye kaçmış.

    nasıl yaptım bilmiyorum ama yakaladım sözlük.*

    böyle ellerim titreye titreye salona girdim. avcumda kuş..



    Yarın ailemden sonra en çok sevdiğim arkadaşım evimize gelecek. umarım babam bir saçmalık yapmaz. yarın çok güzel bir gün olsun.
    4 ...
  38. 8892.
  39. En son ne zaman bir kadını sevdin?
    Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil.

    En son ne zaman bir kadını gerçekten sevdin?
    Kaybetmekten korkarak, yanındayken bile özleyerek, deli gibi kıskanarak, koruyup-kollayarak.

    Delikanlı adam Korkmaz diye bir şey yok. Korkacaksın! Sevdiğin kadını kaybetmekten korkacaksın, kıskanacaksın da...

    Sokakta elinden tutacaksın, tanıdığın herkesle onu tanıştıracaksın. Güzel bir kadın sevmek istiyorsan, onu gülümseteceksin. Çünkü dünyanın en güzel kadını, mutlu kadındır.

    Bu yüzden kirpiklerini sev kadının.
    Avuç içlerini,
    Makyajsız yüzünü,
    Uyku sersemliğini...

    Saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sev bir kadını.

    Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olma.
    7 ...
  40. 8893.
  41. her gün içiyorsun, sebebi ne olabilir diyorsun düşünürken içerken buluyorsun kendini. işe geç kalıyorsun bazen, arabanı yanlış park ediyorsun kendi evin diye karşı komşunun evine girmeye çalışırken buluyorsun kendini. en son ne zaman sevdiğin olmuş bilmiyorsun unutulmuş tozlu raflardaki biri sanki. biri soruyor seni birileri, sen hiç bilmediğin birilerini özlüyorsun, öyle biri esamesi bile okunmadan.

    neden yazıyorsun ki boşa ne anlatıyorsun kendine, hâlâ içerken.
    4 ...
  42. 8894.
  43. insanlara iyi davranmaktan vazgeç. seni zayıf görüyorlar.
    4 ...
  44. 8895.
  45. 8896.
© 2025 uludağ sözlük