naber. kendimsin, benimsin. ben olmak için gelmişsin. bensiz bir hiçsin adeta. kendim olmayı nereden öğrendim? ben mi sana öğrettim yoksa? bana bunları anlatma, ben senin ciğerini bilirim... içtiğin her sigara benim yararıma. seni besleyip büyüttüm, bugünlere getirdim, oysa sen bana ne yaptın? söyle ben sana ne yaptım ha, söyleyemezsin. çünkü ağzın benim yüzümde. benim bebeğimsin, seni ben yarattım
Güya 2 gündür dif çalışacaksın. Eşek gibi yattın uyudun. Hiçbir ders çalışmadın. Ne boş beleş insan oldun ya. Hayır birde bugün ders çalışacağım diye plan da yapmıyorsun. Psikolojik olarak günü bitiriyorsun. Neyse yarın erken kalkıp özel derse git. Harçlığını al sonra da faturanı ödeyip eve gel ders çalış.
bu ara tavsiyelere çok ihtiyacın var, özellikle kendinden geleceklere.
o duvarlarını yine bir bir örüyorsun. içinde kıyamet kopuyor sen "iyiyim." diyorsun. en kötüsü de bazen bağıra bağıra konuşmak istediğin halde susmaya devam ediyorsun, bir el kapıyor ağzını sanki. aslında içten içe anlattığına değmeyeceğini biliyorsun. insanlar mı acımasız, hayatı mı anlayamıyorsun yoksa o duvarlarına mı hayransın bilemiyorum. anlamlı kelimelerin azalıyor bir bir, ne varsa içinde tutmaya başladın yine.
yapma diyemem, haksızsın diyemem. en azından kendine açık ol. güçlü dur, düşsen de kalkmasını bil; zaten düşmek de kalkmak da senin için yeni olaylar değil. içinde yaşadığın ne varsa hakkını vererek yaşa, duvarların içinde yaşasan da.
ne ben seni unutabildim,
ne bu derdimi uyutabildim,
ne bu gönlümü avutabildim,
unutmam canım unutamam seni unutamam gülüm...
unutamam canım unutamam seni unutamam gülüm....
Kendimi kandırma eşiğim hiç düşük değil, Ondan bütün bu olanlar. Bazen sanki yaşamıyorum da, tiyatroda yangın sahnesi oynuyor gibi hissediyorum. Bir de hiç yol katedemedigimi.
çok güzel bir hayatın olacak. lise resimlerine baktım iğrenç görünüyorsun. gerçekten öyle.. ve ona rağmen annen baban sana sarılarak fotoğraf çektirmişler. abin o zaman da nasıl seviyorsa seni şimdi de öyle seviyor. precious hala yanında. diğer bir kaça rkadaşın hala aynı sıcak gülüşlerle bakıyorlar yüzüne. bi şey söyleyeyim mi sana? siktir et seven sevsin sevmeyen sevmesin. seven her zaman seviyor. biliyorum nesnel bi faaliyetin olmadı ama keşke saçma sapan insanlar için zihnini de o kadar yormasaydın. sen cidden marjinal bi insan olacaksın ilerde. yavaş yavaş sakin sakin.. ve iyi ki de o zamanlar kötü görünüyormuşsun. yani ne bileyim bu zamana bir sürü gereksiz insanı doldurabilirdin. ya da hala aynı saflıkla yok ya aslında iyi insanlar onlar da derdin belki. bilmiyorum belki de aslında iyilerdir.
neyse.. insan her şeyi yaşamalı ya. cidden bak, hem çirkin hissetmeli kendini hem güzel, bi dönem mutlu olmalı bi dönem mutsuz. bi dönem sosyal bi dönem asosyal. her şeyi en uçlarına kadar yaşamalı ki görsün.
Düşündüm, taşındım, karar verdim.
Ben yanlışı nerde yaptım ? Yapıyorum diye sordum kendime. Napıyorum ben ne yapmaya çalışıyorum nereye gidiyorum ? Hiç düşünmedim bunları.
Ben yanlışı galiba kulaklığı takıp kendimi içime kapatıp kurduğum o saçma hayallerle yapıyorum. Ve her seferinde vazgeçemiyorum değişemiyorum kurtulamıyorum bu benliğin içinde olmaktan. Hep bugün de böyle olsun demekten başka ne değiştirebiliyorum mesela hayatım da kendimi kandırmaktan başka ? Yanlışı ben kendime hep aşağından bakmakla yapıyorum aslında yapabildiğim şeylerle kendimi avutarak. Hiç tepeden bakmıyorum kendime, gerçekleri bu yüzden göremiyorum belki de. Gün benim günüm yüksekler de olma günü gün gerçekten mutlu olma günü.
O zaman napıyorum şimdi?
Kafamı koyuyorum yastığıma oh dünyalar benim. Gecenin bu saatin de yapılacak başka bişey bulamadım körüm ben çünkü.
Bugünde böyle olsun artık.
Senden pek memnun değilim ya da memnun olmadığımı düşünmek istiyorum, bilemiyorum.
Hala eskisi gibi sessizsin ve bu sessizlik benim kısmen de olsa canımı sıkıyor.
Bir yanım "aş biraz kendini" derken öteki yanım "senin yapın bu, değişemezsin ki" diyor, hangisine inanacağımı şaşırıyorum.
Evet, bazı şeyleri iyi kötü yönetiyorsun ama sosyal becerilerin hala oldukça zayıf, gereksiz yere genel kültür kitapları -ütopya, prens- okumak yerine kendini sosyal yönde geliştirecek kitaplar oku.
Kimseyi hayatında, yanında zorla tutma -alıkoyma- hakkına sahip değilsin. Annen dâhi olsa gitmek istiyorsa gider, engelleme.
Sevgilin sana "beni alıkoyuyorsun" diyorsa kal diye ısrar etmenin anlamı yok -ısrarcı olma zira ısrarcı insanlar sevilmezler- gitmek istiyorsa o da gitsin.
Sevgilin karşı cinsten bir arkadaşıyla görüşmek mi istiyor? O arkadaşını tanıdığın sürece izin ver, görüşsün, bu onun sana olan sevgisini değiştirmez.
Sevgilin artık yanında "free olmak ne güzel" diyecek hâle gelmişse ona biraz free alan ver, arkadaşlarıyla görüşsün, onlarla vakit geçirsin, senin pek arkadaşın yok diye sürekli onun yanında olmak değilsin zira her daim o da senin yanında olmak zorunda değil.
Üzgünüm ama gerçekler böyle.
Hiç öyle üzgün yüz ifadesi takınma.
Hı bi de sevgilin seni görmek istiyorsa bırak kendi gelsin ya da kendi söylesin görüşelim diye.
Ona sürekli "buraya gel, şuraya gidelim, beraber yemek yeriz, ders çalışırız" gibi emir kipinde cümleler kurma. Tamam belki sen onunla bir şeyler yapmak, birlikte olmak istiyorsun ama ya peki o istemiyorsa? Biraz empati yap ve onu da düşün. Kendine zaman ayırmasına ve arkadaşlarıyla olmasına izin ver, senin arkadaşın yok diye onun da olmaması gerekmiyor ki seni bencil şey.
Şimdi ya dediklerimi uygularsın ya da defol, gözüm görmesin seni.
Hoşçakal kendim.
Seni sözlüğün derin server'ına bırakıyorum...
aynı durumdan her seferinde değişik bir sonuç beklemek benim kalın kafamdan kaynaklanıyor sanırım. dün doktor kontrolüm vardı. onun beni arayacağını ya da hiç olmazsa mesajla sonucu soracağını düşündüm. çünkü bu geçmişteki bir doktor kontrolümde üzerinde hassasiyetle durduğum, aramızda problem çıkaran bir konu idi. bu sefer adam yerine konulmayı bekledim. değişen bir şey yok...aramadı, mesaj atmadı, mail yazmadı...umurunda bile olmadım...
oysa "bu süreçte hep yanında olacağım, birlikte atlatacağız" demişti geçen yaz...sürecin hiçbir aşamasında yanımda olmadı, konuya hiç değinmedi, ben kırılıp darıldığımda, incindiğimi belirttiğimde ortadan kaybolmakla buldu çözümü...şimdi mi? şimdi de aynı...aynı sahneyi izliyorum...ondan ilgi, alaka beklediğimden dolayı kendimi suçluyorum. hatta daha ileri gidip kendimi onun gözünde önemli kişi mertebesinde olmayışımın başarısızlığını kendime yüklüyorum.
onun bu davranış tarzını şöyle açıklıyorum; demek ki bazı yürekler hipermetrop oluyor. onun yüreği de hipermetrop. yüreği, beni görmüyor adeta...yok sayıyor...bu durumu değiştiremem. bu da onun kusuru...
ona göre bir tek onun sorunları sorun...bir tek onun ihtiyaçları ihtiyaç...benimkilerin lafı bile olmaz.
acıkınca yemek yemek, uyku gelince uyumak gibi canı aramak istediğinde aramak da onun için doğal bir şey...bu görüş açısını da değiştiremem. sonuçta kocaman adam...o böyle davranmasının karşı tarafın ruhunda açtığı yarayı umursamıyor, istediği zaman o yarayı kapatacağını düşünüyor...
yapacak bir şeyin yok ey gönlüm!!!
yaranı kapatacaksın...ondan bir şey bekleme...