türlü türlü kazıklar, türlü türlü satışlar yiyorsun hala akıllanmıyorsun. akıllan olm artık arkadaşlık yok, paradaşlık var, dosluk yok menfat var. aldanma kanma öyle herşeye...
aramayacak! sende biliyorsun bunu. gönülden de ırak işte. gitti bitti. üzülüyormuyum ki? hayır üzülmüyorum. hala üzülecek başka bi sebebim var ki benim. kimse üzemiyor artık beni ne hoş! afferim bana. takıntılı bir ruh hastasıyım artık. bayılıyorum falan da. kafamda ki yaralar da elime geliyor artık. göz altlarımıda çok seviyorum doğal makyaj oldu gibi mor mor. aferim bana aferim. alkışlıyayım kendimi şu yazıyı bitirince. bravo sikvaruli adının hakkını veriyorsun tatlım.
Bazen hayat, aykırı bir günceden kaçar gibi kaçıyor ellerimizden.
Belki de en yorucu olanı onu yakalayamıyor olmak.
Şeffaf olmak fikrini çıplaklığa düşmeden gerçekleştirmek ya da içimizdeki saflığı açığa çıkarabilmek ama bayağı olmadan...
Farklı hissetmek mi beklenen ya da evet ben her şeyin
farkındayım mı demek?...
Yoksa en karmaşık olan yeri gibi hayatın;
başkalaşma korkulacak bir bütünleşmeye mi gebe?
yaptığın tüm yanlışlarla yüzleştin dimi canım? kabullendinmi onları? herkese ben pişman değilim ayakları yaparken,güçlüyüm imajı çizip gülerken sağa sola kendine kalıp yüzleştin dimi gerçeklerinle. anlatabildinmi neyi nerde yaptığını,neden yaptığını? kaç yanlışın olduğunu?zor oldu dimi canım etrafındaki herkesin yüzüne vurduğu gerçekleri yokmuş gibi sayıp kendi dünyanda yaşarken bir anda eşşekten düşmüş gibi kalıp o gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldın. biliyorum çok incindin,çok canın yandı. dört duvar arasında çaresizliğine ağladın ağladıkça hırslandın kendini intikam oyunlarına adadın.hadi bunuda itiraf et hiçbir oyunun senin istediğin gibi sonuçlanmadı.hatta en çok sen üzüldün. birini unutmak için bir başkasını kullandığın gün kalbin acımadımı? canın daha çok yanmadımı? yandı ama bişey yapamadın dönemedin o yoldan geriye. kimseyi dinlemeyip kafanın dikine gittiğin kaçıncı yolun sonunda dinlemediklerine hak vermene rağmen kendini haklı ilan ettin kendine bile itiraf edemedin onların haklı oldunğunu şimdi söylüyorum onlar hep haklıydı. yaptığım hatalardan aldığım ders boyumu geçmişken hala ben akıllanmam diye ortada gezmelerimin sebebide kabullenemeyişim hiçbişeyi. bide çoğu zaman diyorum ya canım ben neler atlattım artık hiçbişeye üzülmem diye külliyen yalan ben herşeye çok üzülürüm çok korkarım sevdiklerimi kaybetmekten. bunu düşünmekten kaybettim belkide etrafımdakileri ama bunuda itiraf etmedim hiçbir zaman hep hatalı olan onlardı. o kadar çok canımı yaktılar ki içimde bir melek varken şeytan oldum. evet birileri üzülürken üzülemiyorum bile mesela artık hatta gülesim bile geliyor mutlu oluyorum çünkü içimde susturamadığım bir nefret var. ben ağlarken karşıma geçip gülenler geliyor aklıma ve onlarında acı çekmesinden keyif alıyorum. iyi birisi değilim ben bunu biliyorum ama beni bu kadar kötü yapan en sevdiğim insanlardan yediğim kazıklardır. kimi sevsem tam buldukları beni paramparça yapıp gittiler. yaşarken öldürdüm bir çoğunu. yinede ayaktayım. ayakta olucam.benden nefret eden herkesin karşısına onlara küfür eder gibi çıkıcaksın. seni gördüklerinde yüz ifadeleri değişicek,sinirlenicekler ve oldukları yerden gidicekler. sen mutlu olucaksın canım. şimdi nemi yapıyoruz.hayatımıza giren tüm şerefsizlerden intikam almak için yeni şeyler düşünüyoruz bu arada birini seviyormuyuz tabiki hayır.sadece ben deyip yolumuza devam ediyoruz. arkada kalmıyoruz artık ardımızda bırakıyoruz.
hakkaten salaksın la. bi insan bu kadar saf olur mu? azcık sesin çıksın sesin. millet bi bok bilmeden aldı yürüdü, sen bildiğin halde gösteremedin puu sana nalet olmasın.
bak m&m, tamam kısa aralıklar verseniz de ilişkiniz uzuuuun yıllar sürdü ve geri dönülemez bir şekilde sonu geldi muhtemelen. lakin üzülme, kendini suçlu da hissetme çünkü sen tek bir gün bile evlenme konusunda net bir tavır almadın, böyle bir şeyden bahsetmedin bile, evet o konuyu açsa da, bu mevzuudan bahsetsede bir kez bile söz vermedin ve hatta sürekli yorumsuz kaldın, evlenmenin aranıza kara kedi olarak girmemesi için hep sustun ve sadece dinledin, peki neden, çünkü ayrılmak istemiyordun ve sen susmayıp bu konuda ki fikrini zikretseydin biliyordun ki ipler kopmaya başlayacak ve istemediğin sonu yaşayacaktın. ve yaşadın, o gün geldi çattı, gelmeyebilir miydi, neden olmasın evllenme konusunda niye bu kadar ısrarcı olunsun ki, veya niçin oluruna bırakılmasın, yaşanacaklar yaşansın ve çift için uygun vakit beklenmesin, bunlar hep olabilecek ihtimallerdi ama...
şimdi üzülüyorsun, haklısın da sevdin, ve sevdiceğin seni anlamak istemeden terk etti, üzüleceksin tabi ama sakın suçluluk duygusuna kapılma, çünkü sen söz vermedin, ne olumlu ne de olumsuz tek bir görüş belirtmedin, sevdiceğinde sabretmek yerine gitmeyi seçti. sonuna kadar üzül, acı çek lakin pişmanlık ve suçluluk duygusuna sakın kapılma, sağlıcakla kal-a-(yım)..
seni terkedip giden o adamla son bir defa daha görüşebilmek için elinden gelen herşeyi yaparsın dimi canım? sanki onsuz geçirdiğin 2yılı 2saate sığdırabilecekmişsin gibi kaçakta olsa görüşürsün dimi onunla. sevimyorum diye kandırırsın erkeside bir tek kalbini inandıramazsın bu yalana. kabul et o senin vazgeçilmezin,imkanzsızın... belkide bu yüzden hala aklında. desene sevmiyorum diye. diyemezsin ki canım...köpek gibi seviyosun onu. özlüyosun her an. çalan her şarkı onu hatırlatıyor yada geçtiğin yollar ondan iz taşıyor dimi? hatta kızamıyosun bile onu seni bırakıp gittiği için. en başlarda döner diye umut bile ediyordun şimdi umutların tükendi dönme ihtimali yok ancak kaçamak bir görüşme yapabilirsin onunla. bunu ne kadar çok istiyosun dimi? onu nson bir defa öpmek için neler vermezsin...
günün en berbat saatlerinin yolculuk saatleri olduğunu keşfettim
o yüzden halkın mutsuzluğundan bahsederken hep "otobüslerde insanların mutsuz yüzlerini görüyorum" falan derler
öyle değil aslında
herkes kalabalığın içinde yalnız orda
kimse birini tanımıyor
ne yapsın, gülsün mü?
sabahları mesela ben çok sinirli oluyorum
insanlara bakıp bakıp sinirleniyorum yok yere
hele şu pres makinesi metrobüsler yok mu?
halkımız orada kaynaşıyor şerefsizim
kel olanların kafasına şaplak atmak, saçlıların kafasını cama vurmak geçiyor aklımdan
bazen metrobüs, karşıdan gelen metrobüsle tam kafa kafaya çarpışırsa ne olur diye merak ediyorum
yani ölür müyüz falan değil,
metrobüsler öylecene dururlar mı?
yoksa arka tarafları havaya mı kalkar ikisinin de?
yoksa içiçe mi geçerler?
bazen tam boğaz köprüsündeyken köprünün kırılmasını düşünüyorum
bütün arabalar patır patır boğaza düşerler
yıkmak yok etmek istediğimden değil herşeyi
öyle geçiyor aklımdan
başka türlü geçmiyor yol
insan en çok kendine kızdığı zaman herşeyi yok etmeyi arzular
buna dikkat edin
düşünmek istemiyorum
düşündüğüm zaman canım sıkılıyor
kendi kendimi gaza getiriyorum
kendi kendime zarar veriyorum
ya yok edici davranıyorum zarar veriyorum
ya dişimi sıkıyorum zarar veriyorum
buraya özdemir asaf müdahele eder;
"dün sabaha karşı kendimle konuştum.
ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
yokuşun başında bir düşman vardı.
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum."
bir de başkaları var hep kendim hep kendim nereye kadar
küçük hesaplarla yaşıyorlar
yaptıkları her hesabı hemen farkediyorum farkında değiller
olsun ama
onları da oldukları gibi sevmiyorsam namerdim
çünkü ben de kusursuz değilim
zaten kusursuz kimse görmedim
ama yine de bazen çok üzülüyorum
bu hesaplarla geçmez hayat
yaşadığını farketmeden ölür insan
sanki ben hesaplamıyorum küçük küçük
ama benim derdim kimin ne dediği, kimin ne yaptığı, kimin üstün olduğu falan değil
kaç param var, kaç param kaldı, sigaram var mı, yeter mi gibi daha küçük hesaplar..
burda orhan veli ağğbimiz bizi korur;
"küçüktüm, küçücüktüm,
oltayı attım denize;
bir üşüşüverdi balıklar,
denizi gördüm.
bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
kuyruğu ebemkuşağı renginde;
bir salıverdim gökyüzüne;
gökyüzünü gördüm.
büyüdüm, isiz kaldım, aç kaldım;
para kazanmak gerekti;
girdim insanların içine,
insanları gördüm.
ne yardan geçerim, ne serden;
ne denizden, ne gökyüzünden ama...
bırakmıyor son gördüğüm,
bırakmıyor geçim derdi.
oymuş, diyorum, zavallı şairin
görüp göreceği."
oğlum olursa adını "orhan veli" koyabilirm.
sahi, baba olmak ne güzeldir..
çok para kazanmam lazım benim..
kalabalık bir aile isterim
ya da hiç olmasın..
bazı akşamlar eve dönerken çok yorgunsam eğer hayatı çok seviyorum
istanbul'u görünce hele aşka geliyorum
boğaz köprüsünden atlamak geliyor içimden
ölmek istediğim için ama
hayata dalmak için..
aşka, kadere, özgürlüğe dalmak gibi..
insanoğlunun baştan beri bir türlü sınırlarını çizemediği, aklının yetmediği kavramlar gibi..
evet, büyüdükçe büyüyorsun. iraden senin kontrolünden çıkmaya müsait kıvama geldiği zaman ruhunla bedeninin boy ölçüşemeyecek kadar değiştiğini farkediyorsun.
sence sendeki bu gelişmeler sahiden çevrendekileri etkiliyor mu?
geniş bir çevreye sahipsin. hatta bir insanı değerli kılan, kısacası insanı birey yapan birçok vasıflarla donatılmışsın.
peki sen bu özüne varamadığın özelliklerinin ne kadarını kullanabiliyorsun?
bir gün göçüp gittiğinde kaç kişi arkandan sövmeyecek kadar iyi tanıyor seni?
kaç kişiyi geçmişine dönüp baktığında "iyi ki hayatıma girdi" diye nitelendireceksin?
yılları durduracak, güneşi doğduracak
dünyamı dolduracak, bir sevgi istiyorum
deli gibi sevecek, ömür boyu sürecek
gözlerimde tütecek bir sevgi istiyorum
halimi anlayacak, derdime katlanacak
benimle ağlayacak sevgili istiyorum
deli gibi sevecek, ömür boyu sürecek
gözlerimde tütecek bir sevgi istiyorum*
poğaça yapamadım. un az kalmış onun için olmadı. ama kurabiye yaptım. çünkü onun için hazır un vardı. hatta gittim az olan unu da onun içine kattım. ve çok nefis bir un kurabiyesi oldu. uzun süredir yapmıyordum. şimdi bir sigara yakıp notları e- okula girme zamanı. yazrın da en son yapılan sınavları okuma zamanı. onu çok özledim. ama az kaldı yarın görüşeceğiz. birazdan işleri bitirince çamaşırı da asmak gerek. hava oldukça ağır... ya no remorse keyfin olamayacak kadar yerinde. bugün yaptığın sporun yanında sana gelen msg da etkili sanırım hayatında. bir arkadaşımı çok özledim. sözlük onsuz çekilmiyor.
oglum okulun bitiyor . finaller de bitti mi mühendis çıkacaksın. o değilde esmer kız konusunu hallet vakit azalıyor. kız çok güzel oglum kaçırma. şimdilik bu kadar. unutma esmer kız. anladın sen.
ah gossip gossip!! sen hiç uslanmayacaksın.ne kadar seni üzsede sen onu sevmeye devam edeceksin.neden? seviyorsun hemde çokça... ah be kızım sen hiç akıllanmayacaksın...