ben bu yazıyı kendime yazdım

entry9236 galeri60
    374.
  1. 375.
  2. Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
    Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
    Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
    Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
    Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
    Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
    Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
    Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
    Neden hiç ağlamadığını anladım..
    Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
    Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
    Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
    Çok acıttığında anladım..
    Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
    Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
    Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
    Yüreğini elime koyduğunda anladım..
    ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
    Sana ''git'' dediğimde anladım..
    Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
    Git dediklerinde gittiğimde anladım..
    Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
    Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
    Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
    olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
    Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
    Sevgi dolu yüreklerin "gururu" olmazmış,
    Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
    Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
    Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
    "Sevgi emekmiş"..
    Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
    *
    - seni ne kadar çok sevdiğimi!.. özgür kaldığımda anladım!...
    4 ...
  3. 376.
  4. ölümler ne erken, tebessüm ne zor işmiş..
    2 ...
  5. 377.
  6. sustum lan!
    ipin ucunu da kaçırdım artık.
    kendime bakmıyorum.
    ne aynada ne de içsel dünyada.

    sustum lan!
    artık istesem de konuşmuyorum.
    düşünmüyorum.
    ne dünü ne de bugünü.

    sustum lan!
    biçare yaşıyorum.
    çözümleri tüketip,
    sonsuzluğa gidiyorum.
    1 ...
  7. 378.
  8. penguen okurlarını anlıyorum artık!

    şimdiye kadar penguen okurlarına nasıl geri zekalı gözüyle baktımsa, saatlerce başından kalkmadığım sözlüğe de aynı bakan arkadaş gözlerini görüyorum şu aralar.
    0 ...
  9. 379.
  10. 380.
  11. kimsin?

    üç yıldır buradasın, kime ne faydan oldu, biliyor musun?

    vasat bir insansın ya da sıradan her ne kadar kendin öyle düşünmesen de. düşünmek, düşünmek, yapabildiğin sadece bu belki. anlatamıyorsun belki de bazı şeyleri, duygusalsın sanki bir o kadar da. asosyal olduğuna da şüphe yok zaten.

    kendini seviyorsun aslında ama unutmuşcasına davranıyorsun kendini eskilerde. yıllar sonra seni gören lise arkadaşın uyandırıyor aynaya baktırıp seni, "yaşlanmışın be dostum." lan tamam yirmi altı yaşındayım ama çok eskidim sanki. her şeyimle.

    anlattın. karışık kuruşuk. bazen umutsuzluğunu vurdun kelimelere, bazen dalganı geçtin, bazen beğenilmeyi istedin, bazen sadece okudun, bazen de hüzne boğuldun. aslında ne yapmak istediğini hiç bilemedin. boş kafanın içine bir pin pon topu koydun, salladın durdun, salladın durdun. nereye çarptıysa orayı vurdun cümlelerinle.

    görünmez adam. "hangi süper kahraman olmak istersin?" sorusuna hep bu cevabı verirsin. görünmez adam oldun aslında be burada. yahu birçok soru soruyorsun kendine burayla alakalı, belki de yaşamın ta kendisiyle alakalı. çünkü yansıttığın her şey bütünüyle gerçekti. çok rahatsız eden bir şey bu. eğer gerçeğiyle "görünmez adam" vasfı yüklendiyse sana, sen gerçekten görünmez adam'sın...

    pek sevmem yeni insanlarla tanışmayı, yenilere zaman ayırmayı. elindekileriyle yetinen, yetinmeye çalışan bir yapın var. yirmi altı yaşından sonra tanışacağın hiç kimsenin senin gerçekten yakınında olabileceğine inanmıyorsun. üşeniyorsun bir şeyler anlatmaya, hemen yoruluyorsun. aslında istemiyorsun da. konuşuyorsun, dinliyorsun ama gerçekten dinlemiyorsun. unutuyorsun, hatırlamıyorsun.

    çok dolaylı anlatıyorsun şu an. ne demek istediğin her zamanki gibi karanlık. o zaman şöyle yapalım;

    harcadığın emeğe her zaman tepki beklemişindir ömrün boyunca. öyle alışmışın. bakıyorsun, bir çaba sarfetmişin ama sonuç yok. sigara gibi üflemişin, uçup gitmiş. yahu tepki denilince bunun sırf beğeniden oluşmadığını biliyorsun. senin gibi düşünülmesini bekliyorsun. senin istediğin, çaba sarfettiğin düşüncelere olumlu/olumsuz eleştiriler alabilmek ama yok. yok yani harbiden yok. kötü eleştirilerin yapılması senin daha çok hoşuna gidecek. irkileceksin, kendine bir çeki düzen vereceksin ama diyorum ya, görünmez adam'sın be.

    diline dolandı bu aralar sık okuduğundan olsa gerek, canciş kankiş. sen burada hiç kimseyle öyle olmadın, olamadın. hastalansan, şu an hasta, geçmiş olsun, bir şey başarsan, bravo helal olsun, dertlensen, üzülme, canın sağolsun denmedi. bu yüzden mi? ne garip!

    yahu itin götüne sokulmak istiyorsun. mesela yazın "bu adam ilgi çekmeye çalışıyor." saldırın yav. bir tepki yahu, bu kadar mı zor? boktan yazıyorsun, işe yaramazsın diyin. s.ktir ol git diyin.

    yayın yapıyorsun mesela, belki genelinde öyle ama beş yüz yazarın çevrimiçi olduğu durumlarda bile iki üç kişi yayını dinliyor. niye yapıyorsun, kime ne anlatıyorsun! iki gün önce gerçek hayatta da tanıdığın, hatta senin sözlüğe yazar olmana vesile olmuş arkadaşınla dertleştin. daha doğrusu sözlükle alakalı derdini dinledin. sonra biriktirdiğin düşüncelerin içine daldın. haksız mıydı? değildi. artık sözlükte ta.ak geçiyordu o da. gitmeli miyim dedin kendine, belki hala bunun ikilemindesin.

    neyse böyle işte. dağıldın yine. toparlanma ama bu sefer. bırak dağınık kalsın.

    şimdi diyin ona, si.tir ol git!
    5 ...
  12. 381.
  13. Aynı terasa açılıyordu yan yanaydı kapılarımız kaldığımız pansiyonda.

    Sabahları ya da akşam üzerleri karşılaşıyorduk, ortak düş, ortak mutfak,

    çekingen bir selamlaşma. Aynı terasta yanyana kuruyordu çamaşırlarımız, bu

    ürpertiyordu beni; acemi, tutuk birkaç sözcük eşliğinde beyaz şarap içerek

    aynı terasta seyrediyorduk günbatımını, bu da ürpertiyordu beni. Işığın

    azalan şiddetinde yan yanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine.

    Elimizde olmadan gülümsemiştik bakışlarımız çarpıştığında, sahildeydik

    ve aynı kitabı okuyorduk ilk karşılaşmamızda.

    Sezon açılmamıştı, seyrekti sahiller, daha erken yaz gülümsüyordu.

    Pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi,

    günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda. ikimiz de yalnızdık

    ve birbirimize ilişmemeye çalışıyorduk adını kimselerin bilmediği

    o uzak sahil kasabasında.

    Oysa güneşin batışını izlemek gibi

    kendiliğinden bir birlikteliğe dönüştü paylaştığımız şeyler

    Birbirinden kamaşmaya başlamıştı tenlerimiz

    dokunmasan da yanındaki gövdeyi duymanın şiddetine dönüşmüştü aramızdaki

    çekim.

    tenin çağrısı hazırdı kendine kurulan bütün tuzaklara

    O akşam terastaydık gene. Gün çoktan batmıştı. Çamaşırlar asılıydı,

    uzaktan şarkılar geliyordu ve kekik kokuları. Nedense her zamankinden başka

    bakıyordun bana. Sonra usulca dedin ki:

    "ilk kez bir erkeğin tenine dokunmak isteği duyuyorum içimde."

    Benim için yaz başlamıştı.

    "Dokun öyleyse" dedim.

    Sustun. Uzun uzun baktık birbirimize. Kendine nasıl karşı koyduğun

    okunuyordu yüzünün derinliklerinde. Sonra hiçbir şey söylemeden usulca

    kalktın, odana gittin, yavaşça örttün kapını. Saatlerce orada, gecede ve o

    terasta kaldım.

    Sabah uyandığımda odanın kapısı açıktı, eşyalarını toplayıp gitmiştin

    baktım. Yalnızca terasta unuttuğun havlu çırpınıyordu rüzgarda

    Bir daha hiç rastlamadım sana, hiçbir yerde hiçbir yazda

    Düşünüyorum aradan tam on üç yıl geçmiş

    On üç yıl önce içinde uyanan o isteğin anısı saklı duruyormuş

    sende?

    Birden adını hatırlamadığımı fark ettim bu şiiri yazarken, ama

    terasta çırpınan havlunun rengi hala gözlerimin önünde

    On üç yıl sonra şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde

    neden ansızın aklıma düştüğünü sordum kendime.

    Sonra anladım:

    Bir aşk birçok aşktan yapılıyor ve ayrılınmıyor hiçbir seferinde...
    *
    3 ...
  14. 382.
  15. işini şansa bırakma, olmuyorsa da zorlama.

    ve lütfen unut artık

    sadece bir rüyaydı bu kadar kafa yorma.
    2 ...
  16. 383.
  17. insan hata yaptığını bile bile yapmaya devam eder mi? etmez... peki ya senin bu yaptığın neydi? aptallık, başka hiçbir şey değil. ama böyle aklını başına getirirler insanın. kime kızmaya hakkın var? hiç kimseye. tek kabahatli sensin. bari bundan sonra aklını başına al, mantıklı davran. yoksa; ilahi adalet diye bir şey varsa eğer, vakti geldiğinde senin de canın yanacak. korkmuyor musun?

    istemesen de vazgeçme zamanı, kabullen artık.
    3 ...
  18. 384.
  19. neylerle, neyin içinde, tanıdık ya da tanımadık kimlerle, neyde buldun sen kendini kendim? * devamını yazasım bile yok. içi olabildiğine boş ve hafif.
    2 ...
  20. 385.
  21. sabah alınan üç beş simitten kalan bir simit, üç dal sigara, 1.5 lt lik kolanın dibinden bir bardağı zor dolduracak kadar kola, rezil bir ev elde kalan.

    aha bir de bu yazı. şimdi de kaldı iki dal sigara.

    işin rast gelsin...
    5 ...
  22. 386.
  23. lan olum kendine gel. o kız bakmadıysa başkası olur. ne bu skilmiş koala gibi dolaşıyosun etrafta. olum eskiden böyle değildin sen. bak dalgana artık. gel biz fight clubı izleyelim. belki kendine gelirsin . ben denedim olmadım. tyler * denesin bide ...
    2 ...
  24. 387.
  25. ne biçim bi adamsın lan sen? hayatın sorumsuzluklarının cezasını ödemekle geçiyo. ne zaman adam olacaksın bilmiyorum. aşağılık herif. utanmıyosun dimi. tü. rezil. nasıl katlanabiliyosun kendine. mal. bu hayat nasıl yaşanmaz dersi veriyosun a. q. bi kere ders al be, bi kere uslan be. sadece kendine zarar vermiysun öküz. git şurdan yaa.
    3 ...
  26. 388.
  27. 389.
  28. 390.
  29. sen; aynaya baktığımda gördüğüm suretsin arka planda ne düşündüğünü bile bazen anlayamadığım bana bile yabancı olan ruh ikizim...
    belki de sen ve ben bir bütünüz ama bunca yıldır farkedemediğim.
    belki de sen yapmak isteyipte yapamadığım her şeyin aynadaki yansımasısın? hiç mi gülmeyecek yüzün ne zaman sorgulamaktan vazgeçip hayata gülümsemeyi seçeceksin?
    yada ne zaman "işte bu sensin hayal ettiğin gibi olamazsın" gerçeğini bir tokat gibi yüzüme vuracaksın...
    istemiyorum kabul edemem bu gerçeği üzgünüm kendi içimdeki ben...
    sana layık biri olamıyorum çok iyi niyetliyim başkasına kızamıyorum sadece aynanın karşısına geçip sana kızıyorum tüm hırsımı senden çıkarıyorum...
    ama sana söz veriyorum gün gelecek en güzel tebessümümle sana gülümseyeceğim. senin için biriktirdiğim tüm tebessümler yüzünde melek güzelliği oluşturacak...
    sana söz veriyorum artık yalancı insanlar tanımayacak bu beden senin bana kattığın her anlamı başka bedenlerde yitirmeyeceğim.
    bugün yine uyandığımda ilk sana baktım gördüğüm şeyse yine aynı pişmalıkların izleri...
    bir gün senin için hayal ettiğim tüm güzelliklerin bizi bulması dileğiyle.
    ruhuma sevgilerle...
    1 ...
  30. 391.
  31. şanslı köpek olmalıyım ben. ne zaman batsam o an birşey oldu ve ben çıktım. ne zaman sıkışsam nefes alamıyormuş gibi olsam kolum kanadım yokmuş gibi hissetsem bir sevgili geldi. bak ben varım dedi. ne zaman başıma kötü olaylar geldi dibe vurdum annem yanımdaydı. ne zaman aç kalsam dolabı açtığımda yiyecek birşeyler vardı. susadığımda bir su. ve ben hala kendi kendime polyannacılık oynadığım için çok şanslıyım! buraya kendime yazacak o kadar çok kötü olay oldu ki. en sevdiğim hayatımın kadını kollarımda öldü. üstelik 5 dk önce gülümserken. hayatımda ki en büyük aşkım babamla hala mesafeleri aşamıyoruz. o kadar çok dibe vurdum ki artık çıkıp serin sularda yüzmek istiyorum.
    1 ...
  32. 392.
  33. gül güneşten kopup geldi, kalbime kızgın dikenler veriyor,
    gecenin dramına hazırlanıyor, Hüznün gözyaşları
    uzaklardan gülümsüyor elissa...

    aşkın adı karanlık bir mağara,
    düşende olur elbet kalkanda
    Umut etmek uykular kadar güzel,
    düşlere el sallıyor elissa...
    gül aya gönlünü vermiş, kalbinde kırık melodiler dolaşıyor,
    aşka açılmış tüm kapılar, Hüznün gözyaşları
    uzaklardan ağlıyor elissa...

    acının adı aydınlık bir şehvet,
    yorulanda olur elbet yorulmayanda
    sevdalar kanatlanıp uçarlar,
    gözyaşlarına göz kırpıyor elissa...
    * *
    2 ...
  34. 393.
  35. arkaya yaslanması tehdit, patron koltuğu!
    fakir bi' bilgisayar,
    endişeli bi' ben ve olmayan sen,
    bozuk meyve tadı dudaklarımda,
    kendimi aradığım yerde,
    aldatılmış,
    gözlerimdeki dilencideyim.
    2 ...
  36. 394.
  37. lan gerizekalı evde otur otur nereye kadar. çık dışarı biraz temiz hava al, arkadaşlarınla buluş, tabi arkadaşın varsa. sigara bile alacak paran yko, git bir yerde çalış en azından. uyu, kalk, bilgisayar başına geç nereye kadar. sevgili bile dayanmıyor, gelen kaçıyor. sonun ne olacak bilmiyorum. parasızlık, arkadaşsızlık, sigara. bu üçü arasında gidip gelmeye devam et bakalım. para olmayınca hiç bir şey olmuyormuş bunu da anladın di mi?
    3 ...
  38. 395.
  39. 396.
  40. ah ulan ah.. bi sen varsın zaten. önün karanlık, arkan karanlık. durmadan yürüyosun. bazen ayağın kayıyor, düşüyorsun. seni kaldıranlar var ama, yüzler karanlık. üstüne üstlük için de karanlık. çivi çiviyi söker derler bide.

    sökmüyor arkadaş, sökmüyor.
    1 ...
  41. 397.
  42. yanlış olduğunu bile bile tüm hatalarımı bile bile yaptım ben.ve buna rağmen çok nadir pişman oldum bu hatalardan ama pişmanlıklarıma maske takmayı bildim . sadece ders almadım yaşadıklarımdan. terkedildim akıllanmadım, aldatıldım salağa yattım,en sevdiğim evlendi arkasından ağladım... ve hala akıllanmadım. düşünüyorumda yine aynı olayları yaşasam aynı şekilde davranırmıyım diye davranırdım. yine çok sever yine çok ağlardım ve kaybetmemek için herşeyi yapardım.
    1 ...
  43. 398.
  44. inandığım kadar olamadım,
    ben de olduğum kadarıma inandım..!
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük