Aşk, bilmediğim bir duygu. 21 yaşımda geç mi kaldım bir şeylere bilmiyorum fakat eksikliğini hissetmiyorum, hep kendi kendime yetmek zorundaydım çünkü. Yalnızlığa alıştım çünkü. Beni rahatsız eden şey hayatıma birinin haddinden fazla girmesi oluyor şu sıralar.
Tek başıma yaşıyorum, tek başıma yetiyorum. Artık biriyle yaşayamam biliyorum. Sanki yaşlandım, gece, içini kapatmak istemezdim fakat sen zaten gecesin değil mi? Sonu olmayan karanlıksın, kabul edersin içimde beni öldüren ne varsa.
Gece, günün en sevdiğim zamanı, yalandan da olsa gün içinde biryerlerde olan kimse yok çünkü.
Gece, sevdiğim bir sen varsın.
Güzel bi güne uyanmam için daha ne kadar geçmesi lazım diye düşünürken yarının pazartesi olduğunu hatırladım güzel bi şey bile hayal edemiyorum. amınakoyim böyle gecenin ben gidiyorum.
Kendimi kaybetmiş bir haldeyim,nedeni çok şey aslında herşeyiyle anlatmaya kalksam upuzun bir zaman..
Özet geçsem de çok kısa tek bir kelime ..
kısacık , manasız ..
Sadece 'sen'..
Selam gece. Sanki hiç bir seçeneğim yokmuşçasına, kimselere söyleyemediğim bol ağdalı cümlelerimi duymaya hazır mısın ?
Gece, zifiri karanlığım oldun yine, yüreğimde dağlanan yaranın verdiği acı ile geldim sana. Peki ya sen ? Söyle bana, peki ya sen hazır mısın bu acının sözlerini işitmeye ? Katran karası, hazin akşamlar, büklüm büklüm yaraklar.
Kusura bakma gece, sana herkes gibi çok duygusal şeyler yazamadım. Açıkçası sana saygı duyuyorum ama tek düze olduğun için sevmiyorum. Iyi geceler.
Gecedir bazen hayata olan düşüncelerim, senin sonsuzluğuna olan..
beni benden alan yağmurun öldüren sözleri..
Yaşanmamışları düşünüp uzun uzun hislendiğim bir vakit belli ki sessizliği içimde hissettiğim vakit..
Umursamaz dünyada sana olan umutsuz sözcükler dizisinin belkide en yoğun hissedildiği zamanlar evet seni düşündüğüm ..
hep aynı yada hep aykırı kalan düşüncelerin kısaca senin gözlerin, her gece içimden attığım sabah ise yine benliğimin köşesinde yakaladığım..
keşke şu an yanımda olsaydın. üzerinde yaşadığımız yapraktan kentleri hem hayalde hem de gerçekte seviştirmeye fazlasıyla müsait bir ufuk çizgisine rağmen kendi içime kıvrılıp yine kendi içimde kıvranıyor ve yanında ol(a)mıyorsam bil ki sebebi kavuşmamızı sağlayabilecek rengarenk bir merdiveni bir sonraki sayfaya değil, gökyüzüne uzatmış oluşundur. sen, o renkli merdivenle gökyüzündeki bulutlara tırmanıp "o"nu ararken, aynı bulutlar beni görüyor ve sanki beni anlamışçasına tanrıdan izinsiz yağdırdığı bir yağmurla dikkatsizce davranıp devirdiğin kupandan dökülen kahve sonrası anlam veremediğin bir şekilde gözünden süzülen bir damla gözyaşının düştüğü harfte sana beni gösteriyor ve ellerinle onu siliyorsun.
seni seviyorum bebeğim. artık sen beni uyutamıyorsun ben seni uyutuyorum kollarımda. karanlığında gününü gün eden, hunharca dolaşan hayvanınım ben, yabani olduğu kadar da vahşi. sen sadece ayıplarımı ört. kib.