en son bi mesajla bi daha görüşmemiz gerektiğini söylemiştim biliyorum bu mesajdan sonra aklına kesin başka biri olduğu düşüncesi geldi. ama yok öyle biri. için rahat olsun.
bide merak ediyorum son buldu mu bana yazdığın şiirler?
elini soğuk sudan sıcak suya koymayacam diyerek yalan söyledim ama senin sağ elim olduğunu unutarak bunu söyledim. Lütfen beni affet sensiz halay başı bile olamıyorum çünkü mendil tutacak bir elim yok.
Ben bu askta mutluluktan cok mutsuzluk yasadım. Ikımızde acemi ikimizde inatcı fedakarlık yapmak ıstedık uğrastık ama hep ille de ben ille de ben dedik. biz olmayı beceremedik. yapamadık. sadece cok sevdık bi tek buna eminim. Ama sevgi yetmiyormuş işte. Hani söyledin ya ben cok olgunlastım diye, ben de aksine iyice cocuklastım. En yakınlarım büyümüyorsun diyorlar bilmiyorlar ki sen beni cok severdin kimsenin sevgisine ihtiyacım kalmazdı bittiginden beri o sevgiyi herkeste arıyorum cocuk gıbı bulamayınca küsüyorum. Olmuyor o kadar insan bir sen yapmıyor. Aslında bu yazıya baslamadan önce sevmiyorum ya tamam diyodum ama yazarken bile gözlerim doluyor. kazanan var mı bilmiyorum bu ayrılıkta. ama seni hala seviyomusum yine kendimi kandırmısım birkac günde suan onu anladım. neyse.
içten söylüyorum, yakışmışsınız. içten söylüyorum çünkü onun yerinde ben olsaydım kısmını kafamda canlandırmıyorum.
ama şu bir gerçek ben sana ayak uyduramazmışım zaten. sıkılırdın benden muhtemelen, gidip gördüğün gezdiğin yerleri, eğlence anlayışını, önemsediğin şeyleri görünce şimdi...
iyi olmuş.
Sevmeye değer bulamadın ya hiÇbir zaman beni sevilmeye deger bi' insan oldugumu senden sonra anladım. Dunyanın en Çirkin insanisin su an benim iÇin. Ruhun Çirkin Çünkü. Seninle olduğumdan daha mutluyum. Bi' gün olur da cok özlersem bile dönme bana.
Dogum gunun kutlu olsun. Sen benimkini kutlamadin ama bak unutmadim ben. Halbuki her sene kutlardin ama öldün mü naptin amk sesin solugun cikmiyo kac zamandir zaten.
artık gebersen diyorum. hayır yani neden yaşadığını anlayamıyorum. gerek var mı sence? her gün sabah erken kalkıyorsun, işe gidiyorsun falan filan. üstüne bir de karaktersizsin. böyle yaşanmaz ki. en iyisi sen geber, bütün dünya kurtulsun. benim için değil, insanlık için.
öteki dear eski sevgilim,
senin gebermene gerek yok çünkü eski sevgilim misin, değil misin emin olamıyorum hala. muhabbetini özlüyorum ama bundan eminim. o döndüğün eski sevgilin ördek tacizcisi çıkar umarım. nick altına soktuğum. öptüm.
biliyorum bir kez daha denemek için sabırla bekliyorsun , bense kararsız bu yola çıkarsak bir ömür dönüşü olmadığını bildigimden ikimizi yanyana koymak için biraz zaman istiyorum, bir kez daha çekip giderek seni kırmamak için ..
Hakkımda ne düşündüğün, arkamdan ne konuştuğunu önemsemiyorum. Beni hala düşünüyor musun, ağlıyor musun merak etmiyorum. Bir daha karşıma Çıkmazsan gercekten hayatımdan memnun olacağım. Öptüm bay.
ne kadar saklarsanız saklayın, eninde sonunda kalpten dökülen yazılardır.
tesadüf eseri bir hastane koridorunda tanışmıştık seninle. kalbimin ritmi değişmese de belki bu kızla mutlu olabilirim dedi: iç sesim. tanıma evresinde o çok mutlu gözüküyor bense mutsuz ve yine yalnızlığa teslim. bundan mütevellit ilişkiyi sonlandırmak istiyordum. hani kadınlar hisseder diye bir söz vardır ya işte o da bu durumu hissettiğinden her defasında bana ''sımsıkı sarılıp beni bırakmayacaksın değil mi? beni hep seveceksin değil mi?'' sözler ile gözyaşlarına boğuluyordu. ben de bu gözyaşlarına teslim olup sevmek için didinip mücadele etmeye çabalıyordum. her defasında iç parçalayan sözünü silah gibi bana doğrultup; "sensiz yaşamam" hıçkırıkları atıyordu.
bir türlü sönmüş yanardağ ağzı büyüklüğündeki yalnızlığımı yamayamamıştım. hep kendi kendime delikanlılık beraber olduğun kıza sahip çıkmaktır ulan! onu kötülüklerden sakınmaktır. hatta kendinden diyordum. o küçük bir anadolu kasabasında muhafazakar bir ailenin kızıydı. gelenek görenek ve tabuları vardı. tabu olan değerine hiç dokunmadım. yanında yatar ama saygıdan "tabu"suna dokunmazdım.. sevginin verdiği saflık mı dersiniz, aptallık mı tam olarak bir sıfat bulamadım.
sonra o ne mi yaptı? bir ayda şahsıma evlenme teklif eden kız en güzel kazığı attı.
21.yüzyılda yaşamamıza rağmen ne kadar modern gözükse de köyden çağırıyorlar deyip görücüsüyle görüştü. yetmez istanbula gelip başka bir görücü. daha önce farkına varılmayan kız seninle irtifa almıştı. şans zerk etmiştim adeta damarlarına.. talipleri artmıştı. tabii saftirik olan bana bunların hiçbirini fark ettirmedi..
zamanla 2 yıllık süreçte sevgili ilgisiz davranmaya başladı. kafamda adeta dinazorlar sevişiyordu. neden neden diye? düşünüp aklıma görücü mörücü gelmedi. ulan bu kız beni seviyor dedim.. meğer görücü buna yanlış davranır, yine sana silahını doğrultur, ağlarda ağlarmış. bir erkeğin en savunmasız olduğu an bir kadının gözyaşlarıyla erkeğe yalvardığı andır.. habersiz tüm saflığımla affettim yine. bir daha, bir daha ve bir daha hatalar yaptı. sevemezsin işte hatalarından. kızın kişiliği gelişmemiş olsa bile özne şahsın aptallık seviyesinde bir saflığı bulunmaktadır. affeder yine, yeniden ve her defasında..
sonra son çıkan talip biraz daha ciddisimsi'dir. kızın gönlü kaymıştır, belli. ama bunu tabii ki her şeyi gizlediği gibi benden gizler. aniden suçlamalar ve kavgalar başlatır. sen çok kıskançsın der, sebebi sorulduğunda giyimime karışıyorsun, beni kısıtlıyorsun, boğuyorsun arama ve mesajlarınla falan.. halbuki iki yıl boyunca "ne güzel beni kıskanıyorsun. bu sevme işaretidir" demiştir. iki dakika mesajına geç cevap versen bana değer vermiyorsun, gözünde bir hiçim diye yakınan kız 'osuruklu göte her şey bahanedir' sözü gereği artık özneden rahatsızdır, sevgisi bitmiştir ve artık her şeyi batar.
yani ben vazgeçemedim ya, karşılığında ilk vazgeçilen yine ben oldum..
10 ay boyunca ne arayıp soran, ne işyerine giden, ne facebooktan mesaj atıp rahatsız eden ben; dün ortak arkadaşlarımızdan olan kızın facebook duvarında paylaştığı evlilik fotoğrafını gördüm..
evet, dün evlenmişti. o çok istediği uğruna her şeyini vereceği beyaz gelinliği giymişti. bütün arkadaşlarını da çevresine toplayıp mutluluk pozu vermişti.
bana bu kadar kötülükler eden, strateji konusunda dahi bir komutandan daha iyi ilişki hamleleri yapan, oyunlar oynayan, denemeler yapan, yedekte tutan kız olsa bile boğazıma adeta bir fil oturdu. tarifini bilemediğim bir hüzün kapladı her hücremi. istanbulun her karesinde olan anılarımız geldi aklıma.. ulan sevemesem de bu kızı sevmeye çalıştım ona ihanet etmedim dedim. öylece ekrana bakakaldım. o günün sabahı geceye geceyi ise sabaha bağladım.
bütün hayallerimi, umutlarımı elimde patlatan kız evliydi artık. benim yarım bıraktığımı sandığım kızı bir başkası tamamlamıştı.
ve sonra can yücelin o muhteşem sözü geldi aklıma: ''birine verecek sevgin yoksa, ona umut dolu gözlerle bakma..''
ben bakmaya çabaladım.. seven de ölen de ben oldum.
kilometrelerce öteden seni sarıp sarmalayan,
sanki sen kitabın sonunda ölen kahraman;
ben ki o kahraman için ağlayan aptal.
sen, sen ve sen.
aklıma gelmiyor ne olduğun,
kalbimde açtığın yaranın,
sızının,
acının,
öfkenin sahibi sen.
Ben ise arkandan gözyaşı döken bir aptal.
Bir kağıt parçasına yazıyorum seni, okuyamayacaksın belki.
Çünkü ebediyen yoksun yanımda.
Yalnızlığımı bana armağan eden insan.
kalbin bensiz de atar.
atıyor da.
vay amınakoyim nasıl atıyor lan!