Senden ayrılalı çok zaman oldu belki ama kokun hâlâ burnumda. ismin hâlâ rehberimde, aşkın hâlâ kalbimde, birlikte kurduğumuz hayaller sürekli aklımda...
Ben seni öyle çok sevmiştim ki yere göğe sığdıramıyordum seni. Aklımdan bir an bile çıkmıyordun. Her an aklımda anılarımız vardı. Sana delicesine aşık olmuştum. Biri bir şey anlattığında, anlattığı şeyi yarısına kadar dinleyip sonra hayaller kurmaya başlıyorum. Sürekli gözlerim dalıyordu. He bi de yatarken. O kadar çok yalnızdım ki sensiz üşüyordu bedenim. Sen yanımda yoktun, aklım hep sende. Ve telefonum sürekli titreşimdeydi. Sana mesaj attıktan sonra telefonu döşüme koyup gözlerimi kapatıyordum. Çünkü tatil zamanlarımızda -hatırlıyorsun- sabahlardık seninle. Evet meleğim, ta ki döşümdeki titreşimi hissetmeyecek derecede uykuya dalana kadar konuşurduk. Sabah kalktığımda ilk işim telefona bakmak olurdu. Bir bakardım en az 25 mesaj, fakat en az 15 i boş mesaj olurdu bunların. Ama olsun senden gelen boş bir mesaj bile çok özeldi bana. Sonra sen benden gittin bir yanım hep boş kaldı.
Biliyorum bu mesajdan sonra tekrar beraber olmak isteyeceksin ama olmuyor işte. O tek kelime ağızdan çıktıktan sonra iki kalp tekrar biraraya gelmiyor. Seni çok seviyorum. Kendine çok dikkat et.
Niye dönmüyorsun? Ben Çok özledim seni, artık sabahları erken kalkmıyorum senin sevdiğin o kahvaltı tabağımızı hazırlamıyorum. Evi toplamıyorum, üst katta ki zilli fundaya da gitmiyorum. Yani anlayacağın gittiğin günden beri pasaklı zehra gibi geziyorum. Ee gel artık vicdansız bizi sensiz yaşayamıyorum...
iyi ki seninle yatmadım kevaşe, yoksa şimdi büyük ihtimal ayrılamayacaktım senden, geri kafalılığın yüzünden, neyse aklıma gelmekten bık artık, beni yalnız bırak lan.
herkes benim inadıma mutlu sanki. bana caba yapar gibi herkesin işi rast gidiyor sanki. sanki severken ayrılan bir tek benim. ya allahın aşkına siktir git lütfen bak yalvarıyorum. hayallerimden rüyalarımdan fikirlerimden siktir git. ha yok gitmeyeceksen de adam gibi gel. ne bu böyle bir kısmın benimle bir kısmın benden uzakta.
Çabuk sinirlendiğimi ama sinirimin sadeece bir kaç dakika sürdüğünü ondan sonra süt dökmüş kediye döndüğümü biliyodun. Buna rağmen niye inatla beni kızdırmayı deniyosun? Hadi kızdırdin, niye sonrasında alttan almayı denemedin hiç? Tamam benim hatam vardı eyvallah hatun ama senin hiç mi suçun yoktu? yanlış yaptık. Ayrılmamamız gerekirdi.
ayrıldık 4 ay oldu. dükkanıni tam benim dükkanımin karşina tasimanin mantığı nedir. tam unutmaya başlamışken olur mu. evet seviyorum seni ama hergün karsima çıkacaksın. allahım beni neyle siniyorsun.
O kadar zamandan sonra neden geliyorsun ki. ben sana gitte demedim. gel de. ama sen ne olur gelme..
yikip gittigin enkazi toparlamak 2 yilimi aldı. simdi gelme..
olmaz. unutamam yaptıgini.. ben seni üzdüm mü birgün. sevdim sadece onca yılımı harcadım ugruna..
ne degisti de geldin.
ben bosluktaydim , ayaga kalkmayi degil dusmemeyi ögretecektin. neden ögretmeden gittin..
senden hic birsey istemedim. simdi istiyorum.
bakma islak bugulanmis yesil gözlerime..
yolumu gözleme köse baslarinda..
haber yollama onla bunla..
arama sorma
ben cok bekledim sen bekleme..
yalvaririm gelme..
Aslında seni sevmiyordum. Toprağıma ayak bastığındaki toz pembe o havayı seviyordum. Midemden, evet tam da midemden başlayıp beynimin en uç noktalarına kıvılcımlar taşıyan kelebekleri seviyordum. Avuçlarımda ki teri seviyordum veyahut. Ama kesinlikle seni değil. Kırmızıya bulanmış bir kadehi ya da ellerimde kalan sigara kokusunu, kavga ettiğimiz gecenin sabahları. Ama, seni değil. Aşkı bedenime giydirişini seviyordum nakış nakış. Hayal etmeyi başım ne zaman yastığa düşse.
Korkum seni kaybetmek değildi. Bir daha böyle hissedemeyecek olmamdı belli ki.
Ah be kızım.
Seni özlemekten nefret ediyorum artık.
iki yıl geçti hala dinmedi sancım.
Keşke lan keşke..
Keşke sana bağırıp çağırmasaydım.
Keşke telefonu defalarca yüzüne kapatmasaydım.
Keşke seninle geçen her dakikamın değerini seninleyken anlasaydım.
Çok üzgünüm, biliyorum.
Beni nefretle anıyorsun, benden tiksiniyorsun.
Çok pişmanım, bir faydası yok.
Kokunu çok özledim, '' Köpek * '' deyişini çok özledim.
Bana sarılışını, omzumda yatışını, film izleyişlerimizi...
Öpüşünü çok özledim kızım.
Küçük ellerini tutmaktan hiç bahsetmiyorum bile.
Ergenmişim ben, havalardaymışım o zamanlar.
Yanlış zamanıma denk gelmişsin sen.
16 aylık ilişki bitince neler çektim neler.
Her gece seni yazdım sayfalarca, altı ay boyunca.
Keşke seni daha fazla sevebilseydim.
Keşke biraz daha akıllı davranıp, seni kırmasaydım hiç.
Keşke sana hakaret etmek yerine daha fazla iltifat etseydim.
Şimdi Antalya'dayım işte. Sen Aydın'da kaldın.
Benim bir yanımda seninle kaldı Aydın'da.
iki yıl falan oldu biz ayrılalı. Bitmedin kızım bitmedin.
Seni ilk günkü kadar özlüyorum,
Seni ilk günkü kadar seviyorum.
Çok erken bittik, daha yaşayacaklarımız vardı.
Ah bebeğim benim. Küçücüğüm benim.
Hep mutlu ol sen, hep mutlu ol...
Hiç özlemedim. Neydi be o günler her gün kavga hiç birşey den memnun olmama iyiki de yoksun oh be kafam çok rahat. Şimdi senden çok daha güzel ve aklı başında bi kızla çıkıyorum. Sen de hangi salağın yanındaysan onun yanında kal.
bar rafaeli ye yazmak istediğim yazıdır, sakın ümitlenip seninle tekrar başlayacağımı düşünme 28 yaşına geldin, benim sevgili edinme kriterim max 25 tir bunu biliyorsun zaten, 26. doğum gününde sana yol verdiğimi unutma.
iyi insansın ama evlenip çoluk çocuğa karışman gerekiyor artık benimle ilgili hayaller kurmayı bırak ve bilinmeyen numaradan cevapsız çağrı atmaya son ver.
hani bazen doldurursun en büyüğünden bi kupa bardagına kahve, açarsın en güzelinden bir yabancı müzik yada teoman.. yaslanırsın duvara yarım yamalak.. hani böyle aynı veya biraz farklı anlar olur ya, hah işte o anlarda aklıma geliyorsun.. ama sonra topluyorsun pılını pırtını gidiyorsun, giderkenki bakışın önemli elbet. ' bir dahaki kahveye.. bu seferki filtre olsun'