nasıl olacak biliyor musun
iki bin bilmem kaçın bilmem ne ayında
istiklal`den geçeceğim
ilk sapağın başında sen duracaksın
yanında dört kişi olacak üçü erkek biri kadın
erkeklerden biri sevgilin
belki kocan büyük ihtimalle kocan
önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin
kocanı öldürmem gerekecek
seni de öldürmem gerekecek
hiç kimseyi öldürmeyeceğim
ama önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin
nasıl olacak biliyor musun
kıyafetini sevmeyeceğim yine
yanındakileri hiç sevmeyeceğim
her taşın altından acı çıkacak
sen çıkacaksın hatta kocan çıkacak
hakkın yok buna ama böyle olacak
sen beni görmeyeceksin kocan görecek
sana bir şey söyleyemecek
nasıl olacak biliyor musun
çok kötü olacak
başım yerlere düşecek
bugün çok fena yanılmışım. bugün ilk defa hislerimde yanıldım veya siz vazgeçtiniz mesaj atmaktan. ama bilmiyorum, baktım telefona sanki mesaj gelmiş gibi. herneyse, bir önemi yok. zaten mesaj atmanızı falan istemiyorum yani, artık.. anlıyor musunuz monsieur ? istemiyorum. ama özledim yani çok piçsiniz.
kaç zaman peşinden koştum. daha doğrusu bilerek koşturdun sürekli 2 ileri bir geri yaptın. bu sabah mesajınla uyandım. çok güzel bir mesajdı ve sonunda benimle olmayı kabul etmiştin. öğlen buluştuk her şey çok güzeldi. akşam evlerimize gittik ve hala her şey çok sürekli konuşuyorduk bir ara 1 saat kadar mesaj atmadın ve bir anda bir mesaj geliyor ben sana alışamıyorum olmuyor diye. bu ne şimdi sorarım sana ey sevgili. madem aynı gün içinde terk edicektin neden kabul ettin neden duygularımla oynadın. hiç mi düşünmedin bu çocukta bir insan duyguları var diye. üzülebilir, hayata küsebilir diye. anlıyorum ki bu özellik tüm kızlarda var. kızlar istediği zaman gel istediği zaman git der bir şey olmaz. erkekler artık olmuyor güzelce bitirelim dediklerinde ise duymadıkları ah, duymadıkları hakaret kalmaz.
birinci olarak kahpe dünya.
ikinci olarak kızlar artık size güvenmiyorum!
Sabahlar boş ve anlamsiz artik.
Hiç susmayan telefonuma operatör mesajı bile gelmiyor.
Yanlızlık sancısı çekmek çok zor aslinda
Düzen denilen bir kavram kalmadi hayatta
Sabahlara kadar monitör başında olmak mutluluk değil.
Sabah 10da kalkıp tekrar yatma alışkanlığı ise hiç hoş değil.
Uyurken düşünceyle uyumak kalkarken düşünceyle kalmak hoş değil
Bir ışık gibi görünen bir gökkuşağı gibi görünen benim karanlığımmış
Hayat herşeyi süslüyor ve belli bir ömrü oluyor o şeylerin.
Belkide hayat çok üzüldüğünde karşına birini çıkariyor.
Sen ilacın saniyorsun varinla yoğunla onun oluyorsun
Ya o senin oluyormu yada olmuş gibimi davraniyor
Seni seviyorumlar sarilmalar öpüşmeler ilkler oluyor.
Verilen sözler tutulmuyor bu dudaklari bu eller senin deniyor
Sende öyle olduğunu saniyorsun ya bensiz yapamaz diyorsun ya.
ilişki boyunca sözler yeminler tüm sözleri tutamadim diyip gidebiliyosun ya.
Sen ufacık bir su şişesine bile değer veriyorsun ki
içtiği gibi çeyrek bardak suyla birlikte saklıyorsun.
Onun bile bi değeri oluyor atamiyorsun öylece.
Ama o atabilir çünkü anlamsizdir ve saçmadir ona göre.
Herşey bir gün ortaya çıkar maskeler düşer
Hep zaman vermekle başlar kisa ayriliklar aslinda adi gibi değildir.
Herkez yoluna demenin nazik anlamıdır kaba konuşamaz ya hani
Sende aptalca bir umut beklersin birşeyler olur sanirsin olmaz.
Her platformdan silinirsin ufak bir mesaja bile cevap yazamaz
Sen gururunu kaç kere ayaklar altina alırsın o alamaz dediği dediktir.
Bittiyse bitti der tesellide etmeyi unutmaz kesinlikle aslında en çok koyan odur.
Bir grup kur ve bir işe gir kafanı dağıt üzülme denir keyfi üzülüyormuşun gibi yapılır.
Seviliyor sanarsin sevilmezsin yaninda oluyor sanirsin olamazsin
Her sabah onla uyanirsin sabahin bilmem kaçında sirf yanlız olmasin diye.
Fakat değeri bilinmez hatri olamaz.Hayatini ertelersin önemi olmaz.
Gittiği şehre yerleşmeyi istersin değeri olmaz iyi anlatirsin kötü anlaşılırsin
Ardından bakarsin oylece sessizce gitmesini beklersin gider.
Hayatimiz gidenlere yaslarla ahitlarla geçer fakat onlar iyiyiz sanirlar
Hayatta anladiğim tek şey şu 'Sevgini belli etmemek çok sevsende' etmemek
Kaçıçağın bir çok şarkı olur duymamak için herşeyi yaparsin kulaklarini kapatirsin
Sen her aniyi güzel olarak duşunursun o olduğu için ama o kötü der konuşulmaz
Tartışmalarda her zaman alttan almayi tercih edersin üzülmemek için ama o onu anlamaz
O herşeyi içine atar anlatmaz konuşmaz yüzünüze bile söyliyemez aptal bir mesajla anlatilir.
O ağlar siz ağlarsınız ve bi teselli vardir artık uzulmemeliyim diye ona uyarsiniz
Aslında sahte yaşarsınız dışta mutlu içte ölü öldürülmüş bi aşk vardir 2 insanda.
Vicdan azabı vardır sayısız kere vicdan azabi çekersiniz ama tesellilerle oda gider
Sadece kalır bizde gerçek sevdik ya ölmeyi bile göze aldik ya severken herşeyi yapabilirdik ya
Her erkek gerçek sevmez bi suç değildir bu ama gerçek sevenler ise 3 kere ölür.
Doğum günü sevgili olma günü ayrilma günü ikiside ölür
Ben çarşambalardan ve sali gecelerinden kaçamadim mesaj atmak istedim atamadim.
Hiç bi değerim kalmamıştı kendi kendime kutladim gerçekten sevmek unutamamak demek
Ayriliktan 3gün geçti ne çabuk geçti diye düşünülebilir acaba bende geçtimi
Parmakta isimli ve tarihli bir yüzük sıksa bile takılan bir yüzük onunla güçlü bağ olmasi için
Şimdi parmakta kalan bir yüzük izi birde avucta bir nasır boyunda kalmış kolye izi
O dokundu diye sonkez yıkanmak bile istemeyen biri verdiği sakız jiletinleri bile kutusuna koymak.
Kutuyu anneye verip al bunu sakla görmiyeceğim bir yer koy demek resminle beraber.
Yaşadiğimiz deyiminle üzüntü oldu sevmek üzülmek demektir 1 sene boyunca hep üzüldüm demekmiş.
Şimdi ben sabahlara kadar internette bulduğum herkezle dertleşen ve tekrar yazan biri oldum içimdeki acıyla
O ise geç saatlere kadar internette ve hala eminimki 10ile 11 arasinda uyaniyordur.
Sabahlara kadar internet başında acısının biticeğini sanmakta..
Üzülmemesi için herşeyi yaptiğima inansamda olmuyor daha çok diyorum belki
Onun deyiminle dünyanın en tatlı sevgi dolu kalbi olmaktan utanıyorum kalbimden utaniyorum...
bırak artık peşimi Allahın cezası bi kurtulamadım senden, nefret ediyorum işte anlamıyor musun çocugum, adından bile nefret eder oldum acınası insan. hala mesaj atıyosun bir de utanmadan, tee allahım..yürü git ya küfür ettirtme adama.
n'oldu, kaldın öyle. şimdi uzaktan bakarsın. yaptığım esprilere gülersin, kendini tutamadan. kızım, sen benden hala hoşlanıyorsun, ama götün yemiyor tabi ayrıldıktan sonra. valla sırf arkadaşlarının yanına gidip senin suratına bakmamaktan keyif alıyorum. ha akşam yalnız kalınca, sana mesaj atasın gelmiyor değil ama... ne bileyim lan şu anki halden ben hoşnutum. ha tekrar devam etsek de zor olur. ben senin gibisini rahat bulurum, ancak sayın eski sevgili; sen bana benzeyen birini bulamazsın. daha doğrusu bulursun da tutamazsın. yok lan bulamazsın. başta bana gelmen için ortada olan nedenleri bir başka erkek sana sağlamaz, hatta sağlayamaz.
evet belki avantajlı durumdayım. sen de belki beni çok rahat geri kazanabileceğini düşünüyorsun. hatta belki haklısın da. ama ... ne diyecektim lan ben.
neyse eski sevgili, senin geçmişini kaldırabilecek birini bulsan o iyiniyetli çıkmaz. ha iyiniyetli birini bulsan, ona yalan söylemen gerekir. yani durum biraz sıkışık senin için. geçmiş olsun.
ben yine senin yanına gidip sen yokmuşsun gibi davranacağım... sen beni istemeden de olsa izlerken.
hani şener şen ve perran kutman'ın oynadığı bir film vardı. adam orada karısını aldatıyordu. perran kutman da elini tuttuğu oğluna:"tükür oğlum babanın suratına!" diyordu. ha işte, ben onun aynısını sana yapmak istiyorum. içimde bir ukdedir hep. nasıl olsa bu hafta sonu geliyorsun. mahalleden bi' çocuk kaptığım gibi otogarda seni karşılayacağım. sonra da yanına gelip çocuğa:"tükür bakayım abinin yüzüne!" diyeceğim. sonra da belki ben de tükürürüm sana. ama neyse ya o kadar da ucuz değilim. çocuk tükürsün yeter.
seni böylesi sonsuz bir aşkla severek çok büyük bir günah işledim ben. hayatın girdaplarında savrulup duran ruhuna o yarım ruhumun ağırlığını yükleyerek çok büyük günah işledim. ne yaptıysan sevdim seni, ne yaşadıysan sevdim. aşkın o bulup bulup kaybetme oyunlarından yaptığın zırhın içine sakladığın kalbini ne yaparsan yap yıkılmayarak, vazgeçmeyerek ve hep affederek savunmasız bıraktım. hiç solmayan bir sevda çiçeği olup bozdum ezberini. direncini kırdım, kalbine girdim. seni bir kalbi fethetmenin, ona her an kaybedebilme ihtimaliyle bağlanmanın, bir aşk için çırpınmanın o karanlık hazzından mahrum bıraktım. affet beni, seni aşkın o dünyevi oyunlarından mahrum bıraktım. belki de bunun için gözyaşlarıyla kazandığın ve yitirmekten çok korktuğun bir sevgiliyi sever gibi değil, sesini birtürlü susturamadığın vicdanını ya da o kusursuz ve daimi sevgisinden bunaldığın ve bu yüzden incitmekten asla çekinmediğin anneni sever gibi sevdin beni. ama hiç aşık olmadın. bu yüzden suçlama kendini. asıl suçlu, bu hayatta kendine yer bulamayan, nereye gitse ya eksik ya fazla kalan, hayatı bir oyun gibi görmeyi ve kurallarına göre oynamayı hep reddeden benim o isyankar, o yaralı ve yabancı ruhum... sen değilsin...
ona son kez uzun bir mesaj yazacaktım facebook'tan. çünkü uzun zamandan beri ondan gelen ilk mesajdı. ama mesajımı bekleyemedi bile. yine engelledi. 2-0 öne geçtiğini sandı. aldandı. o başlangıçta kazandı bu mücadeleyi. diğer mesaj atışında görüşmek üzere sözlük..
Özel numaradan arayıpta "Ay want tu pley geym" diyen biriyle(seninle) nasıl bir berabeliğim olmuş olabilir. Kendime lanet ediyorum. Git büyü bir ya.
Seni saçma ötesi varlık.
aşk mıydı neydi o?
yoksa sadece arkadaş olarak çok mu seviyordum?
o da mı beni seviyordu?
yoksa o da mı arkadaş olarak seviyordu?
şimdi konuşmaya çalışsam ne der?
cevap verir mi, tersler mi yoksa gayet düzgün mü konuşur?
cesaretimi toplasam da bi gün buluşsak ya desem, nasıl bir tepki verir acaba?
hadi diyelim buluştuk, o zaman nasıl davranır, nasıl konuşur benimle?
çok karışık düşüncelerim
böyle acı çekerek seveceğim onu heralde.
o zaman kıymetini bilseydim diye düşüneceğim, o anları hatırlamaya çalışacağım heralde.
o doğumgünlerinde, dersten çıktığımızda, bize geldiğinde hatta bizde kaldığında bana nasıl davrandığını, nasıl eğlendiğimizi hatırlamaya çalışacağım.
ama hatırlayamıyorum ki, hiç kıymetini bilerek yaşamadım ki o anları.
hiç düşünemedim ki şimdi fotoğraflarına bakıp böyle sorularla boğuşacağımı.
bir gün topladım cesaretimi, yazdım bir şeyler.
önce günümüz facebookundan,
sonra dayanamayıp mesaj olarak.
heyecanlıydım, bir cevap, bir söz umudum vardı.
ama boşa çıktı.
cevap bile vermedi.
açık açık -yine- yazamadım tabii kaç senedir onu sevdiğimi.
ama ima ettim, unutamadığımı söyledim.
boşa gitti gibi hissediyorum herşeyi.
düşüncelerimi, duygularımı, hatta belki de gözyaşlarımı.
olsun, boşa gitsin.
senin sayende ilk aşkımı yaşadım be!
gerçekten aşktı, boş bir hoşlanma değildi bu.
özledim seni.
hala umudum var bir gün, bir yerde görüşeceğimize.
çünkü seni sevdim, seviyorum ve unutmayacağım