anneye söylenemeyenleri dile getirme aracıdır.
şöyle ki...
anne... senden nefret ederek bitirdiğim bir günden sonra, yeni güne seni severek başladım yine.
hem canımdan çok seviyorum seni, hem de kızıyorum çok.
sayende psikolojim yerle bir olsa da... ben seni hala seviyorum.
çünkü ettiğimiz kavgaların ardından, yine tek sığınabildiğim insan sensin.
beni en çok yaralayan olabilirsin ama yaralarımı da en çok saran sensin...
yine de... asla anne olamayacağıma inandığım için, seni de asla anlayamayacağımı biliyorum. bir gün, olur da benim de bir bebeğim olursa... o zaman belki her şey netleşir gözümde. ama şimdi değil...
ne sana seni seviyorum demem yeter ne de sen benim her şeyimsin demem yeter. dilerim ki allahımdan aynı anda alsın canımızı, bilirim ki ne sen dayanabilirsin benim acıma ne de ben dayanabilirim senin acına.
Senden uzak bir anneler gününde
sadece oturup eskileri düşünüp duygulanıyorum şimdi anne
sana aldığım, daha doğrusu yaptığım ilk anneler günü hediyemi
anneler günü diye sabahın 6 sında kalkıp saatler süren kahvaltı hazırlama çabalarımı
düşünüp gülüyorum önce bir posta
ardından seni düşünüyorum
yaklaşık 20 yıllık geçmişimizi
her şiirde her şarkıda ifade edilen duygular belki hissettiklerim, söylemek istediklerim
"anne olmak" farklı bişey olmalı çok farklı
kimse senin kadar çekmedi beni anne.
kimse senin kadar dinlemedi, kimse senin kadar sevmedi, üzerime titremedi
kimse senin kadar şımartmadı, kimse senin kadar göstermedi doğruyu
kimse senin kadar beni ben yapmadı..
geçmişte görmediğim, o zamanlar belki de göremediğim herşeyi şimdi daha iyi görüyorum annecim
benimle ( benim yüzümden ) yaşadığın zorlukları, benim için verdiğin çabaları
benimle yaşadığın mutlulukları..
teşekkür etsem, annem olduğun için, gerçekten anneliğini tüm benliğinle bana tattırdığın için ?
bilmem ki ne söylenir.
normalde durmaksızın dökülen kelimelerim bugün bir küçük çocuk edasıyla
aynı şeyleri geveliyor anne
var olmanın mutluluğunu en derinlerde yaşıyorum her gün her dakika
annemm, iyi ki varsın
seni en çok mutlu edicek şeyleri biliyorum aslında
merak etme annecim,
her zaman "benim kızım" diyerek gurur duyacağın bi evlat olacağım
senden öğrendiklerimi, bana benimsettiklerin
her daim hayatımın içinde yer alacak
birlikte olmadığımız ilk anneler günü sanırım
insan daha bir duygusal oluyor tabi
neyse gönüller bir olsun diyerek
anneler gününü yine yeniden bir daha kutluyorum.
daha nice yıllarda kimi yanında , kimi kilometrelik mesafelerden
anneler günün kutlamak dileğiyle.
seni çok seviyorum annecim
fiziksel olarak sana benziyorum, keşke kişilik olarak da sana benzese idim be anne. seni çok ama çok seviyorum, her ne kadar bunu yüzüne hiç söylememiş de olsam.
şöyle düşünüyorum, sen bana küstün de başka bir şehre gittin. bir daha beni ne ara, ne de sor dedin, ben de kuzu kuzu kabul ettim. sonra bana bir taş gösterdin de beni özlersen bu taşın yanına gel dedin. tamamen kendi ayaklarım üzerinde durmaya çalışıyorum anneciğim.
gardının düştüğünde güçlü göründün hep, hissettirmedin, çünkü beni hiç üzmek istemedin. kendi onuruna bile yediremedin o yatakta yatmayı.
üzülmemi, özellikle senin için üzülmemi hiç istemedin, çünkü ben senin parçanım, bunu çok iyi anlıyorum. seni çok düşünüyorum, ama üzülmüyorum, bunu hissediyorsun zaten. çok ince bir ayrım var arada.
bu yazıyı yazarken mutfağa gittim geldim, fırının "auto" - "0:00" yanıp sönen ışığını görünce ilk kez fırında bunu görünce bozulduğunu sanıp telaşlanman aklıma geldi mesela.
ya o durup durup söylediğin burası agora meyhanesi... diye başlayan şarkı? şunu itiraf edeyim, 21 ay oldu, hala inanamıyorum. inanmak istemiyorum.
Kıymetini yokluğunda anladığım için affet beni. Gittin gideli kendimi eksik hissediyorum. Çocukken atletimi içime yerleştiremediğimde nasıl rahatsız ve güvensiz hissediyorsam kendimi yine öyle hissediyorum. Yarın geleceksin ya, dört gözle bekliyorum. Tez gel.
sen varsın ya, sen geldin ya altından kalkamayacağım hiçbir şey yok benim. ''gölgem yeter benim daha ölmedim'' diyorsun ya, ne kadar haklıymışsın meğer.
şimdi benden mutlusu yok, beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim.
keşke düşünemesen bizi bu kadar.
yüzündeki çizgilere baktıkça nedense çoğundan kendimi, bikaçından babamı sorumlu tutuyorum, bazısından da saçmasapan bikaç bişeyleri işte.
o yüzden ki az bakabiliyorum yüzüne.
büyüdük anne.
her zaman kanatlarının altında olamayız
bizi her zaman koruyamazsın bizim için her şeyi düşünemezsin
ya da her düşündüğünü yapmamızı bekleyemezsin
kabul et anne.
ve bunun için üzülme.
herkes kendi seçimleriyle yaşar.
sen de öyle yaşamadın mı anne..?
o yüzden bırak, bırak ki sendeleyip düşmeyi sana tutunmadan da kalkabilmeyi öğrenelim iyice.
seni çok seviyorum anne.
söylemiyorum biliyorum ama çok seviyorum.
her şeye bi şekilde dayanır insan biliyorum, ben de dayanırım biliyosun
göründüğümden güçlü olduğumu
ama sen gidersen n'aparım aklıma bile getiremiyorum.
bu yüzden iyi bak kendine anne.
yine bencillik ediyorum di mi ...
varolmamın sebebi yüreği güzelim,ömrüme ömür katanım allah benim ömrümden alsın senin ömrüne katsın.Herşeyim Seni çok seviyorum. http://market.izlesene.com/?songid=96567
haftasonu bekliyordum seni, öyle söylemiştin telefonda.
kapıyı açtığımda seni karşımda görünce ne kadar özlediğimi farkettim, hiç büyümediğimi hissettim. kucağına yatıp ağlamak istedim, şimdi içim içime sığmıyor.
allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın, amin.
"biliyor musun anne hiç farkında olmadan büyümüşüm ben... yaşlanmaya ramak kalmış belki de... nasıl da geçmiş zaman, hâlbuki daha dün sen bana masallar anlatırdın, bana ilk şarkımı öğrettiğin günü hatırlıyor musun mesela ya da o en sevdiğin krem renk topuklu ayakkabılarını giyip düştüğümde kırmıştım topuğunu... hani bir de bana yedirmek istediğin kerevizi tüm odanın etrafına dökmüştüm yemeyeceğim diye hem de misafirler gelecekken... ne kadar çok zaman geçmiş değil mi anne? hani sen hep bana güçlü olmamı öğütlerdin ben hep öyle oldum anne... hep sana yakışan evladın olmak istedim. belki o çok istediğin yumuşak başlı kızın olamadım ama... ben hep sana yakışan o güçlü kızın oldum anne... senin gibi temiz kalamadı belki ruhum anne... hep inciltildi, nefret çok kötü bir duygu yavrum derdin ya anne ne yazık ki ben o duyguya da sahip oldum anne... ikili ilişkilerde hep seni oynadım anne ama hiç bir adam asla babam gibi olmadı anne... intikam hoş değildir derdin ya ben o duyguyu iliklerimde yaşadım anne... ama yine de sana yakışan evladın olabildim değil mi anne? hep benim güçlü kızım diye severdin beni... ben hep güçlü gibi oldum anne... belki bazen sendeledim, biraz düşer gibi oldum ama hep yalnız başıma kalkmayı bildim... nasılda geçmiş vakit değil mi anne? hâlbuki daha geçen gün ayakkabının topuğu kırılıp düştüğümde sen kaldırmıştın beni yerden... büyümüşüm farkında olmadan ama sen farkındasın değil mi anne"
evde olmadığını biliyordum, el alışkanlığı olsa gerek. zili çaldım dün akşam. bir müddet bekleyip tekrar bastım zile. açmanı bekledim. kulağımı kapıya dayadım ses seda yoktu. sonra senin o evin içinde olmadığın gerçeği düştü aklıma.
anahtarın paspasın altında olduğunu da biliyordum, ama yine de bekledim kapının önünde. ilk golü yemiş gibi hissettim kendimi.
sonra kapıyı açıp içeri girdim. karanlık, soğuk ve sensiz eve merhaba dedim.
ilaçların masanın üstünde öylece duruyordu. hemen yanında bardağın, onun yanında küpelerin.
pijamaların yerdeydi, üstüne bastım görmeden. karınca ezmiş gibi titredi içim. hemen çektim ayaklarımı.
sen yoktun, ama sana dair herşey vardı. sensizlik vardı.
seni çok özleyeceğim. hergün bir asır gibi gelecek, eve dönüş günün doğum günün olsun e mi. iyi bak kendine oralarda.
gözlerimin önünde eriyip gidiyorsun belki de. belki de beraber geçirdiğimiz son yıllarımız. seni kaybetme ihtimaliyle karşı karşıyayım ama hiçbirşey yapamıyorum. yapamam ki. çok isterim, istiyorum. ama olmaz. önüne geçemeyeceğim bir gerçek duruyor belki de karşımda.
bir çocuk misali gözlerimin içine bakman, benden medet umman, bana muhtaç olman hayattan soğutuyor beni. ne bir heves, ne bir tat. dünya yansa umrumda değil. herşey yavan geliyor seni böyle çaresiz gördüğüm zaman.
tepkisizliğime sende şaşırıyorsun değil mi. ne kadar soğukkanlı ne kadar katı olduğumu düşünüyorsun.
konuşmak bile zor geliyor artık. ne diyeceğimi bilmiyorum, çenem titriyor gözlerim doluyor biri seni sorduğu zaman. nefessiz kaldığımı hissediyorum, çünkü verecek cevabım yok. birde, kardeşimi kıskandım bugun ilk defa. sen yatarken usulca yanına sokulup yorganı üstüne çekti. ellerini sana kenetleyip kokunu içine çekerek yanağına öpücük kondurdu. seni öptüğünü farkedince yüzünü ona doğru dönüp sıkı sıkı sarıldın kardeşime. tam karşında oturuyordum bende. göz ucuyla bile bakman yeterli olacaktı ağlamamak için dudaklarımı ısırdığımı anlamaya. oysa bizde 2 gün önce sen hastanede yatarken konuşmuştuk değil mi, sadece kardeşin nasıl deyip telefonu yanındakine vermiştin hani. nasılsın anne dediğimde telefona bir başkası cevap vermişti.
Rabb'ın emriyle bu dünyaya düşmüş biri.
"K û n" dedi, oldu.
Sonra Allah gönlüne bir kor düşürdü.
Öyle ki içi yandı sular yetmedi,
susları birikti çığlıklar yetmedi,
gözleri ağladı yaşlar yetmedi.
Tuhaf ki kalbi bu durumdan bir adım öteye gidemedi...
Aklı almadı ama kalbine sığdı. Rabb dahasını verse yine sığardı... *
önce açma tuşuna bas, 2 dakika bekle, başlat yazan düğmeye farenin sol tuşuyla bas, "messenger" yazısına bas (fareyle), orda boş bi kutu var, oraya tıkla, 123456 yaz, enter yazan tuşa bas. 2 dakika bekle. telefon zili sesini duyunca "kabul et" yazan yere bas (farenin sol tuşuyla), karşında beni göreceksin...