ben bu yazıyı anne ve babalara yazdım

    1.
  1. Misketlerine kurşun isabet eden, oyuncakları hiç tanımayan çocuklar. Sesi karanlığa karışan ve Kaf dağında simurglarla yarışan çocuklar. Hüzünlü seherlerin kor kor damlalarla parlayan hakikatlerini, âvâre gözyaşlarında yıkayan çocuklar. Taş döşeklere uzanıp karlara yorgan diye örtünen, beyazlığa açık pencerelerden bulgur bulgur şefkat dilenen serçeler. Sevgilerinin hülyalı şarkısında annelerinin, babalarının hicranı bestelenirken kahırlarının inzivasında mezarlıkların çigan estiği çocuklar. Kendine vurgun denizlerin imbatlarında buğulu bir camı bile olmayan evlere hasret çocuklar.

    Sevdalarına çarmıhlar kurulan ceylanlarımız bizim, uzaklardaki çocuklarımız!.. Başında kar, özünde bahar yaşayan; ve vermediğimiz sevgileri yaprak yaprak gönüllerinde taşıyan çocuklarımız.

    Kemiğinin zarafetinden belli olur bir çocuğun cesedi, ve talihlerini kesmeyen bıçaklar etlerini keser dar sokakların izbe çığlıklarında. Bir melek "anne!" der, bir çiçek "baba!"; söyler son nefesinde... Korkusu gece olan, korkusu yalnızlık olan çocuklarımız sokaklarda hâlâ ölmeyi bekliyorlar geceden ve yalnızlıktan korkarak.

    Gözyaşları denizlere ulaşmada çocukların, âh ateşlerinin kıvılcımları güneşi tutuşturmada. Yıldız değil gördüklerimiz, gözyaşlarıdır savrulmuş yavrucakların. Çarptıkça kırılan kalplerinde çobanlar ve çıngırak sesleri ve karabaşlar yollarını yitirdiler. Badem şekeri ve leblebilerle dolu ceplerinde bir tek gözyaşları kaldı tane tane... Gül iken küle döndüler.

    Havai fişek diye bakıyor çocuklar artık bomba yalımlarına, kuyruklu yıldız niyetine seyrediyorlar füze ışıklarını. Noel babanın hediyesi patriotların, scudların enkazından kendilerine oyuncak üretiyor minicik elleri... En coşkulu derelerde dolunayların öptüğü kumrucuk alınlarını, şimdi damperli kamyonlar çiğniyor. Ve yarısı yaşanmamış hayatlarını yarısı kirlenmiş bir dünyada bırakarak küsüp gidiyorlar bize, serviliklerin koyu gölgesinde birikiyorlar birer ikişer; kentleri, kıyıları, dağları, ormanları, anneleri, babaları, sevgileri yaşamadan... Yalnızca keloğlanı ve kırmızı başlıklı kızı alıyorlar yanlarına.

    Biyolojik savaşlarda ölmez bir çocuk, asıl sevgisiz kalınca ölür. Ve "Git başımdan çocuk!"tan sonra binip giderler uçan halılarına çocuklar.
    *
    5 ...
  2. 7.
  3. ayşe teyzelerin oğullarını, fatma teyzelerin kızlarını örnek vermekten ne zaman vazgeçeceksiniz. inanın onlarda kendi çocuklarına sizlerin çocuklarını örnek gösteriyorlar. neden bunun farkında değilsiniz hâlâ. hepimiz ayşelerin, fatmaların çocuklarıyız. uyanın ve kendinize gelin.
    3 ...
  4. 12.
  5. çocuklarınız sizi düşündüğünüzden daha çok sever ve büyürler.
    2 ...
  6. 15.
  7. 19.
  8. Anneler, çocuklar iki yaşına gelene kadar size bağımlılar ancak bir yaşından itibaren sizin ve çocuğun babasının arasındaki sevgi ve sorumluluk farkının yavaşça ortadan kalkması ve çocuk iki yaşına geldiğinde de eşitlenmesi gerekiyor. Siz kimsenin hiznetçisi değilsiniz, unutmayın. Bırakın babalar da iş yapsın biraz. Hem evde hem de çocuğa bakarken. Yemek yedirsin, altını değiştirsin, oynasın, eğitsin.
    Ayrıca kendi hayatınızı hiçe sayıp tüm vaktinizi ve emeğinizi çocuğunuza endekslemeyin. Sizin de bir hayatınız var anneler. Ve bu hayatın belli kısımlarında çocuklarınız yer almayabilir. Mesela arkadaşlarınızla bukuşacaksınız, çocuk evde babasıyla kalsın. Siz yanınızda götürmeyin onu. Sonra ileriki hayatta aynı şeyi, karşılaştığı tüm kişilerden bekliyor ve gerçeğin böyle olmadığını görünce de afallıyorlar. Sonra bireysel ve kitlesel sıkıntılar peydah oluyor.

    Çocuklarınız başka bir gezegenden gelmedi. Onlar da sizin gibi insan ve anlatınca her şeyi anlıyorlar bu yüzden onları kandırmak yerine doğruyu söyleyin, açıklamasını yapın. Birincisinde ağlar ama bakar ki siz kararlısınız, bir dahaki sefer daha rahat geçer. Sonraki aşmalarda çocuğunuz hata bile yapsa doğruyu söylediğini göreceksiniz. Lütfen yok öcüler var orada, böcekler yemiş, elektrikler gitti gibi asılsız durumları çocuğunuzun kafasına sokup da onu yalan söyleme konusuna teşvik etmeyin (evet farkında dwğilsinuz belki ama öyle).

    Çocuğunuza zorla yemek yedirmeye çalışmayın. Bazen canları istemez, bazen diş çıkarıyordur ve diş etleri ağrıyor olabilir; üç gün sabredin. Mutlaka yiyorlar.
    Finger feeding dönemine girdiklerinde bırakın kendileri yesinler döke saça. Bir de mutlaka uyku eğitimi ile sekizde yatmalarını sağlayın.
    2 ...
  9. 5.
  10. sendelediğimizde bile, eliniz nasıl bir an da omuzumuzda olabiliyor?
    2 ...
  11. 8.
  12. istisnalarınız var ama büyük bir çoğunuz için en azından; anne & baba sıfatına uyanlar için,

    haklarınız ödenmez ama umarım hepiniz çocuklarınıza, bizlere verdiğiniz emeğin karşılığını fazlasıyla alırsınız bir şekilde...
    2 ...
  13. 18.
  14. lütfen çocuklarınızı sevdiğinizi onlara hissettirin. onlar sizin sahip olduğunuz en güzel, en özel şeylerdir. başlarını okşayın, öpün yanaklarından, onlara 'iyi ki varsınız, sizi seviyorum.' deyin..
    1 ...
  15. 6.
  16. allah sizden razı olsun.
    beni bu günlere kadar beslediniz büyüttünüz, sevginizi eksik etmediniz.
    sizi çok seviyorum.
    1 ...
  17. 2.
  18. (bkz: ben bu cümleyi anne ve babalara kurdum)

    edit: cümle baya gelişmiş. öykü olmuş nerdeyse.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük