ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1178.
  1. "ne sen leyla'sın ne de ben mecnun,
    ne sen yorgun ne de ben yorgun,
    kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz,
    hepsi bu..."

    üsadın dediği gibi hepsi bu olmasın istiyorum bu sefer, sen leyla ben mecnun olamasak da olsun artık birşeyler...
    7 ...
  2. 1177.
  3. her şey, başlayıp yazmak ve bitirip susmak arası bir karmaşada başladı. kelimeler ön sırada katıldı yaşamaya, insan ilk konuşmayı da bundan öğrendi, tanrı tepti zehirli meyve gibi kelimeleri ağzımıza. "yiyin!" dedi konuştuk, "doyun!" dedi sustuk.

    tanrı, kelimeler, sen ve ben.
    burada başbaşayız işte. kader diyesim geliyor bazen hevesli hevessiz ama kader tanrının zaman anlayışıdır diyor içim, susuyorum. doyuyorum kelimelere aslında o sıra.
    çalar saatlerin hep aynı anı çaldığı bir şehir hayal et şimdi, çalar saatlerin anlardan çaldığı bir zamanlılık şehri. ve tut ki zamana geldi vakitler. çalmaya yeltendi çalar saatler zamandan. sen başka bir zamandan gelip çalar saatini bu an'a ayarlayandın ve burada başladı kaderin ortak oluşu. az zaman vardı, birazdan çalar saat çalacaktı zamandan.

    bu yazıyı sana yazdım,
    ya da bu yazı kendini sana yazdı, beni sana...
    koru kendini (ve beni.)..
    5 ...
  4. 1176.
  5. senin şu çok sevdiğin buz devri vizyona girmiş. hatırlarmısın bir ile ikinci filmlerine beraber bakmıştık sinemada. hatta ilk elini o zaman tutmuştum. çekinmiştim biraz..
    sen filme gülerken, filme bakarken ben sana bakmaktan bakamamıştım filme. anlayamamıştım. senin gülücüklerini işitmekten filmde olup biteni anlayamamıştım. senin gözlerine vuran o ışık kamaştırmıştı gözlerimi filmi nasıl göreyim.
    bugün bir değişiklik yapayım dedim. pc başında oturmaktan, kitap okumaktan değişik birşey. sinemaya uzun zamandır gitmiyordum. en son seninle 2007 idi galiba 300 spartalıya gitmiştik. benim zorumla gitmiştin şimdi hala yalan söyleme bana. hatta farketmiştim filmden sıkıldığını o yüzden bitsede gitsek mevzusuna girdiğini...
    ve o günden sonra hiç gitmedim sinemaya. acı verir yaralarımı deşer diye. ama bugün itibariyle artık yaralarımın kabuk bağladığını sandım!
    ve değişiklik olsun diye kalktım ice age 3'e gittim. film başlar başlamaz farkına vardım yalnızlığımın. çünkü bu filmi ilk defa anlıyordum ve ellerim koltuğu tutuyordu bu sefer. hemen sol yanımdaki çift el ele izliyorlardı. ve beraber gülüyorlardı. film ne kadar komik olursa olsun gülemedim ben. seni aradı sinema salonunda gözlerim. ama kimbilir nerdeydin, ne yapıyordun? eşinle berabersindir büyük ihtimal.

    ben unutmadım güzel gözlüm seni...kabuk bağlamış sandığım yaralar meğerse hiç birşey bağlamamış.
    ne izlediğimiz filmleri unutabildim ne de senin gülüşünü...
    *
    6 ...
  6. 1175.
  7. Eskimis ayrılıklar satıp,
    Sensiz yarınlara taşıdım kendimi.
    Ama kullanılmış ayrılıklar bile para etmedi sen gideli.
    Ögretemedim unutmayi,
    Seni çalmadan, geceden saçlarımı sarkıtmadan tenine,
    Koynumdan ayrılalı bu yüreği avutmayı.
    Sensiz aç bir sabahın hasret dolu tenhasında,
    Satamadım ellimde kalan ayrılıkları.
    Faydası yok,
    Kim ne yapsın ilk satır yazılmış ikili yalnızlıkları.
    Hasretinle bedenimi sarmıştın ya,
    Üşüsemde bu gece,
    Dün gibi yalnızlıklarımı giyeceğim,
    Hasretini kaldırıp kışlıkların arasına.
    Sen ağlarsan bogulurum bir damla gözyaşında.
    Bilki istesemde kalmaz,
    Firar eder anarşist yüreğim,
    Durmaz ikinci el sevdalarda...

    Tüm eşyalarını toplasan da yüreğinin,
    Bir tek hatıraları sığdıramazsın,
    Bırakıp gitmek istediğinde...
    Söyleme desende yüreğine,
    Ne fayda, ihanet etme gözlerine.
    Her seni sevmiyorum dediğinde,
    Bilirim gizliden kanar dudakların,
    Eylül gibi ağlar kırmızı renkte.

    Söyle, bu küslük daha kaç ömür sürgün, yüreğinden sözlerine?
    Gittiğinde beni de götürdüğünü bilsem de,
    Hoşçakal diyemem, arayıp bulamasam da sende kendimi günlerce.
    Tüm eşyalarını toplamıştın ya benle birlikte yüreğinin,
    Bir tek hatıralar sığmamıştı,
    Beni bana bırakmasan da gittiğin güne...
    6 ...
  8. 1174.
  9. tanım: nerden, nasıl başlayacağını bilememek.

    en eğlenceli tatilimi geçirmiştim. öyle ya öss'ye girecektim moral kazanmalıydım. zihnim tertemiz, hedefim tek; kazanmak. başladım çalışmaya. okulum açıldı. nasıl da özlemiştim arkadaşlarımı; hepsine tek tek sarıldım, mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmelerini diledim. hepimizin yüzü gülüyordu, sevinçliydik. artık üniversiteli olacaktık. lafladık ilk gün, biriken dedikodular, hedefler, özlemler..

    arkadaşlarım anlatıyor, ben dinliyordum. arkamı döndüm. bilmem hata mı ettim. uzaklarda göze batan, siyah giyinimli bir kız vardı. bir kız işte dikkatimi çekmişti, öyle ya hoştu. anlatılanlardan uzaklaşmış, bir an gözlerine dalmıştım. uyardı canım arkadaşlarım; ''bu yıl aşk yok ona göre..'' gülerek; ''ahh sorma ilk görüşte vuruldum, saçmalamayın ya ne aşkı.'' dedim. gülmem kesildi. dakika bir, gol bir. ''bu ne ya hakikaten ilk görüşte mi?'' diye sordum kendime. kalbimi sıktı birşey, ama yumuşak bir el, ılık bir nefes üfleyen melekti sanki. gözüm de takılmıştı, o görmüyordu.

    o gün nasıl geçti anlamamıştım. kendimi tuhaf hissettim, konuşulanları dinleyemedim. her fırsatta gözüm ondaydı çünkü. ısrarla süzüyordum. siyah giyinimli hoş bir kızdı; okadar.
    bir ay kadar geçti. arkadaşlarıma bahsini açmıştım çoktan. anlayanı da var dı, aklıma tüküreni de. olsun umrumdamıydı sanki? ama karar veremiyordum, sadece beğendim mi, yoksa dahası mı? cevabını bulmuş, tanışmaya karar vermiştim.
    beyaz teni, uçlarından kıvrılan siyah saçları ve yumuşak sesi..büyüleci gelmişti. ama soğuktu ruhu, en azından bana öyleydi. açık ve net konuştu: ''üzgünüm ama kalbim dolu, ilerlemeden unut. sınava öncelik ver.'' kurşunları kalbime saplamıştı tek tek. nefes almaya mı çalışsam, yutkunup ta birşeyler mi söylesem demeye varmadı, gitti. ısrar edememiştim. şans bile dileyememiştim. bitmişti işte. hedefler, amaçlar, duygular.. hepsi yolumda tükenmişti.
    peşini bırakmayacaktım. tabi ki koşacaktım peşinde, sevmiştim ben. arkadaşlık için yalvardım sadece arkadaşlığı yeterdi benim için. sadece yanında nefes almak istemiştim. bu kadar saftı sevgim. ikna ettim. ama gönlü yoktu. şartları zorluyordum.
    zaman ilerliyordu. platonik bir aşkım ve kendi çapımda hedeflerim vardı. peşinden koşuyordum, önceliğimi aşktan yana seçmiştim.
    telefon numarasını da almıştım. yavaş yavaş oluyor diye düşünüyordum. yanıldığımı farketmemiştim.
    her gece mesajlaşırdık. içeriği yüreğimi dağlardı. bana unutamadığı sevgisinden bahsederdi. ihanete uğradığını, artık kimseyi sevemediğini, sevemeyeceiğini ısrarla söylerdi. teselli ederdim, ağlayarak. o evinde içerdi (bana söylediği kadarıyla acısını dindiriyormuş.) ben evimde onun için ağlardım. aya bakardım ama diğer yüzünü göremiyordum. büyük bir mucize olmalıydı beni sevebilmesi için. unut demiyordum. bana şans vermesini soramamıştım bile. sevdiğinin peşinden koş dedim, çünkü bende öyle yapıyordum..

    günler kalbimi kanatarak geçiyordu. hiç bir değişiklik yoktu. o başkası için ağlıyordu, ben de onun için. aynı durumdaydık. elim telefona yapışmıştı. ondan bir msj gelir de görmem diye sesini açıp öyle gezer, uyur, yerdim. çok seviyordum. vurulmuştum ona. aşıktım işte. aklımdaki tüm yollar onda çıkmaza giriyordu. çözümsüz, imkansız birsürü şey. dersler mi? haberim yoktu ne yaptığımdan.
    aradan aylar geçmişti, onu göreli; görüpte böylesine bağlanalı. ben hala ilk günkü gibi seviyordum. zamana isyanım büyüktü. son yıl, olacak şey miydi diye kendimi bitiriyordum.
    derken kanımı kaynatacak sohbetlere başlamıştık. onu az da olsa etkilemiştim. zaman geçirdik birbirimizle. bir olacak, bir olmayacak derken heycan, korku, aşk artık bütün duygular zihnimde tavan yapmıştı.
    ve olacağının işaretlerini almıştım. ona süpriz yapacaktım. nevruzda şarkı seçtmiştim onun için. hangi şarkı mı; ayy dediğinizi duyar gibiyim. tokio hotel-monsoon.. detaya girmiyorum, (bkz: sevgiliye sarki soylemek/#5524518)
    çıktık, sevgiliydik artık. 7 aya yakın peşinde koşmuştum ama sonunda birlikteydik. çalışmadığım dersler artık umrumda değildi, istediğim yanımdaydı. gözleri gözlerimin yanındaydı, yanak yanağaydık, kokusu içime işliyordu..
    uzun sürmedi. en güzel yerlerinde dediğim anda terketti beni, yapamadı. onun için hiçbir şey yapmamışım, son sözü oydu. ben bırakmadım, bırakmadıkça o kaçtı. kendi içimde sevdikçe, o soğudu. sordukça sustu.. alışamadığım şeyler şu gün bile kafamı kemirmekte.
    geriye 3-5 fotograf, küçük bir hediye ve ilk mesajları. gönderdiği müzikler de ekstarası. acım büyük, her geçen gün artıyor. ee aşık olmak, zor zanaat..

    edit: önerisi olan mutlaka vardır..
    5 ...
  10. 1173.
  11. evet sana yazdım. okuyamayacağını bile bile yazdım; okuyacakmışsın gibi yazdım.

    hatırlıyosundur, biliyorum. çünkü ben hatırlıyorum; neyi unutacağımıza birlikte karar verirdik; ben unutmadım o halde sen de hatırlıyosundur.

    aynı otobüsün daimi yolcularıydık. her sabah senle aynı saatte, aynı otobüse biner senden önce inerdim. hangi durakta indiğinin merakını yanıma alır; seni tekli koltukta bırakır, öyle inerdim.

    öylesine bi güne daha başlayacaktım, en azından ben öyle düşünüyodum, yine durağa geldim... işte o gün sen, gelmedin. olağanüstü durumdu bu, hiç hesapta yoktu.

    otobüsü kaçıracaksın diye öyle endişelendim ki dua ettim yetişirsin diye; dualarım seni, bana yetiştirdi; sahiden çok şanslıydım... oyalana oyalana bindim otobüse. pasomu düşürdüm yere, aldım, bi daha düşürdüm. şoförün kaşları çatıldı terli alnındaki kırışıklıklar gitgide belirginleşti. biniverdim sonunda. arka koltuğa doğru ilerlemek istedim, ilerleyemedim bi türlü. densizin biri paltomun yere uzanan kemerine basmıştı. kaşlarımı çattım, arkamı döndüm hışımla.
    senin hızlı hızlı inip kalkan göğsüne; son günlerinde, benden kaçar gibi çukurlaşacak olan dolu dolu bakan gözlerine döndüm. hışmım yerini şaşkınlığa bıraktı. alnımdaki kırışıklıklar, sana hoşgeldin diyen göz ve ağız çevreme aktı; gülümsedim, kocaman gülümsedim.
    panikledin, şaşkın şaşkın sen de gülümsedin. af diledin, ben de tabii ki afettim. bu sefer tekli koltuğa oturmadın. davetkardın; ikili koltukların birine geçtin bende yanına oturdum fütursuzca; onca boş koltuk varken yanı başına kuruluverdim. sen benden tekrar özür diledin, ben seni yine affettim. bi daha konuşma fırsatım olur mu diye düşünürken; adımı sordun... sonra hangi durakta indiğini öğrendim, o duraktan hangi hastaneye gittiğini de neden gittiğini de hepsini öğrendim. göğsüme koyulmuş olan küçük bandonun gümbür gümbür, şen şakrak melodisi yerini ağır melodilere bıraktı. ama ben yine gülümsedim. geçmiş olsun dedim; geçmeyeceğini bile bile.
    sonra sonra birlikte iner olduk senin indiğin durakta.
    hayatta da duraklayıp hiç gelmeyeceğini, bizim duraktan hiç geçmeyeceğini bildiğim o otobüsü de beklerdim; hiç sıkılmadan otobüs şoförüne lanetler yağdırmadan beklerdim...

    doktorun sana izin verdi. dedi ki 'yaşa hayatını, bak sana şunca vakit. yaşaman gereken, hakkın olan altmış yılı daha, şuncacık zamanda yaşa dolu dolu yaşa ha'.
    ben de sonraki altmış yılımı seninle yaşadım. sen yaşadın bitti. ben yaşadım uzatmalar başladı... maçın daha ilk çeyreği bile değilken, uzatmalar başladı... hakem düdüğü çalana kadar beklemeye söz verdim, sen oyundan erken gittin. yerine yedeklerden birinin gelmesi için dua ettin... benim için dua ettin ve öylece gidiverdin.
    48 ...
  12. 1172.
  13. ben bu yazıyı sana yazdım. seni de kendime. kendimi de seni mutlu etmeye adadım.
    ötesi var mı.
    ötesi "biz".
    6 ...
  14. 1171.
  15. 1170.
  16. öyle kelimelerle değil, sözcuklerle harflerle hiç değil. hayatin anlamini, ne kadar yaşanilir oldugunu bilen bunyelere yazilan binlerce eserin olduguna kanaat getidrdim. okunur yazilir olan.
    yazilir okunur olan.
    ne sacmaliyorum sozluk sence?
    bu gece iki kelimeyi biraraya getirip bişi yazabilirmiyim sence?
    kültabagi, kelimeler ve ben.
    birazcik duman.
    hepsi bu...
    7 ...
  17. 1169.
  18. Git bırakıp uzaklara git,
    Ardında yaşlı gözlere kıyıp git.
    Git bırakıp uzaklara git,
    istesemde dön desemde hadi git.

    Git yalan sevdalarına,
    Çaresiz yarınlarına.
    Bu yürek buna da dayanır,
    Alışırım gözyaşlarıma...

    Sana git diyemem,
    Ama kal demek gelmiyor içimden.
    Son sözünü söyledin bana bırakıp giderken,
    Ahh gün gelir olurda pişman olup dönersen.
    Ardından bakıp güleceğim...
    6 ...
  19. 1168.
  20. üzgünüm...
    isterdim.
    hiç bitmemiş olmasını değil ama
    hiç başlamamış olmasını isterdim.
    seni unutmayı değil ama
    hiç tanımamayı isterdim.
    aslında sadece seni isterdim.
    umutsuzdum
    susuzdum
    sarhoştum...
    en kötüsüde sensizdim ben
    sen olmayınca hep sessizdim ben
    kendini
    senin teninin hissini hergün baska bedenlerde aramaya adayan
    çaresizdim ben.
    kaybettim kendimi.
    teslim ettim sana.
    öldür beni
    yok et
    bırak arkanda
    sözcüklerinide al
    git...
    herşeyim senin olsun
    yazılarım
    sözcüklerim
    umutlarım
    yeter ki git
    vazgeçtim
    yok etme
    yok ol...
    hosçakallar elvedalar
    senin olsunlar
    dedim ya
    sözcüklerinide al
    sus...
    ve git burdan.

    ama
    aslında sev beni
    gitmesen
    sevsen işte
    sev sahi...
    severmisin sahi?
    4 ...
  21. 1167.
  22. ben bu yazıyı böyle ulu orta yazmayı sevmem, ama yazmadan edemiyor insan..
    bugün hep aklımdaydın..
    sabah, öğlen, hala aklımdasın be..
    şimdi gördüğüm aşağılık muamelesi de az sonra yakacağım sigaranın haklı sebeplerinden..
    neden böyle, anlamıyorum..
    korkuyorum, senden değil be balkona babam gelir sigaradan basar diye..
    hadi git, rüyalarıma da girme, cidden..
    6 ...
  23. 1166.
  24. yağızım..yaşasaydın bugün 1 yaşında olacaktın. şimdi burda değil sana doğum günü partisi hazırlığı içinde olacaktım. kocaman 1 şeklinde bir pasta yaptıracaktım sana, hep hayalini kurduğum gibi. sen beklenmedik bir anda gelmiştin. seni beklediğimiz o camın önünde en ufak bir hareketinle ne kadar mutlu etmiştin bizi. seni her nekadar hiç kucaklayamsamda kokunu olamasamda aklımdan bir an bile çıkmıyorsun. ne sen ne kardeşin. iyi ki doğdun anneciğim..
    9 ...
  25. 1165.
  26. bakıyorum sessizliye.uzun bir deniz manzarası karsısını göremıyorum sis kaplamış karşı dağları denizin taşlara vuran sesiyle irkiliyorum.sağıma bakıyorum bir manzara daha ama bomboş soluma bakıyorum belki burdasın die bomboş bir deniz. yosunlar susmuş denizin suyu nekadar canlandırmaya çalısa da yarın çıkcacak güneşi bekliyorlar.sade benmiyim bekleyen.bekledim de ne oldu beklesem ne olucak cevap bulabiliyormuyum ki kendime.iyiki gitmişsin.sen olsursan ya yarın güneş yerine karanlık bir gün olursa sisler kaybolmassa beni canlandıran dalgalar kaybolursa deniz küserse.iyiki gitmişsin.yeni bi sayfa açıyorum kendime.evet.gidiyorum ama sensiz.dalgalar beni sislerin arasından sonsuzluğa bırakıcak.dönüp baktımda yine sisleri görücem sen olmucaksın önüm ise aydınlık.yoksun işte yoksun geri dönücekmiyim sanıyosun giderken dur dedinmi ki?iyi ki dememişsin...beni götüren biri vardı beni hiç bırakmadı yanlızlığım yanımdayken sana hiç ihtiyacım yok iyiki gitmişsin......
    5 ...
  27. 1164.
  28. 1163.
  29. BiR IŞILTI BiR CEVAP VER
    (BEKLiYORUM)
    Sana seni sevdiğimi söyleyememenin verdiği acıyla,
    Bağırmak isterim avaz avaz.
    Sevgi ve duygu dolu haykırışımla
    Çukurlar açmak isterim, dibi görünmeyen
    Ağlamak isterim,
    Sana olan duygularımı söyleyemediğim için
    Gözyaşlarımı akıtmak isterim,
    Haykırışımla açtığım o derin çukurlara&
    Tamamını sana ayırdığım bu kalbimle,
    Dağlar yaratmak isterim:
    Derin, gözyaşına doymuş olan çukuruma
    Dağlar yaratırım; çukurları, gözyaşlarımı aşan dağlar
    Sonra
    içimdeki bu sevgiyi yüreğime sığdıramayıp,
    Tohuma çeviririm.
    Sevgi dolu o tohumları dağlarıma ekerim.
    Bahar gelince yeşersin, filizlensin diye
    Baharın gelmesini isterim; güneşide yanına alarak.
    Eyy güneşim!!!! Yaşam kaynağım gel artık
    Diye düşünmeye başlarım sonra.
    Hayallerim ortada, yapmak istediklerimde
    Haykırarak son sesimi tükettim.
    Ağlayarak göz pınarlarımı kuruttum.
    Kalbimle dağlarıda oluşturdum.
    Üstüne birde bütün sevgimi aktardım tohumlarıma.
    Verebileceğim her şeyimi verdim ben.
    Güneş hadi artık göster yüzünü,
    Göster parıltını, ışılda benim için.
    Yeşert tohumlarımı, filizlendir
    Olgunlaşsın düşüncelerim, aydınlansın hayallerim.
    Seviyorum seni güneş,
    Sana ihtiyacımda var..
    Hayallerimin, ümitlerimin her şeyimin yaşam kaynağısın.
    Sanırım sende beni anladın.
    Belki kızıyorsundur ;bencil bu, kendisi için parlamamı istiyor diye
    Belki utanıyorsundur, düşünüyorsundur
    Zaman geçiyor artık güneşim.
    Haykırışlarım tükendi, yerine feryatlarım geliyor.
    Gözyaşlarım buharlaştı, yağmur olup üstüme yağacak.
    Sevgi dağlarımda eriyor yavaş yavaş
    Tohumlarımıda bi telaş kapladı yok olacağım; diye.
    Sevgi dağlarım yok olurken, yağmurlar yağacak.
    Bir selle tohumlarım talan olacak belki.
    Ve ben boğulacağım, haykıramadan, içimden acıklı feryatlarla,
    Sesim çıkmayacak, korkumdan ağlayamayacağım.
    Kalbmide dağ olup beni kurtaramayacak artık..
    Hayallerim için, bahar için, mutluluk için,
    Bir belirti, bir ışıltı, bir parıltı ver.
    Ya gel beni kurtar, yada başka hayaller kurmama imkan ver.
    Ama her şey bitmeden, çok geç olmadan
    Utanmadan, sıkılmadan, içtenlikle, dürüstçe
    Bir cevap ver
    Umutla, sıkılmadan korkuyla, dört gözle ama hep seni düşünerek
    Bekliyorum
    21 ağustos 2007
    5 ...
  30. 1162.
  31. keşke bir yolu olsa...
    sanırım gerçekten seviyorum...
    hem de belki de ilk kez karşılık beklemeden ve olmayacağını bile bile.
    6 ...
  32. 1161.
  33. bir kaç gün önce..
    oralardaydım..
    oturduğun o bankta, yürüdüğün o yolda..
    bir melek gibi göründüğün yerlerde..

    hiç içim acımamıştı bu kadar..

    etrafa baktım.. çok kalabalıktı..
    ama ben, ben yalnızdım..

    sen yoktun orda..
    olmayacaktın da..
    ağlayamadım...
    6 ...
  34. 1160.
  35. gitmem..
    bende sen var,
    koca okyanusların sığdığı gözlerin,
    ellerin var depderin
    avuçiçlerin..

    içinde içsel bir düşkünlük boyu sarıldığım bir umut var
    sen var senden bir adım ötede benden bin yıl uzakta
    içimde..
    içi titreyen - uğultulu bir resim,
    bir pencere - bir sokak - bir çocuk şarkısı kulaklarda
    bir kız binkaç damla yağmur
    kokusu tenine geçen toprak var
    yağmur yağar-seller akar
    yorgundur arap kızı ıslnamıştır da.. uykuya yatar..
    benim koynumda senden kalan bir acı
    kendini her defasında yeniden kurar.

    ölmem ben biliyorum ,
    biliyorum ölemem..
    teninde cennet bahçeleri var..
    4 ...
  36. 1159.
  37. 1158.
  38. Bana bir bahar ver avuçların dolusu
    Avuçlarından taşıp üstüne bulaşsın renkleri

    Eski zamanlardan kalma bir söz fısılda
    O günlerin esintisi değsin yüzüme

    Kendinden biraz ben kopar
    Bana benden fazlasını anlatsın

    Bir masal anlat bana inandırdığın yalanlarından
    Yine kanıp uykuya dalayım kollarında

    Öyle bir dokun ki düşlerime
    Sana uyuyup sana uyanayım her gün

    Bir iki damla gözyaşı akıt hislerime
    Nedensizce seni anımsatsın

    Senden bir parça bırak hayatıma gitmeden
    Sana yakıştığı gibi yaksın canımı her an

    Şimdi git hadi bakma sakın arkana
    Esintini bırak ve şimdi GiT…
    4 ...
  39. 1157.
  40. deli dolu geçtik ateş hatlarından,
    sevgim korkuyla beraber büyüdü içimde,
    sevdikçe korktum,
    korktukça daha çok sevdim,
    er geç birbirini boğacaktı bu duygular biliyordum,
    neden sonra farkına varıyor insan,
    ayağına takılan bütün taşları,
    yoluna kendi döşediğinin.

    senin yarınlara inancın benden yüklüydü,
    daha cesaretliydin,
    planı çatılmamış yarınlara ektiğin umutlar,
    er geç açacaktı biliyordun,
    deli sevdalı çocuk ruhumun,
    nicelerinin uğruna kıyametler kopardığı,
    değersiz değerlere sırt dönmüş güvenli saflığında,
    bir sonsuzluk buldun kendine,
    ve hayatımızın resimlerini çizdin duvarlarımıza,
    sonra birden,
    yeşil bir kentte,
    ılık bir yaz gecesine astın beni...

    sevdalı ömrümün dakikası beş para etmedi,
    ödedim...
    cümlelerim seni taşımaktan yorgun düştü,
    son sözün.
    ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim,
    geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim,
    anılar kemirdi yüreğimi,
    felç oldu hislerim.
    zamanın çoktan dibe çöktüğü kum saatimin belinden,
    tek bir saniye bile süzülmüyordu,
    ters çevirmeye cesaretim yoktu,
    çünkü yeniden başlayacak bir hayatın,
    korkağı olmuştum.

    aşkların sonrasında hüzün vardır,
    ya sen hüznü boğarsın,
    ya da hüzün seni boğar,
    ama birisi kanatlarını kırarsa eğer.
    yaralı kuş rolüne soyunacağına,
    yürümeyi denemelisin ,
    hayata dönmelisin...

    bunları düşünebilmek bile kendime dönüşümdü,
    ve sonunu infaz ediyordu içimde,
    o gece yüreğimden sağ çıksaydın eğer,
    ölen ben olurdum,
    o gece ,
    hayatın lekesiz bir anında,
    seni intihar ettim,
    şimdi katil benim...

    artık güncemde bir boşluksun,
    yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun,
    ve sana ait sandığım her şeyin ,
    aslında benim olduğunu öğreniyorum,
    hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin,
    kendimi keşfettikçe,
    seni kaybediyorum,
    ve ufkuma sensizliği,
    korkusuzca geriyorum...
    7 ...
  41. 1156.
  42. Sevgili...
    Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
    Ben ki yaktım bütün anılarımı,
    Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
    Film bitmedi, son yazmadı henüz.
    Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
    Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
    Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
    Onun için biraz is kokar libasım,
    Onun için dağınık biraz saçlarım.
    Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
    Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
    Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.

    Sevgili...
    Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
    Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
    Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
    Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
    Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
    Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.

    Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
    Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
    Ve neden aşkın çocukları yoktur?

    Oysa sevgili...
    Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
    Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
    Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
    Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
    Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
    Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
    Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
    Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
    Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.

    Sevgili...
    Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
    Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

    Madem aşk cemresidir gönlün,
    Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak...

    ...........................................

    Yoksun ya;
    Gençliğimin deli rüzgarları da yok.
    Ve yoksul düş baharlarım.
    Neler kalmadı ki sende,
    Çaresizlik karabasanlarının çıkmazları,
    Avuntuzus saplantıların açmazları,
    Deli düşler...

    Yoksun ya;
    Kim anlar şimdi bu yüreği,
    Sensizlikte ne yapılır bilmem ki,
    Aşkın tepelerinden böyle apansız düşmedim.

    Ilık tebesusumler vaktine beş kala solan,
    Kahkahalar gibiyim,
    Yarısında yutulmuş,
    Sevinç çığlıkları dolu boğazım.

    Seni özlemeyi bile yakıştıramıyorum kendime...

    Yoksun ya;
    Buruşturulup atılmış mektuplar gibiyim.
    içimdeki yürek boşluğuna yoldaş,
    Gülüşüm bükülü kaldı dudağımda,
    Sana sargın kalmak vardı gül yüzlü,
    Bu aşkın üstü,
    Böyle örtülür müydü...
    5 ...
  43. 1155.
  44. boş bir fincan ve üç kum tanesi sadece.
    biri ben, biri sen, biri o olsun.
    hafif bir rüzgar essin.
    beni sen, seni o yapsın.
    sonra bizi alsın götürsün
    onların arasına katsın.
    orayı bilirim ben.
    kalabalık.birbirine değen tenler
    suskun, ancak farkında götürdüklerinin
    getirdikleri dışında,
    paslı okunun ucunda.

    derler ki geçen yola koyulmuşum.
    gökyüzü savaş açmış kalbime.
    elimi yakıyor, gözlerimi kesiyor.
    duyamıyorum sesini, hissedemiyorum nefesini.
    siluetin kokuyor burnumun ucunda.
    koklayarak izini sürüyorum, bir it misali.
    sonradan anlatıyorlar,
    yol boyunca seslenmişler arkamdan.
    duymamışım.
    bir yaprak daha koparıp devam etmişim.

    yolun sonunda yalnız kalıyorum.
    bir kuş oluveriyor gölgem.
    uçuyor, konuyor pencerenin pervazına.
    kalbine vuruyor, beynini deliyor gagasıyla.
    çiğ çiğ yiyor. yok ediyor seni.
    karşı koymuyorsun, sonsuz huzurla karşılıyorsun ölümü.
    sıcak bir yuva oluyorsun, anne oluyorsun
    kimsesiz mısralarıma.
    ve seni de kaybediyorum...

    pişmanlığımı gizleyemiyorum .
    yanına geliyorum.
    martılardan bahsediyorsun bana.
    martılar avaz avaz gökyüzümde
    adını söylüyorlar.
    nispet yapıyorlar.
    kalbini çalıyorlar.
    ve sen
    sen onları da üzüyorsun. ben oluyorlar,
    ıslak kirpiklerin oluyorlar, yüzüne çarpıyorlar
    karşı koyamıyorsun. susuyorsun sadece.

    oysa başka bir mevsim,
    kişiliksiz parmaklarımın ucunda
    ıslak tebessümlerim saklanır benim.
    ona dokunan mısraya bürünürler anında.
    ve benim kollarımda biriktirdiğim yüzler;
    sonbaharın titrek, kayıp şarkıları
    ve senin işe yaramaz nefes alıp verişlerin.

    yine de neden bekledim? ya da neden gelmedin?
    görmüyorsun, duymuyorsun, "hissetmiyorsun"...
    hissetmiyorsun yok oluşları ve tükürdüğüm vedaları.
    ve bekledim neden bekledim?
    yorgunum, hala yorgunum ve yine olsa
    yine dağlarım yıldızları gökteki.
    ve yine dokunurum son nefesini bıraktığı sigaranın
    kuru toprağa, hissiz parmaklarımla.

    ama dönüyorum şimdi.
    eve dönüyorum, mesaj işte kibirli operatörümden.
    bizi arayan numaralar, parantez içinde 20 gösteriyor.
    ve o beş yüz elli diyor, parantez içinde hareket çekiyor.
    devam ediyorum, odama giriyor, köşeme çekiliyorum.
    senin sesinin bile giremediği karanlık yansımama.
    ve en baştan yazıyorum hikayemi, ters çeviriyorum her seyi.
    önce kaybediyorum,sonra buluyorum seni.
    acıyı baştan çekiyorum, mutlu sonla bitiriyorum hikayemi.
    5 ...
  45. 1154.
  46. onlarca şarkı yazmak istiyorum sana.. onlarca şiir..
    dünya üzerinde henüz kimsenin bulmadığı özlü sözler.. içimdekileri anlatacak..
    ama bulamıyorum, yazamıyorum..
    yazamam ben öyle.. hiç yazamadım..
    sadece yazmamak da değil ki.. söyleyemem de ben öyle hislerimi kolay kolay.
    hiç söyleyemedim..

    günlerce, aylarca izledim seni.. gözlerini, bakışlarını, yürüyüşünü, gülüşünü, sevinci, hüznünü.. ama farketmedin sen.. belki de farkettin kimbilir. ama farkettiğini belli etmedin.. ya da ben anlayamadım.

    şimdi göremiyorum seni, bir süre daha göremeyeceğim bunu da biliyorum..
    ama görmek istiyorum.. tekrar gülüşünü izlemek istiyorum..

    eğer ki dersen geçmişe dönsek bana hislerini söyler miydin diye.
    hiç düşünmeden söylerdim de diyemiyorum.. ama bilmeni çok istedim.. isterdim..

    bilmeni isterdim gülüşünle daldığım uykuları, hüzünlü gözlerinle haram olan gecelerimi, her gece yatmadan önce sana dair dualar ettiğimi, hiç çıkmadığın düşlerimi..
    ama bilmeyeceksin güzel gözlüm..

    bir kez dokunmak için herşeyden vazgeçeceğim ellerini hiç tutamayacağım ben belki de.. oysa ne kadar cok isterdim narin ellerini avuçlarıma almayı, sevmeyi..

    ben farklı biriyim belki de. hislerini söyleyemeyen.. belki de sen tam tersisin.. ama karşıdan bir adım gelmeyince sen de içine gömdün hislerini.. işte bu içimi kemiriyor. her gece öldürüyor beni..

    sen bu yazıyı okumayacaksın hiçbir zaman. olur da okusan bile benim sana yazdığımı bilmeyeceksin..
    başka birinin, başka birine duyduğu aşk sanacaksın.. ne güzel diyeceksin..

    seni bilmeyecek olsan da çok seviyorum, seveceğim de..
    olur da bir gün bu inadımı kırıp sana sevdiğimi söylersem bu yazdığımı okutacağım sana.
    gercek hislerimi o zaman anlayacaksın..

    o günü bekleyeceğim sevdiğim.
    sonsuza kadar bile olsa.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük