ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1453.
  1. çıkıyorduk biz seninle, nereye, kime, nasıl hiç bilmiyordum. ama sen her defasında çıkıyoruz derdin. ben başka anlamlar yüklemiştim oysa ama hiç söyleyememiştim. ben senin için acaba o bu mu? diye düşünürken sen o rus bu mu diye düşündürmeye başlaşdın birden. o rus bumuydu bilmiyorum ama seviyordum ufaktan onu. gitgel başlamıştı aramızda, güzel vakitler geçiriyorduk. ne zaman sıkıldığını düşünsem bilerek saçmalıyor benimle alay etmene izin veriyordum. sonraları merak sevgimin önüne geçti sohbetlerini takip eder, gizliden telefonunu kurcalardım. sonra eski sevgilinle konuştuğunu öğrendim. anılarınız hala tazeydi sol memendeki benden bahsetmişsiniz bolca. sonra sevişmelerinizi konuşmuşsunuz. bunlar çıktığımda karşına bir anlıktı ama şimdi seni seviyorum istesem gitmez miydim deyip kandırmıştın beni. sana olan sevgimin gölgesinde kalmıştı ihanet. sonra sen yine aynı şeyi yaptın ben sana kıyamadım o rus bu mu diye düşünürken sen hayatımın kaşarı oldun. bravolarım şimdi burdan kulaklarına ulaşsın. sözlükdaşlarım mıncıklasın bir taraflarını artık. hepsi yanımda olacaktır eminim.
    4 ...
  2. 1452.
  3. 31 Mayıs 2009 Pazar, 11:31

    sabah saat 11:11 uyandım.Uyuyamamıştım ki hiç.Aklımda hüzün nefret gözyaşı ve özlem vardı.Bu kadar yoğun duyguyu bir arada yaşarken uyumak mümkün diildi.Kalktım penceremden baktım bu kez güneşi görmeye çalıştım başaramamıştım umut o kadar uzaktaki.Hani her bitiş yeni bir başlangıçtı nerdeydik? kimdik ? Bilemiyorum.

    Gittin ! Beni benden alıp gittin.
    Sevdim.Anlatılamayacak kadar çok sevdim .Bitmişti. Nedendi ? Niçindi? Bütün soruların cevap bulamadıkları andı bu an .Sonsuz sukunet başlamıştı artık.Ben iliklerime kadar aşkı yaşarken sen gitmek istedin ve en komik olanıda açıklaman yoktu. Sevgin bitmişti.Sevmek neydi? Nasıl başlardı? Neden biterdi? Bu sorularla devam etmek ne kadar zordu.

    Gözyaşlarım daha tuzluydu. Artık kalbim daha bir paramparçaydı. Bir şarap kadehi gibiydi. Sanki tuzla buz olmuştu ve her parçası ruhumun derinliklerini daha çok yırtıyordu. Yoktu bu kez yeni başka bir kalp yoktu.

    Acı çok garipti. Ne insanlar görmüştüm ben.Ne güçlüydüm ben.Şimdi ne benden ne de senden bir eser yok be sevgili.Çektin gittin sen gittin ben bittim ben bittim sen gittin.Çığlıklarım hiç bu kadar acıtmazdı.Kanatmazdı beni ama artık kanayan beni durdurmak mümkün diildi.Sürüklendim sevgili.Sensiz o günlerde gittim ben .Kaybolan benliğimdeyim şimdi.Peki aşk var mıydı? neden sevgiye muhtaçtı insanoğllu.

    Birşeyler hep eksikti.Sen gidince birşeyler de kalmadı sevgili.
    Aşk aşk adı aşktı yalnızlığımın.

    Sensizlikti.
    Tüm cümlemdin.Şimdi bir virgül'e muhtaç bu benliğim.
    5 ...
  4. 1451.
  5. Güneş aralamıştı penceremi herhangi bir gündü.Uyanmaya yakındım. Yatağımdaydım anlamıszca sevgim için sarfettiğim cümlecikler baş ucumdaydı.Ve doğruldum.Penceremi açtım. Hafifçe esen rüzgarı damla damla içime çekerken kahrolmuştum, belirsizce.Ve başlamıştım işte. Unutuluş saatleriydi bunlar.insanlardı sana seni unutturan..bir yüreğin vardı.Bunun ötesinde küçücük bir bedenin ve içinde çırpınmaya çalışan bir ruh,bilinçsiz bir sen vardı. Her şeyden öte,ite kalka yaşam çekişlerin vardı.Tükenişlere şahitti kendi benliğin.Peki ya peki sen nerdeydin? Kendince çözemediğin benliğinde mi? Yoksa hiç durmadan kanayan kalbinde miydin? Kendince bulamadığın o kadar çok 'boş' kelimesi vardı ki ,nitelendirmeye çalıştıkça senden biraz daha geçip giden.Milyonlarca yanılgı.Eskiden kocaman bir dünyan vardı sinem.Şimdi ise geriye ne kaldı.Avuçlarından akıp giden mutluluklar dışında neyin kaldı.külleriyle zehirledi hüzünler seni ..Hepsi kucak açtı parçalanmış yüreğine..küçük kız çocukları fısıldadı kulaklarına..insanoğlu attı gözyaşı tohumunu sinsice içine..bir insan sevindirdi ve aynı insan ağlattı.seni.Ama işin garibi Sen ağlarken onun gülmeseydi.Adaletsizlik denen şey.bu muydu ?Zaten hayat hep acımasızdı.Sen hayata inanmaktan vazgeçeli.yıllar olmuştu.Ama .yine akıllanmadan bir hevesle elma şekerine sarılıp sadece mutlu olmak istemiştin. Tüm derdin buydu.Unutuvermiştin işte en önemli şeyi et obur hayat verdiklerini fazlasıyla alırdı.Ve gecikmedi de görevini başarıyla tamamlamıştı.Geriye bir ben ve kolumda aşk serumları.tımarhanelerde kalbim.Soğuk kaldırımlarda sabahlayan arsız bedenim.Sanki biri gelmişte acıları şırıngalamış bedenime.Yıkık ve bitik benden.

    Mayıs 2009 düzce
    4 ...
  6. 1450.
  7. seni hergün görmesem unutabilir miyim yanımdayken yüzüne bakmadan durabilir miyim bilmiyorum. güçlü olmaya çalışıyorum başaramıyorum. sen de artık benim için herkes gibisin demek istiyorum. yok...sadece kendimi kandırıyorum.
    5 ...
  8. 1449.
  9. neden sadakatle bekleyeyeyim,
    ruhumu hasretle besleyeyim?
    senle yarınım yok ki...
    çizdim sildim geçmişimizi,
    geleceğe dair bütün eskizleri!
    senle yarınım yok ki...
    "HAYATIMSIN" CÜMLESiNDE GiZLi ÖZNE SANMIŞTIM KENDiMi... **
    6 ...
  10. 1448.
  11. bir zamanlar saflık vardı... şimdi yerim yok aldanmaya... gülüp geçiyorum hatırladıkça... vardın,yoksun,hiç olmamalıydın,olmayacaksın !
    5 ...
  12. 1447.
  13. gözlerim hiç durmadan sana bakarken, senin gözlerin hiç görmemiş beni...ne hissetmem gerekiyor bilmiyorum. besleyecek umudum kalmadı, bunun için aciz olduğumu düşünüyorum. varsın olsun demek geliyor içimden, bu sadece bana ait olsun. ben yaşayım sadece ne çıkar. hep öyle demedim mi zaten? susturmadım mı kendimi? bilmiyor musun? sorduğunda hayır demedim mi? seni de ben susturmadım mı? öyleyse neden bu yetersizlik, açlık?

    neyi istiyorum?... ve neden bekliyorum yeniden sormanı? hani istemiyordum? bu çelişki öldürür mü beni? duyar gibiyim gülüşünü? dudağının kenarında beliren acı gülüşünü...biliyorum acizim artık. yenildim. istemediklerimle; gerçeklerle yüzyüze gelmenin hissettirdiği soğuk şok etkisi gibi burun burunayım. göz gözeyim. üzgünüm. tahmin edemeyeceğin kadar çok.

    söyleyebilmeyi gerçekten isterdim. pişman değilim diyebilmeyi. ve seni özlemediğimi söyleyebilmeyi. hem de hiç özlemediğimi. saatleri hiç bir zaman saymadığımı, seni beklemediğimi....düşünmediğimi. bana en iyi gelenin seninle aramıza koyduğun mesafe olduğunu itiraf edebilmeyi...aramıza çizdiğin o kalın çizgi...geçmemin imkanı yok artık...

    ikimiz...var mıydı sahi? oldu mu hiç?...gözlerine baktım ve bunu gördüm; belki de yanıldım. sadece ben istedim var olmasını. ben hayal ettim. inandım... vardı. hala var. en azından ikimizden geriye kalan aciz bir ben var. acizliğimden utanmıyorum..üzgünüm. tahmin edemeyeceğin kadar çok.

    yaşamadan yoruldum...bir daha bu kadar üzgün olur muyum, bilmiyorum ve bir daha izin verir miyim sana?....elbette. unutma ey sevgili: senin istediğinde tam olarak buydu...yoksa yine mi hatalıyım? sıkılıyor musun yoksa? sıkıyor muyum seni?...sanmam. sanmam çünkü gözlerin kapalı. sanmam çünkü; gözlerim hala hiç durmadan sana bakmaya devam ederken, sen görmeyeceksin beni.
    5 ...
  14. 1446.
  15. belki seninki sadece kızgınlıktır. ama benimki kırgınlık.
    5 ...
  16. 1445.
  17. ...Söylemeye zorlandığım seviyorum-u birdenbire, en içten halde söyletmeyi başaran adam;

    Unutmaya yüz tuttuğumuz huzurla kal! Ay şehvetiyle yalasın bizi, içimizde sürdürdüğümüz tüm ruhsal tepişmelere inat.

    Geçmişe, geleceğe ve yaşanılmış tüm acılara inat.

    Bütün kurallara aykırı, bütün tehlikeleri göze alacak çekicilikte ve bir o kadar bencil ve çetrefil ama hep bir parça eksik...

    Sen, kal dediğim gitmeni beklediğim adam;

    Öncesiz ve sonrasızsın;

    Büyümüş yaşım, büyümemiş çocuk yanımla olgunlaşmaya çalışıyorum şimdi seninle, seni hiç büyütemeyeceğimi bilerek...

    Bir meçhule doğru akışındayız zamanın ve ağırlaşmasında günahların...

    Allahın cezası bir şizofreni vakası bu aşk dedikleri ki bizimkide tedavisi zaman alacak türden şizofreni aşk. Bizim aşk dediğimiz yaşanılası bir tutku kendi cehennemimizde sürdürdüğümüz belkide, kimbilir.
    4 ...
  18. 1444.
  19. sabahtan beri kufur ediyorum. sana bile!
    kufur ediyorum cunku iflah olmaz biri var su an icimde.biraktim isi gucu yol aliyorum , oturusu rahatsiz eden bir otobusun cam'a sıfır koltugunda!

    nereye mi? cevabim tabiki kufurlu!

    niye mi?
    cunku acının miktarı degil tadıydı tek hatırladığım. kanın rengi degil, akıyor olmasıydı olüme yaklastıran beni. vucuttan sızan ruhumdu, uzaklasıyordum...

    hatırladınız mı?
    aldınız mı dersinizi?
    sevin hadi, yapabilirseniz...

    http://www.youtube.com/watch?v=naQSB1Ozyds
    5 ...
  20. 1443.
  21. 1 Yıl önce bu güne dönüyor
    ufak bi yazı anımsatıyor ona bu günün 1 yıl önceki konumunu.
    okuyor, ağlıyor kız..
    biliyor hatırlamayacak, hatırlamaz o kız için
    küçük ama mühim böyle şeyleri.
    yada mükemmeldir o, hatırlar da
    üzerine geçmişliğin, unutulmuşluğun verdiği tozlardan görmez, görmek istemez
    hatıralarında ondan kalmış bu çizgileri.
    1 yıl.. birinin kalbinde olduğunu bilerek geçen bir gece..
    ve yanında olduğunu hissetmenin verdiği güven..
    o akşamki acısını kilometrelerce öteden hafifleten tuhaf bir güç,
    sevgi..

    Bir evin apartman boşluğuna bakan odasında uyuyamıyor bu gece o kız..
    neden mi?
    canı yanmıyor bu defa maddi sebeplerden ötürü
    1 yıl önce olduğu gibi.
    kalbinde bi ağrı, gözünde biraz yaş var bu defa..
    duygularının efkarına kapılıp yazdıkça yazıyor,
    andıkça anıyor geçmişi.
    resimlerde kaybediyor kendi kendini
    bir de üzerine açıyor içinden geçen birkaç şarkıyı,
    sessizliğini bozarcasına..
    ağlamamaya yemin etmiş,
    ağlamayı zayıflık saymış kız bu gece özgür bırakıyor benliğini.
    ruhunu serbest bırakıyor ki rahatlasın bi nebze diye.
    akşam serinliğini dolduruyor odasına.
    sırf sıyrılsın diye şu halinden.
    derin bir nefesle kendine gelsin diye belki..

    birini hep sevmek, hep yanında olmak
    ne ümit verici, bir insana dayanak olabilecek sözler..
    keşke zaman donup kalsaydı,
    o kız ve mükemmel sevdiği içinde olsaydı..
    dargın kalamasalardı yine birbirlerine uzun süre
    bitmeseydi, değişmeseydi bişeyler..
    keşke..
    masal misali gelişen ruh halinde..
    "ileride" demek o gün ki kadar kolay olsaydı şimdide..
    yada ...
    yarım kalmış bir cümle daha
    yarım kalmış bikaç duygu gibi
    her neyse işte..

    Biliyordu kız tek bir şeyi
    onda duygu denilen öyle kolay değişmiyordu işte.
    Zaman, yollar, mekanlar değişiyordu..
    dünya çevresinde hızla dönüp
    değişik açılardan sunarken hayatı kendisine,
    o içindeki duygularla kala kalıyordu..
    hayal dünyası, masal alemi derken,
    değişmeyen duyguları eşliğinde devam ediyordu yoluna,
    belki biraz yalnız..
    beklentilerden uzak..
    tek bir cümleye hasret.
    mantık sınırlarını zorlarcasına.
    artık birşeylerin noksanlığının farkındalığına varmış şekilde.
    başka bir şehirde,
    başka bir zamanda ve herşeye bağlanmaktan uzak..

    Bir geceyi arkada bırakırken iyi geceler,
    yeni bir sabaha başlarken günaydın diyordu kendi kendine bu defa..
    hafif bir tebessüm, biraz yaşlı gözler..
    daha içinden dökecekleri yarım kalmış olsa da
    işte bu kadar bütün hepsi şimdilik..
    7 ...
  22. 1442.
  23. azm-i hammam edelim sürtüştürem ben sana
    kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can.
    lal-ü şarap içirem ve ıslatup geçirem
    parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahşan
    eyil eyil sokayım iki tutam azmıdır?
    lale ile sümbülü kakülüne nevcivan
    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-i revan
    salınarak giderken arkandan ben sokayım,
    ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
    kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
    öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç
    düşmanın bağrına hançerimi nagıhan
    herkese vermektesin bir de bana versene,
    avuç avuç altını, olsun kulun şaduman
    eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
    yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman
    sen her sabah gelesin, ben vehbi'ye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümesselam
    ***
    8 ...
  24. 1441.
  25. bir gün de sen bana yazsan Allahsız sözlük ölür müsün?

    her gün hep ben yazıyorum. Bıktım bu çileden...bir harfin gölgesindeki 900. entry olarak mı göreceksin hep beni?

    dayanamıyorum artık bu karşılıksız aşka!

    elveda sözlük! Hamlet'in dediği gibi olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! (adam olup 1 kurukafa bile almadın, ahh sözlük ahh!) *
    5 ...
  26. 1440.
  27. binlerce hayatım var sonsuzlukta varlıklarını sürdüren; istediğim ama elimin tersiyle ittiğim. Bugünümdeyse yanlış bir kararın sürüklediği ve her geçen gün daha az sevdiğim birini yaşıyorum. bu kez, mutlu sonla bitmeyecek olsa bile "seninle" olan bir tanesini denemek istiyorum. tüm kalbimle...

    sana, duymayı hayal bile edemediğin cümlelerle geldiğimde; yüzünün alacağı o ifadeyi hayal etmeyi deniyorum. inanmaz ve şaşkın gözlerle bakıyorsun bana, bir yandan sorgular, bir yandan dalga geçip geçmediğimi anlamaya çalışır bakışlarla. sadece "emin" bir tavırla gülümsüyorum sana ve tutuyorum ellerini, tarifsiz bir sevgiyle.
    6 ...
  28. 1439.
  29. okumanın önemi yok sana yazmış olmak bile yeter...
    6 ...
  30. 1438.
  31. dön gel, inadı yen. yoksa gelip inadını da seni de..
    7 ...
  32. 1437.
  33. hoşçakal sevdiğim.

    son kez sarıldım sana.
    son kez gülüşünü izledim.
    kokun yanımda son kez yükseldi semaya
    yedi iklimin bülbülleri son kez söylediler şarkılarını bu gece
    ve bir kez daha kaybedeşimin gündönümünü yaşadım gözlerinde
    ayrılığın kethüdalığına soyundum
    halbuki ben ezelden kapıkuluydum.

    hoşçakal sevdiğim.
    her veda biraz eksik, biraz acelecidir.
    bundandır sözlerim biraz eksik;
    gidişimiz aceledir.

    son kez seni seviyorum diyemeden
    seni unutmayacağıma geçişlerimizdir.

    son kez ellerini tutamadan
    veda öpücüğünü verişlerimizdir.

    yarınlardan vazgeçip
    yıllar sonra belki deyişlerimizdir.

    sevgiyle ve sevgimle kal.

    hoşçakal.
    8 ...
  34. 1436.
  35. özledim seni o kadar çok özledim ki hemde yarın yaşadığın şehre gidiyorum ama sen olmuycan çok kalmıycam zaten 4-5 saat orda olsaydın keşke sende, sarılsaydım öpseydim hissetseydim seni o kadar çok özledim ki seni kelimelere sığmaz. anlatamam şuan başlasam aslında seni anlatmaya ne bu sayfa yeter nede kimsenin okumaya sabrı kalmaz... ya işte böyle seviyorum ben seni hayatta kimseyi sevmediğim kimseye değer vermediğim kadar ailemden sonraki ilk kişisin benim için bu sıra böyle olmalı şimdilik ama ilerde ne olur bilemem! evet sana bir yazı yazalım hede beyfendi hıım nerden başlasak ki? buldum ve başlıyorum zaten tesadüf oldu herhalde arkada çok güzel bir fon müziğiyle sezen aksu hoşgeldin ama sezen söylemiyo bir düğünde gelin damata söylüyo... gözlerinin içine bakarak çok güzel görünüyolar...evet başlıyorum...

    Hiç ummazdım
    Oldu
    Sonbaharda
    Hediye gibi geldin
    Hoş geldin

    Seyirlik değil, ömürlük olsun
    Dilerim bu defa bu son olsun
    Seyirlik değil, ömürlük olsun
    Bir yastıkta nasip olsun

    Gel, koynuma gel
    Oynuma gel
    Akşam gözlü esmer

    Safa geldin
    Son ihtimalim
    Bir sana kalmış halim
    Hoş geldin!

    iyiki çıktın karşıma iyi ki buldum seni iyi ki sevdin beni, herşeye rağmen bütün engellere rağmen iyiki sevdik birbirimizi...
    5 ...
  36. 1435.
  37. yazarların bloglarından kapişleyip sözlükte boy gösterten yazılar bütünüdür. *
    (bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
    6 ...
  38. 1434.
  39. hoş geldin!
    zamansız da değil hani, tam zamanında. hayatımın orta yerine "cuk" diye.
    çok da iyi ettin.
    boşluğun içindeyken nerede olmam gerektiğini hatırlatan; hoş geldin!
    uzun zamandır gereksiz çalışan kalbimin atışına neden olan; hoş geldin!
    sabah uyandığım andan, gece uykuya dalış anına kadar yanımda olan; hoş geldin!
    ne zaman, hangimiz gidecek derken, benim bi yere gitmeyeceğimi bana gösteren; hoş geldin!
    gitme bi yere. hep yerinde kal. hep orada kal. anlık gidişlerin olsun. ama uzun gidişlere yorgunum, biliyorsun.
    hoş geldin!
    ne iyi ettin.
    sen sade kahve; ben, yanında dumanı tüten sigara.
    afiyet olsun.
    6 ...
  40. 1433.
  41. asılı kalmış tebessüm tadında bir hatıra bıraktım. sonra kaç eşik atladım, kaç asır sığdırdım bu gökkubbeye bilmiyorum. bilmeyerek yine, hiçbir yangına dokunmadan ateşlere yalın ayak yürümeye, hiç yürümeden, bir güzelin gönlüne biletsiz yolculuk etmeye devam ediyorum..

    zaman durmaz yol alır benimle. bilinmezdir. belki dem vurduğum yalnız içilen sigaraların efkarıdır beni çeken gayba. belki de yol değildir beni dosta götüren, kokladığım anılardır, bu yalnızlık tufanının sofrasına..

    ömür tüketirim, yarısı erimiş mum ile bir şamdan içinde. gölgeler yansıtırım bir kızın rüyalarına. kızın rüyasında güvercinler uçar, gece onikiyi vurduğunda. sokaklar ayazdır. parke taşları seyrek. aşk kokar kaldırımları. aşk, bir kızın rüyasında, sonsuzluğa açılan mabed...
    6 ...
  42. 1432.
  43. güneş düşmüş saçlarına*. umudum sendin yarını belirli olmayan günlerime. sende mi terk ediyorsun beni? yitip gitsem de sonuma bilsem de ölümü tatsam da yenilmem yinede bebeğim. senin için bütün zaferlerim.
    4 ...
  44. 1431.
  45. yamulmuyorsam balkanlardan gelen bir soğuktu. öyle ya, buz saçakları dam pencere dinlemeden sarkmış, cinayete mahal arayan psikopatlara davet veriyordu. hatta taşak çatlatan soğuğu dedikleri buna mı tekabül ediyor merak etmiştim. gömlek hırka yelek mont sıralamasını izleyen kıyafetlere, eldiven bere atkı eşlik ediyor, basınca kütür kütür ses çıkaran donmuş kar kalıpları ayrı bir hava katıyordu, aşağıda bahsi geçecek olan bir ayrılık hikayesine...

    zaman kendinden münezzeh bir rakama bürünmüş, üçün beşin bir önemi olmadan akarken, biz öpüp koklaşıyorduk. güneş doğup batıyor, sakallarım uzadıkça ben kesiyordum. hayat dediğimiz olgu içinde bir sex kanalı açmış, hiçbir metayı siklemeden, güncel hiçbir konuyu takip etmeden ve bir sonraki adımı hiç düşünmeden beraber yaşıyorduk. aşıktık. aşk yaşıyor sevişiyorduk.
    nadiren, -lan bu nedir? noluyor amuğaoyim! tarzı bir arayış aklımdan geçmekte, ancak gençliğin verdiği hormonlar resmen götümden aktığı için asla bu sorguyu uzatmıyordum. hal böyle devam ederken işi ciddiyete dökmek gibi bir salaklığı asla düşünmüyor, partnere yansıtmıyordum. zira boku çıkmıştı ilişkinin. kedi köpeğin haya ettiği konularda nirvana düzeyinde seyrediyorduk. sanat etkinliği adı altında tüm etkinlikleri, karanlığı, bir müddet yalnız kalmış herhangi bir karaparçasını alet ediyorduk o an aklımızdan geçen emele..

    derken, misafirliği sona erdi balkanlardan gelenin.. saçaklar eridi. nasiplenenler tem'e çıktı, devamı gelirmi diye. insanlar tişört bermuda moduna girdiler. belli ki adına yaz denilen mevsim, ayaklarımızın bastığı topraklara ulaşmış. mevsim tüketmiş ama birbirine doymamış iki ten olarak anektodlarda yer alacaktık. bundan emindik.

    gereksiz bir pazar günü, sabah ereksiyonu ile yastığımı delmeye çalışırken telefon çaldı. arayan o. ama sesi yoktu, ağlıyordu...

    babası, bir zamanların sosyalist birliğinin, kendisine verdiği yetkiye dayanarak, birazda antropozun etkisi ile tayin etmişti kendini. doğalgazın hiç kesilmediği ve absolut vodkanın masalardan eksik olmadığı bir memlekete.. güya gemileri yakmıştık. farz-ı misal kılmıştık ve "her ne olursa olsun" diye eklemiştik. bu muydu hepsi? yüklemi başına koyarak kurduğum cümleler, doğmamış çocuğa mektup imiş. nedenler nasıllar nasıl olurlar bir dizi bir kervan. saçma salak bir ruh hali. evden çıktım. bütün hayata, herşeye, tüm organizmaların .mına koyarak ilerledim. dere tepe geçmedim elbette. sadece ağlayarak yürümenin, elmalı şeker tadında gözleri ışıl ışıl parlayan bir çocuğun ruh hali ile eşdeğer olduğunu öğrendim. sevmenin kalpte pusuya yatan bir zehir olduğunu, ve sevgiliden ayrılınca yüreğine dökülüp can acıttığını öğrendim. ruhumun üstünde taşıdığım bu bedeni mezara sokuncaya kadar da asla unutmayacağımı öğrendim. çünkü ben onu çok sevmiştim.

    (bkz: sevdim be abi)
    6 ...
  46. 1430.
  47. bir kandırmaca gerçeğe giden
    en bilinmezlik, en uzun, en korkunç, en karanlık
    ve en güvensiz kestirmedir.
    biz bunu büyük ama yalan bir cesaretle tamamladık.
    ve çok yoruldum!
    iki kişi başlayıp bitirdiğimiz bu yolun sonunda, müsadenle
    tek başıma soluk almak istiyorum....
    4 ...
  48. 1429.
  49. Gece sessiz. Perdenin tülleri aralanmış. Işığım kapalı. Dışarıda kar yağıyor, yağdıkça birikiyor. Gecenin anlamsız bir vakti, herkes uykuda, herkes yorgan sıcaklığında. Derken iniyorum merdivenlerden aşağıya. inerken çocukluğum, rüyalarım büyüyor. Ayaklarım yalın. Ayaklarım çıplak. Basıyorum kara. iz bırakarak bir yalnızlık dergahına. Seyyah olup gidiyorum, son meridyene ait yitik bir şehirden, kıblesi sen olan, isimsiz bir başka şehre..

    Yağmur yüklüdür sana varan yollarda bulutlar. Güneş doğmaz karanlığıma. Günahlarım ıslanır, günahlarım bir sinek kuşunun kanatlarında. hayata adanmış, yitirilenin ardından yakılmış ağıt, bir söz bir duadır mahşere saklanan, iki göz arasında kurulan mizanda..

    Serüvenler yazılmış, aşk romanı olmuş, figüranlar kahraman. Hayat senin adına kurulmuş, sen ki, suretine bakınca donup kalınan. Utanıyorum. Geceleri geliyorum sana. Tabibim, varlığımın sebebi. Tacidarım, gönül coğrafyamın değişmez iklimi..
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük