ben bu yazıyı sana yazdım adi herif. kaldır başını, bana bak, gözlerimin içine. ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum. hayatını zaten boş yere yaşadığın yetmiyormuş gibi bir de şikayet ediyorsun sürekli. kendini geliştirmek yerine tembelliği seçiyorsun. gerçi kanında var bu tembellik, ama görülmemiş mi insanlar tarihte, kendini alt edebilen?
ben bu yazıyı sana yazdım adi herif. kaldır başını, bana bak, gözlerimin içine. ne kadar korkak bir adamsın biliyor musun? denizlerin ötesine geçer yüreksizliğin. kaç kere gördüm. bir şey de yapamadım gerçi, engellerdim yoksa seni. yüreklendirmezdim, harekete geçmeni sağlardım! neleri kaçırdın belki, haberin bile yok. hala bir gram değişmedin. korkarım hep böyle kalacaksın. keşke yapını değiştirebilseydim.
ben bu yazıyı sana yazdım adi herif. kaldır başını, bana bak, gözlerimin içine. çok safsın .mına koyim çok. ilacı da olsa bari. en uzak memleketlerde olsa, çin de olsa, japonya da olsa, amerika'da olsa, kutuplarda bile olsa gider alır getirirdim membaandan sırf sen düzelesin diye. bu kadar saf olmayasın diye. kendini hırpalamayasın diye. sürünmeyesin diye. ama yok, yok işte! sen hala huzuruna kabul etmenin bile abes olduğu or.spuların arkasından ağıt yakıyorsun. kim sana aşıladı bu kadar insan sevgisini! çok fazla, çook! insanlara vermediler de sana mı dayadılar hepsini, ne bu hal, ne bu tavır! bana sorarsan saftirik bir gerizekalısın. bu huyundan vazgeçiremiyorum seni. vazgeçiremiyorum! sana sözüm geçmiyor!
ben bu yazıyı sana yazdım adi herif. kaldır başını, bana bak, gözlerimin içine. sen ki bu pısırıklıkla, bu saflıkla yalnız öleceksin. yalnız ve sırtından bıçaklanmış olarak, defalarca. sana öğretemedim insanları bu kadar kolay sevmemeyi, güvenmemeyi. sen de dahil kimsenin vazgeçilmez olmadığını sokamadım kalın kafana.
başarısız oldum.. sürekli başarısız oldum.
ben bu yazıyı sana yazdım adi herif. kaldır başını, bana bak, gözlerimin içine. evet. lanet olsun sana. keşke sadece şu an baktığım yansıma olsaydın, arkamı döndüğümde kaybolacak olan. ben olmasaydın. ama ben ölene kadar varolacaksın.
ben, bu yazıyı galiba sana yazdım.
aslında sanırım karşılıklı konuşma düşündüm, seni susturmak zor olur diye vazgeçtim. şimdi aklıma kurguladıklarımı bile sana aktaramıyorum. neden? utangacım.
başlıyorum;
ikimizin bir şey olabileceğini sandım. -sandım-, evet. ama sanıyorum ki böyle bir şey olamaz, olmayacak da. adına sevindim neyse ki.
sandım, benimle ilgilendiğini sandığımda.
sandım, ta ki bana o'nu * anlattığında.
aslında isterdim aramızda bir şey olsun, ama bizim ilişkimiz arkadaşlıktan öteye geçemezdi zaten. tıpkı senin seni arkadaş olarak çok seviyorum dediğin gibi.
senin gibi rahat olmayı isterdim bende, sana * gibi laflar söyleyebilmek -senin gibi - ama bunları ciddiye aldığım için kendimden utandım. neyse neyse. kapanışa doğru geliyorum sanırım yavaş yavaş. sen de beni -dinleme- zahmetinden de kurtulacaksın. ve seni rahatsız etmek de istemiyorum artık, kendimi bir fazlalık, seni uğraştıran biri olarak gördüğümden belki de. ama sana o satırları yazmak bile moralimi bozmaya yetti. - seninle çok uğraştığımı düşünüyorum, bir daha olmayacak.- sanırım bir şeylerin değişme vakti geldi de geçiyor. böyle bir şeye inanmak. -yanlış.- umarım ki bu yazıyı görmeyeceksin, yoksa seninle konuşmak çok zor olurdu benim için. * klişe bir kapanış: kendine iyi bak. en azından benim için. ve onla mutlu ol. üzgünüm. her şey için.
mutlu gibi gözükmekten bıktım artık. her kahkahanın ardındaki içimi acıtan küçük bıçak yaralarının tekrar tekrar kanamasından yoruldum. uykusuz geçen her gecede kendimle uğraşmaktan, odamda elimi attığım her yerde sana ait birşeyleri hatırlamaktan tükendim. seni çekip alsınlar beynimden, kalbimden istiyorum. seni gördüğümde bile yüzünü hatırlamayayım istiyorum. ama bütün bunlara rağmen hayatımda olmanı da istiyorum. çelişkiler dönemindeyim ve gittikçe dibe batıyorum. ellerimi uzatıyorum biri kurtarsın diye kimseyi bulamıyorum.
hakkımda toplam dört farklı yazı yazılmış başlık. hepsinde sanki ben ayrı ayrı dört insanım. hiçbirinde diğer ben bana benzemiyor. demek ki ne demekmiş? her insan ayrı bir hikaye her aşk ayrı bir algılamaymış. mevlana' ya sormuşlar aşk nedir* demiş ki;
beceremiyorum süslü kelimeleri, sana bu kez gerçekten güvenmiştim dün gözlerimin içine bakıp beni ikna etme çabanı akıllandım senin değerini anlayamadım sözlerini gerçek sanmıştım.
bugün kendimi hazır hissetmiyorum biraz ara verelim dediğinde beni daha çok yıktın.
içimden siktir git demek geldi ama yapamazdım sevmiştim seni...artık ağlayamıyorum git ne yaparsan kimle olmak istiyorsan onunla ol...
gidişinle beraber tüm kapılarımı kapattım... senden tek bir şey istiyorum geri gelme bir daha...
ne zamandır; gözlerim sana kayar. şimdi ise bir adım arkamdasın. her kafamı çevirdiğimde gözlerim gözlerine değecek belki. olmasın istemem ki.. ya bıkarsam gözlerinden. uzak dur benden ..daha uzak.. biraz dahaa.... sağ yap. tamaaaam. yerleşşş..
doğrular..hayatımı yöneten saçmalıklar bunlar..çok üzgünüm,ağlamaktan sıkıldım.kaybetmekten yoruldum.hep pes ettim.savaşacak gücüm yoktu;çünkü beni tüketen bir savaştan çıkmıştım, yenik..ayakta durmaya mecalim yoktu.ve mutluluk çıktı önüme ansızın.ayaklarım yere değmeyecekti ama yine savaş gerekliydi buna ulaşmak için.daha zor bir savaş..herkese kafa tutmak gerekiyordu,kimseyi umursamadan yaşamak gerekiyordu.yapamadım.bencil olamadım ki hiçbir zaman.önce onlar sonra bendim.onların yüzü gülmeliydi,beni kafalarına takmadan huzurla yaşamalılardı kalan ömürlerini.çünkü ben hep iyi evlattım,öyle kalmalıydım.acılarımla ben boğuşurdum buna alışkındım.hayat buydu işte..çok güzel bir rüya görmüştüm ama uyandım..uyanınca ağladım.tekrar uyumak ve rüyaya devam etmek mümkün değildi..ayağım yerden kesilmişti,yere çakıldım..
sen bu güne kadar ettiğim her duanın cevabıydın. sen bir şarkı, bir rüya, bir fısıltıydın ve sensiz nasıl olurdu herşey tahmin bile edemiyordum. şimdi o tahmin edemediğim o günleri yaşıyorum.
her şey çok daha farklı çok daha soyut. bu yazıyı sana yazdım, okumayacağını bildiğim, kim olduğunu gayet iyi bilidiğin sana. seni sevdim. belki de hala seviyorum ve seveceğim. hiç bir şey değimemiş...
hala yüzüne bakamıyorum. gözlerine bakamyorum. bir arkadaşımın yanındaysan gelemiyorum yanınıza. hala sana merhaba diyemiyorum. salak olduğumdan belki seni sevdiğimden. ve benden bu kadar, belki de yazmaya devam edeceğim zamanla ama bu yazı burada bitiyor.
saymıyorum artık senden ayrı günleri sanki rakamlarla ilerlediikçe bir daha göremeyecekmişim gibi oluyor korkuyorum. bazen çok özlüyorum seni öyle bir an oluyor ki zaman durdun diyorum seni göreyim bir kere olsun yüzüne bakayım sonra ne olursa olsun diyorum ama olmuyor nefs alamıyorum boğazım düğümleniyor gözyaşlarım aksa rahatlayacağım ama onlar da gözümde birikiyor hızlı hızlı nefes alıp ağlıyorum sonra . çok sık oluyor artık bunlar. resmine bakamıyorum bizi birleştiren gökyüzüne düşmanım sanki birlikte seyrettiğimiz dolunaya düşman gibiyim hep bi suçlu arıyorum senden ve benden başka herkes suçlu sanki . biliyorum dönmeyeceksin aramayacaksın ve bu şehrin caddelerinde bir daha hiç olmayacaksın ama ben bekleyeceğim.
2 buçuk sene oldu göremedim yüzünü, duyamadım sesini, içime çekemedim kokunu bir kere bile..arada sesin kulağımda yankılanıyor gibi sanki ama yoksun biliyorum.seni çok özlüyorum babaanne.beni bırakıp gittiğine kendimi alıştıramıyorum..biliyorum ben çok iyi bir torun olamadım.sen hastaydın ve bizimle yaşamak zorundaydın.bense daha küçüktüm senden bıkmışcasına üzdüm seni..belki her zaman değil ama bazen seni çok kırdım.ama sen bana hiç bi zaman bişey demedin babanne.hep sevdin beni öpmek istedin okşamak istedin..biliyomusun geceleri sırf sen üstümü ört diye üstümü açık bırakır senin örtmeni beklerdim sonra sen örtünce de inadına açardım sen daha kapıdan çıkmadan..sırf sen gıcık ol diye! işte ben böyle kötü bi torun oldum sana..ta ki seni öylece koltukta cansız görene kadar..kalbim sıkışıyor babaanne.seni çok özlüyorum.
dedeme selam söyle seni çok seven torunun..
koskoca 419 gün, geldiğinde 2010 yılının sonlarında olacağız.
ilk gittiğinde başka duygularla göndermiştim seni, geldiğinde başka duygularla karşıladım. şimdi en uzun özleme çok başka duygularla gönderdim.
elim telefonda aramanı beklemek çok sinir bozucu, bunu bil.
sanırım 1 aya yakın bir süre sonra 3 4 günlüğüne geleceksin, o zaman nasıl duygularla karşılayıp nasıllarıyla geri göndereceğim çok merak ediyorum.
kalbimde yerin o kadar başka ki, sıfat bulamıyorum ifade etmek için.
sanırım en iyi karşılayan, yine ve her zamanki gibi "hayat koçu"m..
msn de ağlamayı özledim sana, cevap yazmaktan usandığım mesajlarını özledim. seni özledim ve daha 4 gün oldu görmeyeli, 419 gün gözümde büyüdükçe büyüyor şimdi.
akşamları vapurdan aldığında beni, eve gidene kadar konuştuğumuz şeyleri hatırladım geçen gün. o kadar hayatımdaymışsın ve o kadar farkında değilmişim ki şaşırdım.
sen gittiğinden beri her şey senle ilgili olmaya başladı. en ufak bi şeyde aklımdasın.
hani demiştin ya, "gitsem bile hep aklında olacağım, hep aklımda olacaksın, bizbize olacağız hep" diye, can acıtan bi şeymiş bu be.
umarım bol bol tatilim olur yıl boyu, çünkü her fırsat buduğumda gideceğim antalya'ya. nasıl demiştin? "gel kavuşalım artık mode on"
özledim.
of of... geçmiyo saatler geçmiyo günler... geçmiyo aylar... hep böyle mi? olcak hep ayrı şehirde mi? olcaz biz senle... hep bekliycem mi? ben seni keşke okusan bu yazıyı keşke gözlerimin içine bakarak cevap versen bu sorulara keşke keşke... sevmiyorum artık bu kelimeyi keşkeyi, belkiyi , bekleyi sevmiyorum işte etrafımdaki kişileride sen hariç ama sana olan sevgim hep artıyo hergün biraz daha çok seviyorum seni onlara duyduğum sevgiyide sana duyuyorum öyle bir yere koydum ki seni aklımda yüreğimde kolay kolay çıkmıycak... çıkmamalı hep orda kalmalı ömür boyu, yaşam boyu, ölünceye dek , sonsuza dek , hiç bırakmadan birbirimizi senle uyanmalıyım güne senle kapatmalıyım gözlerimi senle yaşamalıyım ne yaşıycaksam acı veya tatlı ama senle olmalı bu yazıyıda seninle yazmalıyım aslında şuan yanımda olsan tutsan ellerimi berbaber yazsak bu yazıyıda yok yok bunu tek başıma yapıyım böyle anlamsız garip bir yazı yazdığım için kızarsın sen bana.
bıktım biliyo musun artık sana yazı yazmaktan. bu sözlüğe yazdığım 2. yazı sana olan peki ya kağıtlara onlar sayısızca herhalde... okuycan birgün onları ama uzunca bir süre sonra 2-3 sene sonra çok uzun 2-3 sene umarım bekleriz birbirimizi umarım ayrılmayız.
özledim ya seni çok özledim hemde, yanına gelcem az kaldı çok değil ama olcak işte zamanımız ayrılmıycam hiç yanından bırakmıycam seni sen nereye gidersen oraya gitcem çıkmıycam odandan kim ne derse desin 1 sn bile ayrılmıycak ellerin ellerimden umrumda olmuycak kimse doya doya bakcam gözlerine özledim çünki seni çok özledim...
bir şeyler içerken hep cim parmağımı havaya kaldırırdım. sabit duramazdı hiç. hep farkederdin. indirirdin parmağımı. çok gülerdin. sonra tüm sevginle bakardın. sen mavi gözlerinle bakardın, ben mavileri yaşardım. mavi huzurmuş. öyle dedi bi arkadaşım geçen akşam. aynı akşam aynı arkadaşımın fotoğraf albümünde yeni çekilmiş bir fotoğrafını gördüm.2 gün öncesine ait. elinde o hiç düşürmediğin şarap bardağın vardı. cim parmağın havadaydı..bana bi sigara daha yaktırdın; bıraktırmak için aylarca uğraştığın sigarayı gene yaktım. viskiyi hiç sevmezdin. elimdeki tek içki bu. yoksa sabah olmaz. olmaz hatun, sarhoş olmazsam bu gece sabahı bulmaz...