ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1528.
  1. senden önce de insanlara güvenmiyordum, senden sonra da güvenmiyorum.
    her zaman aynı şey oluyor elimi verince kolumu koparmaya çalışıyor insanlar ve umduklarını alamayınca uzaklaşıp gidiyorlar.
    ama kızmıyorum onlara çünkü onlar kendilerine verdikleri değeri yani değersizliklerini gösteriyorlar ve bu benim kaybım değil.

    seninde yolun açık olsun güle güle...
    ama unutma! birgün geri gelmek istersen; bir zamanlar senin için ardına kadar açık olan bu kapıda o zaman asma kilitler olacak ve sen oradan içeri bir daha asla giremeyeceksin.
    5 ...
  2. 1527.
  3. pek çoğu yaptığı bir eşşeklikten sonra sevgilisini kaybetmiş olan tezcanlıların bir umut sevgilim okur da ne kadar pişman olduğumu görür niyeti ile yazılan itiraflar.

    nevada da yapılan bir araştırmaya göre bu yolu kullanarak sevgiliyi yeniden kafese sokma ihtimali yüzde 2 imiş bilesiniz...
    4 ...
  4. 1526.
  5. keşke hep bekleseydin,
    askerliğimi okulumu bitirdikten sonra ulaşmak istediğim yere geldikten sonra cıksaydın karşıma,
    ama terkedilip 1 ay bunalım gezmekte varmış...
    terkedilmeyide üzüntüyüde öğrettin; teşekkürler...
    5 ...
  6. 1525.
  7. hayallerimin enkazında çırpınan bir umut gördüm o gün ;
    karların arasından fırlayan bir kardelen misali...
    gülüşün güneşim oldu sonra...
    seninle uyandım uzun simsiyah gecelerin ardından...
    ister inan ister inanma ama ; güneş bile ısıtamazdı içimi senin bir tebessümün kadar...
    hayattan son yumruğu yemiş ; yerde yatmaktaydım...
    havlu atmak uzak değildi artık...
    ama seninle inanmayı öğrendim ben...
    tüm gerçeklere göğüs gerercesine...
    karanlık sokaklarda yakamozum oldun ; yolumu aydınlattın...
    sesimde , tenimde , gözlerimde ve kalbimde ;
    her yerde sen vardın...
    konuşursam saçmalayacaktım...
    belki o yüzden sustum saatlerce...
    susarak anlatmaya çalıştım herşeyi ve sanırım başardım da...
    sonu olmadığını bile bile , her yeni güne beraber uyanmak istedim seninle...
    aşık olmaktan öteydi bu...
    ya da yıllarca aşk sanmıştım boşvermişlikleri...
    ve hikaye bir gün bitti...
    aynı şehrin havasını solumak bile mutlu ediyor beni şimdileri...
    okul çıkışına gelip sana bakıyorum bazen...
    lanet olsun ki hala bıraktığım gibisin...yoksa beni bıraktığın gibi mi demeli ?
    6 ...
  8. 1524.
  9. hoş gelmiştin ya hani.
    şimdi güle güle mi demem gerekiyor?
    bu karmaşa arasında bir oraya bir buraya savruluş bile güzel lan.
    günümün tek cümlelik özetiydin şimdi günümün hangi evresindesin? ben senin kalbinin hangi köşesindeydim? kalbine girebilmiş miydim? giremediysem tamam da, girdiysem şimdi neden dışarısında kalıyorum?
    nedenlerini anlamlandırmak için beynimi patlatıyorum yaşadığım tüm zorlukların arasında.
    ilginç iki insan birleşemiyormuş demek ki. sonuç olarak bunu çıkardım ben.
    ben bu yazıları hep sana yazıyorum.
    "tek başına aşık olmaktır bu belki
    sonsuz bir tekrar bu"
    4 ...
  10. 1523.
  11. hey. merhaba.

    ben bu yazıyı sana yazmayacaktım aslında.. ama yaşadıklarımıza, daha doğrusu sana harcadığım seneleri göz önünde bulundurunca, bunu sen hakediyorsun. tebrikler.

    tanıştığımız ilk günü çok net hatırlıyorum, biliyor musun? ikimiz de çocuktuk daha. ben komutanın sevilmeyen kızıydım, sen de bölgenin popüler çocuğu.. bunu okusaydın benimle türk filmi yazdığıma dair dalga geçerdin. daha da komiğini söyleyeyim mi? üzerinde beşiktaş forması vardı. ama galatasaraylısın sen. senin hakkındaki her şeyi hatırlıyorum.

    arkadaşlarım, daha doğrusu arkadaş sandıklarım sana salak dememi istemişlerdi. çocuktuk hepimiz. salağa benziyor demiştim senin için. sen de hatırlıyor musun? sanmıyorum.

    bundan sonraki iki yılı ben de pek hatırlamıyorum aslına bakarsan. bir benimle dalga geçtiğini kazımışım beynime, bir de duygularımı. bir de beni doğumgününe çağırdığın zamanı. muhtemelen sen o doğumgününü bile hatırlamıyorsundur, tıpkı beni hatırlamadığın gibi. bende olan bir kitabın aynısını almıştım sana. sahi, ne oldu o kitaba? bendeki kopyası gibi kütüphanenin en alt rafında mı, yoksa çoktan birilerine mi verdin?

    taşındığımız yaz var sonra, kafamdaki filmimizin devamında. aynı yere, aynı günlerde tatile gitmiştik, hatırlasana? hatta galatasarayın maçı vardı son gün.. hatta aynı ile taşınacağımızı öğrenmiştim.

    ne düşündüğümü tahmin edebilirsin..ah, kadere bak! yukarıda birileri birlikte olmamız için her şeyi yapıyor. diyorum ya, hala çocuktum ben. sen de öyleydin.

    kader, şans ya da yukarıdaki; bizi benim istediğim gibi bir araya getirmemişti ama; sen her zaman benim yanımdaydın, senin hayalini hiç unutmadım, her gün seni görebilme ihtimali için kalktım..

    gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş derler ya, yalan. sen bana hep yakındın.

    seni 7 ay sonra gördüm. arkamızdan koşarak gelmiş, babamla konuşmuştun, sanki ben hiç var olmamışım gibi. kırılmadım, gerçekten. kırılmak için fazla heyecanlıydım.

    sonra internet bir araya getirdi bizi, facebook, şu ilkokul arkadaşı bulma zımbırtısı. ve ben o zaman senin kişiliğini görmeye başladım. kafamda oynayan filmdeki gibi değildin hiç. inkar ettim önce. sonra içinde muhteşem biri olduğunu iddia ettim. ama sevmeye devam ettim işte. çocuktum.

    geçen sene gördüm, sevgilin varmış. o günden sonra büyüdüm ben işte. ihtimallerle yaşamanın ne kadar kötü olduğunu gördüm. bir hayale- daha doğrusu hayalete aşık olduğumu gördüm. ve kendi isteğimle değişebileceğimi anladım, değiştim ben. seni bir daha hatırlamamak için, hayatıma devam etmek için değiştim.

    bir gün sana artık o küçük kız yok demiştim, sen de boyumun kaç olduğunu sorarak dalga geçmiştin, hatırlıyor musun? sen büyümeyi boyla ölçebilirsin; ama komutanın asosyal,sevimsiz kızı yok artık. onu ittim, inkar ettim, herkesten sakladım. sen bir insanın kişiliğini terk etmesi ne kadar zordur, bilir misin? birisinin senin yüzünden başka birine dönüştüğünü bilmek seni rahatsız eder mi?

    geçen hafta pazar gördüm seni. aynı dersanedeymişiz meğer. beni tanımadın, bu ne kadar ironik değil mi? çünkü büyüdüm ben. sen hala çocuksun..
    6 ...
  12. 1522.
  13. seni tanıdığımda ilkokulda bile değildim.
    ekranlarda görüntün belirdiğinde nedensiz bir sevgi duyardım sana. bilmediğim halde yaptıklarını, sevgiden ve hayranlıktan öte duygu beslediğimi hatırlamam. okula başladığımda yine sen vardın.
    bu kez tanışabildik. bu ülke için canını dişine takıp mücadele eden seni temel hatlarıyla öğrendim. kimsenin iknasına ihtiyacım yoktu.
    yıllar geçtikçe hakkında öyle şeyler duydum ki inanamazsın. duymanı da istemezdim zaten. hayatını adadığın uğurda gerçekleştirdiklerin bir mucizeyken, bunu görüp de menfaati yüzünden kabul edemeyenler mi istersin, göremeyecek kadar cehaletten kıvranan beyinler mi?
    hatta bir güruh da seni seviyor görünüp tek başlarınayken akıtırlardı pis irinlerini ruhlarının. sana suikast düzenleyip de başaramayan nicesi gibi yakınlarında olan ama aslında düşmanlarındı.
    koskoca bir cihana kendini kabul ettirdin, esaretten kurtardığın halkın arkandan neler söyler...
    duymanı hiç istemezdim.
    dirinle mücadele edemediler ya.
    ölümünle bile baş edemiyorlar büyük atam.
    diyorlar ki, seni put gibi görüp tapıyormuşuz. bunu bile söyleyebilecek kadar aciz olanlara sadece gülüyor ve acıyoruz.

    diyorlar ki,
    harflerimizi değiştirmişsin. bilmezler mi meşrutiyet zamanındaki meclislerde halk nasıl olsa anlamaz diye istedikleri gibi yazılıp çizilenleri. okuma yazma bilmeyen ne çok insan olduğunu.

    biz sadece neydik ne olduk, bunu biliyoruz.
    seni çok özlüyoruz.
    biliyordun ya bu hallere geleceğini ülkenin. biliyordun.
    ondandır tüm fotoğraflarında, gözlerindeki o asil hüzün.
    13 ...
  14. 1521.
  15. herşeyimi işgal edebilen, uğruna çooook meşakkatli yollardan geldiğim dostum, dost kelimesinin içini boşaltan, eksik kılan, yetersiz eyleyen insan; seni çok seviyorum hem de benim tahmin ettiğimden ve senin de bildiğinden çok.devamını getiremesem bana kızmasın eminim de herzamanki endişene kapılırsın, yoksa? yoksa? dersin. yok yok onlara hakimim ben, dökmüyorum artık. var ol.
    6 ...
  16. 1520.
  17. "okyanus mu iki şehrin arası?
    kaç saatlik yol ki şunun şurası?
    o verdiğin ümitlerin süresi,
    her nedense bitmek nedir bilmiyor..."
    6 ...
  18. 1519.
  19. kendime şaşırıyorum bana bir ilk daha yaşattın her şeyiyle...seni çok seviyorken bir anda senden nefret ettim evet şuan hayatımda nefret ettiğim 2 kişi var ve onlardan birisin, sakın karşıma çıkma... hoş çıksanda bir şey farketmez umrumda değilsin artık he belkide o günden sonra seni bir daha görmediğimden bunları söylüyor olabilirim ama şuan o kadar mutluyum ki seni hayatıma soktuğum güne lanet olsun.
    iyi ki o kızla konuşmaya gitmişim her şeyi konuştum ikimizede çok güzel oyun oynamışsın tebrik ederim ama artık oyun bitti zafer benim.
    4 ...
  20. 1518.
  21. aşk...neden bir kerede karşılıklı olanından tattırmıyorsun ? hep bir bodoslama hali niye? bir kez ya başka değil ...istediğim benim olsun ne var .sonra öleceğim söz...
    5 ...
  22. 1517.
  23. 'onlar'...
    aslında 'bir tek sen' değilsin yazıdığım...
    kendine aşık, hani karanlıklar içinde, kendi adımlarına hayran bayanlar. sanki dünya bir onların gibi; tüm düzenleri, sevmeleri, nefretleri, terk etmeleri kendi için olan; gülünce güller açan, ağlayınca küçük kıyametler koparan bayanlar.

    elbette sadece, kendi tanıdığım bazı bayanlar...
    yıllar yılı önemsediğim, sevdiğim, yer yer nefret ettiğim kişiler.

    siz!... neden empatinin ne olduğu hiç merak etmediniz. bir günü ya da geceyi sadece kendiniz için değilde,'sevmek' denilen, her an herkes için beslene bilecek bir duyguya ev sahipliği yapmadınız. nedendi bu bencilliğiniz, üzmeleriniz. yıllar geçti ilkkinizi tanıdığımdan bu yana. değer verdiğiniz kişilere 'aşık' olmak zorunda olduğunuzu zannetiniz hep, oysa öyle değildi, hele ki ilk basamak hiç değildi.
    zaten ben 'sevgililik'ten de bahsetmiyorum; aslına bakarsanız ben sadece bayanlardan da bahsetmiyorum ya, orasıda başka bir mevzu... o taa! en büyük resimde, insanlardan bahsediyorum.

    bencillik odur ki, gözünüz açık olarak bir ormanın ortasında durmadan daireler çizmek gibidir. merkezinde 'ben' olan bir demire, yarı çapı kadar bir iple bağlanmak gibi.

    şimdi sen giderken, ben artık daha bir yarımım. giderken götürdüğün şeyler olduğundan değil ha!... sen beni tamamlandın hep ve ben buna minnettardım aslında, asıl sorun insanın giderken geri kalan yanını tamamlayacak birini bulamaması belki...
    yapboza devam etmek mi zordur, yoksa sıfırdan, yeniden, taaa en baştan başlayıp yapmak mı? ben biraz tamamlanmışken kim bana elini sürmek ister.
    unutmayın... herkes 'sıfır' bir ilişkiyi arzular, yarısı başkası tarafından tamamlanmış bir şeyi değil.
    6 ...
  24. 1516.
  25. nicholas nate nesbit;

    sana bir fake atarım, allahını şaşırırsın. akıllı ol.
    5 ...
  26. 1515.
  27. gideceğini düşünmedim hiç
    kalacağını da sanmazdım ya...
    elini boynuma doladın,
    kokun parmak uçlarımda.
    çok neşeli bi şarkının bitimisin.
    sonu gelmez sanılan şarkılardan,
    en kıvrak notada susan,
    oynarken ayakta bırakanlardan hani...
    ayakta kaldım.
    kaldım..
    kal!
    5 ...
  28. 1514.
  29. kendime geri döndüm, ama yine sana gelicem. ellerinin üstünde semazenlere dönmek için. aşkla - aşkına ... yanarak avuçiçlerinde defalarca.
    4 ...
  30. 1513.
  31. Teomanın o eşsiz parasının sözlerini yazdım sana.

    kulaklarım patlıyor sessizliğinden
    yorgunluğundan ölüyorum
    sinekler yapışıyor vücuduma gitmiyorlar
    yayılıyor kanları vurduğumda denizi araladım geçtim
    bir aşktan attım kum torbalarımı döktüm yaprakları
    ama uzandın tenime hissettim terim aktı parmak aralarından
    bazen , ne yaparsan yap olmuyor
    kanım hızlanıyor bazen damarlarımda kan çanakları aynada levham boynumda
    bir yapbozu tamamlarken bakıyorum büyük parçan eksik
    kalbin olduğu bazen bir vücudu sarıyorum
    banıp parmağımı tadına bakıp
    gözümü sevmeye karartıp yapamıyorum bazen...

    acı bir tat kalıyor ağzımda
    bazen yutup unutup bazen tükürüyorum
    bazen ayılıp uyanıp bir nefesle yanımda adı yok sırtı var
    bana dönük bükük soğuğa çeviriyorum suyu ağlıyorum bakıp içine
    ayılamayıp anlayamıyorum bazen..

    derimin altında başarılı ayrılık notları yazılmış , çöpe atılmış
    intihar mektupları vuruyorum sokaklara bedenimi hayallere
    hayatımı yine omuzlarıma acımı alsınlar diye sığınıp
    kurtaracak kadınlara 15 dakkamı bazen..
    bitti
    zor oldu ama bitti yapamadım benim başka bir kalbi
    bedenin zayıftı, kalbin güçlüydü belki haritası ama çok silikti
    sert bir şeydi iliklerimde aşk dayandım , ittim sığmadı , kanırmadı girmedi
    ama
    sıktım pis kanı akıttım yaramdan iyileştirmeye yaladım geçmişti
    sanki soktum neşteri göğsüme inanmaya halim kalmadı diye bitti
    zor oldu ama bitti bazen..
    korkma bilirim acıyı tedaviyi imkansızlığın kekremsi tadını dün insanlara baktım
    kendi kirli camımdan terkedilmişler çoktan yaradan tarafından

    ben kesilene kadar yüzdüm ama görünmeyince karan bıraktım kendimi battım
    bir taş gibi yanmıştı , çizilmişti ama seyrettim ağlayarak sabredip çok sevdiğim bir filmi
    artık yalnız senin için üzülüyorum bitti
    zor oldu ama bitti

    benim de zaten hiç gücüm yok yüzüm yok hiç umudum yok
    ama bil ki farklı bir hayaldi işkenceydi bazen bazen çok güzeldi ama anlıyorum sesinden kurtulmuşsun sen nokta konmuş bitmiş
    en güzel hikayem ...
    4 ...
  32. 1512.
  33. yeni bir şehir, yeni bir nefes, yeni bir hayat.

    hani yıllarca emek verdiğim, can-ı gönülden yapmak istediğim bir meslek vardı. bugün ben bu işe başladım. biraz zor oldu ama sonunda gerçekleşti. bu işin gerçekleştiğine öyle çok sevdim fakat benden başkası sevincimi bilmedi. kimseyle kutlayamadım. kimse '-bende çok sevindim, hayırlı olsun' demedi. sana hep muhtaç olduğum vakitlerde neden yanımda yoksun? bana bunun cevabını verebilir misin? veremezsin. şimdi kimbilir ne yapıyorsundur sen. belki gülüyor, eğleniyor belki de ağlıyorsundur. bunları benim bilmeme imkan yok. zaten yanımda olduğun vakitlerde de hep benden gizlenirdin. pandora'nın kutusu gibi. gizem ve güzellik dolu.

    aslında uzun vakittir sana ihtiyaç duymuyordum. ama yok be gülüm, kandırmışım kendimi bugün bunu anladım. hiç yanımdan ayırmadığım fotoğrafın şu vakit yine ellerimde. sanki konuşacak gibi oluyorsun, bana karşı birşeyler demek ister gibi ama her seferinde susuyorsun. dinliyorum acaba sesini işitebilirmiyim diye? yok olmuyor. hiç birşey o hayatımın en güzel melodisini anımsatamıyor bana.

    şimdi mesleğimde oldu ya hani; önceden kurulmuş pek çok hayali gerçekleştirebilirim. mesela evlenebilirim. güzel bir semtten güzel bir konut kiralayabilirim. evin içine plazma, buzdolabı, mobilya alabilirim. ve eve geldiğimde ellerimde oyuncak arayan bir çocuğa sahip olabilirim. ama bir eksik var. bir puzzle düşünecek olursak, bu puzzle'ın en büyük parçası eksik. ve yeri hiç birşeyle dolmuyor. aynı kalbimde yerin dolmadığı gibi. inan bana herşeyi denedim..herşeyi yapmaya çalıştım seni unuttarabilecek. ama öyle bir an geliyor ki sisli, puslu civa gibi ağır bir gecede aklıma düşüveriyorsun. öylece takılı kalıyorsun. çıkarmak için çok savaşlar veriyorum ama her seferinde yenilen ben oluyorum. senden çok şey istediğimi sanmıyorum. tabii sana göre büyük birşey hayatı paylaşmak. geçenlerde bir forumda okumuştum 'hayatı partlara bölüp keşke upload edebilseydim.' diye bir cümle. komik ama güzel birşey. senin veremediğim hayata minimum değerleri ben ekstremum vermeye hazırdım her vakit.

    yazamıyorum daha fazla. biraz üşütmüşüm. zinde olmam için ilaç alıp yatacağım şimdi köhne simsiyah odada. kendine iyi bak gülbahçem. kendine iyi bakmış olursan banada iyi bakmış olursun. belki şarkıda denildiği gibi rüyalarda buluşuruz.

    son olarak bu sözlük ortamlarında açılan bir konu var. x'e sorulabilecek tek soru şeklinde. eğer bunu sana uyarlama şansım olsaydı soracağım tek soru şu olurdu;

    'Gönlüne düştüm,Gönlünden düştüm , Acıdı can'ım..
    Ten'de cân'dın..Cân'da yâr;
    Yâr idim neden ettin beni hâr..'

    önce akılda sonra kalpte gülbahçem. iyi davran bıraktığım cana.
    5 ...
  34. 1511.
  35. sonun sonsuzluğundayım
    sonsuzluğun içinde ise sondayım
    nedense her yerde sen varsın,
    ne kaçacak bir yer var
    ne de saklanacak bir köşe.
    7 ...
  36. 1510.
  37. ben bu yazıyı sana yazdım... dün akşam düğündeydim sözlük çok sevdiğim birinin düğünü. çocukluğumun beraber geçtiği, en güzel günlerimizi birlikte yaşadığımız biri. bize bi masa yapmışlar bizim jenerasyonu koymuşlar. 10 senedir görmediğim bi ablam vardı çocukken az kahrımı çekmemişti. o da gelmiş taa ankaradan sadece bir geceliğine, üstelik hamile! yine bi ablam daha o da hamile. biz ne zaman büyüdük sözlük. ne zaman geçti bu kadar yıl? içime oturdu be sözlük. o kadar kalabalıkta kocaman bi yalnızlık vardı. annem yoktu ya benim hiç tadım yoktu be sözlük. ablalarımın sonuncusu da evlendi. evlendi! düşünebiliyor musun? üstelik biz daha dün evcilik oynarken, onlar birer birer oyunbozanlık yapıp beni yalnız bıraktılar. üstelik benimle oyuna devam edicek annem de gitmişti sözlük. annemi çok özledim. gideli 2 sene, 3 ay, 7 gün oldu çok özledim be sözlük. anne ben bu yazıyı sana yazdım.
    5 ...
  38. 1509.
  39. Hayat sana söylüyorum aşkım sen anla..

    Uktem... isteyipte olamadığım, gün ışığı görmemiş öbür yüzüm...
    Elinden şekeri alınan bir çocuktan duyuyorsun tüm bu lakırdıları.
    Hayatın farkı, insanoğlunun alamadığı hızsın sen.
    Hep yarım kalacak rüyalarım.. ^^mizahsız komedyam artık dünyam, sen yoksun. oysa Sadece gülüşlerimi paylaştım seninle. Ne elini tuttum, ne gözlerini betimleyebildim.
    Belki hep düşlediğim abimle can buldun, belki de duygularımın tutkusuydun. berduş aşkların sıyrılmış kahkahası.
    Zaman geçmiyorki bu ciddiyetle..
    Bürünülmek istenilen deri gibi.. sen gibi.. Yok işte bak yok senden !

    Hep sağlam dediğin gardın nasıl bu kadar zayıf çıkabiliyorsa, gülmelerin fırtına öncesi sessizliği de bu oluyormuş...

    kal böyle olur mu ? kalbinin odacıklarında bir yaşam sığdır yine. Aynı anda koru, sev hepsini. Yüreklisin ya çok! Besle tüm sevgilerini, aşk denen illet gibi.
    Zaten bir beni sığdıramadın at koşturduğun o yüreğine. Zaten bir ben kalamadım senin gülüşlerinde. bir ben..
    *
    5 ...
  40. 1508.
  41. biliyor musun? "al gene beni unuttu/varligini hissedemiyorum/kopuyor muyuz acaba/ters bir sey mi yaptim ki/benle ilgilenmeyi kesti/onu cok seviyorum/onu cok ozledim/acaba beni ozledi mi/su an ne yapiyor" diye dusundugum tum anlarda, sen pat diye bir sekilde ortaya cikip o an aklimdaki soruya cevap veriyorsun. telepati mi yoksa baska bir sey mi bu? bilmiyorum ama cidden cok hosuma gidiyor boyle olmasi.

    sen var ya sen, ben seni cidden cok seviyorum.

    edit: bugun gene ayni sey oldu, hem de 6 kez sok ettin beni. yirim ben seni ya :).
    5 ...
  42. 1507.
  43. Ben bu yazıyı sana yazdım;
    herzaman ki gibi zannetmiştim eylülü 4 seneden beri oldugu gibi. ama günler geçtikçe anlıyorum eskisi gibi olmadıgını sanki birşeyler eksik, saga sola bakınıyorum nelerin eksik oldugunu anlamak için bilmiyorum yada biliyorum ama acıklamak istemiyorum. ne kadar yanında olmasam da, senin yanımda oldugunu bilmek güzelmiş. ama artık istesemde eskisi gibi olmayacak. zaman bir nehirdeki taş gibi sürekli arkamızdan iktiriyor ilerlemek için, ne istedigimizi hiç sormuyor. bazen dallara tutunuyoruz ama dallar kırılıyor, bazen de birbirimize el uzatıyoruz ama gücümüz yetmiyor yorulunc bırakıyoruz. sen güçünü sonuna kadar kullnıyorsun ama ben yarı yolda bırakıyorum akıntıda kaybolup gidiyorum sense bıkmadan usanmadan kıyıda zamansızca beni bekliyorsun. bense nehrin karşısına cıkıyorum umutsuzca bakıyorum sadece.
    Her gecen gün daha da anlaşılıyor gittigin, hep seni buldugum yerlere bakıyorum ama artık tanımadık yüzler insanlar. bazen sana benziyenleri görünce bile yüzümde bir gülümseme oluyor ama daha sonra bir üzünti kaplıyor heryeri gercegi düşünüyorum. degerini bilemedigim günler, aylar, yıllar aklıma geliyor. kelimeler bogazıma dügümleniyor ama içimden haykırıyorum sana olan duygularımı. Yürümeyi seninle ögrenmiştim, koşmayı beraber ögrenmiştik ama artık birbirimizden uzaga koşuyoruz malesef ben arkada kalıyorum galiba sadece arkandan el sallamak kalıyor bana. umarım bir gün karşına geçip ben durdurum seni. bir daha hiç bırakmamak üzere sarılarak.ewet ben bu yazıyı sana yazdım Hoşcakal.....
    4 ...
  44. 1506.
  45. tarihin elinden saklanmayı başarmış bir savaştı bizimkisi...*
    hangi topraklara ait olduğunu bilmediğimiz bir kalenin fethi için verdiğimiz , birbirimizi sevmemek adına elimizden geleni yapmanın mübah olduğu bir savaş...

    varken yok oluşuna dayanamadığımdan varlığını elimde tutabilme savaşı...
    var oluşundaki kayganlığı görmezden gelme savaşı...
    içimde sana büyüttüklerimi senden saklama savaşı...
    söylediklerine inanmak istemezken onları kanıksamış olduğumu yalanlama savaşı...
    çekip gidebileceğime inanmak istedim , çekip gittiğimde ardımdan gelmek isteyeceğine ve belki de bu yüzden gitmek için savaştım önce, gittiğimdeyse seni beklememek için...

    çekip gittim, zaten gitmiş olan seni terkettim. şimdi bende kalan seni bir caminin avlusuna koyup gitme savaşındayım.

    ne çabuk geçiyor diye kızdığımız zamanı değil beni tüketmişsin yanımdayken, zaman için savaşmaya gücün var mı ?

    neden küllenirken bunca acıtır yakmak için onca uğraştığımız ateş? ateş için savaşmaya gücün var mı?

    elimden tutmadığın her an çıkıp gideceksin sandığım o kapıyı aslında hiç açmadığını söylemeye gücün var mı?

    savaştan yorgun; ama yılmamış olduğumu söylediğimde beyaz bayrak sallayacak gücün var mı?

    peki ya kazananı olmayan bu savaşın enkazını kaldırmaya?
    5 ...
  46. 1505.
  47. garip bir cuma gecesi. saatteki akrep ve yelkovanı takip edip yattığım yerden nerdesin gelecek misin diye düşünmüyorum artık. ağlamıyorum da. arada bir akan gözyaşım sayılmaz tabii.

    yalnız dikkatimi çeken bir şey var bende. evin neresine gitsem hep yarım kalmış bir sigara paketiyle karşılaşıyorum. tuvalette, banyoda, mutfakta, koridorda, salonda. terk edilmişlik kokusu yerini yavaş yavaş nikotin kokusuna bırakıyor. zaman zaman şarkı mırıldanıyorum artık. " gidiyorum bütün aşklar yüreğimde... gidiyorum kokun hala üzerimde... " sonra susuyorum.

    başka yerlere kanalize olmaya çalışıyorum. bazen öfkeleniyorum. ama çatacak kimse yok. acıyı yaşatan sensin sana çatmam gerek ama o kadar akıllısın ki tozu dumana kattın tam vaktinde. şimdi kendimce canını yakıyorum ama yetmiyor. hatta canını yaktığımda telefonda konuşurken kapayınca kin bile duyamadığımı farkediyorum.

    tanrım ben insanlıktan çıkıyor muyum yavaş yavaş. iyileşmeliyim bir an önce. hiç olmazsa fiziksel rahatsızlığım bitmeli. bir an önce okuluma koşmalıyım. yıllardır aşk denizinde yılana sarılmışım, bilmiyordum. şimdi gerçeklere biraz daha sıkı sarılmanın zamanı. hayatı kontrol altına almanın zamanı.

    daha en az bir yıl sürer diyor terapistim hissedeceğiniz acılar. yüzünün ortasına bir yumruk koyasım geliyor onun da. bana acıların ne kadar süreceğini söylemesi için mi para döşüyorum ona. hayatının merkezinden çıkar " aldatan " insanı diyor. ha kolaysa gel sen çıkar koca psikiyatr olmuşsun madem ne işe yararsın?

    dile kolay koca bir on yıl paylaşımcılık ve tak diye gidiverişi elinden. geride bir çocuk, bir köpek, ve ben, anılar. hiç huyum olmadığı halde kendime mi acımaya başladım nedir?

    sözlük benim uyumam lazım. yoksa akşamki gibi sabahlayacağım yine. ve bu hiç güzel değil. gece çok sessiz oluyor. dışarı bakıyorum. bomboş sokağı ve denizi görüyorum.

    dalgalar kadar hüzünlü ve sakin, dalgalar kadar güçlüyüm aslında. deniz çağıldıyor, ben sessizce ağlıyorum. kızım duymasın diye sessizce... köpeğim geliyor yanıma aynı koltuğa oturuyoruz. yalıyor gözyaşlarımı.

    aslında onu düşünmüyor gibi duruyorum, ve uğruna bizi terkettiği or*spuyu da.

    ama yalan aslında; hep onları düşünüyorum denize bakarken. karanlığa bakarken.

    bir el dokunsun istiyorum o anda omzuma. ve yalnız değilsin desin bana. görünmeyen birinin dokunuşu olsun kısacık saçlarımda istiyorum. tanrıyı düşünüyorum. yanımdasın değil mi diye soruyorum.

    tanrı varlığını hep çeşitli işaretlerle yollarmış görebilene. ve son altı aydır mucize şekilde beni aldatan tek aşkım eşimin yalanlarının bir bir önüme serilişini düşünüyorum. görüyorum.

    tanrı var. ve benim ihanetten sonra da kullanılmamı engelledi. içime bir kuvvet geliyor o zaman. gece yeli denizden saçlarıma doğru esiyor. o titreşimin geçişini hissediyorum tenimden. tanrının eli bana dokunuyor gibi oluyorum.

    tanrım beni hiç yalnız bırakma.

    çünkü kimseye zararım olmadan yaşadım ben hep. ufak tefek günahlarım oldu mutlaka. ama kimsenin hayatını çalmadım ben.

    okulumu özledim. gürültülü koridorları. yokluğum hissediliyormuş haberleri geliyor sık sık. öğrencilerimin yokluğumu farketmesi ne güzel bir mükafat.

    belki de zarar görmediğim üç grup var hayatta. evdeki çocuğum, köpeğim, ve canım çocuklarım, okuldaki çocuklarım... bu gece erken uyuyacağım.
    iyi geceler sözlük.

    ]

    eylül 2009
    7 ...
  48. 1504.
  49. gördüm seni. hayal ettiğimden daha harikaydın. keşke böyle zamansız olmasaydı karşılaşmamız. keşke hayata bakışlarımız böyle farklı olmasaydı. ve sende beni benim seni sevdiğim gibi sevebilseydin...
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük