ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1603.
  1. hep kıskandım biliyor musun? senin gibi bir babam olmadığı için. oğluyla çocuk olan ve onun dünyasındaki karakterlere dönüşen bir babaydın. teyzeme belki doğrudan seni seviyorum demedin. ama biliyordum ki o katı görünüşünün altında altın gibi bir kalbin vardı onu ara sıra üzsende hiç kırmadın, 12 yıllık evliliğinizde ona tokat dahi atmadın. senden 1 yaş büyük anneme bile abla demen bana hep komik gelmişti biliyor musun? içimizden biri fenalaştığında gecenin 3'ünde arkadaşından araba alıp hastanelere bizi taşıdın, elimizi cebimize attırmadın. koskoca adam olduğum halde harçlığımı hep soran sen oldun. hele akşam çay vaktinde yaptığın horoz taklidiyle tüm apartmanı ayağa kaldırmanla gönlümde ayrı bir yerin var güzel eniştem, canım ağabeyim.

    dün telefonumu açtığımda annem sakin ol dedi, sakın panik yapma. kadir, kadir enişten... eyvah dedim kendi kendime nee oldu anne söyle ne olduu ölmedi de sakın, beyin kanaması geçirmiş yoğun bakımda dedi annem. öylece kalakaldım. hani kaynar sular dökülürmüş ya insanın kafasından işte öyle birşeydi ruh halim. doktorları bile şaşırtmışsın orda, beyin kanaması geçiren sen yürüyerek girmişsin acilden. kanaman sabaha kadar hiç durmamış ne olur dayan enişte, bizleri bırakma. lanet olsun kelimeler bile bu kadar düğüm olmamıştı. keşke senin yerine ben geçirseydim o kanamayı.

    2 yıl sonra gelen edit: eniştem ihmalkarlık sonucu tam sağlığına kavuşamadı. malulen emekli edildi. iş yerinde uzun süre bekletmeleri kanama devam ettiği halde ameliyata ertesi gün almaları. eniştemi felç etti. yardım almadan yürüyemiyor. dün kontrole gittiğinde doktor bundan sonraki hayatında artık eski sağlığına kavuşamayacağını ve yürüyemeyeceğini söylemiş. insanın boğazı düğüm oluyor.
    21 ...
  2. 1602.
  3. sen yoksun. artık sevgilim değilsin. hani ilk gün gülerek demiştin ya "hayatına bir anlam geldi" diye, artık o da yok. benimle her dakika uğraşan, her zaman buz gibi ellerimi ısıtan, sarıldığımda kendimi güvende hissettiğim biri de yok artık.

    boşlukta hissediyorum kendimi.biliyorum geçecek ama söz dinletemiyorum ki kendime. aynı en baştaki gibi. söylenenleri dinlemeyip, sonucunu bile bile kendi kafamın dikine gittiğim gibi.

    aslında bi bakıma da iyi oldu galiba. sağol beni hayal kırıklığına uğratmadığın için. gerçekten teşekkürler arkadaşlarımı haklı çıkardığın için. içimden gelen sesin her zaman doğru söylemediğini bir kez daha anladım sayende. sağol. . .

    bekliyordum. bu anın elbet geleceğini biliyordum. aslında daha çok hasar olacağını sanıyordum. evet yaralandım ama tahmin ettiğim kadar değil. evet ağladım da boşver zaten ne önemi var ki... hani sen hiç bir şeyi takmayan insan bunu mu önemsiyeceksin.

    insanlar geliyor yanıma. "noldu?" diye soruyorlar. "bitti" diyorum. yetmiyor. sonra ne dediğini soruyorlar. "bilmiyorum." diyorum. çünkü gerçekten o an dinlemedim seni. cümlenin nereye varacağını biliyordum zaten. ne gerek var ki. ağzın kıpırdıyordu sadece. bir de elimi tutuyordun. bi ara sarıldın, neye uğradığımı şaşırdım. galiba o arada bunları haketmediğimi söylüyordun. yanlış söylüyorsam kızma. dedim ya dinlemiyordum seni. en başından belliydi neler duyacağım.

    hani birde yanına konuşmak için gittiğimde neden güldüğümü sormuştun. sen gayet ciddiydin. hatırlıyor musun ? güldüm çünkü neler söyleyeceğini biliyordum. güldüm çünkü yanında aptalca ağlamaktan korkuyordum. artık gülmek de zor geliyor aslında. sırf çevremdekileri üzmemek adına gülmeye çalışmak. . . her gülüşte o kadar çok canım yanıyorki sen bunu tahmin bile edemezsin.

    bazıları da senin kaybettiğini söylüyor. neyi, kimi kaybedeceksin ki. ben hala burdayım. tabi eskisi gibi bulacağını sanma. aslında bulmak isteyeceğini de pek sanmıyorum . boşver...

    cidden niye ayrıldın ki.? bir kaç bahane söyledin galiba. neydi onlar? saçma şeylerdi. her zamanki klasik laflardan. kimin umrunda bıraktın işte. acaba bunları ben sana söylesem neler hissederdin. merak etmemek elde değil. gerçi yapamazdım ben. neyse...

    biliyor musun senin için ağladım. hayatımda beni ağlatan sayılı erkeklerdensin. övünmen mi lazım bunla? bilmem. aynı seninde çoğu şeyi bilmediğin gibi. ağlamanın tadına varmak da güzel bir şey. sonrası gözleri acıtsa da rahatlatıyor işte. belki de çocukluktan kalma bi alışkanlık. ağlayınca giden her şey geri geliyordu ya. bu sefer işe yaramadı. gözyaşlarıyla bedel ödemek için büyümüşüm biraz.

    garip bir duygu, anlatamıyorum. sana kızamıyorum. kırıldım, hemde çok. bitti, gitti. uzatmanın manası yok. ilk değilsin son olacağını da sanmıyorum. ama hep farklı kalacaksın. tabi içimde bi yerlerde hiç açılmamak üzere. bunu demeyi hiç istemesem de hoşçakal sevgilim. her ne kadar artık sevgilim değilsinde. . .
    8 ...
  4. 1601.
  5. Sonbaharın hüznüne inat gelişini biliyorum ben senin. Bir de neden geldin diye sormadan hoş geldin diyişimi sana. Sen geldiğin sırada, ben kurtarmaya çalışıyordum kendimi güncel yaralarımdan. Nerden bilirdim kafiyelerinle işgal edip yara bandı olacağını bana...

    Bir zamandan diğerine geçiyorum kendi içimde bu aralar seninle, bu acele geçkinliğe ben bile şaşıyorum. Yaşanılan geçmiş acıların, vedaların, hüzünlerin, ağlamaların, ağlatmaların, çabaların, vazgeçişlerin içinde gelişinin yaşamsal bir anlamı olmalı ve bu anlam sonbahara nefes olmalı. Gelişinle, hayat bu kadar durgun olmamalı, kudurmalı. Bir hançer gibi başına buyruk, martılar kadar özgür olmalı. Kulağımı göğsüne yasladığımda bana verecek cevabı olmalı.
    O vakit ne şiirler, ne yağmur, ne fırtına, ne ölüm, ne okyanus, ne martı kalmalı aklımda; o vakit hiçbir şey, hiç kimse, sessiz bir akşamüstü menekşe kokan evlerle örtülü sokakta tek seni çivilemeliyim gökyüzüne ve istanbul adına yazdığım her şarkıya seni yazmalıyım...

    Sonbahar... Savrulup gidiyorum pervasızca, bir duvardan ötekine çarpıyorum. Seninle gelmeyerek hayata ama seni yanıma alarak gidiyorum. istanbul, affet beni diyorum, deniyorum. Ve senin kucağında yıkıyorum tüm saltanatımı, anlamıyorsun, gidiyorum...
    Elimde içmeyeceğim sigaram, dinlediğim dumanlı bir şarkı, uykulu gözlerimde gözlerin, yüzümde masum bir tebessüm, içimden boşalan ay ışığıyla havanın üşüme saatlerinde, çekilmezliğime direniyorum. Seni anlayabilme gayreti ve birikmiş boğulmaların içinde sadece sana huzur demişken korkmadan gelmek isterdim sana. isteklerimizin çakıştığı andayız ve sonsuz kere çalıyor şimdi ölmek şarkısı.

    istanbul adına yazdığım her şarkıyı ben aslında sana yazmalıydım...
    9 ...
  6. 1600.
  7. yeni sevgilin, üye olduğu tüm sitelerde çok fazla imla hatası yapmış. imla kurallarına uyuyor görüntüsü veriyor ama feci komik hatalar yapıyor. ilgilen biraz. ayıptır. boş işlerle uğraşacağına, dilini öğrensin. arkadaşlık sitelerinde, onunla bununla kırıştırmaya benzemez bu iş.

    o sitelerde kendini çok iyi gizliyor, haberin olsun. ben bile zor buldum.
    10 ...
  8. 1599.
  9. melihat gürses çalıyor şuanda kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin...işte beni anlatan bir şarkıyı dinlerken birde bu başlıkta yazanları okudum yaa kalk kızım sen bir sigara yak yagmura karşı agla soranda olursa soğuktan dersin ve ben bu yazıyı sana yazdım diyebilicem hiç kimsem olmadı...olanlara ne mutlu diyorum,acıda olsa ne güzel yaşanmışlıların ardından bir şeyler karalayabilmek ve o gitti ama bunları bıraktı diyebilmek
    4 ...
  10. 1598.
  11. karmakarışığım, biliyorum ve farkındayım. sessiz sessiz gidip geliyorum, var olan bizden ve senden. farkına varıyor musun? sende benim gibi anlayabiliyor musun? sen olanları "işte yine öle bi andayız" diye geçiştiriyorsun. biliyorum çok seviyorsun ve erteliyorsun, bastırıyorsun içinden gecenleri, bişe çıkmasın diyerekten. ben, onu seviyordum, sen ise sevgilim dediğin beni. senden yana kör değilim artık. yorulduğunu görebiliyorum, çığlıklarını duyabiliyorum, şimdi artık ol ve öl sevgili.
    8 ...
  12. 1597.
  13. ''seviyorum dediğinde sustuğum için mi, özledim dediğimde sustun?''
    8 ...
  14. 1596.
  15. Seni sevmek, bir sıra önden izlemek tiyatroyu. Sahne arkasında olup seni düşünmek, sahne önünde olup sana bürünmek. Yani ikili oynamak bu zamansız sevda oyununu
    Aşk, belki bir anlık, belki zamana dağınık. Bölük pörçük anılarla saklanmış, birkaç taze acıyla yasaklanmış bir kalbin öyküsü aşk. Çocuk oyuncağı dertlerin devleştiği, imalı bakışların cüceleştiği bir masaldan alınmış bir sayfa. Rüzgarla gelen nemli bir yaprağın yağmura yenik düşmeden havada durmak için verdiği uğraş aşk. Hiç bitmesin dediğin çılgın zamanların ortak paydası, genelliğin içinde yakaladığın öznelliğe düşen pay aşk.
    Birikmiş küçük değerlerin tortusu geciktirilen sevgiler. Giden sevgilinin ardından söylenen üç küçük cümle. Son anda yakalanmış ama paylaşılamamış on dakika ve bu on dakikaya sığdırılmış tonlarca duygu sevgi. Nefretin bile temeli, duyguların en yücesi. Delicesine tavır koyabilmek gerektiğinde, yeri geldiğinde sarılabilmek sevdiğinin gözyaşlarına.
    Acının denizlerinde ateşler yakmak, sevginin dehlizlerinde sonsuza yürümek aşkla sevginin bileşkesi. Formüllere sığmayan duyguların bir martı sesine dönüşmesi, günü gelince giden sevginin ardından bağırılışı hırçın dalgaların üzerinde.
    Ölümün apansızlığının bile bu bileşkenin önüne geçememesi bağlılık. Onun dokunmaya kıyamadığın kirpiklerinde, bakmaya doyamadığın gözlerinde, derinlerde gizli.
    Hayalet duyguların kol gezdiği, sahte duyguların bedenlere kolayca yerleştiği bu kirlenmiş hayatta, körken görebilmek, sağırken duyabilmek, dilsizken konuşabilmek seni sevmek. Yerçekimine karşı gelmek, mezar bekçisine kafa tutabilmek seni sevmek.
    Hayat denen bu siyah beyaz filmi bir sıra önden izlemek seni sevmek..
    4 ...
  16. 1595.
  17. 1594.
  18. son kez sarılamamak, aslında iyi oldu. zira psikolojik olarak daha fena hallere gark olabilirdi bünyem. beni sen "seçtin" hayatımda sen vardın, mutsuz oldun, sen gittin. aslında seninmiş hepsi bebek. kazanan, kaybeden, suçlu, üzgün vs. hepsi senin, hepsi sensin. ben figüranmışım, çok yoğun duygularının -bitene kadar- yansımasıymışım. üzgünüm ama olmamam gerek. çünkü asla sahip olamayacağın bir şeyi kaybedemezsin...

    edit
    neden bıraktın lan beni allahsız.
    5 ...
  19. 1593.
  20. ismi lazım olmayan seyahat acentesinin yazıhanesinde çalışan genç bayan,ben bu yazıyı sana yazdım. aklımdan çıkmıyorsun o günden beri. kalkıp onca yolu gidip sana anlatasım var. öğretesim var. çok ciddiyim. malesef dilimizde yada herhangi bir dilde "niliför" diye bir isim yok. varsa söylesin biri bana ama ben hiç duymadım. desen ki o an dalgındın, başka bişey düşünüyordun da yanlış yazdın. olmaz yahu! olmaz aklım almıyor."niliför" diye bi isim yok,hiç olmadı. gene görüşeceğiz seninle. öpüyorum şimdilik güzel beyninden..
    6 ...
  21. 1592.
  22. radiohead sana söylüyorum, anathema sen anla!

    ne istiyorsunuz lan benden, bi bırakmadınız yakamı! ne zaman canım sıkılcak olsa bir yerlerden karşıma çıkıp vuruveriyorsunuz* can evimden. sizin yüzünüzden ne bileyim hep mal gibi melankolik havalar, zottirik triplere girmeler falan. insan mısınız olum siz?

    o değil de radiohead gel artık şu türkiye'ye!
    bak anathema ya iç güveyi misali hep bizimle
    daha nereye kadar lan hep bekle, bekle, bekle
    gelin ulan artık yeter s.kertirim yeminle..!

    vizeler g.te bu kadar çok dayanmışken üç buçuk atmaktan ne yapacağını şaşırmış sıradan bir homo sapiense gecenin bir yarısı şiir yazdırdınız ya, ne diyim artık size.
    7 ...
  23. 1591.
  24. hayallerim vardı benim de tıpkı diğerlerinin olduğu gibi..benimkiler çok basitti..öyle ondan benim de olsan bundan benim de olsun demedim ben..hayal ettim ki biri olsun hayalimde tam da istediğim gibi..birgün çıktın geldin..öyle bir konuştun öyle bir anlattın ki kendini bana resimsiz hayalime oturttum siluetini..madem gerçek değil de olmadığın adamı oynuyordun, neden çaldın benim hayalimi?..artık sığınılacak ve düşünüldükçe gülümsenecek silueti olmayan bir hayalim olmayacak..yalnızlığımın içinde yalnız bırakıldım..affetmeyeceğim..
    6 ...
  25. 1590.
  26. Boşversene beni, başka kimse yok mu dünyada? Ben durduğum yerde ıhlamur ağacı olarak kalayım, sen ey gezginci gezdiğin yerlerde bul seninle her yere gelecek güzel kokulu bir çiçek..
    6 ...
  27. 1589.
  28. rahatsız etmeden dökülüp, kırıp dökmeden parçalanacak yüreğim... bırakamam ne kadar bırak desende, vazgeçemem. dile getiremem, susarım ama yine de bağırır içimde cümlelerim sessizce. sadece kendi kulaklarımı tırmalar yankıları... ölürüm... ölürüm her saniye geçtiğinde... üst üste, dirilmeye fırsat bulamadan tekrar ölürüm. zamanında nasıl gözbebeğinin parıltısında can bulduysa ruhum; yıkıntılarına takılır düşer, karanlığında kaybolur bu defa...

    ölürüm sessizce, binlerce...
    6 ...
  29. 1588.
  30. önce sana söylemek istediklerimi benim için söylemiş olanları okudum.

    sonra sensiz hayata sis olsun diye bir sigara daha yaktım.

    gittikçe flulaştı gözümün önünde kalan o son bakış.

    uykum geldi ama zaman durmasın diye yatamadım.

    dilim cümlelerimi kısalttı.

    seni çok özledim.

    adını çağırdım.

    duymadın.
    8 ...
  31. 1587.
  32. 30 milyondu zamanında açların deli gözleri; şimdi kimbilir kaç çift göze sahipler. seninle uğraşamayabilirim, bu aralar gözleri benimkileri deliyor gibiler...
    5 ...
  33. 1586.
  34. bunu her ne kadar dile getirmemeye çalışsam da ben seni hala özlüyorum. bugün seninle konuşurken anladım ki en az benim kadar sen de özlüyorsun beni. hala bizim şarkımızı * dinliyorum ve "and i want you now" diye sessiz çığlıklar atıyorum. ama bana ne kadar yakın olsan da bir o kadar uzaksın şimdi. azıcık daha cesaretim olsaydı şu an derdim sana yeni bir başlangıca ne dersin diye. sensizlik cidden çok zor. sanki bir yanım eksik gibi. sence de çok uzun sürmedi mi bu inat?
    6 ...
  35. 1585.
  36. 1584.
  37. anti depresanlar seni duygusuz yapacak dediler, zombi olacaksın dediler. o yüzden ben bugün gene çağırdım seni. pişman olmamak adına. gel çıkar beni burdan. bak hala seni bekliyorum. hala seni seviyorum.

    edit: of of of çok fenaymışım lan hsajkd
    5 ...
  38. 1583.
  39. Şimdi git..
    Say ki, seninle içinden sevda geçen
    bir türkü söylemedik..
    Say ki, gece mektuplarını, en güzel aşk şiirlerini
    beraber ezberlemedik..
    Say ki, sevda trenini kaçırdığım durakta
    bir süre beraber beklemedik..
    Sen git..
    Ben gelemem bu yürekle..
    Ya da kal..
    Eylül yağmurlarını bekle..

    Seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Saçlarıma ak düşmemiş halimle..
    Sen yaşlardayken..
    Onsekizimde, yirmimde..
    Seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle..
    Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle..
    Seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Aşksız geçen onca yılı yakacağım..
    Sevda alevinde kendi ellerimle...

    Şimdi git..
    Say ki, seninle sahildeki çardakta
    hiç dondurma yemedik..
    Say ki, oturup konuştuğun
    yaşlı ve yabancı bir adamdı..
    Ve sevdadan hiç söz etmedik..
    Say ki, hiç gülmedik..
    Aynı şeyleri sevmedik..
    Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik..
    Seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyeceğim..
    Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
    Seninle gökkuşağının altından geçeceğim..
    Seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim..
    Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak..
    Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim..
    Ben seni yağmurdan sonra seveceğim..
    Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde öleceğim.....
    8 ...
  40. 1582.
  41. iskambil ve insan yüzleri gözlerini kapattılar önce.
    kartları ters döndü zamanın.
    kur yapan bir arap kadınının edasını giyindi sokaklar , perçemlerini sımsıkı kapadılar.
    denize dökülen, sonsuzluğa dökülen yollar perçemin altında kaldı.
    1/2 gözyaşı miktarında ' belki' lerimi boynuma takmış, cirit atıyordum harikalar diyarımda. seni götürebildiğim tek yer orası kalmıştı. ah, hayıflanmamalısın ahrıman, bahsettiğim seninle cimcik atarak gerçek olduğu anlaşılan zamanlarda bir arada olamamak değil. mevzu bu değil..
    fakat bom ! füzeler bna doğru eğildiler! düzinelercesi tepemde seksek oynadı bu gece.
    ben 21. tebeşir darbesiydim. 666' ya daha çok vardı. sana. çok ! yine de heyecanlıydım.
    çünkü benlerinin çapları ve yarı çapları konusunda kararsızdım.
    devamlı değişeceklerini bilsem de tekrar ve tekrar hesaplamak istiyordum...
    5 ...
  42. 1581.
  43. mona roza, bugün bende bir hal var.
    5 ...
  44. 1580.
  45. HOŞÇAKAL.

    genelde yazıların sonunda denir ama ben başında demeyi tercih ettim. çünki bugün sana veda ettim. bir daha benim olmayacak kadar uzaktasın ,belkide hiç benim olmadın.ben öyle sandım bugün yıktın beni çok canımı acıttın 26.10.09 bu tarihi hayatım boyunca unutmuycam 20-30 yıl geçsede çok yaralandım bugün kaç saattir ağlıyorum bilmiyorum değer misin onuda bilmiyorum ama bugün tanrından tek dileğim benim yaşadığım acıyı sen hergün yaşa bi daha eski sen olma çünki ben dünki ben değilim.

    bir anda çok büyüdüm yine senin sayende artık ellerim sana sevgi sözcükleri yazmıyor yazmasında en çok neye kızıyorum biliyo musun bile bile bu yola girdiğime canımın acıycağını bile bile elbet bir gün bitecekte demek bugün o günmüş.seni senelerce sonra görmek istiyorum belkide hiç bir zaman ama dediğim gibi evet mutlu olma.
    kaRNım dar haset ve kıskanç biriyim sonuna kadar kabul ediyorum bunuda...

    benim alnım ak ben seneler sonrada senin yüzüne bakabilirim ama sen bakamazsın...
    yazmışın keşke söylenecek söz olsa diye... evet dediğin gibi şems mevlanayı terk etti belki mevlananın kendisini bulması için belkide canı istediği için ama gitti mevlanayı bıraktı...

    sende beni bıraktın gitti ruhumda kalbimde derin yaralar açarak hemde ,seni hiç affetmiycem yıllar geçse bile ve bu kalp seni unutcak!

    HOŞÇAKAL...
    6 ...
  46. 1579.
  47. bu kadar çözümsüz olma benim için yoruldum artık.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük