sevgi nasıl ifade edilir ki? bir kalem kağıt veya klavye yeter mi ki? yazılmış binlerce hatta yüz binlerce yazı, şiir, şarkı ne kadar ifade etmiş. ben niye yazıyorum ki? sana olan duygularımı bu kısıtlı iletişim yoluyla nasıl ifade edebilirim. seni ne kadar çok sevdiğimi, senin için bu dünyada yapmayacağım hiçbir şeyin olmadığını, benimle birlikte olman için her şeyimi vereceğimi nasıl anlatayım sana?
olmaktan korktuğum insan, cesaret edemediğim insan; olmam gereken insan.
yaptığım şeyleri geri alamam. sadece ne kadar pişman olduğumu söyleyebilirim, ne fayda?
seni sevdiğimi söylemedim. içimde fırtınalar kopuyor, içim buruk, inanamıyorum yazdığıma bu ben miydim?
senin içinde bir şey öldü. buna izin verdiğim için kendimi asla affedemem. sadece keşke bir şansım daha olsa da canlandırsam diyebilirim, ne fayda?
öldüğü günü biliyorum, an be an aklımda. gözlerim ağır elim varmıyor yazmaya, biliyorum. keşke hep bahsettiğim gibi olabilseydim: güçlü.
güçlü insan hissettiklerini saklamaz. güçlü insan sevdiğini kırmaz. bunları yazıyorum, anlıyor musun ki? neler hissettiğimi biliyor musun ki? hayır, bilemezsin.
ben seni ne kadar sevdiğimi anlatamam, sana ne desem anlatamam. hissettirebilirim. yaşadıklarımı, hissettiklerimi bilsen bize bir şans daha verirdin eminim, ne fayda?
hayat arkadaşım, en iyi dostum, hayatımın aşkı ben seninle ömrümü paylaşmak istedim, paylaştım. keşke ömrüm bu kadar kısa olmasaydı.
Gerçek sevgiyle bir kez daha tanışacağım, dünyaya gözlerini açtığında. Sana canın kadar yakın bir hala, anne babanın da yarısı olacağım minnak bebeğim. Sağlıkla gel inşallah.
Özlem, istekleri bitmeyen insanların bile kriterlerini düşürüyormuş. Bir saniyelik bir karşılaşma yeter. Seninle konuşmayı istemeye bile korkuyorum bu basit dileğim söner gider diye. Düşün ne kadar özledim.
sen o yüzüğü o gün taktın. o gün o soruya evet deyip, o imzayı attın. kısacası "güle güle, kendine iyi bak" demekten başka sana yazacak hiç birşey bırakmadın bana.
Sürekli kaçtığım şeyden kaçamadığım zamanlardayım. Bulunmaktan korktuğum yere doğru adım atıyorum, sana. Nefes alışı bile benim için çok güzel bir mucize olan insana, her seferinde yenik düştüğüm insana, iki gözümün çiçeğine, ela gözlün yazıyor sevgilim. Hani bir sürü saçma kelime öbeği vardır ya: belki hiç tanışmamalıydık, keşke seni hiç tanımasaydım, lanet olsun seni tanıdığım güne diye, ben sana tek bir şey diyeceğim sadece, keşke o kusursuz yalanlarına kanmasaydım. Evet değer verdin, evet gece geç yatmana rağmen sabah benim uyandığım saatte bana günaydın demek için erken saate alarm kurdun, evet uzakta bile olsan hasta olmamam için kendinden çok düşündün beni, evet ıslak saçla kafamı duvara dayamama hep kızdın:) evet konuşamadığın her dakika meraktan öldün, evet kendini üzüntünü hiçe sayıp ben güzel bir şey yaşadığımda çok sevindin, evet hala aynı değeri veriyorsun, seni tanımak gerçekten çok güzeldi, aynı hayatı tekrar yaşasaydım da seni daha erken tanıma şansım olsaydı keşke. Ama keşke bana açıldığın gün kusursuz yalanlar dizmeseydin bana. Beni kimse sen gibi önemsemeyecek biliyorum ama ben seni kaybettim, ben seni saçma sapan şeylerle yorarak kaybettim, ne kadar özür dilesem kendimi affettirmeye çalışsam bir şey değiştiremeyeceğim biliyorum, bu beni çok üzüyor. Bana yakalanmaktan korkuyorsun biliyorum, ama senden de gidemiyorum napıyım. Ne bileyim en azından 2 ay geçtikten sonra özledim mesajını atmasaydın ya da ertesi gün tekrar eskisi gibi olalım demeseydin, zamanında çok sevdiğin eski sevgilini es geçip keşke bana yazmasaydın, ben hayatıma devam ediyordum ya, çok güzel olmasa da devam ediyordum, keşke kendini bana hatırlatmasaydın. Neyse sen çok iyi birisin, iyi ki seni tanımışım her ne kadar bu şekilde olmamış olmasını istesem de, hani senin dediğin gibi tanıdığım en güzel varlıksın, geri dönmeye korktuğun biriyim öyle olarak da kalıyım, oralarda kal buralara gelme. Ben artık yıpratılmaktan sıkıldım, sen hep kork gelme.
Sevgili yazar, Yani su an bu yaziyi okuyan kisi...
Sen cok iyi birisin. Ayni zamanda da cok ozel biri. Degerini bilmiyorlar ama uzulme, ben biliyorum. Seni kimse dinlemiyor ama huzunlenme, ben dinliyorum. Ruhunun diyarlarinda ne zaman yalniz kalirsan omzunda bir el hissedeceksin. Boylece hicbir zaman yalniz olmadigini anlayacaksin.
ben bu yazıyı sana yazdım sevgili cama tırmanıp vurarak gecenin üçünde beni uyandıran, hatta korkudan aklımı başımdan alan kedi. bi kahve yapacağım gel sen de evde süt var. neden böyle manyak hareketleriniz var bunları konuşalım.
anamı bellediğini düşünüyorsun, ama bu maçin ikinci yarısında sana öyle goller atacağım ki çok şaşıracaksın, ve hiçbir şey yapamayacaksın...inan, ben senden daha akıllıyım...
bu maçın rövanşını ben alacağım...sen beni hazırlıksız yakaladın, ben de seni hiç ummadığın yerden vuracağım, aynen senin yaptığını sana yapacağım...
Keşke her şey daha farklı olsaydı. Gece, karanlık sokaktan gelen rüzgarın uğultusu eşliğinde seni düşünürken keşke sende beni düşünüyor olsaydın. Ya da yıldızlı gökyüzünü, radyoda çalan nostaljik şarkılar eşliğinde seyrederken, seninde aynı gökyüzünü seyrediyor olma düşüncesinin bende yarattığı heyecan sana da tesir etseydi. Bunu o kadar çok isterdim ki. işte bu yüzden çoğu zaman bir rüzgara fısıldardım seni sevdiğimi belki yüreğinde bir yerlerde hissedersin diye...
Pirayem..
Hoş geldin kızım, hoş geldin Pirayem..Hoş geldin can Piraye..Bazen bir Rüzgar esintisiyle gelir sevdiğinin kokusu, bazen de Allah’ın bir mucizesi olan kucağına aldığınla..9 sayısı hep anlamlıydı hayatımda; uğruna öleceğim kutsal davam, mabedim..şimdi ise uğruna yaşayacağımın doğum günü..Nasip..Yıllar sonra evlilik teklifi aldığında belki ağlamayacaksın, ama bu bendeki “ hoşgeldini” anladığın gün, hüngür hüngür ağlayacaksın belkide..seninle
tanışma hikayemizin ne kadar heyecan verici olduğunu birgün anlatacağım sana..bunları okuduğun sırada kocaman olacaksın ama o küçücük yüreğin kim bilir neler yaşamış olacak..Sen kirlenmeyeceksin, tüm dünyaya karşı kirlenmeden dimdik ayakta duracaksın; ben kirlenirim senin yerine..sen ağlama, ben ağlarım..sen hasta olma, ben olurum..sen yanma; ben yanarım, yakarım tek damla gözyaşın için..Eh sigara da içersin heralde, hafif olanından iç tamam mı, ağır olanını ben içerim kızım..Pirayem..adın gibi anlamlı, güzel bir hayatın olsun güzel kızım..Adının anlamını, neden Piraye oluşunu yıllar sonra sana anlatacağım güzel meleğim..Anlayacaksın babanı..hak vereceksin..şiir tadında yaşa hayatı ama sonu güzel bir masal olarak bitsin..yolun Hak yolu, hakikat yolu olsun mis kokulum..
Yaşama sırası sende artık..yaşadığın tüm güzellikler, yaşayacağın güzelliklerin birer sebebi olsun kızım.. senin bir damla gözyaşın akmasın...gerekirse bin deniz kurusun..
gerekirse mavi anlamını kaybetsin.. ama sakın sen üzülme.. Ve kızım, çok sağlam tutan ve en doğru bakan Allah’a emanet ediyorum seni..
Şu anda da, gördüğüm ve göremeyeceğim tüm yarınlarda da.. Varlığın dünyaya değer..Seni çok seviyorum..
O gün seni son kez görüşüm olacak hissediyorum. Icimdeki büyük üzüntüyü sana yansıtmayacağım söz. Son kez ile başlayan hiçbir cümle kurmayacağım sana. Saatler gecmesin dakikalar geçmesin isterken yanında gün ışıyana kadar, uyurkenki tatlı yüzünü izleyeceğim.
Iki küçük kol düğmesi gibi olan iliskimiz, belki beni sana hatırlatacak unutmadım seni şarkısıyla güzel gülüşünü bana göremesem de hissettirecek... seni sevdiğimi hiç söylemedim dimi.
Seni cok seviyorum...
Kokum gelsin burnuna odalarında, temiz bardaklarda mutfakta yansımamı gör.
Elini attığın her yerde izim var, her sabah başka bir anıyla giy ütülediğim gömleklerini.
O minik yastığa sarıl beni özlediğinde serin gecelerde. Gözlerini kapat saçlarım yine omzuna dökülmüş olsun.
Ben ağlıyorum sen de üzülüyor musun acaba. Kaçıyor musun yoksa anılardan beni hatırlatan herşeyden o evde.
Belki bulursun birgün, senden sakladığım küçük notu çekmecelerinin birinde...
sabahları hala kalkıyorum. gün içinde hala bir şeyler yapıyorum. geceleri hala uyuyorum.
ölmedim daha.
çakırkeyfle sarhoşluk arasında ince bir çizgide yürüyorum. yürüyorum, nereye bilmiyorum ama yürüyorum. çok zor her adım, her nefes, çok yoruldum artık. inan çok yorgunum.
ben gittiğimde üzülmeyin er ya da geç gideceğim buradan sözlük. son entry'mi bir gün yazacağım. o günün geleceğini ben biliyorum, herkes burada bir gün son entry'sini girecek.
çocukluğumdan beri hep bir şeylerin eksikliğini hissettim hayatımda. ortada olmayan bir anne ve ilgisiz bir baba. küçük yaşlarda tek başıma kalırdım, daha 10-11 günlerce kendi kendime idare ederdim. o günlerden bu günlere pek bir şey değişmedi. biraz daha olgun, biraz daha yaşlı, biraz daha görmüş.
yaşım ilerledikçe anlıyorum ki ben hep kendimi kandırıyorum. sadece bir adım daha atmak için kendimi kandırıyorum. gözümün önünde bana basbas bağıran şeyleri duymazlıktan geliyorum, bir adım daha atabilmek için. şimdilerde o yolun sonunu görüyorum. sonunda ne var onu sorma sözlük o da bende kalsın.
ben hayatımdaki en önemli kişiyi kaybettim, herkesten daha önemli. belki bu yüzden kaybettim, bilmiyorum.
annem, babam beni bu dünyaya getirdi. ben onları seçmedim. ben seninle hayatımı paylaşmayı seçmiştim.